Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/105 E. 2021/423 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2020/105 Esas
KARAR NO: 2021/423
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ: 11/03/2020
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı şirketin —- hissesine sahip olduğunu, davalı şirketin diğer hissedarının dava dışı—— olduğunu, davalı şirketin diğer —— —– uyarınca sermaye taahhüt borçlarını kanun gereği —- içerisinde tamamlaması gerekirken ödemediğini, sermaye taahhüt borcunu ödemeyerek temerrüde düştüğünü, diğer ortağın ödememesi üzerine davacının da ödeme yapmadığını, davacının ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığı gibi, kâr dağıtımı yapılmadığını, şirket bilançolarının gösterilmediğini, ayrıca şirketin sicilde kayıtlı gösterilen adreslerde faaliyette olmadığının tespit edildiğini, diğer ortak — davacı aleyhine ——- dosyasında görülen davayı açtığını, —– arasında devam eden huzursuzluk ve dava nedeniyle ortaklık ve birlikte hareket etme unsurları ortadan kalktığını, şirket ortakları arasında kuruluştan kısa bir süre sonra başlayan anlaşmazlıkların giderilemediğini, bu kapsamda ortaklar arasında güven ilişkisi kalmadığından ortaklığın çekilmez bir hal aldığını, diğer ortağın kusurundan kaynaklı şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlık meydana geldiğini, —– yapılamadığını, şirketin kuruluşundan itibaren faaliyetinin bulunmadığını, davacının davalı şirketten hiç bir maddi menfaat elde edemediğini, davanın ticari dava olması nedeniyle —— başvuru numarasıyla—başvurulduğunu, ancak—- davanın zorunlu arabulucuk kapsamında yer almadığına yönelik——- tutanağı tanzim ettiğini, tüm bu nedenlerle davacının, davalı şirket ortaklığından TTK 638/2 uyarınca haklı nedenlerle çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalıya TK 35. Maddesi uyarınca tebliğ olunmuş, davalı davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, davacının, davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, —- hissesine sahip olduğu davalı şirketin diğer — hisse sahibi olan—— esas sözleşme uyarınca ödemesi gereken sermaye taahhüt borçlarını ödemediğini, ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar müvekkilinin şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığını, davalı şirketin kâr dağıtımı yapmadığını, davacıya şirket bilânçolarının gösterilmediğini, şirketin ——- gösterilen adreste olmadığını, davalı şirketin diğer ortağı — davacı aleyhine ——- dosyasında dava açtığını, şirket ortakları arasında devam eden huzursuzluk ve dava nedeniyle, ortaklık ve birlikte hareket etme unsurlarının ortadan kalkmış olduğunu, kuruluştan kısa bir süre sonra başlayan anlaşmazlıkların giderilemeyerek mahkemeye taşındığını, hali hazırda birçok ihtilafın devam etmekte olduğunu bu kapsamda ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığını ve ——- aldığını, diğer —— kaynaklı olarak——-gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkânsızlığın meydana geldiğini, şirketin ——- gerçekleştirmediğini, kuruluşundan itibaren hiç bir faaliyette bulunmadığını, müvekkilinin iş bu şirketten hiç bir maddi menfaat elde edemediğini, şirketin sadece kurulduğunu ve kuruluştan sonra hiç bir şekilde faaliyete geçirilmediğini, bu nedenle şirkette ortak olarak bulunmasının müvekkil açısından sadece zarar teşkil ettiğini, bu nedenlerle, davacının, davalı şirketten haklı nedenle çıkmasına karar verilmesini talep etmektedir.
TTK’nin 638/1. Maddesi “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir”. Ancak somut olayda davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca “Her ortak haklı sebeplerin varlığında Şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir”. Hükmünü haizdir.
Bu hükme rağmen kanun koyucu, ——— haklı nedenin tanımını yapmamış; bu işi doktrine ve uygulamaya bırakmıştır. Doktrinde —- göre haklı sebep; —— Hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hâle getiren ve ——- dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek veya değiştirmek yetkisini adil gösteren hukuki olgudur—— ilişkisinin ve akdinin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılan bir hukuki olaydır.” şeklinde tanımlamıştır.
Çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığına mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını Mahkeme değerlendirecektir. ——– kararında “Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, dava tarihinde değil kararın kesinleştiği tarihte geçerli olur ve şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Çıkmanın en önemli sonucu olan ayrılma akçesi, T.T.K. madde 641 ve madde 642 de düzenlenmiştir. Ayrılık akçesi T.T.K. 641. Maddesinin birinci fıkrasında “ Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkına haizdir” diye yazmaktadır. Bu kanunla getirilen yenilik ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının “gerçek değerine uyması” gerekliliğidir.
İşbu davada, davacı sadece, davalı şirketten çıkmasına karar verilmesini talep etmekte olup, davacının ayrılma akçesi talebi bulunmamaktadır.
Davalı, davaya cevap vermediğinden, ön inceleme duruşmasına kadar tarafların uyuştuğu husus bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davacının şirketten çıkması için haklı sebepler olup olmadığı,
b-Davalı —– ——- davalı şirketi tek başına yönetip yönetmediği,
c-Davalı şirketin faaliyetinin olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirtilen açıklamalar ve uyuşmazlık noktaları kapsamında taraf delilleri toplandıktan sonra konusunda uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş, ancak, davalı vekili mali müşavir bilirkişi —- uygunsuz saatlerde davalı şirket ortağı ——- arayarak rahatsız ettiğini, davalının bilirkişiye güveni kalmadığını beyan ettiğinden ve aynı konuda bilirkişilik yapabilecek nitelikte başka bilirkişi de bulunduğundan mali müşavir bilirkişinin değiştirilerek yerine — atanmasına karar verilmiş ve bu şekilde davalı şirketin ticari defter ve kayıtları yeni atanan mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmek suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)Davalı şirketle ilgili genel bilgiler: Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı şirketin adı —— olup, dava dilekçesinde bir harfi yanlış yazılmış ise de, bu husus maddi hata niteliğinde olduğundan, kısa karara ve gerekçeli karar başlığına bu hata düzeltilerek yazılmıştır.
Davacı ve dava dışı —- davalı şirketin yarı oranda hissedarlarıdırlar. Dava dışı ortak — davalı şirketin —tarihine kadar müdürü olarak seçilmiştir. Davalı şirketin iş konusu ——————— nakliyesini, tahmil ve tahliyesini yapmak”tır.
Şirketin Ana sözleşmesinin ilgili maddeleri;
“KURULUŞ:
MADDE 1-
2’nci —-
—–
MADDE:8
ŞİRKETİN İDARESİ; Şirketin işleri ve işlemleri———seçilecek bir veya birkaç —– tarafından yürütülür. İlk ——— Münferiden Temsile Yetkili olarak seçilmiştir.
MADDE:9
ŞİRKETİN TEMSİLİ; —- temsil ederler. Şirketi ilzam edecek imzalar —— tarafından tesbit, tescil ve ilan olunur.
MADDE 11:
KÂRIN DAĞITIMI ; Şirketin net dönem kârı yapılmış her çeşit masrafların çıkarılmasından sonra kalan miktardır.—- dönem kârından her yıl —–genel kanuni yedek akçe ayrılır, kalan miktar, genel kurul kararı ile pay sahiplerine kâr payı olarak dağıtılır. Kâr payı, esas sermaye payının itibari değerine, yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün tutarı eklenmek suretiyle oluşacak toplam miktara oranla hesaplanır.
MADDE :12
YEDEK AKÇE ; —– yedek akçe ödenmiş sermayenin—— ulaşıncaya kadar ayrılır. Bu miktarın azalması halinde yeniden genel kanuni yedek akçe ayrılmaya devam olunur. Genel kanuni yedek akçe ile bu sözleşme hükümlerine göre ayrılması gereken miktar net dönem kârından ayrılmadıkça pay sahiplerine kâr dağıtılamaz.” hükümlerini haizdir.
— kayıtlarına göre, davalı şirketin kuruluş ana sözleşmesinin— nüshasının — sayfasında yayımlandığı, bu ilânın dışında, — gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil ettirilmediği tespit edilmiştir.
Davalı ——- yer alan kayıtlı adresine aşağıda detayları yazılı bulunan Tebliğ Mazbatalarının çeşitli tarihlerde — gönderildiği tespit edilmiştir;
—kez gönderilen;
—– tarihli Tebliğ Mazbatası “muhatap tanınmadığından dolayı” şerhi konulmuş olarak ——–tarihinde İADE olunmuş,
2’nci kez gönderilen;
Tebliğ Mazbatası da yine davalı şirketin aynı isim ve resmî kayıtlı adresine gönderilmiş fakat muhatabın adresinden ayrılmış olduğu ve yeni adresinin de bulunamadığı kayıdı düşülerek,—- tarihinde Teb. K. Mad:35’e göre tebliğ edilmiş,
3’ncü kez gönderilen;
Tebliğ Mazbatası tekrar davalı şirketin aynı isim ve resmî kayıtlı adresine gönderilmiş ise de, “şirketin adresinden ayrılmış olduğu ve yeni adresinin de bulunamadığı gerekçesiyle” Teb.K.Mad:35’e göre —- tarihinde ilgili mazbata nüshaları muhatabın kapısına yapıştırılarak tebliğ edildiği görülmüştür.
Her ne kadar, davacı taraf, “davalı şirketin diğer ortağının sermaye taahhüt borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü ve bu nedenle davacının da ödemede bulunmadığını” iddia etmiş ise de,——– başlığı altında yazılı olduğu üzere, Şirket Sermayesinin tamamının nakit olarak karşılanmış olduğunun yazılı bulunduğu tespit edilmiştir.
2-b)Davalı şirketin faaliyette bulunup bulunmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme: İlk atanan mali müşavir bilirkişi — tarafından — tarihinde, davalı şirketin — adresi olan —– adresine bizzat gidildiği, ancak bu adresteki tır parkı alanında yerleşik işletmelerin —–burayı terk etmiş olmalarından dolayı bomboş bir arazi şeklinde olduğu ve güvenlik dahil hiç bir işletme ve tırın da bulunmadığı, dolayısıyla davalı şirketin bu adreste bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi —-, raporuna da yazdığı üzere, davalı şirket yetkilisi —- yaptığı telefon görüşmesinde, davalı vekilince de reddedilmediği üzere, davalı ——- olduğunu, — olan Davacı —da —— olduğunu, — yılından beri ticari iş alanında birlikte çalışmalarını sürdüre geldiklerini,
— yılında Davacı ——altında bir —– kurduklarını, davacı——- kendisine söylemiş olduğu üzere,
— daha az masraflı ve daha çabuk olabilmesi için işletmeyi kurarlarken resmi olarak sadece —yer vererek kurulmasını teklif etmesi üzerine bu şekilde kurduklarını, bu işletmede ki ——– olarak kendilerine has —-olduğunu, bu işletmenin kuruluşunda ——- birlikte zikredilerek işletme adını koyduklarını,
Bilâhare;
—yılına gelindiğinde ise, davacı —- kendisi aralarında imzaladıkları ——- yaparak bu anlaşmada yer alan maddelerde, satışı yapılmak istenen arabaların satışının —— tarafından hızlandırılması, başka bir şirketin kuruluşu ve birleştirilmesi işlemlerinin gerçekleştirilmesi ile yazılı anlaşma gereği sözü edilen tarihten itibaren her ay başında borç-alacak durumunun saptanması ayrıca ——- bağlanması hususlarında anlaşmaya vardıklarını belgeleyen yazılı ve imzalı kararlar aldıklarını,
Akabinde;
—– yılında birlikte kurmuş oldukları ———— isminin yer almasını fırsat bilen——– alan anlaşma maddeleri gereğince arabaların ortaklarca satışının kabulünü de sadece kendi isminin yer almasını da fırsata çevirerek ——–olarak kurdukları İşletme üzerinden —— yılı içerisinde sadece Kendi İsmi üzerinden fakat ortak oldukları —–şirketi üzerinden ortağı olduğum bana sezdirmeksizin ——– ibaret araçlarımızı ve daha sonra ise, —— kararı olmasına rağmen ——– araçtan ibaret olan araçlarımızı da yine aynı şekilde ve usulsüz yollarla satışlarını ve bazılarının çalındığı iddiasıyla —–yılında kurmuş olukları şirket üzerinden satarak elden çıkarmayı gerçekleştirerek tüm bu arabaların satışlarından elde ettiği ——– kendi zimmetine geçirmiş olduğunu ve ortak olarak kendisine bu araç satış bedellerinden hiç bir şey vermeyerek böylece kendisini üç ay müddetince fırından veresiye ekmek yazdırarak almaya muhtaç bir hale getirmiş olduğunu,
Ancak;
—tarihli — —– Maddesi gereği bu anlaşma maddesine uyarak, altında imzaları bulunan kendisi ile—- aralarında başka bir şirket kuruluş kararına vararak, Huzurda ki Dava Konusunu teşkil eden ———birlikte kurmuş olduklarını,
Fakat;
Bu şirket kurulduktan sonra ortaya çıkan yolsuzluğun aslında — yılında kurmuş oldukları —– bünyesindeki arabalardan, ———– koyacakları hiçbir arabanın ellerinde kalmadığının anlaşılması üzerine, hepsinin kendisenden habersizce ortağı —— satıldığı ve çeşitli usulsüz satışlarla ve çalındığını ileri sürerek elden çıkarıldığı gerçeğinin gün gibi ortaya çıktığını ve böylece ortağı — tarafından dolandırıldığını anlayarak —– başında ortağı——– Davasını açmış olduğunu ve—— olduğunu,
Daha Sonra İse;
—- isimli ——– yılında Ünvanı ve Meşgalesinde değişikliğe gidilmiş olduğunu — yerine —- olarak değiştirilmiş olduğunu,
———– adı geçen şirketi dava ederek şirket ortaklığından çıkma talepli dava açmış olduğunu, davanın açılma nedenlerinden birisinin de davalı şirketin resmi kayıtlı adresinde bulunmayışı ve orayı terk etmiş olmasından kaynaklandığını, şirket adres yerinin mal sahiplerince acilen boşaltılmasının istenildiğini ve herkesin oradan zorunlu olarak istekleri dışında çıkmaya zorlanarak ve hazırlıksız bir şekilde yer temininde de bulunmaksızın acilen adres yerlerini terk etmek zorunda bırakıldıklarını, her ne kadar — ise de, ayrıca bir de —-yazılı olduğu üzere —— olarak kendi ev adresinin de yazılı bulunduğunu, kendisinin,—adresinin bulunduğu yer olan — bir başka sokağında bulunduğunu, telefon numarasının davacı — kayıtlı olduğunu, —– aradığında telefonunu açmadığını,— yıldır kendisini aramadığını, —— başlarında dava ettiğini, oysa ki —- ise kendisini bundan — sonra davada bulunduğunu, — olduğu huzurdaki davasının dolaylı yoldan kendisinin açmış olduğu dava ile ilintili olduğunu, —- kendisini dolandırdığını” beyan ettiğini yazmıştır.
2-c)Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi: Davalı şirketin —- yıllarına ilişkin ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi —- aracılığıyla incelenmesi sonucunda, davalının —— yılları itibariyle ticari defterlerinin tasdiklerinin zamanında yapılmış oldukları, ancak söz konusu dönemlere ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin, boş oldukları ve bu defterlere herhangi bir kaydın işlenmedikleri, bu nedenle davalının ——- ticari defter kayıtlarının HMK’nin 222. maddesine göre delil niteliği taşımadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı şirkete ait, kuruluşundan dava tarihine kadar olan tüm defter ve dayanaklarının yine mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesi sonucunda, hesap incelemesine esas teşkil etmesi beklenen ticari defterlerden özellikle, yevmiye ve kebir defterlerinin, boş oldukları ve işlenmedikleri tespit edilmiştir. Aynı şekilde, diğer ticari defterlerin de tamamen boş oldukları, üzerlerinde her hangi bir işlem yapılmadıkları, ancak noter onaylarının yapıldıkları görülmüş ve tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, hesap incelemesine konu olabilecek herhangi bir veri, davalı şirketin yasal defter kayıtlarında yer almadığından hesap incelemesi yapılamamıştır.
