Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/595 E. 2020/302 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
(KISMEN KABUL)
ESAS NO : 2019/595 Esas
KARAR NO : 2020/302

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 09/10/2014
KARAR TARİHİ : 08/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin ortağı bulunduğu ——— tarihinde yapılan ortaklar kurulunda alınan kararlardan —– şirket müdürü olarak seçilmesi, rekabet yasağı ve payların devri hakkındaki ana sözleşme değişikliğine dair kararların hukuka, Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine, kesinleşmiş Mahkeme kararına aykırılığı sebebiyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, —– yeniden müdür seçilebileceği, alınan kararlarda toplantı ve karar yeter sayılarının sağlandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İlk Karar: Mahkememizin ——— karar sayılı ilâmındaki “Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şirket genel kurul toplantısının %90 oranında hisse sahibinin katılımı ile başladığı, kararların oyçokluğuyla alındığı, ——- rekabet yasağına aykırı eylemleri nedeniyle müdürlük yetkileri kaldırılmış ise de söz konusu aykırılık hallerinin ortadan kaldırılmış olduğu ve yeniden müdür seçilmesinin hukuka aykırı olmadığı” şeklindeki gerekçe ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Bozma İlamı: Yargıtay ——. Hukuk Dairesinin ——- karar sayılı ilâmındaki “Dava, limited şirket ortaklar kurulu toplantısında alınan kararları iptali istemine ilişkindir.—– sayılı ortaklar kurulu toplantısında, şirket ortaklarından —– 10 yıl süre ile münferiden şirket müdürü olarak atanmış olup, davacı vekili, —- Kadıköy —– Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen kararı ile rekabet yasağına aykırı faaliyetleri nedeniyle şirketi temsil yetkisinin kaldırıldığını, yeniden müdür seçilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ayrıca Şişli —-. Asliye Ceza Mahkemesinin —– karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada sahte ortaklar kurulu kararı tanzim etmesi nedeniyle özel belgede sahtecilik suçundan hakkında hüküm kurulduğunu, ——– şirketin menfaatine değil kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini, sunulan vergi inceleme raporunda da tespit edildiği üzere şirket alacaklarını kendi hesabında takip ettiğini ileri sürerek ——– tüm bu tespitlere rağmen yeniden müdür seçilmesinin kanuna karşı hile olduğunu, bu kararın iptali gerektiğini ileri sürmüştür. Kadıköy —. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararında da tespit edildiği üzere —— rekabet yasağına aykırı niteliğindeki eylemlerini sonlandırmış ise de, aynı zamanda Şişli —-. Asliye Ceza Mahkemesinde de özel belgede sahtecilik suçundan yargılandığı, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği anlaşılmış olup, —— eylemlerinin bütün olarak ele alınarak, söz konusu ceza mahkemesi kararının değerlendirilerek alınan kararın afaki iyiniyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunup bulunmadığı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde —-yeniden müdür seçilmesinin kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Davacı vekili;—— sayılı ortaklar kurulu toplantısında alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin kararların da kanuna, esas sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu iddia etmiştir. Ancak bilirkişi kök ve ek raporunun düzenlendiği tarihlerde söz konusu toplantı tutanağı dosyaya sunulmamış olduğundan inceleme yapılamadığı gibi mahkemece de kararın gerekçesinde —— sayılı ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiştir. —– tutanağı davalı şirket tarafından —- tarihinde dosyaya sunulmuş olup, şirket esas sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin 10. maddesi, payların devrine ilişkin 15. madde, ortağın ölümü ve iflasına ilişkin 17. madde ve ilana ilişkin 18. maddesi hakkında değişiklik yapılması görüşülmüş ve davacının muhalefetine karşın kabul edilmiştir. Davacı vekili; dava dilekçesinde rekabet yasağına ve pay devrine ilişkin esas sözleşme değişikliğine dair alınan kararların iptalini de talep ettiği halde bu hususta dosya kapsamında herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gözetilerek, davacının taleplerini karşılar şekilde mezkur toplantıda alınan kararların iptalinin gerekip gerekmeyeceği hususunda inceleme yapılması gerektiğinden, eksik incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile Mahkememiz hükmünün davacı yararına bozulmasına karar verilmiş, Mahkememizce bozma ilâmına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, limited şirket ortaklar kurulu toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Uyulan bozma ilâmına göre, taraflar arasında, “davalı şirketin ——sayılı ortaklar kurulu toplandısında, şirket ortaklarından ———– 10 yıl süre ile münferiden şirket müdürü olarak atandığı, kapatılan Kadıköy —-. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararında da tespit edildiği üzere —– rekabet yasağına aykırı niteliğindeki eylemlerini sonlandırdığı, Şişli —. Asliye Ceza Mahkemesinde de özel belgede sahtecilik suçundan yargılandığı, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;—–eylemlerinin bütün olarak ele alındığında, Şişli —. Asliye Ceza Mahkemesi kararına göre davalı —— tarihinde yapılan —– sayılı ortaklar kurulu toplantısının 4-a maddesindeki “Şirketimiz hissedarlarından —- 10 yıl süre ile Şirket Müdürü olarak atanmasına” şeklindeki kararın ve —– sayılı ortaklar kurulu toplantısının “rekabet yasağı” başlıklı 10 numaralı maddesi ve “payların devri” başlıklı 15. Maddesi ile alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin kararların afaki iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, aykırı ise bu kararların iptali gerekip gerekmediği” noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Mahkememizce, bilirkişiler ——— oluşan bilirkişi kurulundan uyulan bozma ilâmı doğrultusunda tespit edilen uyuşmazlık noktalarında rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Davalı …,——-sicil numarasıyla kayıtlıdır.
Davalı şirketin davaya konu olan ortaklar kurulu toplantıları —- tarihinde yapılmıştır.
Ortaklara toplantıya davet yazısı gönderilmiş, ayrıca toplantıya ilişkin çağrı ilânı —– yayımlanmıştır. Toplantıya katılan ortaklar ve hisse miktarları dava tarihi itibari ile şu şekildedir:
Ortağın Adı ve Sovadı: Hisse Miktarı:
—— 74.400
———- 29.680
———— 16.720
… 1.600
Toplam : 122.400
1.600 hisseye sahip ——— toplantılara katılmamıştır.
Davalı şirketin sermayesi 3.100.000.- TL si olup, bu sermaye 124.000 paya ayrılmıştır.
122.400 paya sahip dört ortak toplantılara asaleten katılmış, 1.600 paya sahip bir ortak ise toplantılara katılmamıştır. Toplantılara katılan ortakların hisse oranı % 98,71 dir.
Davacı …, toplantıya asaleten katılmıştır. …’nin sermayedeki hisse oranı % 1,29 dur.
Davalı, davalı —– tarihinde yapılan ——- sayılı ortaklar kurulu toplantısının 4-a maddesindeki “Şirketimiz hissedarlarından ————– 10 yıl süre ile Şirket Müdürü olarak atanmasına” şeklindeki kararın ve aynı tarihte yapılan ——- sayılı ortaklar kurulu toplantısının “rekabet yasağı” başlıklı 10 numaralı maddesi ve “payların devri” başlıklı 15. Maddesi ile alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin kararların iptalini talep etmektedir.
TTK m. 445 uyarınca; 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
Somut olayda——- sayılı ortaklar kurulu toplantısında, şirket ortaklarından ——– 10 yıl süre ile münferiden şirket müdürü olarak atanmıştır.
—–Kadıköy ——- Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen——– faaliyetleri nedeniyle şirketi temsil yetkisinin kaldırıldığı, yeniden müdür seçilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğuna hükmedilmiştir. Yargıtay kararında da ifade edildiği gibi —— dava tarihi itibari ile rekabet yasağına aykırı niteliğindeki eylemlerini sonlandırdığı anlaşılmaktadır.
Bunun ile birlikte Şişli —. Asliye Ceza Mahkemesinin ——sayılı dosyasında yapılan yargılamada—— sahte ortaklar kurulu kararı tanzim etmesi nedeniyle özel belgede sahtecilik suçundan hakkında hüküm kurulduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olduğu ayrıca sunulan vergi inceleme raporunda da şirket alacaklarını kendi hesabında takip ettiğinin tespit edildiği görülmüştür.
Yüksek Yargıtay —- Hukuk Dairesi uyulan bozma ——-eylemlerinin bütün olarak ele alınarak, söz konusu ceza mahkemesi kararının değerlendirilerek alınan kararın afaki iyiniyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunup bulunmadığı tartışılmasını ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini ifade etmektedir.”
Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——— tarihli kararında konuya ilişkin şu açıklamalar yer almaktadır:
….
