Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/486 E. 2022/475 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/486
KARAR NO : 2022/475

ASIL DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.06.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davası ve karşı dava olarak görülen tazminat davasının açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı — — imzaladığını, sözleşmenin 9.4. hükmü uyarınca davalı şirketin bazı araçların — bedellerini sözleşmeye aykırı olarak sigortalılara ödemediğinin tespit edildiğini ve davalıya —- ihtarname gönderildiğini, davalının sorumluluğunu yerine getirmediğini ve — ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, davalının, davacının zararını ödememesi üzerine davalının teminatlarının bozdurulduğunu ve bakiye alacak için icra takibine başvurduğunu, icra takibinden sonra davacı şirkete bir kısım ödeme yapıldıktan sonra borç bakiyesinin —yıllık oran taahhüdü/ rebate alacağı olduğunun tespit edildiğini, sözleşmenin 25. maddesi uyarınca — Mahkemelerinin yetkili olduğunu, aynı sözleşme uyarınca davacı şirketin defter ve kayıtları dışında başkaca bir delil kabul edilmeyeceğini, tüm bu nedenlerle itirazın — yıllık oran tahahüdü/rebate alacağı toplamı olan —- asıl alacak ve bu tutara isabet eden işlemiş faiz üzerinden devamına, %40 icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma – Karşı Dava: Davalı – karşı davacı vekili, cevap – karşı dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında 20 yıllık geçmişi olan ticari ilişki bulunduğunu, davacının sözleşmeye aykırı tavır ve davranışlar içine girdiğini, davacının —– araçları davalı-karşı davacı şirket dışında başka şirketlere sattığını, sözlü olarak yeni ——– ihalesini —-başka şirkete vereceklerini beyan ettiklerini, davalının —– krize rağmen taahhütlerini yerine getirdiğini, davalının—– zarar ettiğini, davacı ile —- yazışmalarında davacının haksızlığını kabul ettiğini, davacı ile davalının —-, anlaşma sağlayamadıklarını, bu arada davacı tarafın —- çevirmesinin söz konusu olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını, teminat mektuplarıyla — sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talebine ilişkin davanın devam ettiğini, —davacının verdiği zararların tespitinin talep edildiğini, yine karşı taraf hakkında—- bulunulduğunu, bu nedenlerle— teminat mektubunun nakte çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, —– çekinin ——bulunmadığının tespitine ve müvekkili şirkete iadesine, sözleşmeyi haklı olarak feshetmelerinden dolayı karşı davacı şirketin uğradığı zararın tespiti ve davalıdan tahsiline ilişkin olarak bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilebilecek olduğundan fazlaya ilişkin olmak kaydıyla —- davacıdan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini karşı dava ve talep etmiştir.
3-Cevaba Cevap ve Karşı Davaya Cevap: Davacı – karşı davalı vekili cevaba cevap-karşı davaya cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında—–yapıldığı ve sözleşmenin — ancak davalı-karşı davacının —- bedellerini müşterilere ödemediğinden ihtar çekildiğini, davalının sözleşmeyi feshettiğini, zararı da karşılamadığını, karşı davadaki taleplerin arabuluculuk aşamasından geçmediğini, karşı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalı şirket nezdinde bekleyen teminatı bulunmadığını, davalı-karşı davacının, dava dilekçesindeki iddialara cevap vermediğini, bunların artık inkar sınırları içinde değerlendirilmesini, taraflar arasında delil sözleşmesi olduğunu, bu nedenlerle karşı davanın reddine, tedbir taleplerinin reddine, asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
4-Asıl davada davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, hurda —– sözleşmesinden kaynaklanan hasar tazminatı ve yıllık oran taahhüdü/rebate alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında, “—- imzalandığı, davacının, davalıya ihtarname göndermesi üzerine davalı tarafından sözleşmenin iptal edildiği” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
a-Tarafların —- sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirip getirmedikleri,
b-Davacının, davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa alacak miktarının ne kadar olduğu,
c-Davalının, davacıya icra takibinden sonra ödeme yapıp yapmadığı, yapmışsa davacının alacağının dava tarihinde ne kadar olduğu,
ç-Davacının, davalıyı icra takibinden önce temerrüde düşürmesi gerekip gerekmediği, gerekiyorsa temerrüde düşürüp düşürmediği, buna bağlı olarak icra takibindeki işlemiş faizin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı,
d-Taraflar arasında HMK’nin 193/2. maddesi kapsamında bir delil sözleşmesi olup olmadığı, varsa davalının taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesine rağmen bu delilin aksi, yine aynı kuvvetteki başka bir delille ispatlayıp ispatlayamayacağı, bu delil sözleşmesinin davalının ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren nitelikte olup olmadığı, yani delil sözleşmesinin varlığının davalının yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmayacağı, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine de engel teşkil edip etmeyeceği,
e-Davalının cevap dilekçesindeki beyanlarının asıl davaya cevap niteliğinde olup olmadığı, buna bağlı olarak davalı vekilinin delil bildirip bildiremeyeceği,
f-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
5-Karşı davada davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, taraflar arasındaki —– karşı davalı tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tespiti ve tazmini istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
a-Tarafların ——– sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirip getirmedikleri,
b-Taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı-karşı davacı tarafından haklı olarak feshedilip edilmediği,
c-Karşı davacı sözleşmeyi haklı olarak feshettiyse, karşı davalıdan uğradığı zararı isteyip isteyemeyeceği,
ç-Karşı davacının, sözleşmenin haklı feshinden doğan zararı varsa miktarının ne kadar olduğu,
d-Taraflar arasında HMK’nin 193/2. maddesi kapsamında bir delil sözleşmesi olup olmadığı, varsa davalının taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesine rağmen bu delilin aksi, yine aynı kuvvetteki başka bir delille ispatlayıp ispatlayamayacağı, bu delil sözleşmesinin davalının ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren nitelikte olup olmadığı, yani delil sözleşmesinin varlığının davalının yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmayacağı, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine de engel teşkil edip etmeyeceği,
e-Davalının cevap-karşı dava dilekçesinde, asıl davaya cevap verip vermediği, buna bağlı olarak delil bildirip bildiremeyeceği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
6-Karşı Dava ile ilgili inceleme ve gerekçe: Karşı davacı vekili — tarihli duruşmaya mazeretsiz olarak katılmaması nedeniyle HMK’nin 150. maddesi uyarınca dosya yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır.
İşlemden kaldırılan karşı dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmediğinden HMK’nin 320/4. Maddesi yollamasıyla HMK’nin 150/5. Maddesi uyarınca karş ı davanın 07.07.2021 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
7-Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi: Mahkememizce atanan bilirkişiler mali müşavir —- kök raporda tespit edildiği üzere davacı şirketin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile e-defter kullanan mükellef olduğu, dava konusu — süresinde almış olduğu, —- onaylı beratlarının süresinde alındığı görülmüştür. Davalı şirketin yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde; —– yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, 2019 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdikinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı —- davalı şirkete ait hesap hareketleri incelenmiş, davacı ile davalı arasında imzalanan —- sözleşmesinin 8.2 maddesinde davalı —–sözleşme kapsamında —- ödenmiş tüm araçların (—- karar taşıtları hariç) ortalama yıllık —– oranı %56,5 olarak taahhüt ettiği, iş bu kapsamda davacı kayıtlarının yapılan incelemesinde, toplam rayiç bedelin —– taahhüt oranına göre sovtaj tutarının —–olduğu, sözleşme ile taahhüt edilen tutardan alınan—- düşüldüğünde davacı —— tespit edilmiştir.
Davacının incelenen kayıtlarında, dava konusu icra takibi dayanağı davalının ödemesi gereken —- olduğu, takip tarihinden sonra davalı tarafından yapılan ödemeler sonrasında davalının ödemesi gereken kalan bakiyenin 59.109 TL olduğu görülmüştür.
Davalı şirketin kayıtlarında davacı —–hareketlerinin incelenmesinde; davalı şirketin incelenen —-, davacı şirkete —- BORÇ kaydedildiği, karşılığında —– ALACAK kaydı girmek suretiyle, —–tarihi itibariyle, davalı şirketin kendi defterlerinde —- gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davalı şirketin incelenen —-, davacı şirkete —- alacak kaydı girmek suretiyle davalı şirketin kendi defterlerinde —– itibariyle alacak borç bakiyesinin—– gözüktüğü tespit edilmiştir.
8——Sözleşmesi İncelemesi: Taraflar arasında düzenlenen —- sözleşmesinin ilgili maddelerinde;
“Madde 1. Sözleşmenin Tarafları
İşbu —- olarak anılacaktır) …—- olarak anılacaktır) arasında aşağıdaki hüküm ve şartlarla imzalanmıştır.
Madde 3. Sözleşmenin Konusu
—–tarafından —- ve/veya —- ara——- gözetilmeden ——- bedelinin piyasa fiyatının %35’ni bulması ve bu hasar oranından sonrası için aynı —– tamamının —–alınması koşulu ile pert edilerek —- satın alınması ve 8.1 maddesindeki tabloda belirtilen ilk basamak hasar oranı olan %35 ‘in altında hasarı olan araçlarında, —–olarak bildirilmesiyle ———-oranının taraflar arasında karşılıklı mutabakatla belirlenmesiyle ilgili hususların düzenlenmesidir.
Madde 6. Rayiç Değer ve Mutabakatı
6.1 İşbu Sözleşmeye konu olan araçların ——- onayladığı firmalar üzerinden söz konusu pert aracın en az 3 (üç) adet ikinci elde var —– ortalamasını alarak rayiç değer kabul eder.—- istinaden 24 (yirmi dört) saat içinde —– bildirir.
6.2 —-onayı alındıktan sonra— üzerinden mutabakat yapar.
6.3 —- bulunan rayiç değere itiraz hakkı saklıdır. Olası rayiç değer itirazlarında taraflar karşılıklı mutabakata vararak rayiç tespiti yapar. Mutabakatsızlıklardan kaynaklanan süre uzamasından kaynaklanan maddi kayıplar — veya Sigortalısına yansıtılmaz.
6.4 Piyasa rayici tespit çalışmalarının sonucundan —- tarafından söz konusu aracın pert edileceği piyasa rayiç bedeli ——- kaydedilir.
6.5 Poliçesinde, anahtar teslimi klozu olan 1 (bir) yaşını geçmemiş araçların ikinci el rayiç değerleri, 6.1 maddesinde belirtilen yöntem ile tespit edilecek, eğer ikinci el değer tespiti 6.1 maddesinde belirtilen yöntem ile yapılamıyor ise bu—— hesaplaması aracın sıfır değerinin %80’ni hesaplanarak ikinci el piyasa değeri bulunacaktır.
Madde ——- Belirlenmesi
——işlemine tabi olacak araçların (—–dahil) hasar tespitlerinde; —- alınacak olup, hasar tam ve eksiksiz hesaplanacaktır.
Belirlenen bu hasar oranının aşağıdaki tabloda belirtilen sıra hizasındaki hesaplama yöntemi ile sovtaj bedeli belirlenir.
8.1 Hasar ——Tutarının ————-
Araç Değerine Oranı (————————————-
%35 – %60 arasında ise %65’i
%60 – %80 arasında ise %53’ü
%80 – %100 arasında ise %43’ü
%100 – %130 arasında ise %33’ ü
%130 ve üzerinde ise %25’ i olarak hesaplanır. Araç değerinin hasar tutarına oranı %130 ve üzerinde hasar tutarı bulunan araçların hasar durumu göz önünde bulundurularak————— olarak değerlendirilir.
NOT: —– hasar oranına bakılmaksızın sovtaj, ——- %17 (yüzde on yedi)’ ——-olarak hesaplanır.
8.2 Yıllık——bu sözleşme kapsamında —–/veya Trafik—- ortalama yıllık —– oranını %56,5 (——– olarak taahhüt eder.
Taahhüt şartlarının oluşması, — alıcısına satılmaması, sigortalıya araç —- —-muvafakati ile yine ——- üzerinden —- olarak bildirmesi kaydı ile geçerlidir.
—- oranının aylık bazda yapılacak mutabakatla yıllık taahhüt oranından eksik görülmesi durumunda —- mevcut teminat mektubuna ek teminat mektubu vererek gerekli teminatı sağlar.
Sözleşme dönemi içerisinde taahhüt edilen oranın düşürülmesi teklif edilemez.
Madde 9 Sovtajın Ödenmesi ve Devir Evrakları
9.4 Belirlenen sovtaj bedeli, —- tarafından——– evrakın tamamı eksiksiz olarak sigortalıdan teslim alınmasından sonra, —- belirleyeceği tarihte —- bildireceği banka hesabına sovtaj ödemesi olarak yapılacaktır. —- ödemelerini dosya bazında yapacak, ödeme yaptığına dair hasar dosya numarası kaydı bulunan banka dekontunu —ulaştıracaktır.
Madde 12. Sözleşmenin Süresi ve Feshi
İşbu sözleşme —— geçerlidir.
—— sözleşmede yazılı tebligat adresinde herhangi bir sebep bildirmeksizin sözleşme süresi içinde 1 (bir) ay önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle serbestçe ve herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalmaksızın istediği zaman feshedebilir. —- yazılı tebligat adresine herhangi bir sebep bildirmeksizin sözleşme süresi içinde herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalmaksızın istediği zaman feshedebilir. Sözleşmesinin sona erdiği tarihten 30 (otuz) gün önce taraflarca yazılı ihbar yapılmadığı taktirde bu sözleşme kendiliğinden 1 (bir) yıl süre ile yenilenmiş sayılacaktır.
Taraflardan birinin iflası,—– başka resmi makamlarca aleyhine —- başlatılması veya aynı şekilde kayyum ya da mutemet atandığı veya mevcut ya da —– herhangi bir hukuki işleme konu olması halinde sözleşme kapsamında veya sözleşme ile ilgili olarak yapılan işler, ilgili mevzuatın hükümleri uyarınca kanun dışı hale gelirse veya—– sözleşme kapsamındaki işlerin durdurulması yönünde bir karar ittihaz edilirse, ihtiyari ya da —- düşmüş olduğu, yükümlülüklerini yerine getiremez hale geldiği geçerli belgeler ile kanıtlanırsa, diğer taraf herhangi bir bildirimde bulunmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Tüzel kişiliğe sahip taraflardan her biri birleşme, satın alma,—- diğer tarafa 1 (bir) ay içinde bilgi vermekle yükümlüdür.
Madde 25 Yetki ve Delil Anlaşması
İşbu sözleşmeden doğan anlaşmazlıklar karşılıklı anlayış, iyi niyet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde çözümlemeye çalışılacaktır. İyi niyetle halledilemeyen anlaşmazlıklarda—– Bu sözleşmeden doğacak anlaşmazlıklarda Türk Hukuku uygulanır.—– herhangi bir ihtilafta, —— aralarında—– yapılacak yazışmaların kesin ve münhasır delil teşkil edeceğini, alacaklılık ve borçluluk durumunun tespitinde —- defterlerinden başka bir delili kabul olunmayacağını ve bu maddenin Hukuk Muhakemeleri Kanunu 193.madde anlamında yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul ve taahhüt ederler.
Madde 30 Yürürlük Maddesi
30 (Otuz) maddeden oluşan işbu sözleşme 2 (iki) asıl nüsha olarak hazırlanmış, taraflar arasında —- temsilcilerince imzalanarak karşılıklı olarak imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir…” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
9-İhtarnamelerin İncelenmesi:
a—–yevmiye no.lu ihtarnamenin yapılan incelemesinde özetle; —-ihtarnamesine cevaplarımızı ve karşı ihtarımızı havidir.
Açıklamalar: 2-Öncelikle muhatap, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri uzun süre ihlal etmiş, sigortalılara ve hak sahiplerine yapmaları gereken ödemeleri yapmadıkları için müvekkil şirketi güç durumda bırakmıştır. Muhatap, bu ihlallere son vermesi konusunda defalarca uyarılmasına rağmen ihlaller devam etmiş ve müvekkil şirket sigortalılara ve hak sahiplerine karşı yasal ve cezai sorumluluk—–, sözleşme kapsamında muhatap tarafından yapılması gereken ödemeleri kendisi yerine getirmiştir. Söz konusu ödemelerin toplam tutarı——- müvekkil şirket nezdinde bulunan teminatları toplamı olan——–çevrilmesinden sora muhatabın hasar ödemelerinden—-. Muhatap bu tutarı faiziyle birlikte müvekkil şirkete derhal ödemekle mükelleftir…
Diğer yandan taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.2.maddesi uyarınca muhatabın müvekkil şirkete olan —– oran taahhüdü kapsamında akdin sona erdiği tarihe kadar hesaplanan rebate tutarı —- faiziyle birlikte müvekkil şirkete derhal ödenmesi gerekmektedir.
SOVTAJ TUTARI
TAAHHÜT ORANINA GÖRE59.——- %
——— 54,49 %
ALINAN SOVTAJ 57.314.299 54,65 %

FARK
—————–Düşüktür
HESAPLANAN-ALINAN —–Daha Yüksektir.
4-Taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre muhatap tarafından yapılması gereken ödemeler yapılmadığı ve müvekkil şirketin bu yolla —– karşı —— hem de ticari olarak zarara uğratıldığı ve ödemeleri yapmak zorunda kaldığı bu kadar açık iken, muhatabın teminatların iadesini talep etmesi elbette kabul edilebilir bir husus değildir. Müvekkil şirket zararını kısmi de olsa gidermek için yasal haklarını kullanmak suretiyle muhatabın teminat mektuplarını ve çekini haklı olarak paraya çevirmiştir.…muhatabın haksız ve gerçek dışı iddialarını kabul etmediğimizi, muhatabın teminatların—– çevrilmesi sonrasında müvekkili şirkete halen bakiye —- yıllık oran —– masraflar hariç —– olduğunu ve söz konusu borcu derhal ödemekle mükellef—- olduğunu, fazlaya ve ticari itibarın zedelenmesinden doğan zararlara yönelik haklarımız ile sair zararlarımız ve hukuki ve cezai her türlü başvuru hakkımızı saklı kalmak muhataba ihtaren bildiririz.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
b—– yevmiye no.lu ihtarnamenin yapılan incelemesinde özetle;
“İhtara Cevap Veren: —- tarih ve —- yevmiye no.lu ihtarnamesine cevaplarımızı ve karşı ihtarımızı havidir.
Açıklamalar:—- ihtarnamesi ile müvekkil sigorta şirketi ile aralarında akdedilen ——— haklı nedenle feshedildiğini ileri sürmüş ise de, söz konusu sözleşme—-itibariyle zaten müvekkil şirket tarafından feshedilmiştir.
2-Ayrıca müvekkil şirket tarafından düzenlenen — ihtarnamesi ile muhataba, sovtaj ödemelerinin sigortalılara yapılmadığı ve ihlalin ve zararın derhal giderilmesi hususu ihtar edilmiş, aksi halde yasal işlemlere başlanacağı konusunda yasal uyarıda yapılmıştır.
3-Ancak muhatabın, söz konusu ihlal ve zararları gidermek yerine, hukuka aykırı bir biçimde haklı olduğunu iddia ederek, zaten feshedilmiş olan bir sözleşmeyi feshediyormuş görünme ve kendisini haklı gösterme çabası hukuken kabul edilebilir nitelikte değildir.
4-Bu nedenle muhatabın ihtarını kabul etmediğimizi, sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan ve zimmetinde bulunan bedellerin derhal müvekkil şirkete ödenmesini, aksi halde teminatların ve/veya teminat niteliğindeki kıymetli evrakın paraya çevrileceği, teminatlarla karşılanmayan tutarlar için yasal takibe geçileceği hususu muhataba ihtaren bildiririz.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
c—– yevmiye no.lu ihtarnamenin yapılan incelemesinde özetle; “——-
Konusu: —— araç sözleşmesinin feshi
Açıklamalar: Sayın Muhatap; müvekkil şirket ile aranızda akdedilmiş bulunan — sözleşme süresi ve feshi konu başlıklı 12.sözleşmenin diğer sebeplerle sona ermesi konu başlıklı 13.; sır saklama yükümlülüğü ve gizlilik konu başlıklı —- ve —— —-anlaşması konu başlıklı —– ihtarnamemizin tarafınıza tebliği ve sözleşmede belirtilen süre sonunda hüküm ifade etmek maalesef ama haklı olarak feshettiğimizi ihtaren bildiririz…” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
ç—-yevmiye no.lu ihtarnamenin yapılan incelemesinde özetle;
“Keşideci:—- tarihinde imzalanan —- yükümlülüklerinizin yerine getirilmesi ihtarıdır.
Açıklamalar: …şirketimiz kayıtlardı yapılan inceleme neticesinde, evrakı eksiksiz olarak teslim alınan ve şirket tarafından ödeme tarihi belirlenmiş—- hükümlerine aykırı olarak tarafınızca sigortalılarımıza ödenmediği tespit edilmiştir. Bugün itibariyle —— yer alan 22 adet hasar dosyasının — uhdenizde bulunduğu anlaşıldığından, zimmetinizde bulunan —-sigortalılara yapılmasını, aksi takdirde hakkınızda yasal işlem başlatılacağını ihtar ederiz.
Sözleşmenin 29.8 inci maddesi ile sözleşme dönemi————–aralıklı olarak sovtaj bedellerinin ödenmesinde gecikme yaşanması durumunda, şirketin sözleşmeyi feshetme ve cezai müeyyide uygulama hakkı saklı olduğu düzenlenmiştir. Ödemeleriniz ihtar edilen süre içerisinde yapılmaması halinde, sözleşme hükümleri gereği teslim alınan teminat mektubunuza başvurulacağını, şirketin geciken ödemeler sebebiyle herhangi bir zarara uğraması halinde, tüm zararların tarafınıza yönlendirileceğini, şirketin bu sebeple maruz kalacağı tüm idari ve adli işlemlerden sorumlu tutulacağını beyan ederiz.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
10-İcra Dosyası İncelemesi; Davacı taraf — tarihinde, taraflar arasındaki — tarihli sözleşmeden doğan hasar tazminatı ve yıllık oran taahhüdü/—— alacağına ilişkin —- Esas sayılı dosyasından —-, yapılan ilamsız icra takibine ilişkin esas olmak üzere, müvekkili şirketin alacaklı görünen şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını belirtmiş olup, takibe, borca, faiz talebine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz etmiştir. İcra dosyası devamında itirazın iptali davası nedeniyle,—- edilmiştir. Davacı tarafın açmış olduğu icra dosyasının alacak kalemleri aşağıda belirtilmiştir.
İCRA TAKİP DOSYASININ ÖZET TABLOSU
———–
BORÇLU——-
ASIL ALACAK —–
TAKİP SONRASI İSTENİLEN FAİZ Asıl alacağa işleyecek yıllık %19,50 ticari faiz
TAKİP KONUSU ALACAK Sözleşmeden kaynaklanan alacak
TAKİP TARİHİ——-
İTİRAZIN İÇERİĞİ Takibe, borca, faiz talebine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine.
11-Delil sözleşmesine ilişkin değerlendirme: Türk medeni usul hukukunda kural olarak kanuni delil sistemi benimsenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 189/3 maddesi uyarınca kanunun belirli bir delil ile ispatını aradığı vakıaların başka delillerle ispatı mümkün değildir. Bununla birlikte kanun taraflara, birtakım şartları yerine getirmek koşulu ile ispat araçlarını belirleme noktasında sözleşme yapabilme özgürlüğü getirmiştir.
Delil sözleşmesi ile taraflar, aralarındaki uyuşmazlık konusu vakıaların hangi delillerle ispatlanacağı konusunda anlaşmaktadır. Bu doğrultuda delil sözleşmesi; belli bir vakıanın, belli bir delil ile veya diğer deliller yanında kararlaştırılan türdeki deliller ile de ispat edilebileceği konusunda taraflar arasında davadan önce veya yargılama sırasında yapılan usuli bir sözleşmedir.
Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla akdedecekleri delil sözleşmesi kapsamında; kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler (HMK m.193/1). Böylelikle tanıkla ispatı mümkün olan bir hukuki işlemin senetle ispatı veya senetle ispatı gereken bir hususun tanıkla ispatı mümkün hale gelmektedir. Bununla beraber kanunda geçerlilik şartı olarak yazılı yapılması öngörülen bir sözleşmenin başka bir delil ile ispatlanması konusunda delil sözleşmesi yapılamaz.
DELİL SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK KOŞULLARI
1. Uyuşmazlık Bakımından Belirlilik
Delil sözleşmesi bir hukuki ilişkinin ispatı için yapılabilecektir. Buna göre, delil sözleşmesinin geçerli olabilmesi için söz konusu uyuşmazlığın belirli/belirlenebilir olması gerekmektedir. Dolayısıyla tarafların, aralarında çıkacak her türlü uyuşmazlığın tanık ile ispat edilebileceğine yönelik anlaşmalarının geçerli kabul edilmesi mümkün değildir.
2. Deliller Bakımından Belirlilik
Geçerli bir delil sözleşmesinden söz edebilmek için, delil sözleşmesi ile belirlenmiş olan hukuki ilişkinin, hangi delil veya delillerle ispatlanacağının da delil sözleşmesinde açıkça belirtilmiş olması gerekmektedir. Taraflar arasında kurulan delil sözleşmesinde belirlenen delil, tek bir delil ile sınırlandırılabileceği gibi; tarafların, birden fazla delil belirleme imkanı da bulunmaktadır. Belli bir vakıanın sadece belli delil veya deliller ile ispat edileceğine ilişkin yapılan sözleşme münhasır delil sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir. Tarafların belli bir vakıanın, kanunen mümkün olan deliller yanında kendi kararlaştırdıkları delil veya deliller ile de ispatlanabileceğini kabul ettikleri durumlarda ise münhasır olmayan delil sözleşmesi söz konusu olacaktır.
3. Taraflarca Getirilme İlkesine Tabi Bir Dava
Delil sözleşmesi ancak taraflarca getirilmesi ilkesinin uygulandığı davalarda söz konusu olabilmektedir. Buna karşılık resen (kendiliğinden) araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda, —— kendiliğinden başvurabileceğinden, delil sözleşmesi, resen araştırma ilkesinin tabi olduğu davalarda uygulanamamaktadır.
4. ——- Sözleşme Yapma Yasağı
Tarafların delil sözleşmesi yapma özgürlüğünün sınırı kanun tarafından belirlenmiş ve delil sözleşmesiyle bir tarafın savunma hakkının tamamen ortadan kaldırılması ihtimali engellenmiştir. Buna göre; taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir (HMK m.193/2). Taraflar arasında akdedilen delil sözleşmesiyle taraflardan birinin ispat hakkının ölçüsüz derecede ve hakkın özünü zedeleyecek mahiyette sınırlandırılması durumunda, taraflar itirazda bulunmasa dahi, hâkim tarafından kendiliğinden gözetilmesi gerektiği kabul edilir.
Aynı zamanda delil sözleşmeleri, bağımsız bir sözleşme olarak veya bir maddi hukuk sözleşmesinin bir maddesi/ şartı olarak düzenlenmesi halinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan genel işlem şartlarına da tabidir. Uygulamada, genel işlem koşulu olarak düzenlenmiş olan delil sözleşmelerinin, çoğu kez taraflardan birine ait defter ve kayıtlara veya onun düzenlendiği belgelere delil olarak dayanılabileceğine ve karşı tarafın bu belge ve kayıtların içeriğini şimdiden kabul ettiği şeklindeki hükümler içerdiği görülmektedir. Bu türdeki delil sözleşmeleri, HMK m.193/2 hükmündeki düzenleme kapsamında değerlendirilebilecektir.
Türk hukukunda taraflara delil sözleşmesi ile birtakım delilleri ispat aracı olarak belirleme hususunda bir yetki tanıyor ise de, söz konusu yetki sınırsız değildir. Özellikle tacirler arasında akdedilen sözleşme hükümlerinde sıklıkla yer bulan delil sözleşmelerinin geçerli olarak kabul edilebilmesi için mutlak suretle yukarıda kısaca değinilen şartları taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
HMK m.193/2 uyarınca tarafların ispat hakkını kullanmasını fevkalade derece güçleştiren yahut imkânsız kılan delil sözleşmeleri geçersizdir. Bu hükme ilişkin olarak, Anayasa’nın 13. Maddesi’nde yer alan “hakkın özüne dokunma” ve ——– önünde tutulmalıdır. Buna göre tarafların akdettikleri delil sözleşmesi, —– —– aşacak ve diğer tarafın ispat hakkının özünü zedeleyecek derecede sınırlandırması halinde geçersizdir.
—- karar sayılı ilâmının ilgili bölümü; “Ancak, Dairemiz uygulaması ve 6100 sayılı HMK’nin 193/2. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesine rağmen bu delilin aksi yine aynı kuvvetteki başka bir delille ispatlanabileceği gibi taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya —– delil sözleşmeleri de geçersizdir. Bir başka deyişle, delil sözleşmesinin varlığı davacı/birleşen davada davalı tarafın yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırmayacağı gibi, ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine de engel teşkil etmeyecektir.” şeklindedir.
Yine —–;
“Mahkemece, gerek taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK’nın 287. maddesi, gerekse HMK’nın 193. maddesiyle taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olduğunun hüküm altına alındığı, madde hükmünün Yargıtay içtihatlarına bağlı olarak gelişmiş bir hüküm olduğu somut olayda davacı tarafın, sadece kendi defterlerine dayanıp, bunlar dışında herhangi bir delil göstermediği, taraflar ——— sözleşmenin, bir tarafın elinden bütün ispat vasıtalarını alıp, tek yönlü olarak düzenlenen ve karşı tarafın defterleri ile diğer tarafı tümden bağlama sonucunu doğuran maddenin—– yöndeki sözleşme hükmünün uygulanmasının hakkaniyete aykırı olacağı, uyuşmazlığın, hizmetin verilip verilmemesi ve yeterli miktarda işin gönderilip gönderilmemesine dair olduğu, bu hususun da davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, doğru olan hükmün onanması gerekmiştir.”
Yargıtay aşağıdaki kararlarda sırasıyla HMK m.193/2 hükmüne dayanarak, banka kayıtlarının tek ve bağlayıcı delil olacağı yönündeki delil sözleşmesinin, karşı tarafa belirli delillere itiraz konusunda hak tanımayan delil sözleşmesinin, yalnızca bir tarafın ticari defterlerinin delil olacağına yönelik delil sözleşmesinin geçersiz sayılması gerektiğine hükmetmiştir.
—— dava, —– kaynaklı — alacağı istemine, birleşen dava ise davalının alacakları için başlattığı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi raporu alınmış, acentelik sözleşmesinin 26. maddesi gereğince davalı/birleşen davada davacı ..—–tüm kayıt ve belgelerinin tek ve geçerli bağlayıcı delil olacağı konusunda taraflar anlaşmış olduğundan yalnızca davalı/birleşen davada davacının ticari defter ve kayıtları incelenmiş, işbu bilirkişi raporuna itibar edilerek de asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Dairemiz uygulaması ve 6100 Sayılı HMK’nin 193/2. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesine rağmen bu delilin aksi, yine aynı kuvvetteki başka bir delille ispatlanabileceği gibi taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri de geçersizdir. Bir başka deyişle, delil sözleşmesinin varlığı davacı/birleşen davada davalı tarafın yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırmayacağı gibi, ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine de engel teşkil etmeyecektir. Bu durumda, davacı/birleşen davada davalının delilleri arasında gösterdiği kendi ticari defter ve kayıtları da incelenip karşı tarafın defter kayıtlarıyla karşılaştırılması ve asıl ve birleşen davadaki iddiaların bundan sonra değerlendirilmesi gerekirken, yalnızca davalı/birleşen davada davacı olan ..—– kayıtlarına itibar edilerek sonuca varılması doğru olmamış, eksik incelemeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir.
——
Davacı taraf davalı bayide——— bedellerinin tahsilini talep etmiş ve dosyaya buna dair bir liste sunmuştur. Mahkemece listede belirtilen——- taraflar arasındaki sözleşmenin 14/9 maddesine göre teslim alındığı kabul edilerek alacağın tahsiline hükmedilmiştir. Somut olayda davacının öncelikle listede yer alan —- davalıya teslim edildiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davacı bu hususta davalının imzasını taşıyan bir belge sunamadığı gibi, mahkemenin gerekçesinde dayandığı sözleşmenin 14/9 maddesindeki delil sözleşmesi de geçerli kabul edilemez. Zira sözleşmenin bu maddesinde davacı dağıtıcının evrak, —- hiçbir sebeple itiraz hakkı bulunmadığı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 193/2. maddesinde “Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.” denilmekte olup davalıya itiraz hakkı tanımayan delil sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilemez.
—–
Taraflar arasında imzalanan —– tarihli sözleşmenin kayıtların geçerliliği başlıklı 16. maddesinde, iş bu sözleşmenin uygulanmasından doğabilecek ihtilâflarda ..—- usulüne uygun olarak tutulmuş defter ve kayıtlarının HUMK’nın 287. maddesi anlamında muteber bağlayıcı kesin ve münhasır delil teşkil edeceği ve bu maddenin kesin delil sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 193/I. maddesinde tarafların ispatın belirli delil veya delillerle yapılmasını kabul edebilecekleri belirtildikten sonra aynı maddenin 2. bendinde, taraflardan birinin ispat hakkı kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçlendiren delil sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Dayanak sözleşmenin 16. maddesindeki düzenleme, ispatın belirli delil veya delillerle yapılmasını öngören bir düzenleme olmayıp, sözleşmenin tarafı olup ekonomik yönden de üstün olan sadece davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarıyla ispat imkânını verdiğinden söz konusu düzenleme 6100 Sayılı HMK’nın 193/2. maddesi gereğince geçersizdir.