2-ç)Davacı ile davalı şirketin diğer ortağı —-arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasının incelenmesi: Davacı ve davalı şirketin dava dışı diğer ortağı — arasındaki ———- incelenmesinde, bu dosyada bulunan bilirkişi — tarafınan düzenlenen—— bilirkişi raporunun sonuç kısmında “Davalı —– arasını kapsayan yasal defter kayıtlarında davacı——- iddiaları doğrultusunda adi ortaklık sözleşmesi olduğu iddia edine sözleşmeyle ilgili hiçbir mali ve finansal işlemin mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirildiği, bilirkişiler—- — tarafından düzenlenen —-tarihli bilirkişi raporunda ise bilirkişi heyetinin “bir önceki rapora” da atıfta bulunarak, özetle;
“Davalının ———-yılları ticari defterlerinde Adi Ortaklık Sözleşmesi olduğu iddia edilen sözleşme ile ilgili hiçbir mali işlemin bulunmadığı,
Ortaklığın malı olduğu davalı ——- tarafından iddia edilen araçlarla ilgili yapılan değerlendirme ve tespitler dışında ortaklığa ait başkaca mal ve maddi değerin bulunmadığı,
Dolayısıyla ortaklar arasında araçlar dışında pay edilecek bir mal varlığının bulunmadığı,
Bir an için ortaklar arasında adi ortaklığın var olduğunun kabul edilmesi halinden yola çıkılarak, bilirkişi — tarafından hazırlanan ——tarihli ek rapor kapsamında söz konusu araçlarla ilgili yapılan tespitler doğrultusunda bu araçlara ait listenin çıkarıldığı,
Liste dâhilinde yapılan hesaplamalar doğrultusunda adi ortaklık pay esasına göre, araçların ortaklar arasında— paylaşım esasına göre dağılımının yapıldığı ve söz konusu araçların — davacı ——- verilmesi gerektiği” yönünde görüş bildirdiği tespit olunmuştur.
Özetlenecek olursa; her ne kadar taraflar veya ortaklar arasında resmi veya yasal yönden bu davada davalı konumdaki —– tutmuş olduğu kayıtlarda adi ortaklık işlemlerine ait bilirkişi incelemelerinden hareketle bir illiyet bağı tespit edilememiş olsa da,———— esas sayılı dosyasındaki belgelerden, davanın akış sürecinde dinlenen tanıklardan ve bazı çevre araştırmalarından, taraflar arasından ortaklık bağının mevcudiyetine ait bazı ipuçlarının bulunduğu, ancak davacı ——- kusurlu ve zarara uğratıcı davranışlarına ilişkin bir tespitin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
2-d)Davacının ortaklıktan ayrılma isteminin değerlendirmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda daha kısa şekilde yer verildiği üzere;
TTK m. 638/1 uyarınca “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir” Ancak somut olayda davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca “Her ortak haklı sebeplerin varlığında Şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir”.
Bu hükme rağmen kanun koyucu, limited şirketlerde haklı nedenin tanımını yapmamış; bu işi doktrine ve uygulamaya bırakmıştır. ——-göre haklı sebep; —– Hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hâle getiren ve —- yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek veya değiştirmek yetkisini adil gösteren hukuki olgudur.——-Ortaklık ilişkisinin ve akdinin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılan bir hukuki olaydır.” şeklinde tanımlamıştır.
TTK m.638/II hükmünde, haklı sebeplerin varlığında her ortağa haklarını korumak amacıyla mutlak ve bertaraf edilmeyen bir hak olarak şirketten çıkma imkânı sağlanmıştır.
Ortak, şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplere dayalı olarak çıkma hakkını kullanabilir veya haklı sebeplere dayalı olarak mahkemeden çıkmasına izin verilmesini talep edebilir.
