Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/590 E. 2019/1237 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
(KABUL)
ESAS NO : 2019/590 Esas
KARAR NO : 2019/1237

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 07/05/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul Anadolu—-. İş Mahkemesinin —— dosyasında — sicil numaralı —–davaya dahil edilmesine karar ve ihyası için yetki verildiğini, bu nedenle ilgili şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … Müdürlüğünün cevap dilekçesinde özetle; tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu, şirketin ihtilaflı borcu olduğunu —-bilmesinin mümkün olmadığını, yasal hasım konumundaki müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacaklarından bahisle davanın davalı yönünden reddini talep etmiştir.
Davalı tasfiye memuru —-vekili cevap dilekçesinde, davacının — tarihleri arasındaki sigortalılığının tespiti istemiyle dava açtığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının ihyası istenen şirketten alacaklı olmadığını, tasfiye memurunun tasfiyeyi usulüne uygun gerçekleştirdiğini, bu nedenlerle davanın hak düşürücü süre yönünden, olmazsa esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
Mahkememizin — esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama sonucunda —- karar sayılı ilâmıyla davanın kabulüne karar verilmiş olup, davacı vekilinin bu kararı istinaf etmesi sonucunda, İstanbul BAM—. Hukuk Dairesinin—- karar sayılı ilamındaki “İstinaf incelemesi bakımından incelenecek husus davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti taktir edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. HMK 326 madde gereği kural olarak yargı gideri davada haksız çıkan tarafa yükletilir.Çekişmesiz yargı işi sayılan elde ki dava da davadışı şirketin tasfiyesi– yılında tamamlanıp sicilden terkin edilmiştir. İş mahkemesinde açılan davada davalı konumunda olan —- olup aralarında organik bağ bulunması sebebiyle şirketin ihyasını talep etmek üzere davacıya mehil verilmiştir. Tasfiyenin tamamlanmasından bu yana geçen süre ,terkin olan şirketin organik bağ nedeniyle ihyası talep edilmesi hususları gözönüne alındığında somut olaya özgü olmak üzere yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar veren mahkemenin takdirinde isabetsizlik görülmemiş,davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dairemizce; Yargıtay —- Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ———————- tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521.maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382.maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, daha evvel ki uygulamadan dönülerek, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile reddine karar verilmiş, davacı vekilinin bu kararı temyiz etmesi sonucunda, Yargıtay —. Hukuk Dairesinin— Karar sayılı ilamındaki “Dava, ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklının mahkemece verilen mehil gereğince açmış olduğu şirket tüzel kişiliğinin ihyası davası olup, bu davada husumet, tasfiyeyi sağlayan memur ile — düşer. — Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu değil ise de, davacı ihya davası açmakta haklı olduğundan ve davalı tasfiye memuru ilk celsede gelip davayı kabul etmediğinden, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve kararın bozulmasına karar verilmesi gerektirmiştir.” şeklindeki gerekçe ile Mahkememizin kararının bozulmasına karar verilmiş, dosya işbu esasa kaydedilerek bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve yargılamaya devam edilerek sonuçlandırılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişme konularının tespiti: Dava, ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklının mahkemece verilen mehil gereğince açmış olduğu şirket tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
A-Davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekip gerekmediği,
B-Davalı şirketin davalı … Müdürlüğünce ——- terkin edilmemesi gerektiği halde davalı tasfiye memuru tarafından usule aykırı olarak terkin edilip edilmediği,
C-Davacının açtığı dava nedeniyle davalı şirketin ihyasının gerekip gerekmediği,
D-Davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
İşbu davada hak düşürücü süre olmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiştir.
2-İlgili Mevzuat:TTK’nin “—-” başlıklı 547.maddesi “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” hükmünü haizdir.
TTK’nin 529. Maddesi “(1) —
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde,
sona erer.” hükmünü haizdir.
TTK’nin 643. Maddesi uyarınca limited şirketlerin tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
3- Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve gerekçe:
Yukarıda belirtildiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonimi şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Davanın gerektirdiği şekilde,—- tasfiye memuru kayıtları ve İstanbul Anadolu —- İş Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyasının dava dilekçesi örneği, tevzi formu, duruşma tutanakları getirtilip incelenmiştir. Buna göre, davacı … tarafından açılan davada, —– ihyası için davacı vekiline yetki verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay—- tarihli kararında da belirtildiği üzere; “Tüzel kişilik, ticaret sicilindeki kaydın terkini ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanmış olması gerekir. Eğer tasfiye işlemleri gerçekten tamamlanmamış ve tasfiyede gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden terkin edilse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinden söz edilemez.”
Müsnet davada, davacı tarafından, davalı şirketin tasfiyesi kapatılmadan önceki dönemle ilgili olarak açılmış bir alacak davası mevcuttur. Bu davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infazı işlemlerinin yapılması TTK’nin 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemi niteliğindedir. Bu nedenle davalı şirketin yeniden ticaret siciline tescili gereklidir.
Bu nedenle tasfiye eksiksiz tamamlanmadığından davalı — kaydının, İstanbul Anadolu —-. İş Mahkemesinin —esas sayılı dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararının infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere— yeniden tesciline karar vermek gerekmiştir.
Ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülmüş ve yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır.
Davalı … Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır.
Davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede, uyulan bozma ilâmında belirtildiği üzere, dava, ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklının mahkemece verilen mehil gereğince açmış olduğu şirket tüzel kişiliğinin ihyası davası olup, bu davada husumet, tasfiyeyi sağlayan memur ile —- Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu değil ise de, davacı ihya davası açmakta haklı olduğundan ve davalı tasfiye memuru ilk celsede gelip davayı kabul etmediğinden, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın TTK 547. Maddesi uyarınca KABULÜ ile — Memurluğunun —- numarasında kayıtlı iken tasfiyesi kapatılmış olan —– ticaret sicil kaydının, İstanbul Anadolu ——–. İş Mahkemesinin —esas sayılı dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararının infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere —– yeniden tescil ve ilânına,
2-Ek tasfiye işlemlerinin daha önceki tasfiye memuru olan davalı —-tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken — harcın dava açılırken peşin alınan —- harçtan mahsubu ile bakiye—- harcın davalı tasfiye memuru — gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan —- harcın davalı tasfiye memuru —- — alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen — yargılama giderinin davalı tasfiye memuru —– alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru — alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı tasfiye memuru vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay —– Hukuk Dairesi’ne temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı