Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/59 E. 2020/284 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/59 Esas
KARAR NO : 2020/284
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/03/2019
KARAR TARİHİ : 07/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafın bankacılık faaliyetleri sürdürmekte olduğu, alanında ülkenin en büyük ve güvenilir kurumları arasında yer aldığı, davacı bankanın davalı ———- üzerine davalı şirket ile ———– tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı şirket yetkililerinden diğer davalı ——– kefil sıfatıyla imzaladığı, müştereken ve müteselsilen kefil olduğu, davalı şirketin ticari kredilerinden kaynaklanan ödemelerini kanuni süreler içinde ödemediği, davacı banka tarafından—- Noterliği’in ————-yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiği, davalılara gönderildiği, ihtarname gönderilmesine rağmen davalıların ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği, davalıların borcunu ödeme konusunda temerrüde düştüğü, davacı banka tarafından — İcra müd. ———- sayılı dosyası ile alacak için yasal işlemlerin başlatıldığı, davalılar tarafından herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesi ile bu icra takibine, borca, faize ve her türlü ferilerine itiraz edildiği, davalıların davacı bankaya borçlu olduğu, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğu, yapılan itirazın hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olup, bu nedenlerle ve mahkemenin resen dikkate alacağı nedenler doğrultusunda haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalı tarafların %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra-inkar ve kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafların üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalılara dava dilekçesi ve tensip zabtı tebliğ edilmiş ise de davaya karşı her hangi bir cevap verilmediği gibi tahkikat duruşma günü ve bilirkişi raporunun tebliğine rağmen rapora karşı her hangi bir beyanın sunulmadığı duruşmalara iştirak edilmediği anlaşılmıştır.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1-Taraflar arsında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi,
2-Noter İhtarnameleri ve tebliğ mazbataları,
3-Bilirkişi Raporu,
4- — İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra dosyası,
5-Davalı ———-Kayıtları,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, genel kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi gereğince girişilen icra takibinde davalıların itirazın iptali talebidir.
Davada öncelikli olarak genel ve dava şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacı ile davacı tarafından davalılar aleyhine girişilen icra takip dosyasının mahkememiz dosyası arasına alınmasına karar verilmiş, —İcra Müdürlüğünün —- sayılı takip dosyasın incelenmesi ile davalılara ödeme emrinin —— edildiği, davalıların —– tarihinde itirazlarını sunduğu, bu nedenle takibin durduğu ve durma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği davacı vekili tarafından davalıların itirazının haricen öğrenilmesi üzerine davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmış ve taraflar arasında uyuşmazlığın davalıların genel kredi ve kefalet sözleşmeleri gereğince davacıya karşı ayrı ayrı sorumlu bulunup bulunmadığı, sorumluluğu bulunmakta ise sorumlu bulunduğu tutarın belirlenmesine yöneldiği anlaşılmıştır.
——–İcra Dairesi’nin — sayılı dosyasında bulunan — tarihli ———– tarihli — incelendiğinde; Davalılardan ——— sözleşmesinin— tarihinde tescil edildiği, davalılardan —- sermaye ile şirket ortaklarından olduğu, davalının aynı zamanda münferiden şirket yetkilisi olduğu görülmüştür.
Davacı —– tarafından keşide edilen ——— yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; muhatapların davalılar————olduğu, ihtarname konusunun muaccel hale gelen borcun —- gün içinde ödenmesi aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının ihtarı olduğu görülmüştür. Ayrıca ihtarnamenin içeriğinde; davacı bankaca, karşılıklı imzalanmış bulunan sözleşmeler uyarınca ——– tarihinde kat edilerek muaccel hale geldiği, anapara, faiz, kur farkı, —— — toplam —– tutarında borç bulunduğunun bildirildiği, bu borcun 7 gün içinde ödenmesinin, aksi halde borçlu/kefil sıfatıyla davalılar hakkında yasal yollara başvurulacağının ihtaren bildirildiği görülmüş ve dosyadaki tebliğ mazbatalarından davacının söz konusu ihtarnamesinin davalılardan ——– adresten taşınmiş görünmesi sebebi ile —ıkış mercine iade edildiği, diğer davalı —- tarihinde tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında yapılan incelemelerde Davalı——– arasında imzalanmış olan ———- olduğu görülmüş sözleşmede diğer davalı —- müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu tespit edilmiştir.
