Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/89 E. 2020/454 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/89 Esas
KARAR NO : 2020/454

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ : 29/09/2020

İstanbul Anadolu ——. Asliye Hukuk Mahkemesinin ——— karar sayılı ilamı ile verilen görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan şirket tarafından 09/01/2018 tarihinde İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi, müvekkilinin davalı ile arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın dayandığını taraflar arasındaki ticari ilişki ve borcun varlığı,—- seri numaralı fatura, ————- seri numaralı fatura, ——- seri numaralı fatura, ——- seri numaralı fatura, —– seri numaralı fatura, —–seri numaralı faturalar ve tüm ticari defter ve kayıtlar ile sabit olduğunu, tarafların —- ayları arasında cari hesap ilişkisi içinde çalıştığını ve kesilen faturaların ekstreye kaydedildiğini, cari hesap ekstresine göre ilgili döneme ait müvekkili şirketin toplam 7.679,26 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, 2015 yılından dava açılış tarihine değin ödenmeyen borca, kanuni faiz uygulandığını ve 9.135,37 TL tutarında icra başlatıldığını, başlatılan takip dosyasında borçlu şirkete ilamsız icra takibine ilişkin usulüne uygun ödeme emri gönderildiğini ve davalının söz konusu ödeme emrine, —— tarihinde borcu bulunmadığı iddiasıyla haksız bir şekilde itiraz ettiğini, bu itiraz sonucu da takibin durdurulduğunu, cari hesap ekstrelerinde söz konusu borcun açıkça görüldüğünü ancak İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün —-Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, bu itibarla takibe konu borca haksız ve kötü niyetli olarak sadece müvekkilini zarara uğratmak amacıyla itiraz eden davalı borçlunun itirazının iptalini sağlamak amacıyla işbu davayı açtıklarını, borçlunun haksız itirazının iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf duruşmaya gelmedeği gibi her hangi bir cevap vermeyerek davayı inkar yolunu seçmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1——————kayıtları,
2-Vergi Dairesi Kayıtları,
3-Taraf ticari defter ve kayıtları,
4-İrsaliyeli faturalar,
5-İsticvap.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,açık hesap ilişkisine konu edilen faturalardan doğan alacağın tahsili amacı ile girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu Adliyesi—.icra Dairesinin —-Esas sayılı takip dosyası ile 09/01/2018 icra takibine girişildiği, takip dosyasının tetkiki ile davalıya ödeme emrinin 16/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 19/01/2018 tarihli havale bulunmayan itiraz dilekçesi ile itirazlarını sunmuş olduğu bu şekilde dava da HMK 114 maddesindeki genel dava şartlarının ve itirazın iptali davasında özel dava şartlarının mevcut olduğu anlaşılmış mahkememizce HMK 320/2 maddesi uyarınca da taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, bulunmuyor ise açık hesap ilişisinin olup olmadığı,açık hesap ilişkisi bulunuyor ise davacının davalıdan açık hesap ilişki kapsamında tanzim eylediği faturalardan dolayı davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı yönlerinde çekişmenin toparlandığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davalının tacir olup olmadığı noktasında yapılan araştırma sonrasında davalının tacir bulunduğunun anlaşılması (Davalı taraf işletme hesabına göre defter tutmakta mahkememizin görevli bulunması davalının sadece mesleki faaliyeti nedeni ile davacıdan 2015 yılı içersinde 19.585,30 TL değerinde mal alması ve bu nedenle davalının yıllık geliri noktasında artık vergi dairesi kayıtlarına itibar edilemeyeceği nedenine dayanmaktadır.) nedeni ile davalı tarafından açık hesap ilişkisinin varlığı ve her hangi bir ticari alış veriş bulunduğu yönündeki davacı iddiası davalı tarafından inkar edildiğinden, taraf ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının —– bilirkişi marifeti ile incelenmesi cihetine gidilmiş, davalı tarafından ticari defter ve kayıtların ibraz edilmemesi davalının ticari defter ve kayıtlarının uzantısı niteliğindeki BA formlarının kesin delil teşkil edeceğinden ve mahkememizce resen HMK 222 gereğince celbi mümkün olduğundan davalının ticari defter ve kayıtlarının uzantısı niteliğindeki Ba formlarının celbi cihetine gidilmiştir.
