Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/506 E. 2020/743 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

ESAS NO : 2019/506 Esas
KARAR NO : 2020/743

DAVA : İflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali
DAVA TARİHİ : 02/12/2015
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili İstanbul Anadolu ——–. Asliye Ticaret Mahkemesi ——- esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili olduğu şirketin davalı aleyhine 08/06/2016 tarihinde İstanbul Anadolu ——- Esas sayılı dosyası üzerinden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 4.120.970,13 TL alacağın tahsili amacıyla iflas yoluyla haciz talepli takip başlattığını, müvekkili şirketin alacağının kaynağının İstanbul Anadolu —–. ATM’nin —– esas sayılı dosyasında talep edilen alacakla aynı olduğunu, İstanbul Anadolu ——- esas sayılı dava dosyasındaki —— bu dosyadaki tüm alacak, dava ve takip haklarını 30/05/2016 tarihinde —— müvekkili olduğu şirkete temlik ettiğini, söz konusu ——- tarihinde Büyükçekmece ——. Noterliği’nin ——- yevmiye no.lu ihtarnamesi ile tebliğ edildiğini, müvekkili olduğu şirketin bu temlik gereği temlik edenin davalı nezdinde bulunan tüm hak ve alacaklarına halef olarak takip ve dava açma hakkına sahip olduğunu, davalı şirkete İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nce ödeme emri gönderilmişse de davalı tarafından 15/06/2016 tarihinde yapılan itirazla durduğunu, davalının itirazının haksız ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul Anadolu —. ATM’nin ——- esas sayılı dosyasında gerek müvekkili olduğu şirketin gerekse de temlik veren şirket tarafından geniş ve gerekçeli dava ve alacaklar konusunda açıklamalar yapılıp deliller sunulduğunu, davalının ise tüm iddialarını zımni olarak kabul ettiğini, davalı vekilinin İstanbul Anadolu——- esas sayılı dosyası yönünden derdestlik itirazında bulunduğunu, ancak bu dava dosyası ile bahsedilen dosyada dayanılan olaylar ve dava miktarı aynı ise de, bu davada farklı olarak itirazın iptali ve —— bulunduğunu, bu itibarla derdestlik itirazının ileri sürülemeyeceğini, İstanbul Anadolu ——– dosyada usül yönünden yetkisizlik kararı verildiğini, bu davanın seyrine göre “bu dosyayı takip etmeyerek işlemden kaldırılmasını sağlamak” yönünde de düşünceleri bulunduğunu, davalı vekilinin önceki beyanlarında olmayan şekilde “alacağın temlik edilemeyeceğini” ileri sürdüğünü fakat gerçeğin böyle olmadığını, davalı şirket yöneticileri hakkında ——- Cumhuriyet Başsavcılığı’na ——— Sayılı dosyalarla usulsüz işlemlerden ötürü suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmaların derdest olduğunu, bu suç duyurusu içeriğine bakıldığında İİK 177/1 mad. mucibi işlemleri de içinde barındırdığını, davalı şirketin borcu ödememek adına “hileli işlemlere girişmiş olduğunun” bilirkişi raporunda mevcut olduğunu, takibe ve davaya konu alacakla ilgili davada ileri sürülen ve talep edilen hususların İst. Anadolu —-esas sayılı dava dosyasında aşamalı olarak verilen dilekçe ve beyanlarlarla gerekçeli olarak anlatıldığını, bu nedenle gerek temlik eden şirket gerekse de müvekkili olduğu şirket itibariyle tekrardan kaçınmak için izah etme gereği duyulmadığını, temlik eden —– hak ve alacakları yönünden dava ve iddialarının celp edilecek olan İstanbul Anadolu —-. ATM’nin —– esas sayılı dosyasında geniş ve gerekçeli olarak izah edildiğinden aynısını tekrar ettiklerini, bu alacakların davalı ….’den aşağıdaki nedenlerden dolayı talep edilemediğini, davalı …— kadar bayisi oldukları işletmeler nedeniyle uyguladığı—– hak talep edilmesinin mümkün olmadığını, — girildiğini, davalı ….—— alacaklı olduğu—- kandırarak verme teklifiyle yanaştığını ve bunu başardığını, kendi alacağını temlik eden ve alan şirketlere nakitle —- ikmali yaptırarak sağladığını, kendi alacağını aldıktan —– yönetimine hesap veriler hale getirdikten sonra müvekkilinin tüm hak ve alacaklarını yok sayarak ve ——— kaldığını, müvekkilinin cebinden — davalı şirket aleyhine cari hesap alacağı için açmış bulundukları İstanbul——— esas sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ile işbu davaya konu sübut bulduğunu, ayrıca davalı şirketin kendilerine göndermiş olduğu mutabakata rağmen raporda yer aldığı üzere——defterinde bu borcun silindiğine dair tespit yapıldığını ve bunun üzerine davalı şirket yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, tüm bu nedenlerle davalı şirketin İstanbul Anadolu —— esas sayılı dosyaya yaptığı itirazın iptaline, davalı şirketin takip konusu alacağın ödememesi halinde iflasına, dava konusu miktar itibariyle davalını takip miktarını faiziyle birlikte mahkemeye depo etmesine ve üzerine tedbir konulmasına, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatı yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, işbu davanın açıldığı İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesinin ———— tarihli dilekçede, öncelikli olarak İİK’nin 158/1 ve 166/3. Maddeleri uyarınca iflas talebinin ilânına” ilişkin verilen ara kararın usule aykırı olduğunu, ilanın ancak alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde yapılabileceğini savunduğu,