—kararlarına göre somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin — başlıklı 25. Maddesinde “İşbu sözleşmeden doğan anlaşmazlıklar karşılıklı anlayış, iyi niyet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde çözümlemeye çalışılacaktır. İyi niyetle halledilemeyen anlaşmazlıklarda—- Yetkilidir. Bu sözleşmeden doğacak anlaşmazlıklarda Türk Hukuku uygulanır. Taraflar, işbu Sözleşmeden doğacak herhangi bir ihtilafta, —– defter,—— yazışmaların kesin ve münhasır delil teşkil edeceğini, alacaklılık ve borçluluk durumunun tespitinde — defterlerinden başka bir delili kabul olunmayacağını ve bu maddenin Hukuk Muhakemeleri Kanunu 193.madde anlamında yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul ve taahhüt ederler.” hükmü yer almakta olup, davacı şirketin kayıtlarının tek delil olarak düzenlendiği sözleşme hükmünün, yüksek Yargıtay kararlarında ortaya konan esaslar doğrultusunda HMK m.193/II uyarınca geçersiz olduğu kanaatine varılmış olup, bu durumda yargılamada davalı kayıtlarının da delil olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
12-Asıl davadaki delillerin belirlenen uyuşmazlık noktaları kapsamında tartışılması ve hukuki olarak değerlendirilmesi: Huzurdaki asıl davanın konusu, davacının, —-hasar tazminatı ve yıllık oran taahhüdü/rebate alacağının tahsili amacıyla başlatmış olduğu takibe yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile en son imzalamış oldukları —- sözleşmelere dayalı olarak 5 yıl, sözleşmeden önceki dönemde ise davacı ihaleyle veya teklif vermek suretiyle —– alımına dayanan 20 yıllık geçmişi olmak üzere ticari ilişkinin bulunduğunu ancak geçen yılın son aylarında müvekkili şirket yetkililerine göre ve ekte sundukları delillerinde ortaya koyduğu üzere davacı tarafa sözleşmeye aykırı tavır ve davranışlar içine girdiğini, taraflar arasındaki sözleşme devam etmekte iken davalı müvekkilinin davacı şirkete olan taahhütlerine aykırı olarak perte çıkan araçları müvekkili şirket dışında başka şirketlere sattığı gibi, yeni hurda araç ihalesi açtığını ve hatta davacının bu konuda uzman olan müvekkili şirket çalışanı —- hanıma açacakları yeni hurda araç ihalesini —-isimli bir başka şirkete vereceklerini verdiklerini ve işin uzmanı olması sebebiyle ihaleyi verecekleri verdikleri şirkette çalışmasını dahi önerdiklerini belirterek davacının haksız davasının reddini talep etmiştir.
Davacı vekili, taraflar arasında 01.01.2018 tarihli hurda pert sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin bilahare 31.03.2019 tarihine kadar uzatıldığını, işbu sözleşmenin 9.4. hükmü uyarınca davalı şirketin bazı araçların sovtaj bedellerini sözleşmeye aykırı olarak sigortalılara ödenmediğinin tespit edildiğini, davalı şirketin yaşadığı —- tuttuğunu ve karşı dava da bunun gerçek dışı iddialar üzerine kurulduğunu, soyut ve şifahi verilere dayandırdığını, davalının karşı dava dilekçesinin hiçbir yerinde davalarından ve dava dilekçesindeki iddialardan bahsetmediğini ve bunlara cevap vermediğini, HMK uyarınca bundan böyle davalı karşı davacının asıl dava yönünden ileri süreceği her hususun inkar sınırları içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek haksız ve dayanaksız karşı davanın reddine, asıl dava yönünden davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından davacı ve davalı şirketin ticari defterleri incelenmiş olup, davacı şirketin —- onaylı beratlarının süresinde alınmış olduğu, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin 2018 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, 2019 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdikinin bulunmadığı görülmüştür.
Davacı ile davalı arasında imzalanan hurda pert sözleşmesinin 8.2 maddesinde davalı ——- sözleşme kapsamında —–tüm araçların (— karar — hariç) ortalama yıllık —-ettiği, iş bu kapsamda davacı kayıtlarının yapılan incelemesinde, toplam rayiç bedelin — taahhüt oranına göre sovtaj tutarının — alınan ——, sözleşme ile taahhüt edilen tutardan alınan sovtaj tutarı düşüldüğünde davacı —– alacağının —– olduğu tespit edilmiştir.
Davacının incelenen kayıtlarında, dava konusu icra takibi dayanağı davalının ödemesi gereken sovtaj tutarının 1.171.122 TL olduğu, takip tarihinden sonra davalı tarafından yapılan ödemeler sonrasında davalının ödemesi gereken kalan bakiyenin — olduğu görülmüştür.
Her ne kadar davalı vekili, dava tarihinden sonra borç ödendiğinden davanın konusuz kaldığını savunmuş ise de, dava tarihinden sonra davanın konusuz kalması için borcun tamamının ödenmesi gereklidir. Müsnet davada borcun tamamı ödenmediğinden dava konusuz kalmamış olup dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce dosyanın infazı sırasında dikkate alınması gerekmekte olduğundan dava tarihi itibariyle davacının alacak miktarının hesaplanması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Davalı şirketin incelenen —-, davacı şirkete—- kaydedildiği, karşılığında — kaydı girmek suretiyle, 31.12.2019 tarihi itibariyle, davalı şirketin kendi defterlerinde 61.425,00 TL borçlu gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davalı şirketin incelenen 120.01.386 no.lu hesabında, davacı şirkete 120.360,00 TL Borç kaydettiği, —- alacak kaydı girmek suretiyle davalı şirketin kendi defterlerinde — alacak borç bakiyesinin 0,00 TL gözüktüğü tespit edilmiştir.
