Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/582 E. 2021/662 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/582 Esas
KARAR NO: 2021/662
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 17/08/2011
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde, özetle, davacının davalı şirketlerde —-olduğunu, davacının önce davalı şirketlere girmesinin engellendiğini, ardından temsil yetkilerinin kaldırıldığını, davacının davalı şirketlerdeki hisselerinin diğer davalı şahıslar tarafından haksız ve usulsüz olarak mal edildiğini, davacının—- tarihli davalı şirketlerin — pay sahibi olarak yer aldığı halde —- isminin yer almadığını, ortaklıktan kaynaklanan hak ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, davalı şirketlerden kâr payı alacağının tahsilini, davalı şahıslardan ise davalı şirketlerdeki hisselerinin tespiti ile hisselerin iadesini, olmadığı takdirde hisselerin bedellerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının daha önce aynı konuda açmış olduğu davalardan feragat ettiğini, feragat nedeniyle söz konusu davaların reddine karar verildiğini, bir kısım davalılar hakkında sahtecilik suçu nedeniyle yapılan şikayetlerden yine davacı tarafça vazgeçildiğini, davalı —– yapılan boşanma protokolüyle davacının adı geçen davalıdan herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını mahkeme ve vekiller huzurunda beyan ettiğini, davacının davalı şirketlerde hissesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
Kapatılan —- sayılı dosyası, devrolunmak suretiyle —- sırasına kaydolunmuş ve yargılamaya devam olunmuştur.
İLK KARAR: Mahkememizin —–sayılı ilamıyla; “Uzman bilirkişi kurulunun tüm raporları özetleyen ve itirazları karşılayan gerekçeli, denetime elverişli son raporu mahkememizce de dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunarak aynen benimsenip hükme esas alınmıştır.
Benimsenen bilirkişi raporu, kesinleşmiş mahkeme kararları ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, davacının davasını kanıtlayamadığı davalıların savunmalarının yerinde olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
—–karar sayılı ilamı ile davacı lehine bozulmuş, taraf vekillerinin ayrı ayrı karar düzeltme talebinde bulunmaları üzerine aynı —-sayılı ilâmı ile davalılar vekilinin karar düzeltme istemlerinin tümden reddi ile davacılar vekilinin yararına zamanaşımı defi yönünden düzeltilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce — ilâmı ile bu bozma ilâmının eki sayılmasına karar verilen ——– düzeltme ilâmına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Dava, davacının davalı şirketlerdeki hisselerinin diğer davalı şahıslar tarafından haksız ve usulsüz olarak mal edinildiği iddiasına dayalı kâr payı alacağı, davacıya ait hisselerin iadesi, olmadığı takdirde hisselerin bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir.
2-Uyulan bozma ilâmı ve karar düzeltme ilâmına göre aşağıdaki hususlarda davacı yararına kazanılmış hak oluşmuştur.
a)Davacı ile davalılardan—– görülen boşanma davasına esas olarak düzenlenen —- eldeki davayla ilgili görülemeyeceği anlaşıldığından söz konusu boşanma protokolünün derdest dava yönünden feragat etkisini meydana getirmediği sonucuna varılmıştır.
b)Davacının,—- esasına kayıtlı davanın davacının feragati nedeniyle reddedildiği, yine davacının,— aleyhine, şirkette — hissesinin bulunduğunun tespiti talebiyle açtığı ve —–davanın davacının feragati nedeniyle reddedildiği, bu kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının eldeki davaya konu ettiği dava sebebinin feragatle sona eren davadakilerle aynı olduğu, feragatle oluşan kesin hüküm nedeniyle davalılar —– açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak, bu şirketler yönünden davacının iddia ettiği şirket hisselerinin devredildiği kişilerin tespit edilip bu kişiler hakkında da feragat beyanının sirayetinin tartışılması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle bozulan Mahkememiz kararındaki diğer davalı şirketler yönünden davacının pay sahipliğinin tespiti talebiyle açtığı davaların varlığından söz edilmediğinden davalılar ——davalı şirketler yönünden feragat ile sona eren davalardan dolayı davacı ile davalı şirketler arasındaki pay mülkiyetinin aidiyetinin yeniden tartışılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
c)Hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davalı şirketlerdeki hisselerin, davalı—– babasının ölümünden sonra miras yoluyla kazanılan hisseler olduğu ve davalı —– davalı şirketlerdeki hisselerinin bir bölümünün davacının davalı şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapabilmesi ve/veya davalı şirketlerdeki kanunen belirlenen ortak sayısının tamamlanabilmesi açısından davacı adına şirket kayıtlarında gösterilmiş olabileceği, dolayısıyla bir “inançlı işlemden” söz edileceği kabul edilmişse de, ileri sürülen inançlı temliği ispata dair dosyada bir delil bulunmadığından davacının pay sahipliğinin inançlı temlike dayanmadığı, dolayısıyla hak sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
ç)Davacının davalı şirketlerde pay sahibi olduğu ve davalı şahıslarca haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan işlemlerle paylarının mal edinildiği iddialarının açıklanan hususlar nazara alınmak suretiyle ve davalı şirketlerin genel kurul kararları ile hazirun cetvelleri başta olmak üzere tüm defter ve kayıtları, yine —- incelenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, böylece davacının davalı şirketlerdeki pay sahipliğinin belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
3-Yine uyulan bozma ilâmı ve eki sayılan karar düzeltme ilâmına göre bozma nedenleri şu şekildedir:
a)Davacı ile davalılardan —— başlıklı belge ile boşanma, nafaka ve tazminatlar, eşyalar, mal rejimi ve yargılama giderlerine ilişkin hususlarda anlaşma sağlanmış olup, söz konusu protokol boşanma ve ferilerine yönelik anlaşılan hususlara dair bulunmaktadır. Dolayısıyla adı geçen protokolde yer alan davacı tarafından ödenecek manevi tazminatın gösterilmesinden sonraki, bunun dışında tarafların karşılıklı olarak nafaka ve maddi, manevi tazminat taleplerinin bulunmadığı, bu hususlardaki doğmuş ve doğacak taleplerinden feragat ettikleri, birbirlerinden eşyalar, ziynet eşyaları konusunda talep ve dava haklarından feragat ettikleri, tarafların mal rejimi ve evlilik birliğinden kaynaklanan hiçbir hak ve alacakları bulunmayıp karşılıklı olarak feragat ettiklerine dair beyanların boşanma ve sonuçlarına yönelik ilişkiyi düzenlediği, eldeki davayla ilgi görülemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu suretle; söz konusu boşanma protokolünün derdest dava yönünden feragat etkisini meydana getirdiği değerlendirmesi yerinde görülmemiştir.
b)Davacının, —- bulunduğunun tespiti talebiyle açtığı ve—- kayıtlı davanın davacının feragati nedeniyle reddedildiği, yine davacının, —–hissesinin bulunduğunun tespiti talebiyle açtığı ve—– kayıtlı davanın davacının feragati nedeniyle reddedildiği, bu kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının eldeki davaya konu ettiği dava sebebinin feragatle sona eren davadakilerle aynı olduğu, feragatle oluşan kesin hüküm nedeniyle davalılar——- açılan davanın reddine dair mahkeme kararı yerindeyse de bu şirketler yönünden davacının iddia ettiği şirket hisselerinin devredildiği kişilerin tespit edilip bu kişiler hakkında da feragat beyanının sirayetinin tartışılması gerektiği gibi, diğer davalı şirketler yönünden davacının pay sahipliğinin tespiti talebiyle açtığı davaların varlığından söz edilmediğinden davalılar ——dışındaki davalı şirketler yönünden feragat ile sona eren davalardan dolayı davacı ile davalı şirketler arasındaki pay mülkiyetinin aidiyetinin yeniden tartışılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
c)Hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davalı şirketlerdeki hisselerin, davalı —- babasının ölümünden sonra miras yoluyla kazanılan hisseler olduğu ve davalı—- davalı şirketlerdeki hisselerinin bir bölümünün davacının davalı şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapabilmesi ve/veya davalı şirketlerdeki kanunen belirlenen ortak sayısının tamamlanabilmesi açısından davacı adına şirket kayıtlarında gösterilmiş olabileceği, dolayısıyla bir “inançlı işlemden” söz edileceği kabul edilmişse de, ileri sürülen inançlı temliği ispata dair dosyada bir delil bulunmamakta olup, bu hususa ilişkin gerekçe ve deliller açıklanmaksızın davacının pay sahipliğinin inançlı temlike dayandığı, dolayısıyla hak sahibi bulunmadığı sonucuna varılması doğru olmamıştır.
ç)Davacının davalı şirketlerde pay sahibi olduğu ve davalı şahıslarca haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan işlemlerle paylarının mal edinildiği iddialarının açıklanan hususlar nazara alınmak suretiyle ve davalı şirketlerin —– başta olmak üzere tüm defter ve kayıtları, yine —– incelenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, böylece davacının davalı şirketlerdeki pay sahipliğinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı karar verilmesi de yerinde görülmemiştir.
3——- bozma ilâmında aynen “Davacının davalı şirketlerde pay sahibi olduğu ve davalı şahıslarca haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan işlemlerle paylarının mal edinildiği iddialarının açıklanan hususlar nazara alınmak suretiyle ve davalı şirketlerin genel kurul kararları ile—– olmak üzere tüm defter ve kayıtları, yine —— suretiyle açıklığa kavuşturulması, böylece davacının davalı şirketlerdeki pay sahipliğinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı karar verilmesi de yerinde görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmiştir. Yani —— inceleme yapılacağını tespit etmiştir. Dolayısıyla mahkememizce yaptırılacak bilirkişi incelemesinin de sınırlarını belirlemiştir.
Tüm bu nedenlerle, Mahkememizce uyulan bozma ilâmı ve eki sayılan karar düzeltme ilâmına göre, yukarıda — numaralı bentte belirtilen bozma nedenlerine göre, — numaralı bentte belirlenen davacının kazanılmış hak elde ettiği konulara uyulmak suretiyle mali müşavir bilirkişiler—– inceleme yapılacak hususlarda mali müşavir bilirkişilere yol gösterecek ve pay hesabı yapabilecek nitelikte bilirkişilik bölge kurulu listesine kayıtlı nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi —– oluşan kök ve davacının hangi davalı şirketteki payının hangi davalı gerçek kişiye geçtiğinin belirlenmesi hususunda ek rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Her ne kadar, davalı tarafça dosyaya hukuki mütalaa konulmuş ise de, yukarıda belirtildiği üzere bozma ve karar düzeltme ilâmlarına mahkememizce uyulmakla, davacı açısından kazanılmış hak oluşmuş olup, hukuki mütalaada belirtilen hususlar uyulan bozma ve karar düzeltme ilâmlarında tartışılmıştır. Ayrıca davalılar vekilinin dosyaya sunduğu hukuki mütalaa uzman görüşü olup, teknik bir rapor değil, hukuki değerlendirme niteliğindedir. Bu nedenle, davalılar vekilinin sunduğu hukuki mütalaanın sonuca etkisi bulunmadığından ayrıca tartışılmamıştır.
Mahkememizin görevlendirdiği bilirkişi kurulunun düzenlediği kök ve eksik kalan hususta düzenlenen ek raporu —— ve karar düzeltme ilâmlarına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle teknik yönden hükme esas alınmıştır.
4-Davanın konusu, davacının, davalı şirketlerde pay sahibi olduğu ve davalı şahıslarca haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan işlemlerle paylarının mal edinildiği iddiasına, ortaklıktan kaynaklanan hak ve alacaklarının davalılardan tahsiline, davalı şirketlerden kâr payı alacağının tahsiline, davalı şahıslardan davalı şirketlerdeki hisselerinin tespiti ile hisselerin iadesine, olmadığı taktirde hisselerin bedellerinin tahsili talebine ilişkindir.
Davalı taraf, davacı tarafın daha önce aynı konuda açmış olduğu davadan feragat ettiğini, feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın kesinleştiğini, davacı tarafın yargılama harçları ile gider avansını, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğunu, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen on bir davalıdan hangi şirketteki hangi hisse yahut işlem sebebiyle ne miktarda talepte bulunulduğunu açıkça belli edilmediğini, davacı tarafın —– şikayetinin de yine davacı tarafın “silahla tehdit şikayetinin gerçeği yansıtmadığı” yolundaki beyanı üzerine o davada sanık —– beraat kararı ile sonuçlandığını, davacı tarafın taleplerinin davaların açıldığı tarih itibariyle zamanaşımına uğradığını, özellikle de gerçek kişi davalıların davacı tarafından davaya dahil edilmeleri sebebiyle — uyarınca zamanaşımının — yıl olduğunu, davacı tarafın —- yılında boşandığı eski eşi olduğunu,—— değişik görevler aldığını davacının yirmi yaşlarında bir kadın ile gönül ilişkisine girdiğinin, tüm mal varlığını bu kadına hasrettiğinin öğrenildiğini, kendisine çok sayıda haciz geldiğini, bu nedenle kızı ve karısının evden taşınmak zorunda kaldığını, bu tutum ve davranışları sebebiyle davacının şirketlerdeki imza yetkisinin —- kaldırıldığını,—- son verildiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
5-Davalı şirketlerin yasal ticari defterleri bilirkişi aracılığıyla usul yönünden incelendiğinde;
a)—- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,
b)—- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,
c)—- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı,
ç)—- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, —yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,
d)—-yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, —- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,
e)—- ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, —– yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,
f)—- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, —- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı görülmüştür.
g)Davalılardan — yapılan incelemesinde, — sırasıyla ——görülmüştür.
ğ)Davalılardan — yapılan incelemesinde,—-zarar ettiği görülmüştür.
h)Davalılardan — yapılan incelemesinde, —sırasıyla —olduğu görülmüştür.
ı)Davalılardan — yapılan incelemesinde, — kâr ettiği görülmüştür.
i)Davalılardan—yapılan incelemesinde,—- olduğu görülmüştür.
j)Davalılardan — kurumlar vergisi beyannamelerinin yapılan incelemesinde,— zarar ettiği görülmüştür.
k)Davalılardan —-yapılan incelemesinde, öz kaynağının sırasıyla — yılında —- olduğu görülmüştür.
l)Davalılardan—- yapılan incelemesinde,—- ettiği görülmüştür.
m)Davalılardan — beyannamelerinin yapılan incelemesinde, öz kaynağının sırasıyla —- olduğu görülmüştür.
n)Davalılardan — beyannamelerinin yapılan incelemesinde,—- kâr ettiği görülmüştür.
o)Davalılardan—- yapılan incelemesinde,—- sırasıyla — yılında —-olduğu görülmüştür.
ö)Davalılardan — yapılan incelemesinde,— zarar ettiği görülmüştür.
p)Davalılardan — yapılan incelemesinde, —- olduğu görülmüştür.
r)Davalılardan — —- zarar ettiği görülmüştür.
6-Davacının davalı şirketlerdeki pay sahipliğinin belirlenmesi:
a)—- —- göre:
—-

—-

b)—- –kayıtlarına göre:
—-



c—- göre:
—-



ç)— göre:
—-



d)— göre:




e)— göre:
—-



f)— göre:
—-
—-

Davacının tespit edilen bu pay oranlarının yukarıda yer verilen —uyumlu olduğu görülmektedir. —gerçekleştirilen genel kurullarda, davacının tespit edilen oranlarda davalı şirketlerde pay sahibi olmasına karşın daha sonraki —- pay sahibi olarak yer almadığı görülmektedir.
Davalı taraf, bu şirketlerin paylarının hamiline yazılı olması sebebiyle davacı paylarının diğer ortaklara devredildiğini, bu sebeple —- yılından sonra yapılan —- davacının pay sahibi olarak görünmediğini ifade etmektedir. Ancak dosya kapsamında bulunan evrak ve yerinde inceleme sırasında incelenen yönetim kurulu kararları ve sair şirket evrakı birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafın davacının sahip olduğu payların hamiline yazılı pay senetleri olduğu hususunu ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. —-yılında yapılan—– önce alınmış, payların hamiline yazılı olarak düzenlenmesine ilişkin bir karar ve uygulamaya ilişkin evrak sunulmamıştır. Bu nedenlerle davacının yukarıda tespit edilen oranlarda halen daha davalı şirketlerde pay sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
TTK m.486 uyarınca:
(1) Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan paylar geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümlülükler geçerliliklerini sürdürür.
(2) Paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtır. —- hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilan edilir, ayrıca şirketin internet sitesine konulur. Pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.
Somut olayda, davalı şirketlerin hamiline yazılı pay senedi basılmasına ilişkin Kanunda öngörülen prosedürü yerine getirdiklerine dair dosya kapsamında delil tespit edilememiştir. Yönetim kurullarınca hamiline yazılı pay çıkarılmasına dair karar bulunmadığı gibi, söz konusu payların çıkarılması sonrası pay sahiplerine teslim edildiğine dair teslim tutanakları da bulunmamaktadır. Bu şartlar altında —- yılında yapılan —— önce payların hamiline yazılı olarak basılmadığı, bu sebeple bu payların devrine ilişkin alacağın temliki hükümleri çerçevesinde yazılı sözleşme şartının aranması gerektiği, dosya kapsamında bu tür bir devir sözleşmesi bulunmaması sebebiyle davacının tespit edilen paylar üzerinde hak sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
—– uyulan bozma ilâmında; “davacının eldeki davaya konu ettiği dava sebebinin feragatle sona eren davadakilerle aynı olduğu, feragatle oluşan kesin hüküm nedeniyle davalılar——- davanın reddine dair mahkeme kararı yerindeyse de bu şirketler yönünden davacının iddia ettiği şirket hisselerinin devredildiği kişilerin tespit edilip bu kişiler hakkında da feragat beyanının sirayetinin tartışılması gerektiği” ifadeleri ile davacının feragatine konu iki şirket payları bakımından inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu iki şirketin — cetvelleri incelendiğinde, bu payların —- mülkiyetine geçtiği görülmektedir. Ancak yukarıda ifade edildiği üzere, payların hamiline yazılı pay olmadığı, yazılı bir devir sözleşmesinin dosyaya sunulmadığı dikkate alındığında, söz konusu pay devrinin hukuka uygun şekilde gerçekleştiği hususunun davalı tarafça ispat edilemediği, bu durumda şirket paylarının devrinin feragatle oluşan kesin hüküm kapsamında olması için öncelikle geçerli bir devir sözleşmesinin olması gerektiği, böyle bir sözleşmenin bulunmaması sebebiyle feragat beyanının sirayetinden söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Feragat beyanı bakımından, —-Davacının eldeki davaya konu ettiği dava sebebinin feragatle sona eren davadakilerle aynı olduğu, feragatle oluşan kesin hüküm nedeniyle davalılar —— açılan davanın reddine dair mahkeme kararı yerindeyse de bu şirketler yönünden davacının iddia ettiği şirket hisselerinin devredildiği kişilerin tespit edilip bu kişiler hakkında da feragat beyanının sirayetinin tartışılması gerektiği” belirtilmiştir.
Buna göre, davalı—– incelendiğinde, bu payların —–geçtiği, ancak payların hamiline yazılı pay olmadığı ve yazılı bir devir sözleşmesinin dosyaya sunulmadığı dikkate alındığında, söz konusu pay devrinin hukuka uygun şekilde gerçekleştiği hususunun ispata muhtaç olduğu, bu durumda şirket paylarının devrinin feragatle oluşan kesin hüküm kapsamında olması için öncelikle geçerli bir devir sözleşmesinin olması gerektiği, böyle bir sözleşmenin bulunmaması sebebiyle feragat beyanının sirayetinden söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından söz konusu şirketlerdeki payların devredildiğine dair dosyada bir delil bulunmaması sebebiyle —- işaret ettiği hususta Mahkememizce bir inceleme yapılamamış, sonuç olarak da feragat beyanının sirayet ettiği bir devrin bulunmadığı kanaatine varılmış ve sadece davalı —– davaların aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, ancak her iki şirket hisseleri yönünden de davalı —– açılan davanın kabulü ile davaya konu hisselerinin payı oranında davalı—— verilmesine karar verilmiştir.
Davalı tarafça iddia konusu inançlı temlik konusunda——söz edileceği kabul edilmişse de, ileri sürülen inançlı temliği ispata dair dosyada bir delil bulunmamakta olup, bu hususa ilişkin gerekçe ve deliller açıklanmaksızın davacının pay sahipliğinin inançlı temlike dayandığı, dolayısıyla hak sahibi bulunmadığı sonucuna varılması doğru olmamıştır.” şeklindedir. Bu nedenle uyulan bozma ve karar düzeltme ilamları doğrultusunda inceleme yapılmış ve davalılar vekilinin savunması doğrultusunda inançlı temlikle ilgili davalı —— aile mahkemesinde açtığı davanın bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle, davacının, davalı şirketlerdeki pay sahipliğinin —- öncesi oranda devam ettiği kanaatine varıldığından, davacının payının davalı şirketin sonraki sermaye artırımı ve hisse devrinden etkilenmemesi için davacının davalı şirketlerdeki pay oranının ve davacının payının kime geçtiğinin tespiti gerektiği anlaşılmakla, bilirkişi heyeti aracılığıyla davacı —katılmış olduğu en son —– ihtilafın başladığı —- durumunu gösteren— dikkate alınarak karşılaştırma yapılarak;
a)Davalılardan—- yapılan incelemesinde; davacı — tarihli—- adet hissesinin bulunduğu, işbu hissesinin tamamının — tarihli —- göre davalılardan —- tespit edilmiştir.
b)Davalılardan — yapılan incelemesinde; davacı— tarihli—- adet hissesinin bulunduğu, işbu hissesinin tamamının —-tarihli —- hisseleri ile birlikte davalılardan —- geçtiği tespit edilmiştir.
c)Davalılardan—- yapılan incelemesinde; davacı—- göre; toplam sermayede —– hissesinin bulunduğu, işbu hissesinin tamamının —tarihli — göre davalılardan —- geçtiği tespit edilmiştir.
ç)Davalılardan —- göre; toplam sermayede —- tarihli —– göre diğer ortakların hisseleri ile birlikte davalılardan —– geçtiği tespit edilmiştir.
d)Davalılardan —-yapılan incelemesinde; davacı—- tarihli —- bulunduğu, işbu hissesinin tamamının— tarihli —– geçtiği tespit edilmiştir.
e)Davalılardan—- yapılan incelemesinde; davacı —- sermaye karşılığı —- bulunduğu, işbu hissesinin tamamının — tarihli——göre diğer ortakların hisseleri ile birlikte davalılardan —-geçtiği tespit edilmiştir.
f)Davalılardan—- yapılan incelemesinde; davacı —– hissesinin bulunduğu, işbu hissesinin tamamının —- geçtiği tespit edilmiştir.
Her ne kadar, davacı vekili —- davacıya ait olan ortaklık payının hatalı olarak —olarak belirtildiğini, ancak dosyada mübrez sair evraklarda ve davalı tarafça alınarak dosyaya sunulan — müvekkiline ait olan ortaklık —- olduğunun açıkça görüldüğünü, bu nedenle rapora itiraz etmiş ise de, davalı ——— yapılan incelemesinde davacının hissesinin —- olduğu, herhangi bir hatanın bulunmadığı görülmüş olup, davacı vekili —-tarihli duruşmada bilirkişi raporunda tespit edilen payı kabul ettiğini bildirmiştir.
Buna göre, davacının hisselerinin tüm davalı şirketlerde —- devrolunduğu, hiçbir davalı şirkette davalı ortaklar —- devrolunmadığı tespit olunmuştur.
Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Aynı şekilde bir hakkın kendisinden istenebilecek o hakka uymak yükümlülüğü olan kişi olup bu da davalı olma pasif husumet ehliyetidir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Davada taraf ehliyeti,—— maddesi gereğince, sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar. Medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler. Dava ehliyeti bir kişinin kendisi veya yetkili temsilcisi aracılığıyla bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usul işlemleri yapabilme ehliyetidir. Sonuç olarak davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler taraf ehliyetine sahip olsalar bile bu kişilerin o davada maddi hakka ilişkin olarak davacı ve davalı olmak sıfatlarının bulunması gerekmektedir. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece re’sen göz önünde tutulması gereken hususlardandır.