Davalı vekilinin 7.9.2016 tarihinde havale edilen cevap dilekçesinin başlıklar halinde özetlenmesinde;
1-Derdestik itirazı: İstanbul Anadolu —–. ATM’nin—— esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın aynı olduğunu, o dosyada mahkemenin yetkisizlik kararı vererek dosyayı —– ATM’ye gönderdiğini, bu nedenle davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesini,
2-Zamanaşımı defi: Davaya konu alacakların zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini,
3-Esasa ilişkin olarak da; davaya konu——- bulunan taşınmaz üzerinde ——- sözleşmesi gereğince müvekkili olduğu şirketin 15 yıl süreli kira hakkı bulunmakta olduğunu ve kira sözleşmesinin tapuya şerh edildiğini, ——- akdedildiğini, bayilik sözleşmesi ile davacıya verilen —– markasını kullanma ve ürünlerini bu marka altında satma hakkı olduğunu, ———– devredildiğini, akabinde ——– davalı şirket arasında bir yıl süreli yeni bir —– akdedildiğini, hali hazırda ise söz konusu taşınmaz üzerinde —- sözleşmesi akdedildiğini —– gereği ticari ilişkinin devam ettiğini, davacı yanın dava dilekçesinde —– istediğini ancak davalı şirketçe “devre izin verilmemesi nedeniyle zarara uğradığını” iddia ettiğini, gerek kira sözleşmesi —- sözleşmesi gereğince temlike izin verme veya vermeme yetkisinin davalı şirkete ait olduğunu, diğer taraftan davacının ———- ilgili davalı şirketin herhangi bir dahli söz konusu olmadığını, davacı —– ile “İstanbul (Anadolu)—– ATM’nin ——-esas sayılı dosyasadaki alacak ve dava hakları ile —— asıl alacak ve ferilerinin ——-şirketine devredildiğinin” ihtar olunduğunu, kendilerinin cevabi ihtarname ile alacağı reddettiklerini, davacının davaya konu icra takibmine ilişkin olarak alacaklarının bulunmadığını, davacının her ne kadar İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesinin —- esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada düzenlenen bilirkişi raporu ile alacağının sabit olduğunu iddia etmiş ise de; söz konusu davanın halen derdest olduğu ve yargılamanın devam ettiğini, bu davanın konusunun ——— uygulamasından kaynaklı alacak-borç ilişkisine yönelik olduğunu ve açılan bu davanın konusu ile ilgisi olmadığını, bu nedenlerle davanın usulden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ: Davacı vekili İst. Anadolu — ATM’nin —- esas sayılı dosyasına sunduğu cevaba cevap dilekçesinde, özetle; İst. Anadolu —— esas sayılı dosındaki davadan “takip ve dava hakkının saklı kalmak kaydıyla feragat ettiklerini” bu nedenle ortada derdest dava olmadığını, zamanaşımı defi ile ilgili olarak da 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, davalının —– ileri sürmediği sebepleri işbu davada ileri süremeyeceğini beyan ederek, dava dilekçesindeki istemlerini tekrarlamıştır.
İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı vekili —– tarihinde İst. Anadolu ——. ATM’nin —– esas sayılı dosyasına sunduğu 2. Cevap dilekçesinde, cevaba cevap dilekçesine cevap vererek, cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrarlamıştır.
DAVANIN AŞAMALARI:
İstanbul Anadolu—. Asliye Ticaret Mahkemesinin—- esas sayılı dosyası üzerinden —- tarihli ve “Yapılan yargılama sırasında; 27/07/2017 tarihinde davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesi ile davalı şirketin ödemelerinin — edilmesi ve hileli muamele ile davacı şirketin haklarının ihlal edildiğinden bahisle dava sebebi ve sonucunun ıslah edilerek İİK’ nun 177 ve devamı maddeleri uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesi istenilmiştir. Ayrıca aynı ıslah dilekçesi ile davacı vekilince işbu dava dosyasının İstanbul Anadolu—. Asliye Ticaret Mahkmesi’ nin —–esas sayılı dosyasında birleştirilmesi talep edilmiştir.
Birleştirme talebine konu İstanbul Anadolu ——. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dava dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; taraflarının aynı olduğu, yargılama sırasında davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak; davanın, davalı şirket tarafından ödemelerin tatil edilmesi ve hileli muameleler ile davacı şirketin haklarının ihlal edildiğinden bahisle dava sebebi ve sonucu yönünden ıslah edilmek suretiyle davalı şirketin İİK ‘nun 177 ve devamı maddeleri uyarınca iflasına karar verilmesini istediği görülmüştür. Bu durumda tarafları ve ıslah edilmek suretiyle neden ve sonucu aynı hale getirilen dava dosyalarında birinde verilecek kararın diğerini de esastan etkileyeceği dolayısıyla HMK 166. maddesindeki hukuki ve fiili bağlantının oluştuğu anlaşıldığından davacı vekilinin mahkememizin işbu dava dosyasının İstanbul Anadolu ——– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———— Esas sayılı dava dosyasında birletiştirilmesi talebinin kabulü gerekmiştir.” gerekçeli kararla dosyayı Mahkememizin ——— Esas sayılı dava dosyası ile birleştirmiştir.