———– içeriğinde; Banka müşteri talebi üzerine müşterinin lehine tahsis ettiği kredi limitini; Türk Lirası veya herhangi bir para cinsinden, nakdi veya gayri nakdi, vadesiz, kısa vadeli, orta veya uzun vadeli, herhangi bir teminat karşılığında veya teminatsız, cari hesap, tüketim ödüncü sözleşmesi şeklinde, kredili mevduat hesabı, avans veya iskonto/iştira şeklinde, ayni olarak kullandırabilecektir. Banka anılan kredilerin yeniden finansmanı amacıyla da kredi kullandırabilecektir. Gayri nakdi kredilerin tazmini nakdi kredi hükmündedir.
9.11.1 Kefil borcun müşteri için her ne nedenle olursa olsun muaccel olması halinde, ihbarda bulunulması suretiyle kefalet borcunun da muaccel olacağını kabul eder.
10.1. Kredi geri ödemesinin vadeye bağlandığı durumlarda, vade tarihinde banka alacaklan muaccel hale gelir. Müşteri sözleşme ve ekleri kapsamındaki borçlarını kararlaştırılan vade tarihinde eksiksiz olarak ödemediği takdirde banka tarafından protesto keşidesine, ihtarname gönderilmesine, mehil tayinine velhasıl hiçbir kanuni takip ve teşebbüs icrasına mahal kalmaksızın temerrüde düşeceğini, muaccel hale gelen tüm borçlarını faiz ve diğer masrafları, bilcümle ferileri ile birlikte derhal ödeyeceğini kabul ve beyan eder.
Müşteri;
10.2.1. Sözleşmeye veya eklerinde kararlaştırılan taahhüt ve yükümlülüklerden herhangi birisinin uygun bir şekilde yerine getirilememesi, talebe rağmen istenilen teminatların zamanında ve istenilen koşullarda temin edilememesi,
10.2.3 Gerek bankaya gerekse herhangi üçüncü şahıslara olan borçlarını ödemede temerrüde düşmesi veya taahhütlerini yerine getirmemesi hallerinde herhangi bir yazılı ihtarda bulunulmasına veya başkaca bir bildirimde bulunulmasına gerek kalmaksızın, kredinin muaccel hale geleceğini, buna göre sözleşmenin feshi ile kredinin kat edilmesine bankanın yetkili olduğunu kabul eder.
10.3. banka bu maddeye atıfla haklarını kullanmaya karar vermesi halinde yukarıda sayılan haller sebebiyle bankanın uğradığı zararları, masrafları, primleri ve cezaların tazminini, teminat mektuplarının ve/veya boş çek yapraklarının iadesini veya gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesini talep edebilir.
10.5. Müşterinin kredi borcunu, masraf, komisyon ya da her türlü ad altındaki ücreti ödeme tarihinde ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; müşteri borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredinin vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren Bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.
11.1.1 Banka alacağının kısmen veya tamamen muacceliyet kazanması halinde yasaların getirdiği ayrık hükümlere uyarak her zaman müşteriye karşı her türlü icra ve iflas yolu ile takibe geçebilir. Ayrıca banka muaccel olsun veya olmasın, her türlü alacağı için ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı alabilir ve uygulayabilir.”
12.1 Müşteri sözleşmede yer alan adresini, kanuni ikametgah edindiğini beyan ve sözü geçen bu yere yapılacak tebliğlerin işbu sözleşme çerçevesinde geçerli bir tebligatın tüm hüküm ve sonuçlarını doğuracağını, bu adrese tebligat yapılamaması halinde adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine yapılacak tebliğlerin şahsına yapılmış sayılacağını, o yerde bulunmasa bile, tebligatın iade edilmeyip Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin uygulanmasını kabul eder.
12.3. Müşteri bu ikametgahı değiştirse bile derhal yeni ikametgah göstermeyi kabul ve taahhüt eder. Ancak yeni ikametgahını ticaret siciline tescil ettirip ayrıca bankaya noterlik eliyle tebliğ ettirmediği takdirde, yukarıda sözü geçen ilk ikametgaha yapılacak itiraz hakkı olmayacaktır.
12.5 Kefil kefalet taahhüdünün tamamen yerine getirilebilmesi için, kefalet beyanında belirttiği adresi ikametgah edindiğini ve sözü geçen adrese yapılacak tebliğlerin şahsına yapılmış sayılmasını, işbu ikametgahı değiştirdiği takdirde derhal yeni ikametgah göstermeyi kabul ve taahhüt eder. Ancak yeni ikametgahını ticaret siciline tescil ettirip ayrıca bankaya noterlik eliyle tebliğ ettirmediği takdirde, yukarıda sözü geçen ilk ikametgaha yapılacak itiraz hakkı olmayacaktır, maddelerinin bulunduğu tespit edilmiştir.
14.2 Müşteri işbu———— tamamını okuduğunu, anladığını, müzakere etmek suretiyle kabul ettiğini, Sözleşmenin taraflarca imzalanmış bir örneğinin kendisine teslim edildiğini, tüm sözleşme hükümlerinin hakkında geçerli olacağını,her sayfaya paraf etmeye gerek olmadığını, ayrıca Banka ile imzalamış bulunduğu Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin bu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder.
14.3 Müteselsil kefil/kefiller, işbu Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin kefalete ilişkin 9.11 Kefalet bölümü ile 12.5 maddesinin tamamını okuduğunu, Banka yetkililerince bu yükümlülükler hakkında bilgilendirildiğini, bu yükümlülükleri anladığını ve müzakere etmek suretiyle kabul ettiğini beyan ve taahhüt ederler. maddelerinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 583.maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.”hükmü gereğince gerekli şekil şartlarını taşıdığı görülmüştür.
Aynı zamanda kefalette eşin rızası konusu da Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Madde 584 uyarınca “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.”
—– kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ——– tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, ———– kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklanna kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.”
Davalı ——– uyarınca ———- tarihinde şirketin hem tek ortağı hem de münferiden şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır. İş bu sebeple kefalet sırasında eşin rızasının alınmasının gerekli olmadığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte taraflar arasında imzalanmış bulunan ——–bölümünde davalı—– rızasının da alındığı anlaşılmış bu nedenle kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarının tamam olduğu anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde yapılan incelemelerde, iş bu davada, davacı banka tarafından itirazın iptali istenen icra takibinin sebebini, Davalı ———- kullandığı kredilerin oluşturduğu tespit edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 581.maddesine göre “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir sözleşmedir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefil tarafından imzalanması lazımdır. Kefalet sözleşmesinde kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde asıl borç ile birlikte onun yasal ve akdi faizlerinden de sorumlu olmayı taahhüt eder. Kefilin sorumluluğu, sözleşmeden ve kanundan kaynaklanır ve kefilin ödemeyi taahhüt ettiği azami miktar ile sınırlıdır. Kefil bu sözleşme ile asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememe tehlikesini kişisel olarak üstlenmekte, oluşan zarardan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir.
