Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/128 E. 2020/327 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
.
ESAS NO : 2020/128 Esas
KARAR NO : 2020/327

DAVA : 3. Şahıs Tarafından İİK 89.Maddesi gereğince Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;İİK 89.Maddesi gereğince davacının İstanbul Anadolu ———İcra Dairesinin —— Esas sayılı dosya borçlusu ——.— borçlu olmadığının ve müvekkili nezdinde herhangi bir borcun bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Yazılı yargılama usulüne tabi davada taraflarca karşılık olarak sunulan dava,cevaba cevap,cevap ve 2.cevap dilekçelerinin sunulması ile dilekçeler aşamasının tamamlandığı,öninceleme duruşma gününün taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edildiği, İcra dosyalarının gönderilmediği için Uyap marifeti ile —-.İcra Dairesinin —— Esas sayılı takip dosyasının tetkiki ile davalı tarafından —— aleyhine ayrı ayrı icra takibine girişildiği,davalı tarafından davacı şirkete gönderilen 89 1 ve 2.ihbarnamelerin gönderildiği ayrıca 3.ihbarnamenin gönderimi taleplerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davanın: Dilekçeler aşamasının tamamlanması ve davacı tarafından İİK 89. maddesi gereğince 3.haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davası bulunduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş ve 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dava şartları davanın görülebilmesi için mutlaka dava tarihi itibariyle bulunması ya da davanın devamında tamam olabilmesi (giderilebilir dava şartı) yasa koyucu tarafından belirtilen ve benimsenen şartlardır.
Davanın açılmasının usul hukuku bakımından sonuçlarından birisi de yukarıda belirtilen esaslar dahilinde mahkemenin görev ve yetkisinin davanın açılması ile o anki hâle göre sabitlenmesi ve dava şartlarının var olup olmadığının değerlendirilmesinin bu tarih gözetilerek karara bağlanmasıdır.
İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında uyuşmazlık 2004 sayılı İİK çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir
İİK’dan kaynaklanan davalarda nispi yada mutlak ticari dava yönü bulunmamaktadır, görevli mahkemede bu nedenle HMK 4 gereğince genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir.——————–
Zira bir dava da mahkememizin görevli olabilmesi için davanın ticari dava bulunması gerekir. Ticari davalar da, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. İcra İflas Kanunu’nun 89’ncu maddesindeki haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit davalarının, tarafları tacir olsa bile ticari işletmelerinden kaynaklanmamaktadır ———-
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki ilişki veya uyuşmazlığın bahsi geçen üç grup içerisinde yer almadığı ve bu nedenle de taraflar arasında ticaret mahkemelerinin görev alanına giren bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemeleri tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde karar tesis edildmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK 2.Maddesi gereğince görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi ASLİYE HUKUK Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Nöbetçi ASLİYE HUKUK Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair tarafların yüzüne karşı HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı