Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/518 E. 2021/65 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/518 Esas
KARAR NO: 2021/65
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında ticari faaliyetleri kapsamında bir takım ticari işler yapıldığını ve davalı tarafın borcu bulunduğunu, söz konusu cari hesap ekstresine göre ————dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından söz konusu icra takibine itiraz edildiğini, davacı şirketin, davalı borçludan takip tarihi itibariyle———–alacağı bulunmadığını, davacının alacaklı olduğu ve alacak bedeli açık olup bilirkişi tarafından şirketlerin ticari defterleri incelendiğinde bu durum kolaylıkla tespit edilebileceğini, yargılama esnasında davalı borçlunun mal varlığının azalması ile davacının alacaklarını tahsil gücünün azalmasını engellemek ve davacının telafisi imkansız zararlara uğrayarak mağdur olmaması adına davalının üzerine kayıtlı menkullerin, gayrimenkullenn. şirket adına kayıtlı araçların, borçlu şirketin banka hesaplarına ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının üzerine sayın mahkemeniz tarafından tedbir konularak satışlarının engellenmesine karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle cari hesap ekstresinde gözüken — davalı aleyhine ———– dosyasından icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava; ticari ilişki devamında tertip edilen muhtelif tarihli fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptal istemine ilişkindir.
Davacı,—- tarihinde, —– dosyası üzerinden, davalı aleyhine takibe geçerek; muhtelif tarihli faturaların konusu teşkil ettiği açık hesap ilişkisinden doğan alacağının tahsilini talep etmiş, borçluya takipte ödeme emri —- tarihinde tebliğ edilmiş, borçlunun ———– tarihli dilekçesinde, borcun tamamına itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Takibin durması üzerine de huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.
Davada taraflar arasında uyuşmazlık noktasının, cari hesap sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, bulunmuyor ise açık hesap ilişisinin olup olmadığı,açık hesap ilişkisi bulunuyor ise davacının davalıdan açık hesap ilişki kapsamında tanzim eylediği faturalardan dolayı alacaklı bulunup bulunmadığı yönlerinde çekişmenin toparlandığı anlaşımıştır.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi irdelendiğinde faturalar konusu teşkil eden malların tesliminden ötürü davalıya borçlu olmadığının belirtildiği, yine rapora itiraz dilekçesi ile de anlaşıldığı üzere hizmetin verildiği hususunun inkar edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.———
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda da tarafların tacir bulunması nedeni ile davalı tarafından açık hesap ilişkisinin konusu teşkil eden faturalardan doğduğu bildirilen davacı iddiası davalı tarafından inkar edildiğinden taraf ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının ——– bilirkişi marifeti ile incelenmesi cihetine gidilmiş ancak davalı tarafından HMK 222 gereğince aynı konuda davacı kayıtlarına itibar edileceği ihtarına rağmen ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmemiştir.Ancak; davalı tarafından davacının dava konusu eylediği tüm faturaları——altında kalan faturaların da davalı tarafından vergi dairesine bildirim limitinin altında kaldığı için bildirilmediği) Bilanço alımı olarak vergi dairesine bildirdiği anlaşılmış ve davacının tüm fatura konusu malları davalıya teslim ettiğinin HMK 222 gereğince kabulünün yasal zorunluluk arz eylediği anlaşılmıştır.
Nihai olarak davacı tarafa açık hesap ilişkisinde —- tarihinde — ödeme de davalı tarafından bulunulduğu halde bu ödemeyi de —- tarihli takip ve —– tarihli dava konusu yapıldığı anlaşıldığından davanın bu tutar için dinlenilebilir bulunmadığı anlaşılmış ve davanın bu tutar için davanın ikamesinde hukuki yarar olmadığı anlaşılarak mahkememizce davanın bu tutar için reddine karar verilmiş ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE ;
1A-Davalı borçlunun—– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin —– asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
1B-Fazlaya ilişkin talep olan ——- asıl alacağa yönelen itirazın iptali isteminin hukuki yarar yokluğu nedeni ile HMK 115 gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Takipte kabule konu bulunan asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine değin 3095 sayılı yasa 2/2.Maddesi gereğince avans faizi İŞLETİLMESİNE,
3-Davali borçlunun itirazının haksız olması nedeni ile takipte kabule konu asıl alacak tutarının %20’si icra inkar tazminatının ( 18.018,64 TL )davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Karar tarihi itibari ile harçlar yasasına göre alınması gerekli 6.154,26 TL harçtan peşin alınan 1.199,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.954,53 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 1.199,73 TL peşin harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen toplam 1.076 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 975,88 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 12.508,86 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
9-Arabuluculuk gideri için sarf edilen 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ———- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/01/2021