Yapılan incelemelerde davalı kefilin, sözleşmedeki müteselsil kefaletinin geçerliliğe haiz olma koşullarının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 586. maddesine göre “Müteselsil kefalette, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmiştir. Bu durumda alacaklı, dilerse borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden, asıl borçlu gibi doğrudan doğruya kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun borcunu ifada gecikmesi -temerrüdü- alacaklının ihtarının semeresiz kalması veya borçlunun borcunu ödemekte aciz içinde olması gerekir. Müteselsil kefalette kefil, alacaklıya karşı borçlu ile aynı sırada ve aynı derecede sorumludur.”
Tüm bu açıklamalar ve —— doğrultusunda, müteselsil kefilin borçtan borçlu derecesinde sorumlu olduğu ve alacaklının doğrudan müteselsil kefil hakkında takip koşullarının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Temerrüt faizinde ise faizin ne zaman işlemeye başlayacağı, TTK m. 10 uyarınca taraflarca kararlaştırılabilmektedir. Böyle bir kararlaştırma yapılmamışsa temerrüt faizi, borçlu temerrüdünün gerçekleştiği andan itibaren işlemeye başlamaktadır. Borçlunun temerrüdünü düzenleyen TBK Madde 117 “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” hükümlerini içermektedir.
Yani Borçlar Kanunu’nun ve ———— hükümleri gereğince borçlunun ve müşterek borçlu müteselsil kefillerin temerrüde düşebilmesi için muaccel bir borcun ve ihtarın varlığı gerekmektedir. Alacaklı ihtarında, alacağı talep yönündeki iradesini kesin olarak ortaya koymalı, edimi yerine getirmediği takdirde sonuçlarından sorumlu olacağı yönünde borçluyu açıkça uyarmalıdır. İhtar, borçluya ulaşması gereken, tek taraflı, hukukî işlem benzeri, alacaklı tarafından yapılan bir irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır. İhtar çekilmesi gereken hâllerde, temerrüt ihtarın borçluya ulaşması ile gerçekleşmektedir. Bununla birlikte ihtarda ödeme için bir zaman dilimi öngörülmüşse, temerrüt faizi bu zaman diliminin sonundan itibaren işlemeye başlamaktadır.
Görüldüğü üzere muacceliyet ve temerrüt oluşumu Yasada amir (emredici) hüküm olarak tanımlanmış olup, bu tanımlar herhangi bir yorumu gerektirmeyecek kadar açıktır. Somut olayda borç sebebi kredili mevduat hesabının borç bakiyesidir. Banka tarafından hesabın kat’ına dair ihtarname keşide edilerek hem davalı asıl borçlu şirkete hem de diğer davalı borçlu kefile gönderilmiştir. Söz konusu ihtarnamede toplam ——– tutarında borç bulunduğunun bildirildiği, bu borcun 7 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği görülmektedir.
Dosyadaki tebliğ mazbatalarından davacının söz konusu ihtarnamesinin davalılardan ——– adresten taşınmış görünmesi sebebi ile —- tarihinde çıkış mercine iade edildiği, diğer davalı ———-tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 68/b maddesi gereğince; “sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur. Yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese (bila tebliğ olsa bile) ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.”
Aynı şekilde taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 12.3. maddesi uyarınca da “Müşteri bu ikametgahı değiştirse bile derhal yeni ikametgah göstermeyi kabul ve taahhüt eder. Ancak yeni ikametgahını ticaret siciline tescil ettirip ayrıca bankaya noterlik eliyle tebliğ ettirmediği takdirde, yukarıda sözü geçen ilk ikametgaha yapılacak itiraz hakkı olmayacaktır.”
Tüm bu sebeplerle tebliğ tarihini izleyen 7. günün sonundan itibaren davacının temerrüt faizi istenebileceği zira borçlunun kat ihtarının sözleşmede kararlaştırılan adrese tebliği ile borçlunun ve/veya davalı kefilin temerrüdünün oluştuğu yönünde kanaate varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun temerrüt faizi ile ilgili hükümlerinde ise temerrüt faizi madde 120 uyarınca “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz”
Ancak Türk Ticaret Kanunu uyarınca Ticari işlerde faiz maddesine göre oran serbestisi bulunmaktadır. TTK madde 8 uyar\ca”( 1)Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.” Madde 9’a göre ise “(1) Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü mevcuttur. Söz konusu Kanunda Ticari işler madde 3’de şöyle açıklanmıştır. “(1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.”