Mahkememizin —- Ticaret Mahkemesinin—– esas sayılı dosyasının iflas yoluyla takip talebine ilişkin olduğu ve itirazın iptali davası ile birlikte görülemeyeceği anlaşılmakla, bu davanın ayrılarak Mahkememizin başka esasına kaydı ile duruşmalara heyet olarak devamına” şeklindeki gerekçeyle, dosya tefrik edilerek Mahkememizin ——– karar sayılı ilamındaki;
“Talep, davacının dava ——temlik aldığı alacağın tahsili için başlattığı iflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali ile davalının iflası istemine ilişkindir.
İşbu İst. Anadolu ——- esas sayılı dosyası ile Mahkememizin tek hakim tarafından görülen—– esas sayılı dosyasındaki alacağın aynı sözleşmeden, aynı ticari ilişkilerden kaynaklanmadığı, İst. Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– tarihli birleştirme kararının gerekçesinin İst. Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—- esas sayılı dosyasında ve Mahkememizin —– esas sayılı dosyasında açılan davaların tümden ıslah yoluyla İİK’nin 177/1.fıkranın 2. Bendi uyarınca ödemelerin tatil edilmesi nedeniyle doğrudan iflas davasına dönüşmüş olmasına dayandırıldığı, oysa asıl Mahkememizin —- esas sayılı dosyasındaki ıslah talebinin Mahkememiz hakimler heyetince kabul edilmediği ve yüksek Yargıtay —— karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere basit yargılama usulüne tabi dava ile yazılı yargılama usulüne tabi davanın birlikte görülemeyecek olması nedeniyle birleşen dava ile asıl davanın ayrılmasına ve Mahkememizin —-esas sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasının daha önce uhdesinde bulunan———ettiği, birleşen İst. Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———- dosyasında ise ıslah talebinin kabulü ile ilgili gerek birleştiren İst. Anadolu —–. ATM tarafından karar verilmediği, gerekse Mahkememiz hakimlerinden halen Mahkememizde görev yapan —-.—– —— reddi hakim talebi nedeniyle dosyada ıslah talebinin kabulü veya reddi yönünde bir ara karar oluşturulamadığı, yine İst. Anadolu —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——esas sayılı dosyasında kendi Mahkemesi tarafından yapılan duruşmalarda davacı tarafın ıslah talebinden sonra da ıslah talebinin kabulüne karar verilerek davaya İİK’nin 177. Maddesine dayalı olarak devam edilmediği, zaten birleştirme kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde ıslah yoluyla her iki davanın neden ve sonucu aynı hale gelmiş ise, ikinci açılan davanın derdest dava olması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği, bu durumda da davaların birleştirilmesinin medeni yargılama usulüne aykırı olacağı, keza bu şekilde birleştirilmemesi gereken davaların tarafların istemine göre birleştirilmesi halinde — ilkesinin de ihlal edilmiş olacağı anlaşılmıştır.
—- birleştirme şartlarının olmadığı durumda birleştirme kararı verilmesi halinde usulüne uygun olmayan birleştirme kararlarının diğer Mahkemeyi bağlamayacağı ve bu durumda da kendisine dosya gönderilen mahkemenin dosyanın iadesine karar verebileceği ifade edilmektedir (——-
Tüm bu nedenlerle, İst. Anadolu——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—- esas sayılı —- iflas yoluyla takibe yapılan itirazın kaldırılması ve borçlunun iflasına karar verilmesi istemine ilişkin olup da davacı tarafça İst. Anadolu—- Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki yargılama sırasında yapılan ıslah talebinin kabulüne karar verilmeyen işbu davanın Mahkememizin —- esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi şartlarının bulunmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 167. Maddesi uyarınca birleştirilen İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esas sayılı işbu Mahkememizin —- esas sayılı dosyasının dosyasının İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Daha önce karar verilmeyen davalı vekilinin zamanaşımı defi, davacı şirket yetkilisinin İİK’nin 166/2.maddesi uyarınca ilamların yapılması, İİK’nin 181.maddesi yollamasıyla 159.maddesi uyarınca davalı şirketin malvarlığı hakkında defter tutulması ve davacı temsilcisinin 3 kez farklı tarihlerde —– tarihi yazan dilekçenin talep kısmının —-bendindeki esasla ilgili talebinin davanın açıldığı İst. Anadolu —-. ATM tarafından değerlendirilmesine, Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle “İşbu Mahkememizin ———esas sayılı dosyasının, ilk açıldığı İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, dosyamız kaydının bu şekilde kapatılmasına” şeklinde gönderme kararı verilerek dosya İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesine geri gönderilmiştir.
İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—- esas sayılı dosyası üzerinden geri gönderme kararı verilerek dosyanın Mahkememize tekrar gönderilmesi üzerine, dosyanın Mahkememizin —–esas sırasına kaydı yapılmış, dosyamız bu esas üzerinden görevli Mahkemenin tespiti için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —. Hukuk Dairesine gönderilmiş, İstanbul BAM —-. Hukuk Dairesi tarafından dosya aidiyet kararıyla İstanbul BAM — Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş, İstanbul BAM —-. Hukuk Dairesi tarafından da yine aidiyet kararıyla İstanbul BAM —– gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——– Karar sayılı ilamı ile; “HMK 168.m. hükmü açık olup, buna göre aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna ancak hükümle birlikte gidilebilir. Uyuşmazlığa konu kararlar da hatalı birleştirme kararı verildiği/verilmediği iddiasıyla verilen gönderme kararları mahiyetinde olup, ancak hükümle birlikte istinaf yolu açık olan kararlardır. Kaldı ki taraflarca istinaf yoluna başvuru da bulunmamaktadır. Bu durumda Dairemizce bir karar verilmesi mümkün olmadığından, dosyanın İstanbul Anadolu —-.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne iadesine dair karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile dosyanın Mahkememize iadesine karar verilmiş, her ne kadar bu uyuşmazlığa İstanbul BAM —- Hukuk Dairesi tarafından bakılmaması durumunda dava iflas yoluyla takibe ilişkin olduğundan İstanbul BAM—-.(veya yeni kurulan ——–.) Hukuk Dairesi tarafından bakılması gerektiği düşünülmüş ise de, —-gönderme kararına Mahkememizin itiraz hakkı bulunmadığından dosya Mahkememiz yukarıdaki esasına kaydolunmuş ve yargılamaya devam olunarak dava esastan sonuçlandırılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DAVA ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın tespiti: Dava, temlik alınan alacağın tahsili için başlatılan iflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali ile davalının iflası istemine ilişkindir.
2-Derdestlik dava şartı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davalı vekili, davacı—– aynı konuda açtığı İst. Anadolu—– esas sayılı olup da İstanbul—– esas sayısına kaydedilerek, —- karar sayılı ilâmla feragat nedeniyle reddine karar verilen dosya ile işbu mahkememiz dosyasının aynı olduğunu bu nedenle davanın derdest dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul —- karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar — tarihi yazılı dava dilekçesi ile İst. Anadolu —- esas sayılı dosyasına tevzi olunan dosyasında — —maddi tazminat ve 10.000 TL alacak talepli olarak dava açıldığı, davalı vekilinin yetki itirazında bulunduğu, İst. Anadolu ——–karar sayılı ilâmıyla yetkisizlik kararı verildiği, dosyanın gönderildiği İstanbul —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- esas sayılı dosyasında, Mahkemenin tensiple davacının davadan feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin, ——- feragat dilekçesi “1-Davalı şirket aleyhine açılan davada Mahkemenizce yetkisizlik kararı verilmiştir. 2-Davalı şirket aleyhine, aynı konu ile ilgili olarak yasal takip ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla bu dosyadan FERAGAT EDİYORUZ.” şeklindedir.
Buna göre, her ne kadar davacının aynı alacakla ilgili aynı nedenle açtığı davada İstanbul —— karar sayılı ilâmı ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ve —— kabul edilen—— uyarınca sonraki davanın açıldığı—— önceki kararın hüküm fıkrası ile bağlı ise de, yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——- sayılı ilâmında “davacının benzer nitelikli feragat beyanının haktan feragat değil, davasını o zaman için takip etmemeye yönelik olduğu” yönünde karar alındığı anlaşılmakla, Mahkememizce yüksek—- bu yöndeki görüşü üstün tutulmak suretiyle davalının derdestlik itirazının reddine oy birliğiyle karar verilmiş, karar duruşmada açıklanmıştır.
3-Uyuşmazlık konularının tespiti: Taraflar arasında, “İstanbul Anadolu —–esas sayılı dosyasında talep edilen alacakla işbu davaya konu alacağın aynı olduğu, davacının alacağının temlik—— davacı şirkete devrettiği alacak olduğu” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Dava zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı,
b-Davalının, tümüyle aynı açtığı ve davayı takip etmemeye yönelik olarak feragat etmesi nedeniyle mahkememizce haktan feragat edilmemesi nedeniyle derdest dava veya kesin hükme bağlanmış dava sayılmayan İst. Anadolu — esas sayılı dosyasına verdiği ve yetkisizlikle gönderildiği İstanbul–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- üzerinden feragat nedeniyle reddine karar verilen dosyaya yaptığı savunmadan başka savunma yapmasının mümkün olup olmadığı,
c-Davacının ıslahının geçerli olup olmadığı,
ç-Davacının icra takibine konu alacağının olup olmadığı, varsa alacak miktarının ne kadar olduğu,
d-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde davacının — tazminatı isteyip isteyemeyeceği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
4-Zamanaşımı defii ile ilgili inceleme ve değerlendirme: Davalı vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı defiinde bulunmuş, ancak zamanaşımı defiine ilişkin gerekçe belirtmemiştir.
Buna göre, davanın niteliğine, zamanaşımı süresinin başlangıcına esas tarihi ve icra takip tarihi ile dava tarihine nazaran zamanaşımı süresi dolmadığından davalı vekilinin zamanaşımı defiinin reddine karar verilmiş, duruşmada açıklanmıştır.
5-Davalı tarafın aynı konuda daha önce açılan İst. Anadolu —-esas sayılı dosyasındaki savunması dışında savunma yapıp yapamayacağı iddiası ile ilgili inceleme ve değerlendirme: Her ne kadar, davacı vekili, işbu davanın konusunun tümüyle İst. Anadolu —ndaki dava ile aynı olması nedeniyle davalı tarafın o davada beyan ettiği hususlar dışında yeni savunma hakkının bulunmadığını iddia etmiş ise de, işbu dava tamamiyle yeni bir dava olması nedeniyle davacı tarafın temelsiz ve hukuka aykırı bulunan iddiası Mahkememizce kabul edilmemiştir.