Dava dosyasında davacı keşide ettiği fatura tutarlarına göre BA formunun davalı tarafından düzenlenmediğinin anlaşılması nedeni ile taraf defter ve kayıtlarının incelenmesi karar verilmiş ve buna dair ara kararı ihtiva eden duruşma zabtı daacı vekiline tefhim, davalıya ise tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmemiştir.
Bilirkişi tarafından davacının ticari defterlerinde açık hesap ilişkinin dayanağı teşkil eden ve kayıtlı bulunan faturalar irdelendiğinde de ;Davacının davalı adına tanzim etmiş olduğu—- arası 6 adet KDV hariç 16.062,00 TL tutarındaki faturaları İlgili ——–tarihli faturanın beyan zorunluluğu miktarının altında kalması nedeni ile beyan etmediği,davacını davalı adına tanzim etmiş olduğu irsaliyeli faturaların Vergi Usul Kanunu’nun “Faturanın Şekli” başlıklı 230. maddesine göre faturada asgari olarak bulunması gereken bilgilerin eksiksiz olduğu irsaliyeli faturanın Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası nın yer aldığı bölümde; beş faturada davalının kaşesinin olduğu, hepsinde teslim alanın imzasının olduğu, sadece iki faturada teslim alanın isminin okunmadığı tespit edildiği, davacının davalı adına tanzim etmiş olduğu irsaliyeli faturaların beşinde müşteri bilgileri bölümünde davalının kaşesinin vurulmuş ve teslim alanın imzasının bunmuş olduğu, dolayısı ile irsaliyeli faturaların muhteviyatı gıda maddelerinin davalıya teslim edildiği ve irsaliyeli faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu kanaatine varıldı rapor edilmiş ve bilirkişi raporu davalı tarafa tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından rapora karşı herhangi bir itiraz sunulmamış, mahkememizce 04/05/2020 tarihli ara karar ile uyuşmazlık konusu davalı imzasına havi fatura suretleri ve davalının dosya arasına alınan nüfus kaydı ile babası olduğu anlaşılan —- imzasına havi irsaliyelerdeki faturalara da imza yönünden her hangi bir beyanda sunulunmadığı anlaşılarak davacı tarafından ikame edilen davanın anaparaya yönelen kısmi itibari ile isabetli bulunduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan davacı tarafından girişilen takipte fatura tanzim tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş temerrüt faizi de uyuşmazlık konusu yapılmış ise de davacı tarafından dosya kapsamına ibraz edilen belgelerin tetkiki ile davalının takip öncesinde temerrüde düşürüldüğü noktasında her hangi bir delil bulunmadığından davalının direniminin takip ile oluştuğu anlaşılarak davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin TBK 117 gereğince reddine karar verilmiştir.
Nihai olarak takibe konu alacak;açık hesap ilişkisinden kaynaklandığından, davacının lehe delil teşkil eden ticari defter ve kayıtları ile açık hesabı oluşturan irsaliyeli faturalara göre alacağın davalı tarafından önceden belirlenebilir ve likit bulunma özelliğini taşıdığından icra inkâr tazminatı şartlarının oluştuğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si nispetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen KABULÜ ile;
1a-Davalının İAA —-.İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının KISMEN İPTALİ ile takibin 7.679,26 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
1b-Davacı vekilinin takip öncesi işlemiş faize yönelen istemin 6098 sayılı TBK 117 gereğince şartları oluşmadığı anlaşılmakla REDDİNE,
1c-Takip konusu edilen kabule konu takip konusu asıl alacağın(7.679,27 TL) likit nitelikte bulunması nedeni ile 2004 sayılı yasa İİK 67/2 gereğince %20’si icra inkar tazminatı 1.535,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
1d-Kabule konu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine değin taleple bağlı kalınarak 3095 sayılı yasa 1.Maddesi gereğince yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,
2a-Harçlar yasasına göre davada alınması gerekli bulunan 524,57 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 156,01 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 368,56 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
2b-Davacı tarafından dava ödenen 156,01 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafından davada sarf edilen yargılama giderleri toplam tutarı(——— üzerinden davanın kabulü nispetine göre hesaplanan 1.117,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE,
4- Davacının davada vekil ile temsil olunmasına göre 2020 yılı —–gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekil ile temsil olunan davacıya ÖDENMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.