Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/148 E. 2020/537 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/349 Esas
KARAR NO: 2020/485
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/08/2020
KARAR TARİHİ : 08/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı ————- vekili dava dilekçesinde özetle; Her türlü tazminat, tapu iptal ve tescil ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, müvekkil Davacı ile Yüklenici Firma davalı arasında imza edilen ————- tarihli eser sözleşmesi şeklindeki ticari ilişkiden kaynaklanan şimdilik ———- miktarındaki yapılmayan, eksik yapılan veya belirtilenden farklı yapılan işlerden dolayı oluşan zarar ile aynı sözleşmenin ifasındaki gecikmeden kaynaklanan şimdilik ——– cezai şart bedeli ile birlikte oluşan toplam ———- zararın ticari faiziyle tahsili, müvekkil şirketin zararlarının öncelikle ————tarihli eser sözleşmesinin 9. Maddesinin 4. Fıkrasının son fıkrası uyarınca geri alım hakkı kapsamında yeni —————- niteliğindeki bağımsız bölüm olan dairenin tapusunun iptaline, müvekkil adına tesciline, zararın bu daire bedelinden karşılanmasına, karşılanamaması halinde davalı ————- diğer mal varlıklarından tahsilinde muhtariyetine ve ——– Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından —————– Değişik İş sayılı karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilince açıla işbu davanın talep edilen ve devamı istenilen tedbir talebinin usul ve yasaya aykırı olup reddinin gerektiğini, tüm dosyanın bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın alacak talebini içerdiği, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğunu, davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşıldığı ve Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle açılan davanın ve ihtiyati tedbir talebinin usulden reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi gereğince eksik ve ayıplı işler nedeni ile oluşan zararların(fazla ödeme istirdatı,cezai şart tahsili,geri alım hakkı nedeni ile tapu iptal ve tescil)giderimi amacı ile ikame edilen alacak davasıdır.
—————— sayılı kararıyla ————sayılı taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, bilahare ———-tarafından mahkememize ——– tarihinde eser sözleşmesinden kaynaklı alacak ve tazminat davasının ikame edilerek sözleşme kapsamında davalı —— devredildiği bildirilen taşınmazın üzerine konulan ihtiyati tedbirin devamının talep edildiği taşınmazın aynı zamanda tapu iptal ve tescil istemine konu edildiği mahkememizce ——-tarihli ara kararla taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbirin devamına karar verildiği, davalılar vekili tarafından sunulan ——– tarihli cevap dilekçesinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasının talep edildiği ayrıca davacının ———yatırmış olduğu teminat üzerine ihtiyati haciz vasfında tedbir konulmasının talep edildiği, davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazı üzerine ———- celsenin açılarak taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce davanın ara buluculuğa tabi bulunma ihtimaline göre davacı vekiline ara buluculuk son toplantı tutanağının aslını sunmak üzere 1 haftalık kesin sürenin verildiği, davacı vekili tarafından —— tarihinde arabuluculuk toplantı tutanağının ibraz edildiği son toplantı tutanağının ———— tarihinde tanzim edildiği anlaşıldı.
İhtiyati tedbire itiraz eden ve ———–dosyasında teminat üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep eden davalı vekili tarafından davacı tarafından arabuluculuğa başvurulmaksızın davanın açıldığı hususunun vurgulandığı ve ihtiyati tedbir nedeniyle müvekkil telafisi imkansız zararlara uğradığı, davacı şirketin akdedilen sözleşme kapsamında herhangi bir alacağı da bulunmadığı, nitekim davacı şirketin beyanları dışında dosya kapsamında iddia ettiği alacağın varlığını gösterir ibraz edilmiş bir delil bulunmadığı; bu nedenlerle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili ise taraflar arasında çekişmesi bulunan eser sözleşmesi kapsamında teknik incelemeye dayalı yapılan hesaplamada davalıya fazla ödeme yapıldığı hususunun sabit olduğu, dava dilekçesinde ve ihtiyati tedbir dilekçesinde belirttiği gibi davalıların haksız hak edişin bulunması halinde iadeyi kabul ettiği, davalı————–herhangi bir bedel ödemeksizin taşınmazı edindiği ve talebin davalılarca yapıldığının, dosya kapsamıyla sabit bulunduğu dosya kapsamıyla anlaşıldığı üzere kesin hak edişin yapılmadığı belirtilerek davası gibi karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
19/12/2018 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. Maddesine eklenen 5/A maddesi uyarınca ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A (2) Maddesi gereğince; Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Anılan maddeye göre; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir.