6-İcra dosyası: Davaya konu İstanbul Anadolu—- esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı ——- tarihinde iflas yolu ile adi takip ———– mart itibariyle)
——- işlemiş faiz,
———- itibariyle)
—– işlemiş faiz
—– üzerinden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 10.06.2016 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı vekilinin 15.06.2016 tarihinde takibe, borca, asıl alacak ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
7-Davacının ıslah talebinin değerlendirilmesi: İşbu davada, dava dilekçesi ile, İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün—- esas sayılı iflas yoluyla yapılan icra takibine, davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın iptali istenmiş olup, davacı vekili İst. Anadolu— esas sayılı dosyasına sunduğu— tarihli dilekçe ile davanın ıslahı ile davalı şirket tarafından ödemelerin — ve hileli muameleler ile davacı şirketin haklarının ihlal edilmesi sebepleriyle davanın dava sebebi ve sonucu açısından ıslahı ile İİK’nin 177 ve devamı maddeleri uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
İst. Anadolu —- esas sayılı dosyasında, Mahkeme tarafından bu taleple ilgili değerlendirme yapılmaksızın Mahkememizin —- esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin — sayılı dosyasında, her iki dosyanın birlikte görüldüğü sırada, asıl Mahkememizin —-asındaki ıslah talebiyle ilgili olarak “asıl davanın itirazın iptali davası olarak açıldığı, itirazın iptali davasının ıslah yolu ile doğrudan iflas davasına dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği yönünden değerlendirme yapıldığında, İtirazın iptali davasının mahiyeti itibariyle alacaklının tatminine yönelik olduğu, iflas davasının ise tasfiyeyi amaçladığı, her iki dava arasında hukuki ilişki bakımından bağlantı bulunmadığı, itirazın iptali davasının çekişmeli yargı işi olduğu, iflas davasının ise kanunda çekişmesiz yargı işi olarak sayıldığı (HMK 382/1-f-1), her iki davanın yargılama usullerinin farklı olduğu, bu durumda, itirazın iptali davasının ıslah yolu ile doğrudan iflas davasına dönüştürülemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin ıslah talebinin reddine” karar verilmiştir.
İşbu Mahkememizin—–. Anadolu—- ATM’nin—-) esas sayılı dosyasında da, Mahkememizin ayrılan — esas sayılı dosyasında olduğu gibi davacı tarafça dava tümden ıslah edilerek davalı şirketin İİK’nin 177/4. Maddesi uyarınca doğrudan doğruya iflası istenmiştir.
Çözülmesi gereken hukuki sorun, iflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali davasının ıslah yoluyla doğrudan doğruya iflas davasına dönüşüp dönüşemeyeceği hususudur.
Bu husus —- tartışmalı olup, HMK’nin 180. Maddesinde de, davasını tamamen ıslah eden tarafın bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorunda olduğu, aksi halde ıslah hakkının kullanılmış sayılacağını ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği yazılıdır.
Ancak, Mahkememiz —– ıslahın sınırsız olarak yapılamayacağını, buna göre de davacının iflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali davasını, doğrudan doğruya iflas olarak ıslah edemeyeceği kanaatindedir.
Şöyle ki; bilindiği üzere, İcra ve İflas Kanununda üç çeşit iflâs yolu öngörülmüştür:
1) İflâs yolu ile âdi takip(işbu davaya konu dava dilekçesi ile açılan davadaki talep)
2) Kambiyo senetlerine mahsus iflâs yolu
3) Doğrudan doğruya iflâs yolu(davacının ıslah talebine konu)
Bu iflas yollarından— iflas yollarıdır. Bu tür takiplerde önce iflas takibi başlatılmaktadır, sonra da asliye ticaret mahkemesinde— açılmaktadır. Üçüncü yani doğrudan doğruya — dairesinde önceden iflâs takibi yapılmadığından bu iflâs yoluna da takipsiz — verilmektedir.
Takibe dayalı iflas yolunda özellikle, borçluya gönderilen iflas ödeme emrine itiraz edilmesi mahkemenin yapacağı incelemede belirleyici rol olmaktadır. Takipli iflasta, alacaklı iflas takibini icra dairesinden başlatır. Eğer alacaklı bu takip sonunda da alacağını elde edemezse artık ticaret mahkemesine başvurarak borçlunun iflasını talep edebilir. Yani geçerli bir takip sonucu alacağın elde edilememiş olması takipli iflas yolunun hukuki sebebidir. Genel iflas yoluyla takipte alacaklı, ticaret mahkemesine iki farklı taleple başvurabilir. Alacaklı, borçlunun (davalının) ödeme emrine itiraz etmemesi halinde yalnızca borçlunun iflasını talep ederken; borçlu davalının ödeme emrine itiraz etmesi halinde ise, alacaklı, borçlunun itirazının kaldırılmasını ve iflasına karar verilmesini talep eder.
Islaha konu edilen İcra ve İflas Kanunu m. 177’de düzenlenmiş olan takipsiz iflas-bir başka deyişle- doğrudan doğruya iflas yolunda, iflas talebinde bulunan kişi, herhangi bir takibe gerek olmadan açacağı iflas davası ile borçlunun iflasını isteyebilecektir. Doğrudan doğruya iflas, alacaklıların talebi ile olabileceği gibi (İİK m.177) borçlunun müracaatıyla de olabilir (İİK m.178). İflas talebi sadece ticaret mahkemelerine yapılabilir.