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Dürüst davranma” başlıklı 2. maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; Dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Genel olarak dürüstlük kuralı kişilerin tarafı oldukları hukuki ilişkilerde dürüst, namuslu, ahlaklı ve diğer kişilerde yaratılan güvenle tutarlı şekilde davranmalarını ifade eder. Buna göre belirli bir hukuki ilişkide dürüstlük kuralına uygun davranış; toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekalı bir kişinin, genel ahlâk, doğruluk ve karşılıklı güven esaslarına uygun davranış biçimidir. Dürüstlük kuralına uygun bu davranışın belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kuralları, günün adet ve uygulamaları, davranışın söz konusu olduğu hukuki ilişkilerin içerik ve amaçları da dikkate alınacaktır ————–
Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK’nın 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını Kanunun korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hâkime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.—– tarihli ve 3/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında da ifade edildiği üzere, bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hâllerinde, TMK’nın 2. maddesi uygulama alanı bulur ve olağanüstü bir imkân sağlar; haksızlığı düzeltici, yasadaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir.
Bir başka anlatımla, kullanılan hak soyut değil somut olaylara dayanmalıdır. Eğer bir olayda, objektif iyi niyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyi niyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Hak sahibinin hakkını kullanmada iyi ya da kötü niyetli olduğunu saptamak kullananın iç dünyası ile ilgili olduğundan bunu belirlemek oldukça güçtür. Dolayısıyla her somut olayda, iyi niyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Yargıtay tarafından farklı kararlar içerisinde objektif iyiniyet kavramına ilişkin soyut tanımlamalar yapılmakta, yukarıdaki kararda da ifade edildiği gibi kavramın uygulamasının her somut olayın şartları kapsamında olması gerektiği ifade edilmektedir.
Objektif iyiniyet kurallarının şirket genel kurul kararları bakımından uygulanmasına ilişkin Yargıtay —. Hukuk Dairesinin verdiği kararlar incelendiğinde, dürüstlük kuralına aykırılığın tespitine ilişkin özel kriterler belirlemediği, genel esaslar dikkate alınarak iptal kararının değerlendirildiği görülmektedir. Özellikle kar dağıtımı kararları bakımından verilen Yargıtay kararlarında, şirketin mali yapısı ve ekonomik şartların gerektirmemesine rağmen azınlığa zarar verme kastı ile alınan kar dağıtmama kararlarının objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu ve kararların iptal gerektiği ifade edilmektedir. Bu konuda yüksek Yargıtay — Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikli ——- Sayılı ilâmının ilgili bölümünde yerel mahkemenin “…mevcut durumda şirket ortaklarına kâr payı dağıtılmasının hayatın olağan akışının gerektirdiği bir durum olduğu, gündemin 6’ncı maddesi ile alınmış olan kararın azınlık ortakların müktesep haklarını ihlâl eden nitelikte ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, nakdi yardım ve bağış dahi yapan davalı şirketin aldığı bu karar objektif iyi niyet kurallarına da aykırı olduğu gerekçesi” şeklindeki gerekçesini doğru bularak hükmü onamıştır.
Yargıtay verdiği bu kararlar ile şirketin kâr dağıtmama kararı bakımından objektif iyiniyet kurallarına aykırılığa ilişkin somut kriterler belirlemiştir. Ancak müdür ataması gibi kararlar bakımından Yargıtay bakımından ortaya konmuş kriterler bulunmamaktadır. Bu sebeple somut olayın şartları kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Somut olayda bir dönem rekabet yasağına aykırı hareket eden, özel belgede sahtecilik suçundan hakkında hüküm kurulan ve şirket alacaklarını kendi hesabında takip eden—————davalı şirkete müdür olarak atanması kararı değerlendirilmektedir.
Yukarıda genel esasları ortaya konan objektif iyiniyet kuralları çerçevesinde konu değerlendirildiğinde, davalı şirketin yönetimi hususunda bir takım hukuka aykırılıklar sergileyen bir kişinin tekrar şirket müdürü olarak atanmasının objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, bu nedenle ——şirket müdürü olarak atanmasının dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının,—–sayılı ortaklar kurulu toplantısının “rekabet yasağı” başlıklı 10 numaralı maddesi ve “payların devri” başlıklı 15. Maddesi ile alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin kararların iptali talebiyle ilgili olarak, yapılan incelemede, şirket esas sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin 10. maddesi, payların devrine ilişkin 15. madde, ortağın ölümü ve iflasına ilişkin 17. madde ve ilana ilişkin 18. maddesi hakkında değişiklik yapılması görüşülmüş ve davacının muhalefetine karşın kabul edildiği anlaşılmıştır.