Buna göre; davacı ile davalı arasındaki ihtilafsız olan—- sözleşmesinin 8.2 maddesinde davalı şirket tarafından sözleşme kapsamında — araçların (— ortalama —– oranı %56,5 olarak taahhüt edildiği, iş bu kapsamda davacı kayıtlarının yapılan incelemesinde, toplam rayiç bedelin —, toplam hasar tutarının —- 59.252.742, alınan sovtaj tutarının —- tutardan alınan sovtaj tutarı düşüldüğünde davacı rebate alacağının —- takip tarihi itibariyle davacı alacaklının —- rebate alacağını talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı ile davalı arasında tanzim edilip imza altına alınan —- sözleşmesinin ihtilafsız olduğu, davacının incelenen kayıtlarında, dava konusu icra takibi dayanağı davalının ödemesi gereken sovtaj tutarının—– olduğu, takip tarihinden sonra davalı tarafından yapılan ödemeler sonrasında davalının ödemesi gereken kalan bakiyenin—- olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere icra takibinden sonra davadan önce yapılan ödemeler nedeniyle alacaktan sadece faiz ve masraflar düşülür. Ödemeler öncelikle faizden düşülür. Ancak davacının dava dilekçesinde ne kadarını asıl alacaktan, ne kadarını faizden düştüğünü söylemesi gerekir. Müsnet davada davacı vekili sovtaj alacağı yönünden davadan önceki ödemeleri asıl alacaktan düştüğünü bildirmiş, faizden düşme olduğunu söylemediği için davadan önceki ödemelerde faizden düşme olmadığının kabul edilmesi gerekmiştir. Bu açıklamalar ışığında yapılan incelemede; davacı vekilinin icra takibinde — sovtaj alacağı talep ettiği, bu talebinden sonra—– ödeme aldığını kabul ederek huzurdaki davayı —— üzerinden açtığı görülmektedir. Yani davacı taraf ödeme aldığı ——- üzerinden düşerek dava açmıştır. Ancak davacının icra takibine kadar —- olarak hesap edilmiş olup bilirkişi tarafından yapılan bu hesaplamanın da dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmuştur. Buna göre davacı tarafından—-üzerinden açıldığına ve davacının icra takibinden sonra yapılan ödemelerin hepsini TBK’nin 100. Maddesi uyarınca avukatlık ücreti, harç, masraf, faiz ve ferilerine mahsup etmesi mümkün olduğunadan davacının da icra takibinden sonra dava tarihinden önce —- yönünden dava tarihine kadar kapak hesabı yaparak takip sonrası yapılan ödemeleri de TBK m.100 gereği düşüm yapılması halinde davacının —- isteyebileceği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilince mali müşavir bilirkişi———–ve itirazlarını içerir—sovtaj bedelinden kaynaklanan borcun tamamının ödendiği, rebate bedelini kabul etmedikleri, dosyada davacının—— isimli şirketle sözleşme imzaladığına dair belgeler bulunduğu, haklılıklarının tanık beyanlarıyla ispat edileceği, yine — isimli şirkete—— müzekkere yazılarak, davacı şirketle sözleşme yapıp yapılmadıklarının sorulabileceği, tanık dinletme talebini tekrar ettikleri, bu talepleri yerinde görülmezse rebata alacağı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, sovtaj bedelinden kaynaklanan borcun tamamen ödendiğini ve bu nedenle bu alacak kalemiyle ilgili davanın konusuz kaldığı” beyan edilmiş, yine davalı vekilince — tarihli dilekçede “bilirkişinin kapak hesabının yanlış olduğu, davadan önce- takipten sonra davacıya — davacının dava öncesinde faiz alacağının kalmadığı, ayrıca davacının sovtaj alacağına ilişkin de kısmi ana para ödemesi yapıldığı, davacıya— — bedellerinin tamamının ödendiği, bu nedenle sovtaj bedellerine ilişkin davanın konusuz kaldığı, bilirkişi tarafından hesaplanan sovtaj bedellerinin farklı olduğu, bunun da alacağın likit olmadığını ortaya koyduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, alacak ve faiz hesaplarının yeniden yapılmasını talep ettiği” bildirilmiş ve —— tarihli duruşmanın —– dilekçesinde ise —içeriğine göre davacı alacaklı —-vekilinin dava tarihine kadar yapılan ödemeler için 63.843 TL düştüğü, bu miktarın içinde işlemiş faiz olduğuna ilişkin bir iddiasının bulunmadığı, buna göre bu bedelin tümünün ödendiğini iddia etmiş olduğunun kabulü gerektiği,
Dava dilekçesinde —– ödeme düşülmüş olduğu,
Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada sovtaj alacağının —– olarak hesap edildiği, ancak bundan da —- düşüldüğü, bunun nedeninin de kök ve ek rapordan anlaşılamadığı,
Bilirkişinin takip tarihi ile dava tarihi arasında yapılan ödemelerle ilgili hesabına göre dava dilekçesinde—–istendiği, eğer bu istem fazla ise bu miktar yönünden davacının hukuki yararı olmayacağı anlaşıldığından;
Bilirkişi —- icra takip tarihi itibariyle alacaklının sovtaj alacağı yönünden alacağının ne kadar olduğu,—- ne olduğu, neden icra takip tarihindeki alacaktan düşüldüğü,
b-Borçlu-davalı tarafın — kadar ne kadar ödeme yaptığı,
c-Dava tarihi itibariyle davacının sovtaj alacağının ne kadar olduğunun hesaplanmasının,
ç-Davalı vekilinin bu celse okunan dilekçelerindeki itirazlarından takip tarihinden önceki ödemelerle asıl olarak icra takip tarihi ile dava tarihi arasındaki ödemelerle ilgili belgelerin dikkate alınmasının, dava tarihinden sonraki ödemelerin dikkate alınmamasının,
d-Davalı vekilinin cevap dilekçesinin arkasında —- tarihinde sunulan bilgilendirme başlıklı ——- olmayan —-yazan —– ile ilgili olarak, davacının, davalı şirketle sözleşmesi bitmeden —- isimli şirketle anlaştığı iddiasıyla ilgili itirazlarının değerlendirilmesinin istenmesine” şeklindeki ara kararı ile dosya mali müşaviri bilirkişi —- edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen——
“1-14.05.2019 icra takip tarihi itibariyle alacaklının sovtaj alacağı yönünden alacağının ne kadar olduğu, —— olduğu, neden icra takip tarihindeki alacaktan düşüldüğü yönünden: Davacı şirketin —– takip tarihi itibariyle sovtaj tutarı alacağının —- olduğu, kök raporumuzda yapılan tespitin yeniden yapılan incelemesinde, bilirkişi kök raporumuzda —- sehven düşümünün yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
2-Borçlu- davalı şirket tarafından —- dava tarihine kadar ne kadar ödeme yapıldığı yönünden: Davacı şirketin davalı şirketten — tutarlı sovtaj alacağına karşılık, — tarihine kadar, davacı şirket kayıtlarında —-ödeme kaydı girilmiş olduğu, kök ve ek raporda bu tutarın — yapılmış olduğu görülmüştür.
Ancak bilirkişi ek raporumuzdan sonra, davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan dekontların incelenmesinde, davalı şirket tarafından davacı şirkete —- dava tarihine kadar ——- ödeme yapılmış olduğu görülmüştür.
3- Dava tarihi itibariyle davacının sovtaj alacağının ne kadar olduğunun hesaplanması yönünden:
Sayın Mahkemenin tarafıma vermiş olduğu görev kapsamında, davacı şirketin — takip tarihi itibariyle talep edebileceği sovtaj alacağının — olduğu, işbu alacağına karşılık icra takip tarihinden sonra —daha ödeme yapılmış olduğu, ancak takip sonrası yapılan ödemelerin TBK m.100 kapsamında öncelikle avukatlık ücreti, harç, masraf, faiz ve ferilere mahsup edileceğinden, davacı şirketin icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği — rebate alacağı olmak üzere toplam —dava tarihine kadar kapak hesabı aşağıda yapılmıştır.
FAİZ TABLOSU
FAİZ DEĞİŞİM ARALIĞI FAİZ GÜN FAİZ % TUTAR FAİZ TL

TOPLAM—– —–
—takip tarihinden, —– dava tarihine kadar davacının — işlemiş faiz hesabı yapılmıştır.
Davacı şirketin ———- takip tarihi itibariyle—–alacağını talep edebileceği, işbu alacağa —— yapılarak, davacının ——- alacağı hesaplanmıştır.