Aşağıda belirtilen durumlarda, alacaklı, borçlusu hakkında, önceden iflâs takibinde bulunup, borçlusuna iflâs ödeme emri göndertmeden, doğrudan doğruya ticaret mahkemesine başvurarak iflâs davası açabilir:
1) İİK’nun 177/II-l’de öngörülen iflâs halleri:
a- Borçlunun ikametgahının (yerleşim yerinin) belli olmaması (bilinmemesi),
b- Borçlunun, taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması,
c- Borçlunun, alacaklılarının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması veya bu işlemlere teşebbüs etmesi,
d- Borçlunun, haciz yolu ile yapılan takip sırasında mallarını saklaması,
2) Borçlunun ödemelerini tatil etmiş (durdurmuş) olması,
3) İİK’nın 308. maddesindeki halin varlığı halinde-yani konkordatonun tasdik edilmemesi halinde,
4) İlama bağlı alacağın icra emri ile istenmiş olmasına rağmen ödenmemiş olması,
Somut olayda davacı taraf, dava dilekçesi ile iflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptalini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile ise borçlunun doğrudan doğruya iflası düzenleyen İİK m. 177’ye göre iflas kararı verilmesini talep etmiştir.
Buna göre, her ne kadar her iki dava türü de iflasa ilişkin olmasına rağmen, yukarıda anlatıldığı gibi her iki davanın hukuki temeli tümüyle ayrıdır. Bunlardan iflas yoluyla adi takibe yapılan itirazın iptali davasında, davacının alacağının olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, doğrudan doğruya iflas istemli davada ise, davacının alacağının varlığı araştırılmamakta, İİK’nin 177/II-l’de öngörülen,
Borçlunun ikametgahının (yerleşim yerinin) belli olmaması (bilinmemesi),
Borçlunun, taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması,
Borçlunun, alacaklılarının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması veya bu işlemlere teşebbüs etmesi,
Borçlunun, haciz yolu ile yapılan takip sırasında mallarını saklaması,
Borçlunun ödemelerini tatil etmiş (durdurmuş) olması,
İİK’nın 308. maddesindeki halin varlığı halinde——- tasdik edilmemesi halinde,
İlama bağlı alacağın icra emri ile istenmiş olmasına rağmen ödenmemiş olması, hallerinden birinin varlığı halinde davalının doğrudan doğruya iflasına karar verilmektedir.
Olayımızda davalı ….—, İİK’nin 177. Maddesindeki hallerden birinin mevcut olduğuna dair davacı tarafça hiçbir delil sunulmamış olmasına rağmen, davacının HMK’nin 180. Maddesine uygun şekilde yeni bir dava dilekçesi vermeyip, davanın açıldığı mahkemeye birleştirme talepli dilekçe içinde— olarak davayı ıslah etmesindeki amacı sadece İİK’nin 166. Maddesindeki ilanları yaptırmak olduğu değerlendirilmiştir.
Buna göre, —– ıslaha konu dava ile dava dilekçesindeki davanın hukuki temelleri çok ayrı olduğundan, davacının kötü niyetli olarak yaptığı ıslah talebi kabul edilmemiş ve ayrıca davacının ısrarla yaptığı iflas ilânlarının yapılması taleplerinin reddine karar verilerek, davanın esası üzerinden incelenmesine yani davalının, davacıya icra takibine konu borcunun olup olmadığı hususunun incelenmesine geçilmiştir.
8-Davanın esasına ilişkin deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
8-a)İlk bilirkişi raporu: Asıl alacakla ilgili olarak, dosya Mahkememize gelmeden önce davanın açıldığı İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesinin —- esas sayılı dosyasında mali müşavir bilirkişi ————— oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup, bilirkişi bu heyetçe düzenlenen tarihsiz bilirkişi raporunda, mali müşavir bilirkişi tarafından, davacı ———— edildiği, yapılan incelemede; —– defterlerinin noter açılış onamalarının süreleri içinde yapıldığı, ancak yevmiye defterinin noter kapanış onamasının yapılmadığı, temlik——- yılları ticari defterlerinin noter açılış onamalarının süreleri içinde yaptırılmış olduğu, ancak söz konusu yıllara ait yevmiye defterlerinin noter kapanış onamalarının bulunmadığı, davalı şirketin davanın konusunu oluşturan 2010-2016 yıllarına ait ticari defterlerinin ise usulüne uygun olarak tutulduğu, birbirini teyit ettiği, davacının alacağının, temlik eden ———-tarafından devrolunan alacağa ilişkin olduğu, —– defterlerinin noter kapanış onamalarının bulunmadığı, defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, —— olan alacağına ilişkin bir muavin döküm sunmadığı, sadece ——— yevmiye defterinden bir sayfa ibraz ettiği, bu sayfada ————tarihli yevmiye kapanış maddesinin görülemediği, buna göre dönem sonu ——– defterinin noter kapanış onamalarının görülmediği, davacının defter ve kayıtlarında icra takibine konu alacakların nasıl hesaplandığına, hangi belgelere dayandığına ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, bu ödemeleri “——– oluşturmanın muhasebe ilkelerine aykırı olduğu, —— kayıtlarının şirketin aktif ve pasifinde bir değişime neden olmayacağından gerçek bir aktif varlık devri olmadığından temlikte söz konusu olamayacağını, davalının defter ve kayıtlarında temlik ———- temlik edilmesiyle ilgili bir kayıt bulunmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
8-b)Davacının talebi: Davacı şirket yetkilisi ..——- ilişkin olarak “dosyada daha önce düzenlenen bilirkişi raporuna itirazlarını tekrarladığı, dilekçesinde alacağın ——– Anadolu ——— esas sayılı dosyasındaki isteme konu alacakla aynı olduğu, bu alacağın temlik alındığını, karşı tarafın —– tarihli fesh edilen sözleşme sonrası akdedilen —— muhasebe kayıtları ile bilanço envanter ve defteri kebir üzerinde sahtecilik yaptığını” iddia etmiştir.