Esas sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin 10. Maddesinde yapılan değişiklik ile şirket ortakları ve müdürlerinin rekabet yasağı kaldırılmıştır. Karar davacının olumsuz oyuna karşılık diğer ortakların oy çokluğu ile alınmıştır.
Anonim şirketlerde rekabet yasağı yönetim kurulu üyeleri bakımından getirilmiş ve yasağın genel kurul kararıyla kaldırılabileceği açıkça hükme bağlanmıştır. Bizzat kanunun kendisi mevcut kanun hükmünden sapılmasına izin vermiştir. Bu bakımdan hükmün emredici nitelikte olmadığı isabetle kabul edilmektedir.
Yasada Limited şirketlerde rekabet yasağı müdürler için getirilmiştir. Fakat TTK’nın 613. Maddesinde somut olaydaki gibi ana sözleşmeyle ortaklara da rekabet yasağı getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra TTK’nın 577. maddesinin g) bendinde kanuni düzenlemeden ayrılan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ana sözleşmede öngörülmeleri şartıyla bağlayıcı olacağı ifade edilmiştir. Ana sözleşmeyle rekabet yasağına ilişkin olarak kanuni düzenlemeden ayrılan düzenlemelerin yapılması mümkün kılındığından limited şirketlerde rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin de emredici olmadığı kabul edilmelidir.
TTK’nın 626/II hükmü uyarınca Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir. İlgili hüküm uyarınca, rekabet yasağı emredici nitelikte olmamakla birlikte, kanuni bir yasak olarak belirlenmiş ancak aksinin öngörülebileceği de ifade edilmiştir.
Söz konusu kanun hükmü uyarıca aksi şirket esas sözleşmesinde belirtilmediği müddetçe şirket müdürleri rekabet yasağına tabi oldukları düzenlenmektedir. Hükümde ifade edilen rekabet yasağına ilişkin —– rekabet yasağının emredici nitelikte olmamakla birlikte kanuni bir yasak niteliği taşıdığı kabul edilmektedir. Bu nedenle şirket genel kurulu kararı ve esas sözleşme ile rekabet yasağının şirket müdürleri yönünden kapsamı belirlenebilecektir.
————- her ne kadar kişisel ögeler ile öne çıksa da temel olarak sermaye şirketleridir. Bu nedenle,—- olduğu gibi, limited şirketlerde de kural olarak ortaklar şirket ile rekabet etmeme yasağına tabi değildirler. Yukarıda izah edildiği üzere, limited şirketlerde rekabet yasağı kural olarak sadece şirket müdürleri için geçerlidir.
TTK m. 621 uyarınca:
(1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir:
g) Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi.
TTK m.619/III uyarınca:
(3) Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.
Toplantıya katılanların oy durumu ortaklar kurulu karar ve dava tarihi itibari ile şu şekildedir:
——
——-
——–
..——
Yani toplam 122.400 oy sahibi toplantıda hazır bulunmuş ve 120.800 olumlu oy kullanılmıştır.—–oyları çıkarıldığında 46.400 oy kalmaktadır. Kanunda aranan toplantı ve karar yetersayısının sağlandığı görülmektedir.
Somut olayda davalı şirketin davacı ortak dışındaki toplantıya katılan bütün ortakların olumlu oyu ile kararın alındığı dikkate alındığında, Kanunda aranan toplantı ve karar nisabının somut olayda gerçekleştiği ve alınan kararın hukuka uygun olduğu kanaatine varılmaktadır. TTK m.619/III uyarınca şirket müdürünün oy kullanamaması durumu da dikkate alındığında, alınan karar, karar tarihi itibari ile hukuka uygundur.
Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı sunulan ——– tarihli itirazlarda davalı şirketin pay durumunun İstanbul Anadolu—–.Asliye Ticaret Mahkemesinin —— Karar sayılı kesinleşen kararı ile değiştiği ve sözleşmenin 10.Maddesinin bu değişen pay durumuna göre değerlendirilmesinde——– TTK 619/3 gereğince oydan yoksun olduğu beyan edilerek alınan kararda TTK 621 anlamında oy nisabının oluşmadığı ileri sürülmüş ise de davacı vekilinin iddialarına dayanak kıldığı Kadıköy ——–Asliye Ticaret Mahkemesi dava dosyası devamında ortak ——- rekabet yasağının ihlali kapsamında kalacak davranışlarının ortak ve müdürün aynı zamanda dava dışı—- Kadıköy —–.Asliye Ticaret Mahkemesine ikame edilen dava tarihi itibari ile ortak ve müdür olmalarından kaynaklandığı buna karşın temsil yetkisi bulunmayan ortak —- — dava dışı şirketteki ortaklık ve müdürlüklerini Kadıköy ———.Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- Esasında kayıtlı dava dosyasında yargılama devamında sonlandırdıkları, bu şekilde iptal istemine konu —– ortaklar kurulu gerçekleşme tarihinde bu kişilerin mezkur dava dosyasına göre her hangi bir rekabet yasağının söz konusu bulunmadığı, davacı vekilinin söz konusu mahkeme kararına dayalı itirazlarının dava dosyamızda dinlenilebilir olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin yeniden rapor alınması yönündeki taleplerinin 6100 sayılı HMK 30,281 ve 6754 sayılı yasa 3/7.Maddelerine aykırılık teşkil ettiği anlaşılarak istemin 08/07/2020 tarihli celsede reddine karar verilmiştir.
Bu şekilde davacı vekilinin ileri sürdüğü İstanbul Anadolu Adliyesi ——.Asliye Ticaret Mahkemesi dava dosyasında kesinleşen karara göre oluşan hisse durumuna göre de TTK m.621/I uyarıncada esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması şartı gerçekleştiğininden davacının bu maddenin iptali isteminin dinlenilebilir olmadığı anlaşılmış ve istemin reddine karar verilmiştir.
—————–sayılı Ortaklar Kurulu Toplantısında payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin şirket esas sözleşmesinin 15. Maddesinde değişiklik kararı alınmıştır.
TTK m. 621 uyarınca:
(1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir:
c) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
Yukarıda yapılan izahat doğrultusunda alınan kararın yeterli toplantı ve karar sayısı ile alındığı, bu sebeple ortaklar kurulu kararının hukuka uygun olduğu kanaatine varılmaktadır.
Toplantıda şirket esas sözleşmesinin 17 ve 18. Maddelerindeki değişikliğe ilişkin kararın oy birliği ile alındığı görülmektedir. Alınan kararlar TTK hükümlerinin esas sözleşmeye aktarılması niteliğindedir. Bu nedenle söz konusu kararların hukuka uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, tüm dosya kapsamına göre davalı şirketin yönetimi hususunda bir takım hukuka aykırılıklar sergileyen—- tekrar şirket müdürü olarak atanmasının objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, esas sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin 10.maddesinde yapılan değişiklikle şirket ortakları ve müdürlerinin rekabet yasağı kaldırıldığı, davalı şirketin davacı ortak dışındaki toplantıya katılan bütün ortakların olumlu oyu ile kararın alındığı dikkate alındığında, Kanunda aranan toplantı ve karar nisabının somut olayda izah edilen şekilde gerçekleştiği ve alınan kararın hukuka uygun olduğu, payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin şirket esas sözleşmesinin 15. Maddesinde değişiklik kararı alındığı, alınan kararın yeterli toplantı ve karar sayısı ile alındığı, bu sebeple ortaklar kurulu kararının hukuka uygun olduğu, toplantıda şirket esas sözleşmesinin 17. ve 18.maddelerindeki değişikliğe ilişkin kararın oy birliği ile alındığı, alınan kararların TTK hükümlerinin esas sözleşmeye aktarılması niteliğinde olduğu, söz konusu kararların hukuka uygun olduğu kanaatine varıldığından, davalı—— sayılı ortaklar kurulu toplantısının 4-a maddesindeki “Şirketimiz hissedarlarından——– olarak atanmasına” şeklindeki kararın iptaline, davalı —– tarihinde yapılan—– sayılı ortaklar kurulu toplantısının “rekabet yasağı” başlıklı 10 numaralı maddesi ve “payların devri” başlıklı 15. Maddesi ile alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin kararların iptali talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile,
a)Davalı ———- sayılı ortaklar kurulu toplantısının 4-a maddesindeki “Şirketimiz hissedarlarından ——- 10 yıl süre ile Şirket Müdürü olarak atanmasına” şeklindeki kararın İPTALİNE,
b)Davalı —— tarihinde yapılan ——–sayılı ortaklar kurulu toplantısının “rekabet yasağı” başlıklı 10 numaralı maddesi ve “payların devri” başlıklı 15. Maddesi ile alınan esas sözleşme değişikliğine ilişkin kararların iptali talebinin reddine,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 54,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 25,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,20 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan 25,20 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 5.835,85 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 2.917,925 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 2.917,925 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 65,20 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 32,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalan 32,60 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.