Davacı, davalı şirketlerdeki hisselerini davalı şirketlerden ve ayrıca hisselerini devralan ortaklardan isteyebileceğinden, bu davada husumet davalı şirketler ile davacının hisselerini üzerlerine geçiren davalı ortakla—– düşmektedir.
Bu nedenle davalılar ——işbu davada husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle bu davalılar açısından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
7-Davacının, davalı şirketlerdeki hisselerinin iadesi talepleriyle ilgili sonuç: Yukarıdaki tespitler doğrultusunda; şirket hisselerinin iadesi talepli davada;
A)—- yönünden;
A-1)Davalı —— karşı açılan davanın, aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
A-2)Davalı —- karşı açılan davanın kabulü ile davaya konu —- hisselerinin — tekabül eden şirket payının davalı —- verilmesine,
B)—-yönünden;
B-1)Davalı —- karşı açılan davanın, aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
B-2)Davalı —- karşı açılan davanın kabulü ile davaya konu—- tekabül eden şirket payının davalı —- verilmesine,
C)—- açılan davanın kısmen kabulü ile,
C-1) Davaya konu— tekabül eden şirket payının davalı—-verilmesine,
C-2) Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Ç)—- açılan davanın kabulü ile davaya konu — tekabül eden şirket payının davalı — verilmesine,
D)— yönünden açılan davanın kabulü ile davaya konu— tekabül eden şirket payının davalı — verilmesine,
E)— Yönünden açılan davanın kabulü ile davaya konu— tekabül eden şirket payının davalı — verilmesine,
F—-açılan davanın kabulü ile davaya konu — eden şirket payının davalı — verilmesine,
G-Davalılar —-karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
8-Kâr payı alacağı istemi ile ilgili davanın incelenmesi, değerlendirilmesi ve sonuç: Davacı, dava dilekçesi ve sonraki beyanlarında davalı şirketlerden olan kâr payının, davalı şirketlerden tahsilini talep etmiştir.
Bilirkişi kurulunca yapılan incelemede; davacının davalı yedi şirkette —- yılı sonuna kadar nakit hareketlerinden kaynaklı borcunu ya da alacağını gösteren hesaplara rastlanmamıştır.
Davalı yedi şirkette de, ihtilafın yaşandığı —- kadar kâr dağıtımının yapılmadığı, aynı şekilde belirtilen dönemde bu şirketlerde nakdi sermaye artırımı yapılmadığı tespit edilmiştir.
Davacının, kâr payı isteyebilmesi için davalı şirketlerin kâr payı dağıtması gerekir. Davalı şirketler kâr payı dağıtmamışsa davacı kâr payı isteyemez. Ancak kâr payı dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının iptali için dava açıp, genel kurul kararı iptal edilirse kâr payı dağıtılmasını isteyebilir.
Bu nedenle, davacının, davalı şirketlerin kâr payı dağıtılmamasına dair genel kurul kararlarının iptaline yönelik bir dava olmadığından ve bu nedenle davacı, dağıtılmayan kâr payının hesaplanarak kendisine ödenmesini isteyemeyeceğinden, tüm şirketlere karşı açılan kâr payının tespiti ve tahsili davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
9-Yargılama giderlerinin paylaştırılması: İşbu davalı şirketlerdeki hisselerinin iadesi taleplerine ilişkin dava yedi şirketle ilgili davaların yığılması şeklinde açılmış yedi davadır.
Davalı hissedarlardan——- karşı açılan davalar pasif husumet yokluğundan reddedilmiştir. Bu nedenle bu davalılar açısından ret sebebi tek olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 3/2 ve 7/2 maddesi uyarınca Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarı geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunmuştur.
Davalı şirketlere karşı açılan davalarda da, sorumluluk davalı şirkete ve ilk altı şirket açısından davalı —, davalı —- açısından şirkete ve davalı—- aittir.