8-c)Yeni bilirkişi incelemesi kararı: Davacının talebinin kabulü ile ——- temsilcisinin iş bu davanın—— esas sayılı dosyasında görüldüğü sırada bilirkişiler ———— bilirkişi raporundan sonra sunduğu biri davacı olarak adını yanlış şekilde ——–, diğeri davacısını doğru şekilde ——— “Davalı vekilinin 3.4.2017 günlü dilekçesine karşı beyan davalı şirketle 16.3.2010 tarihli yapılan ve resmi harcı tarafımdan yatırılan 5 yıl artı 5 yıllık sözleşme ve haksız şekilde ödemelerimizi ve masrafımızı kısmen ——- konulu dilekçelerdeki itirazlarının karşılanarak bilirkişi raporu düzenlenmesi için —- konusunda uzman bilirkişiden oluşan her biri kendi alanında uzman bilirkişiye tevdiine, bilirkişilerden; raporlarını düzenlerken, “mahkememizin —- esas sayılı dosyasının ayrılmış olduğu, iş bu dosyanın İst. Anadolu — esas sayılı dosyasındaki dava olduğu, raporda davanın— sayılı dosyasında görüldüğü sırada bilirkişiler——- düzenlenen bilirkişi raporundan sonra sunduğu biri davacı olarak adını yanlış şekilde ———- —— —– dilekçesine karşı beyan davalı şirketle — tarihli yapılan ve—- tarafımdan yatırılan 5 yıl artı 5 yıllık sözleşme ve haksız şekilde ödemelerimizi ve masrafımızı kısmen ——” konulu dilekçelerdeki itirazlarının da karşılanması gerektiği, bu——— tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirttiği gerekirse keşif yapılması talebiyle ilgili “davacının alacağı temlik —— bulunmadığı” ve benzeri iddialarının da ayrı ayrı tartışılması” istenmiştir.
8-ç)2.bilirkişi raporu: Bilirkişiler ———-tarafından düzenlenen —
1.Davacı——- şirketi arasında yapılan temlik gereği, —— alacağın temlik alan davacı şirketçe takibe konu yapılması,
2—– talep edilmesi gibi hususlardan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle tarafımca davalı …’nin 2010-2016 yıllarına ilişkin defter incelemesi bu iki husus üzerine yapılacaktır.
Davacı .— Arasına İlişkin Ticari Defterleri Üzerinde Yapılan İnceleme Neticesinde Tespit Edilen Hususlar
Yapılan incelemeyle, Davacı ….’ nin 2010-2016 yılları arasına ilişkin defter tasdik bilgileri aşağıdaki gibi tespit edilmiştir.
…—- yılları arasına ait yapılan defter incelemesinde, yeni TTK’nın 64-65 ve 66.maddeleri uyarınca — defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı ve ticari defterlerin sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığı tespit edilmiştir.
Davalı ..— ilişkin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeyle; davalının ticari defterlerinde dava dışı———- hesap kodlu olmak üzere ——– ve bu hesaplar ile bakiye miktarları aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
1…..——-
—- Davalı …—ticari defterleri nezdinde —— istasyonuna —— yapılan —- tutarında borç kaydı şeklinde yapıldığı ve 09.05.2014 tarihi itibariyle dava dışı şirkete olan borç bakiyesinin—— bulunmadığı saptanmıştır. ¸
Yapılan incelemeyle——– borç bakiyesinin sıfır olduğu, borç bakiyesinin bulunmadığı tespit edilmiştir. —— nezdinde —– ait —– dökümü incelendiğinde , davalı tarafça dava dışı —-yapılan en son kaydın —- tutarında ‘’— açıklamasıyla yapıldığı ve 7,30 TL tutarında bakiye kaldığı ve bu bakiyenin de 30.06.2019 tarihinde ‘’—-’’ şeklinde kapatıldığı ve 30.06.2019 tarihi itibariyle dava dışı şirkete olan borç/alacak bakiyesinin 0,00 (Sıfır) olduğu ve böylece davalı ….’——-
¸Yapılan incelemeyle davacı ..—- borç/alacak bakiyesinin sıfır olduğu, borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
2…..—– Davalı ….— ticari defterleri nezdinde ———- yılları arası — Defter dökümü incelendiğinde , davalı tarafça dava —— tutarında borç şeklinde yapılan kayıt olduğu ve bakiyenin 0,00 (sıfır) olduğu ve davalı ….’—- itibariyle dava dışı şirkete olan borç/alacak bakiyesinin 0,00 (Sıfır) olduğu ve böylece davalı …—- itibariyle dava dışı —– borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı tespit edilmekle birlikte — — için —-adı altında ödeme yaptığı saptanmıştır.
¸Yapılan incelemeyle — borç/alacak bakiyesinin sıfır olduğu, borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı tespit edilmiştir.” şeklinde tespit yapılmıştır.
8-d)Davacının icra takibine konu alacağının olup olmadığı, varsa alacak miktarının ne kadar olduğu hususunda delillerin değerlendirilmesi, tartışılması ve sonuç: İşbu dava dosyası Mahkememizin —- esas sayılı dosyası içinde bulunan birleşen İst. Anadolu—– esas sayılı dosyasıdır.
Bu dosyadaki talep, İst. Anadolu—– esas sayılı iflas yoluyla haciz talepli davadır. Bu dosyada davacı ——-, 76.348,97 TL işlemiş faiz olmak üzere 4.120.970,13 TL’nin yıllık %10,5 reeskont avans faizi, faiz oranının artması halinde artan oranın uygulanarak tahsili talebiyle iflas yolu ile adi takibe başladığı, borçlu vekilinin 14.6.2016 tarihinde borca itiraz etmesi, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi gerekçesiyle takibe, borca, asıl alacak ve işlemiş faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, bu nedenle takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde bu İst. Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —— esas sayılı dosyasındaki takibe yapılan itirazın iptaline, borcun ödenmemesi halinde davalının iflasına, takip miktarının faiziyle beraber depo edilmesine ve üzerine tedbir konulmasına, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların beyan dilekçeleri ve bilirkişi raporları uyarınca— icra takibine konu asıl alacakla ilgili olarak, davacının, —- adresindeki —- devredilecekken davalının bu —- devredilmesiyle, davalının muvafakat etmememesi nedeniyle diğer —- edilmesi hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Bilirkişilerce bu hususlarda yapılan incelemede, davalının ticari defterlerinde —- —- tarihi itibariyle dava dışı şirkete olan borç bakiyesinin 0,00 (Sıfır) olduğu ve böylece davalı ….— tarihi itibariyle dava dışı — bulunmadığı saptanmıştır.
Davalı ….—– –dökümü incelendiğinde, davalı tarafça dava dışı ——–’’ açıklamasıyla yapıldığı ve 7,30 TL tutarında bakiye kaldığı ve bu bakiyenin de 30.06.2019 tarihinde ‘—’ şeklinde kapatıldığı ve 30.06.2019 tarihi itibariyle dava dışı şirkete olan borç/alacak bakiyesinin 0,00 (Sıfır) olduğu ve böylece davalı ….’nin ——- borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı saptanmıştır.
Davalı ….’nin ticari defterleri nezdinde ——– incelendiğinde, davalı tarafça dava dışı—- tarihinde 85.251,00 TL tutarında borç şeklinde yapılan kayıt olduğu ve bakiyenin 0,00 (sıfır) olduğu ve davalı —itibariyle dava dışı şirkete olan borç/alacak bakiyesinin 0,00 (Sıfır) olduğu ve böylece davalı …—- borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı tespit edilmekle birlikte davalı ..— ———adı altında ödeme yaptığı saptanmıştır.
Bilirkişi raporlarından anlaşıldığı üzere, davacı ve temlik eden şirketin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığı, dolayısıyla defter kayıtlarının davacı lehine delil niteliğinde olmadığı, davalının defter kayıtlarının delil niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, davalı ..—usulüne uygun tutulmuş olan delil gücüne sahip ticari defter kayıtlarında temlik eden——— borcunun bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle, davacının, temlik—– tarafından —— tarihli yevmiye maddesi ile oluşturulan—- alacağını ispat edemediği kanaatine varılmıştır.
Bilindiği üzere, önceki alacaklıdan temlik alınan bir alacağın tahsilinin borçludan talebe hak kazanılabilmesi için, alacağı temlik alanın, temlik almış olduğu bu alacağın var olduğunu ve muaccel olduğunu ispat etmesi gereklidir. Ne var ki, yukarıda belirtilen mali tespitlere ve dava dosyası içeriğine göre, davacı ——- almış olduğu, takip konusu alacağın varlığını ve muaccel olduğunu ispat edememektedir. Bu nedenle de, davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle, iddia ettiği gibi bir alacağının bulunmadığı kanaatine varılmaktadır.
Davacı, ayrıca, —– devretmesine onay vermemesi nedeniyle —– zararını talep etmektedir.
Türk Borçlar Kanununun 205.maddesi;
“—
Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.
Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir.” hükmünü haizdir.
TBK’nin 196/1. Maddesi ve 205. maddesi uyarınca, bir akdi ilişkinin borçları ve alacakları ile birlikte üçüncü bir kişi devredilebilmesi(sözleşmenin devri) için, devredilmek istenilen akdi ilişkin karşı tarafının yani davalı ..—- onayı gerekir. Kaldı ki, davalı —-davacı ———- arasında akdedilmiş olan ——— sözleşmesinin “Bayiliğin Şahsiliği ve Devir’—.maddesinde;
“MADDE 14——- VE DEVİR
ŞİRKET bu sözleşmeyi, içerdiği tüm hak ve vecibelerle birlikte ahara devretmeye yetkilidir.—- bir yetkisi yoktur. İster gerçek, ister hükmi şahıs olsun,—– sözleşmedeki hükümler çerçevesinde münhasıran ———- —-gerekse sözleşmedeki hak ve vecibelerini,—- yazılı muvafakatı olmaksızın kısmen veya tamamen ahara devredemez, ticari bünyesi veya unvanında değişiklik yapamaz.
—– bir hükmi şahsiyet olması halinde,——yazılı onayına dayanmayan herhangi bir ortak değişikliği veya her ne sebep ve suretle olursa olsun gerçekleşebilecek bir hisse devri, bu madde hükmüne aykırılık teşkil eder.” hükmüyle açıkça kararlaştırılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, davacı veya temlik edenin, —– onay vermemesi nedeniyle uğradığı bir zararın tazminini davalıdan talep etmesi mümkün değildir.
Yine, her ne kadar, davacı, davalı .— davacı——- olduğu birtakım —– işlerinden dolayı davacının, davalıdan alacağı olduğunu iddia etmiş ise de, davalı taraf, davacının bu iddiasını reddetmiş olup, davacı bu iddiasını geçerli delillerle ispatlayamamıştır.
Tüm bu nedenlerle, sonuç olarak; davacının, takibe konu alacağını ispatlayamadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40 TL harcın davacı tarafından yatırılan 35,90 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-13/2.maddesi uyarınca 129.834,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.