Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/107 E. 2020/598 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/107 Esas
KARAR NO : 2020/598

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2016
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ———-, davalının da da inşaat malzemeleri satım işi ile iştigal ettiği, davalı ile davacı ——- imzalandığı, davalının, ——– satmayı taahhüt ettiği, davacı ——- tarafından inşaat demirine karşılık ————————–tarihinde davalının ——– hesabına havale edildiği,—— karşılık keşideci diğer davacı ….——- bedelli çek verildiği, davalının tüm uyarılara rağmen taahhüt ettiği — teslim etmediği, sebepsiz zenginleşerek davacıları zarara uğrattığını, davacı —— kendi taahhütlerini yerine getirebilmek için dava dışı ——– bedelle —– aldığını ve bedelinin iki adet çekle ödediği, davacı ——-dava dışı ————- bedelle temin etmek zorunda kaldığını, davacı ——–uğradığı zararı temin etmek için davalı adına İstanbul Anadolu —-. icra Müdürlüğü’nün ——–. nolu dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalıya ——yerine getirmediği için yasal hakları saklı kalmak kaydı ile 18.01.2016 tarihli ——– feshedildiğini davalıya bildirildiğini, davalı firmaya verilen 50.799,00 TL tutarlı çekin iadesi istendiği, davalının çeki iade etmediğini, davalının mali teslim etmediği için çekin bedelsiz kaldığını, davalının bu çeki ciro etmemesi ve 3. Kişilere vermemesi için, şayet ciro edilmedi ise davalı tarafından tahsil edilmemesi için ihtiyati tedbir talebi olduğunu,—– bedelli çekten dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine ve davalının bu çeki ciro etmemesi ve 3. Kişilere vermemesi için şayet ciro edilmedi ise davalı tarafından tahsil edilmemesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf duruşmaya gelmedeği gibi her hangi bir cevap vermeyerek davayı inkar yolunu seçmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1-Taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesi,
2-İAA—-.İcra Dairesinin —- Esas sayılı takip dosyası,
3——Kayıtları,
4—— ve Kayıtları,
5-Bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesine göre, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 207. maddesinde tanımı yapılan satış sözleşmesi hakkında da somut olayda hükmün dayanak alınacak olması nedeni ile birtakım açıklamalar yapılmalıdır. Madde aynen;
“Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.
Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir. açıklamalarını içermektedir.
Bu madde hükmüne göre; aksi kararlaştırılmadıkça alım-satım ilişkilerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O hâlde meselâ alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya çeki verdiğin iddia eden menfi tespit davacısı, aslın hilafını iddia ediğinden (ettiğinden) bu iddiasını ispat yükü altındadır.
Kural olarak çekde bir ödeme aracıdır, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla (örneğin avans olarak) verildiğini iddiasının iddia eden tarafça(HMK’nın 200 vd. hükümlerine göre kesin delillerle) ispatlanması gerekmektedir.
Yukarıda bahse konu hukuki ilke ve yasal düzenlemelere göre somut olay değerlendirildiğinde; Davaya konu, 50.799,00 TL bedelli, ——– ciro edildiği görülmektedir.
Mahkememizce de tarafların tacir bulunması nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları kesin delil teşkil edeceğinden taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi cihetine gidilmiş ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasında ihtilafsız olan sözleşmede kararlaştırılan bedel ile çek bedelinin (50.799,00TL) aynı olduğu, sözleşmenin 5.2’ci maddesinde — bedelinin 90 gün vadeli çek ile tahsil edileceğinin açıkça düzenlendiği dikkate alındığında davacının bu iddiası yönünden tarafların sermaye şirketi niteliğinde tacir bulunuşu nedeni ile ticari defter incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunun denetimi ile de ;Davacı şirketin, davalı şirketten——– tedarik yapıldığı, taraflar arasında ödendiği ihtilafsız olan çek bedelinin, sözleşmede belirtilen bedelle aynı (50.799,00 TL) olduğu, dava konusu çek bedeli ile sözleşmede belirtilen —- ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından teslim edilmesi gereken ——- davacıya teslim edilmediği, davacı tarafın usulüne uygun olarak yaptığı fesih ihbarının haklı nedene dayandığı ayrıca anlaşılmış ve davacı şirket tarafından ikame edilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Nihai olarak davacı vekili sözleşmenin 5.2’ci maddesi gereğince şirket yetkilisinin sorumlu olduğunu belirterek dava ikame etmiş ise de; davacılardan …, çekte keşideci olarak yer almıştır. TTK 701. maddesine göre; Aval şerhi, —– üzerine yazılır. ——- veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve —- kişi tarafından imzalanır. Bu durumda davacı …’ın sözleşmede şahsen taraf olarak yer almadığı, çekte keşideci konumunda olduğu TTK 701 maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde davacı … yönünden ikame edilen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davacı … tarafından ikame edilen davanın REDDİNE,
2-Davacı —— tarafından ikame edilen davanın KABULÜ ile, Davacı —- —- hesap numaralı — çek numaralı — tanzim tarihli 50.799 TL bedelli muhatabı —- çekten ötürü borçlu olmadığının TESPİTİNE,
3a-)Karar tarihi itibari Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.470,07 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 867,52 TL harcın mahsubu ile 2.602,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
3b-)Davacı şirket tarafından ödenen 867,62 peşin nispi harcın davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-)Davacı—–tarafından davada sarf edilen 1.091,75 TL yargılama giderinin davanın kabulü oranına göre 950,00 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-)Davacı … tarafından ikame edilen davada Davalı taraf davada vekil ile temsil olunduğundan 2020 yılı—- gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile vekil ile temsil olunan davalıya ÖDENMESİNE,
6-)Davacı ———- tarafından ikame edilen davada davacı şirket vekil ile temsil olunduğundan—- gereğince belirlenen 7.403,87 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekil ile temsil olunan davalıya ÖDENMESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.