Davalı—— karşı açılan davalarda davalı şirketlerin sorumluluğu bulunmadığından sorumluluk diğer davalı —- aittir. Bu nedenle bu iki şirket açısından davalı şirketler lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
Davalı—- yönünden ise dava gerek davalı şirkete ve gerekse davalı —– karşı kısmen kabul olunduğundan yargılama gideri kabul-ret oranında paylaştırılmış ve vekalet ücreti de kabul-ret oranında taktir edilmiştir.
Davacını açtığı kâr payı alacağı davası yönünden, tüm şirketlere karşı açılan davaların tümden reddine karar verildiğinden yargılama masrafları ve vekalet ücretinin tümünün davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının, davalı şirketlerdeki hisselerinin iadesi taleplerine ilişkin davaların KISMEN KABULÜ ile,
A)—yönünden;
A-1)Davalı —–karşı açılan davanın, aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
A-2)Davalı —- karşı açılan davanın KABULÜ ile davaya konu—- hisselerinin —- tekabül eden şirket payının davalı —- verilmesine,
B)—-.yönünden;
B-1)Davalı —- karşı açılan davanın, aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması ve bu nedenle dava şartı noksanlığı bulunması nedeni ile HMK.nun 114/1-i ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
B-2)Davalı —-karşı açılan davanın KABULÜ ile davaya konu —- tekabül eden şirket payının davalı — —- alınarak davacı— verilmesine,
C)— Yönünden açılan davanın KISMEN KABULÜ ile,
C-1) Davaya konu — tekabül eden şirket payının daval—- verilmesine,
C-2) Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Ç)—–) yönünden açılan davanın KABULÜ ile davaya konu—- tekabül eden şirket payının davalı — alınarak davacı— verilmesine,
D)—. yönünden açılan davanın KABULÜ ile davaya konu— tekabül eden şirket payının davalı— alınarak davacı — verilmesine,
E—Yönünden açılan davanın KABULÜ ile davaya konu — tekabül eden şirket payının davalı — alınarak davacı— verilmesine,
F)— yönünden açılan davanın KABULÜ ile davaya konu — tekabül eden şirket payının davalı—- alınarak davacı —verilmesine,
2-Davalılar —- karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-Davacının, davalılar——– karşı açtığı kâr payı alacağının tahsili talebinin reddine,
Yargılama giderleri yönünden:
1-Alınması gerekli 82.805,81 TL harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 21.470,00 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 61.335,81 TL‘nin, tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan; 42.252,36 TL’sinin davalı— — 1.578,67 TL’sinin davalılar — davalılar—- davalılar—- davalılar —- 9.856,50 TL’sinin davalılar ——alınarak Hazineye gelir kaydına,
2-Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 21.470 TL peşin harcın tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 14.790 TL’sinin davalı —-, 552,62 TL’sinin davalılar—- davalılar—-, 8,86 TL’sinin davalılar —- davalılar —-davalılar ——- alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacılar tarafından sarf edilen 17.361,70 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 4.364,73 TL’sinin, tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 3.006,73 TL’sinin davalı—-, 112,34 TL’sinin davalılar—-, 540,10 TL’sinin davalılar —-davalılar—- 2,36 TL’sinin davalılar —-, 701,40 TL’sinin davalılar —– alınarak davacıya verilmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından sarf edilen 4.700 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 3.518,42.-TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye tutarın davalılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen hisse payı oranına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 75.227,26 TL vekalet ücretinin tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan, 51.820,70 TL’sinin davalı —-1.936,24 TL’sinin davalılar —- 9.308,71 TL’sinin davalılar —–41,71 TL’sinin davalılar —- davalılar —– alınarak davacıya verilmesine,
6-Haklarındaki dava pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilen davalılar —— kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 3/2 ve 7/2 maddesi uyarınca 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
7-Haklarındaki hisse payı talebine yönelik dava usulden reddedilen davalılar ————kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine
8-Haklarındaki hisse payı talebine yönelik dava kısmen kabul edilen —– kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ret olunan dava yönünden bu davalılar lehine takdir olunan 24.284,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
9-Davacının, davalılar ——– karşı açtığı kâr payı alacağının tahsili talebine ilişkin dava reddolunduğundan ve işbu davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 122.455,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
10-HMK’nın 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilleri —- davalılar vekili —yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca ————Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/09/2021