Ortaklıktan ayrılmak isteyen ortak, esas sözleşmede çıkma sebepleri öngörülmemişse veya öngörülmesine karşın başkaca haklı sebepler bulunduğu takdirde TTK 638/II gereğince haklı sebeple çıkma davası açma olanağına sahiptir. Davanın maddi hukuka ilişkin koşulu haklı sebeplerin bulunmasıdır. TTK 638/II hükmü, davanın koşulları ve haklı sebep kavramının temel unsurları ve genel ilkeleri konusunda bir değişiklik getirmemektedir. Haklı sebepler, kollektif ortaklıklarda kavramı düzenleyen TTK 245’de öngörülen temel kıstaslar ışığında belirlenebilecektir.
Haklı sebep kavramı Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu içerisinde farklı maddelerde tanımlanmıştır.
TBK m.629/III uyarınca haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır.
TTK m.219 uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır.
TTK m.245/I uyarınca haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi,
gibi hâller haklı sebeplerdendir.
Haklı sebep, ortaklık işlerinden doğmuş olabileceği gibi, ortaklık ilişkisi dışında kişisel ilişkiden de doğmuş olabilir. Önemli olan husus; böyle bir olayın ortaya çıkması durumunda ortaklık ilişkisinin devamının objektif olarak çekilmez bir hal almasıdır. Şirketten çıkacak ortağın haklı sebebin meydana gelmesinde kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığını mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını, yahut haklı olup olmadığını Mahkeme değerlendirecektir. ——– kararında “Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, dava tarihinde değil kararın kesinleştiği tarihte geçerli olur ve şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Davalı —— tarihinde tescil edildiği ve ——- sayfasında yayınlandığı, bu ilânın dışında, ——- gereken ——– yapılmadığı veya tescil edilmediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla şirketin faaliyetleri hakkında, kâr-zararı hakkında veya kâr dağılımı hakkında toplantı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, Şirketin ticari faaliyetlerinin bulunmadığı davalı şirketin ticari defterleri, muhasebe evrak ve kayıtlarının tetkikinden anlaşılmaktadır. Yani sonuç olarak, davalı şirketin kuruluşundan bu yana hiçbir faaliyet göstermediği anlaşılmaktadır.
Davacı sadece şirketin ortağı olup, şirketin müdürü diğer ortak ———- sorumluluk doğurabilecek işlemleri, her zaman ortakların şirketten ayrılmaları bakımından haklı neden teşkil etmemektedir. Ancak somut olayda müdür olan ortak tarafından şirketin faaliyetlerinin diğer ortağa bildirilmemesi, —— yapılıp şirketin işleyişi hakkında davacı ortağa bilgi verilmemesi, davacı ortağın şirket ortağı olmak ile hedeflediği, ekonomik faaliyette bulunma ve gelir elde etme amacından uzaklaşmasına sebep olabilecek türdendir. Bu çerçevede şirket müdürü olan diğer ortak tarafından gerekli bilgilendirmenin yapılmaması davacı ortağın şirketten ayrılma talebi bakımından bir neden oluşturabilmektedir.
Tüm bu nedenlerle, davacı —— şirkete ve ortağına ulaşamadığı ve bu sebeple davacı ile davalı şirket ve diğer ortak arasında herhangi bir irtibatın kurulamadığı, bu durumda davacı ile davalı şirket arasında ortaklık ilişkisinin fiilen ortadan kalktığı ve bu ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin kendisinden beklenemeyeceği, davalı şirketin diğer —— sayılı dosyasında açtığı davada yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda, davacı —— kusurlu ve zarara uğratıcı davranışlarına ilişkin bir tespitin de bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, TTK’nin 638/II. Maddesi uyarınca davacının şirket ortaklığından çıkması için haklı sebebin oluştuğu ve davacının kusurunun bulunduğunun ispatlanamaması sebebiyle çıkma şartlarının oluştuğu kanaatine varılmış olmakla, davanın kabulü ile, davacının, davalı—— çıkmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca; davacının, — numarasında kayıtlı davalı —— ÇIKMASINA,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.157,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2021