4-Davalı vekilinin cevap dilekçesinin arkasında —–tarafından —– tarihinde sunulan bilgilendirme başlıklı şirket adı olmayan — numaraları yazan ekran çıktısı ile ilgili olarak, davacının, davalı şirketle sözleşmesi bitmeden —- şirketle anlaştığı iddiasıyla ilgili itirazlarının değerlendirilmesi yönünden: Davalı vekilinin işbu itirazına ilişkin Sayın Mahkemenin — davacı vekiline, davalı şirketle sözleşmesi bitmeden—- şirketiyle sözleşme imzalayıp imzalamadığı konusunda beyanda bulunması için süre verildiği, ayrıca belirtilen ——– kim tarafından kullanıldığı, — şirketi tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunda ilgili— sorulmuş olduğu görülmüştür. ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Müsnet davada; asıl davanın konusu ise; —— tarihli sözleşme kapsamında davacının, davalıdan takip tarihi, sorasında yapılana ödemeler olduğundan dava tarihi itibarıyla alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarı konusunda olup, karşı davanın konusu “—– taahhütlerini yerine getirip getirmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı karşı davacı tarafından haklı olarak feshedilip edilmediği, karşı davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiyse, karşı davalıdan uğradığı zararı isteyip isteyemeyeceği, karşı davacının, sözleşmenin haklı feshinden doğan zararı varsa miktarının ne kadar olduğu” noktasındadır.
Taraflar arasında imzalanan —geçerlidir. Sözleşmenin konusu; “davacı —— ———- edilecek oranda hasarlanması sonrası davalı şirket tarafından satın alınması, bu kapsamda davalının —– ödemelerinin usul ve esaslarını, karşılıklı hak ve alacakları belirleyen” hususlardan oluşmaktadır. Aynı Sözleşmenin 12.maddesinde; “davacının sebep bildirmeksizin sözleşme süresi içinde 1 (bir) ay önceden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle serbestçe ve herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalmaksızın istediği zaman feshedebilir.” hükmü yer almaktadır.
Sözleşme feshinde karşı davalı ——haklı olup olmadığı, haksız ise uğradığı zararın miktarı asıl davadaki davacı alacaklarının miktarını etkileyen bir husus değildir. Sözleşmede belirlenen hasar oranları, taahhüt miktarları, alacak hesaplama kriterleri karşı davanın konusundan bağımsızdır. Bu nedenle karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden her ne kadar ilgili yerlere yazı yazılmış ise de yukarıdaki gerekçelerle; davalı vekilinin delil toplanması talepleri — davayla ilgili olup asıl davanın konusu olmadığından henüz cevabı gelmeyen —- tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunun ilgili — şirketinden sorulmasına,” şeklindeki ara karardan ve aynı duruşmanın 4 numaralı ara kararında yer alan ve bilirkişi–uzmanlık alanı dışında kaldığından inceleme yapılmayan “Davalı vekilinin cevap dilekçesinin arkasında — tarihinde ———— olmayan — numaraları—— çıktısı ile ilgili olarak, davacının, davalı şirketle sözleşmesi bitmeden — şirketle anlaştığı iddiasıyla ilgili itirazlarının değerlendirilmesinin istenmesine,” şeklindeki ara karardan vazgeçilmesine karar verilmiş ve yine aynı duruşmada karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden “Davalı vekilinin, davacı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmenin dosyaya sunulması için davacıya ihtar yapılması talebinin reddine” karar verilmiştir.
13-Faizle ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davayı —— üzerinden açmış olup, icra takibindeki işlemiş faizi talep etmemiştir. Bu nedenle işlemiş faizle inceleme yapılmamıştır.
Ancak, davacı-alacaklı vekili icra takibinde işleyecek faiz yönünden “asıl alacak için yıllık %19,50 ve değişen oranlarda ticari faiz uygulanmasını talep etmiştir.
5335 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasa hükümlerinde,—– tarihinden itibaren yasal faizin (ticari olmayan işlerde uygulanan temerrüt faizi) ——– belirlenmesi düzenlemesinden vazgeçilip, —- oranı tabiri madde metninden çıkartılmış, bunun yerine artırılma-indirilme— oranı ifade etmekte olan (önce %12 iken—- tarihinden itibaren %9) faiz uygulamasına geçilmiş, diğer bir deyişle ——— tarihinden önceki dönemde ticari işlerde,— ise ticari olmayan işlerde temerrüt faizine esas olarak uygulanan ——— yasa metninde yer verilmemiştir.
Buna göre, her ne kadar her iki taraf da tacir ve yapılan iş de ticari olduğundan, davacının TL alacağı için isteyebileceği faiz türü 3095 sayılı Kanun’un 2. Maddesinde belirtilen şekilde ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi olan avans faizi ise de, davacı taraf icra takibinde uygulanacak faiz türünü kanunda yer verilmeyen şekilde “ticari faiz” olarak istediğinden ve dava dilekçesinde isefaizin türünü belirtmediğinden —–faizin karşılığı yasal faiz olduğu yönünde uygulama yapıldığından işleyecek faiz yönünden takip tarihinden itibaren icra takibine göre ilk dönem için %19,50 oranını geçmeyecek şekilde, sonraki dönemler için değişen oranlarda kanuni faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
14-İcra inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır.
Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir.
İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında; davalı taraf sovtaj bedellerine ilişkin davacı alacağını zaten kabul etmiş olup, icra takibinden sonra ve halen sovtaj bedellerini davacıya büyük bir kısmını ödemiş, çok az bir borcu kalmış olup borcu ödediğine göre icra takibindeki alacağı miktarı itibariyle kabul ettiği anlaşılmaktadır. Diğer kalem alacak kâr mahrumiyeti niteliğinde olduğundan bu alacak kalemi de belirlenebilir niteliktedir. Bu nedenlerle; dava ve takip konusu alacağın miktarı belli, sabit ve borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmektedir. Bu nedenle likid olduğunun kabulü ile kabulüne karar verilen asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı borçlunun —esas sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin “dava dilekçesinde taleple bağlı kalınarak” — rebate alacağı olmak üzere toplam 3.074.855 TL asıl alacak ile işleyecek faiz yönünden — asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek “taleple bağlı kalınarak” ilk dönem için %19,50’yi geçmeyecek şekilde devam eden dönemlerde değişen oranlarda kanuni faiz işletilmek suretiyle DEVAMINA,
2-Davacının işlemiş faizin türüne ilişkin isteminin reddine,
3-Likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki 614.971 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce dosyanın infazı aşamasında dikkate alınmasına,
5-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 210.043,34 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan — harçtan mahsubu ile bakiye 157.532,5‬0 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 36.699,98 TL harç ve icra dosyasına yatırılan —- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen— giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından sarf edilen — giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca — davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile — arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
11-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
KARŞI DAVADA;
1-Karşı davanın HMK’nin 150.maddesi uyarınca — tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 80,70 TL harcın karşı davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harç ve 833,88 TL karşı dava harcı olmak üzere toplam 878,28‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 797,58‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —uyarınca belirlenen 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca— arabuluculuk ücretinin karşı davacı —- tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.