Madde gerekçesi “Maddeyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır.” şeklindedir.
Yukarıda belirtildiği üzere gerekçede amaçlanan, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların, arabulucuda çözümlenmesi olup, madde metninde konusu …”bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle dava türleri ayrımı belirtilmemiştir.
Yasa metninde dava türü olarak sınırlamaya gidilmeden, arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak tayin etmiştir. Sonuç itibariyle yasa metni ve gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ”alacak”, ”tazminat” davalarının tür olarak arabuluculuğa başvurma şartına bağlandığı, davacının da nihai talebinin taraflar arasında akdedilen —– tarihli eser sözleşmesi ve ————– tarihli talep taahhütnamesi ve protokol hükümlerine dair başlıklı sözleşmeler dahilinde bir miktar alacak istemine talebin bütünü itibari ile değerlendirilmesi ile yöneldiği anlaşılmış ve neticeten davanın kül olarak ara buluculuk dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
Davalılar tarafından teminat mukabilinde tesis edilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiş ise de ;
İhtiyati tedbir 6100 sayılı HMK nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup anılan düzenlemede açıkça mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir denilerek tedbirin verilmesi için gerekli şartlar sayılmıştır.
Somut olayda da dosya kapsamı ile %20 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararının tesis edildiği ve davalıl ———– tarafından ihtiyati tedbirin varlığı nedeni ile mahkememizce belirlenen güvence bedelinden daha fazla nispette zarara uğrandığı hususunun ortaya konamadığı anlaşılmakla teminata ve ihtiyati tedbirin tesisine dair karar da bir isabetsizlik bulunmadığının yasal düzenleme karşısında anlaşılması, yine ihtiyati tedbirin kararın kesinleşmesine değin devamı yönündeki 6100 sayılı HMK 387/2 de yasal düzenlemeden ayrılmasını gerektirir hak ve nesafetin de bulunmamasına göre ihtiyati tedbirin mahkememiz kararı kesinleşinceye değin devamına karar verilmiştir.
Nihai olarak davalılar tarafından davacının————.Asliye Ticaret Mahkemesine davacı tarafından depo edilen teminat üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş ise de yukarıda değinilen HMK 389.Maddesi yasal şartlarının oluşmamasına göre davalı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından ikame edilen davanın 6325 sayılı yasa 18/A ve 6102 sayılı yasa 5/A maddeleri tahtında HMK 114/2 ve HMK 115/2 gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalılar vekilinin ———————sayılı ve mahkememizin ihtiyati tedbirin devamına yönelik ——— tarihli ara kararına yönelen itirazlarının REDDİNE, İhtiyati tedbirin kararın kesinleşmesine değin DEVAMINA,
3-Davacı vekiline—————– sayılı dosyasına yatırılan teminat üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin REDDİNE,
4-Karar tarihi itibari ile alınması gerekli karar ve ilam harcının 54,40 TL bulunmasına göre davacı tarafından ödenen fazlaca ödendiği anlaşılan 5.330,16 TL peşin nispi harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2020 yılı AAÜT 6. ve 13. maddeleri gereğince belirlenen 1.700,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekil ile temsil olan DAVALILARA VERİLMESİNE,
7-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
8- Mahkememiz gerekçeli kararın bir suretinin HMK 317/2 gereğince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, ihtiyati tedbire itiraz eden vekili ve ihtiyati tedbir isteyen vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020