Taraflar arasında düzenlenen Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinde herhangi bir kredi faiz oranının belirtilmediği görülmüştür. Ancak sözleşmede temerrüt halinde Bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeneceğinin belirtildiği görülmektedir.
Somut olayda davacının alacağının muaccel olduğu ve dava konusu borca esas olan sözleşmenin taraflarından ikisinin ticari isletme olduğu göz önüne alınarak temerrüt faizi konusunda; TTK madde 8 “(DTicari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.” hükmünün uygulanabileceği ve icra takibinde uygulanan %30,24 temerrüt faizi oranının sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası kapsamına davacı şirket ve davalı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi ile davalı —— tarafından imza edilen kefalet sözleşmesi ile noter ihtarnameleri ve mazbataları,taraf şirket —–kayıtları ile yukarıda somut olayda uygulanması gereken mevzuat hükümlerine göre davacı bankanın davalılardan takip tarihi itibari ile alacaklı bulunup bulunmadığının alacaklı ise işlemiş faiz ve ——— toplamı da takip talebine uygun irdelenerek kesin bir şekilde davacı alacağının tespiti amacıyla dosyanın bankacılık alanında uzman bir bililrkişiye tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından ibraz edilen raporun mahkememizce denetimi ile raporda kat tarihi sonrası yeniden akdi faiz hesabına göre belirlenen tutarın anaparaya eklenilmesi mümkün bulunmamasına rağmen ve davacı vekili trafından takipte ———– tarihinden itibaren temerrüt faizi istenildiğinden anapara faizinin de temerrüt faizinin oranın altında bulunması nedeni ile çoğun içinde az vardır ilkesinden hareketle kat ile temerrüt arasında işleyen anapara faizi mahkememizce hesaplanarak temerrüt faizine eklenilmiş bilirkişinin anapara ve temerrüt faiz belirlemelerinden bu yönü ile ayrılınmıştır. Eşsöyleyiş ile bilirkişinin raporundan kat ile temerrüt arsındaki işleyen faizin anaparaya dahil edilmesinin yanılgı arz ettiği anlaşılarak bu yön itibari ile mahkememizce hesaplama yapılarak yanılgının gideriminin mümkün bulunduğu anlaşıldığından usul ekonomisi ilkesi gereğince ek rapor cihetine gidilmeyerek, bu döneme isabet eden temerrüt faizi mahkememizce hesap edilmiştir.Bilirkişi tarafından ibraz edilen raporun ise diğer yönleri itibari ile ilmi ve hukuki olduğu anlaşılarak bilirkişinin özel ve teknik vakıalara dayalı değerlendirmelerine itibar edilerek aşağıdaki şekilde hüküm ittihaz olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A 1-)Davalı-borçluların — İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra dosyasına itirazının İPTALİ ile; Takibin 8.572,01 asıl alacak, 284,24 TL takip öncesi işlemiş faiz ve 14,21 TL BSMV alacağı olmak üzere toplam 8.870,46 TL alacak tutarı üzerinden DEVAMINA,
A2-)Asıl alacağına takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek % 30,24 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si UYGULANMASINA,
A3-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen 8.572,01 alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 1.714,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B1-Alınması gerekli 605,94 TL harçtan peşin alınan 157,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 448,86 TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 157,08 TL harcın davalılardan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
B2-Davacı tarafça yarglama gideri olarak sarf edilen toplam 985,30 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 950,25 TL’nin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
B3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
B4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
B5-1320 TL arabuluculuk giderinin davalılardan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar yokluğunda, gerekçeli kararın taraf/vekillerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ————– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2020