Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/479 E. 2021/255 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/479 Esas
KARAR NO: 2021/255
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 25/07/2019
KARAR TARİHİ: 06/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu icra takibine karşı yaptığı itirazında adresinin —— olması sebebiyle yetki itirazında bulunduğunu, davacının alacağı faturadan kaynaklı para alacağını, Borçlar Kanunu madde 89/1 ‘e göre para borçlan Alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edildiğini, buna göre, davacının tescilli adresine istinaden ———– Mahkemeler ve İcra Daireleri yetkili yargı mercileri olup davalı borçlunun yetki itirazı haksız ve yersiz olduğunu, davalı borçlu itiraz dilekçesinde somut bir iddia ve itirazda bulunmaksızın davacı firma ile ticari İlişkisini inkar etmeksizin genel bir ifade ile takibe konu edilen faturalardan dolayı, herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek takibin durmasını sağladığını, itirazın iptalini talep ettiklerini, davalı şahıs aleyhine —- bedel talepli olarak davacı firmanın ticari faaliyet adresine göre yetkili olan———- dosyası ile icra takip işlemlerine başlandığını, davacı firma müşterilerine ait ürünlerin nakliye ve —— işi ile iştigal ettiğini, müşterilerin ——- doğrultusunda nakliye işi ile iştigal eden , alt nakliyeci ve tedarikçi firmalar ile anlaşma yapılarak nakliye konusu yükümlülükler yerine getirilmediğini, davalı tedarikçi, davacı firmanın müşterilerine ait malları bildirilen adresten teslim alarak belirlenen teslim süreleri içerisinde taşıma, dağıtım, yükleme, istifleme, boşaltma, alıcıya teslim hizmetlerini” verdiğini, davalının davacı firmaya tedarikçi olarak nakliye ve dağıtım hizmeti verdiği, davacı firma davalı-borçlu şahsa talepleri doğrultusunda çeşitli hizmetler verdiğini, bu hizmetler doğrultusunda tutulan cari hesap dökümünde görülmektedir ki davalı firma davacıya —- borçlu göründüğünü, davacı firma müşterisi——- muhtelif —– taşıma işi davacı firma alt tedarikçisi davalı tarafından gerçekleştirilmek üzere tarafların anlaştığını, davalıya ait —— tarafından taşınmış ve davalı şahıs ile —- imzalanarak ——— Sevk irsaliyeleri nezdinde tam ve sağlam olarak yüklendiğini, —— konumundaki davalı tarafından bu nakliye ile ilgili olarak davacı firmaya —- Faturası düzenlendiğini, söz konusu nakliyenin davalı firma sorumluluğu altında yapıldığı, davacı firma müşterisi— davacı firma adına —numaralı, ——— bedelli fatura düzenlediği ve söz konusu fatura bedelleri davacı firma tarafından” davacı firma müşterisi firmaya cari hesaba mahsuben ödendiğini, davalının sorumluluğunda gerçekleştirilen nakliyelere ilişkin olarak, davacı firma müşterisi tarafından davacı firma adına düzenlenen faturalar, davalı firmaya aynen rücu edildiği ve yansıtma faturası düzenlendiğini, bu faturanın tahsil edilememesi sebebi ile mezkur icra takibinin yapıldığını ve takibe yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı mahkememize hitaben sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; —— ikamet ettiğini, Bu nedenle— yetkili olduğunu—- mahkemesinin yetkisine itiraz ettiğini, dosyanın yetkili ——Ticaret mahkemesine gönderilmesini talep ettiğini, icra takibine de yetki yönünden itiraz ettiğini, davacı taraf davaya konu fatura önce noterden gönderdiğini, itiraz ederek iade ettiğini, daha sonra ——–sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri ekinde gönderilen irsaliyede de araç sürücüsü —— imzası olmadığım, böyle bir mal taşınmak üzere teslim edilmediğinden itiraz ettiğini, irsaliyede ise araç sürücüsü ——- imzasının bulunduğu görüldüğünü, icradan gönderilen ve mahkemenizden gönderilen irsaliye aynı tarihli, aynı sayılı ve aynı miktarlı aynı irsaliye olduğunu, daha önceki irsaliyede imza yokken, mahkeme dosyasına sunulan irsaliyede imza bulunduğunu, mahkemenize sunulan dava konusu irsaliyedeki imzanın sahte olduğunu, ——–sürücüsü —- imzası olmadığını, taşıma sözleşmesi olarak dava dilekçesi ile mahkemeye sunulan sözleşmedeki —-imzası ile dava dilekçesi ile sunulan irsaliyedeki —ismi yanında yer alan imza birbiri ile uyumlu olmadığını, davacı tarafından sonradan ——– adına imza atıldığını, bu nedenle davaya konu irsaliyedeki imza sahte olduğu için kabul etmediğini, bu nedenle davacınm taşınmak üzere —— sürücüsüne bu ürünler teslim edilmediğini, davanın reddini talep ettiğini, davacı taşıma sözleşmesini — imzalamış ise irsaliyede teslim edilen kişi ——– adına ise davayı da bu kişiye açması gerektiğini, davacının malını taşımadığını,sözleşme de imzalamadığın iddia ile davanın reddini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1——
2——
3- —
4—–
5—–
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, taraflar arasında taşıma sözleşmesi nedeni ile kurulan açık hesap kapsamında girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada icra dosyasının incelenmesiyle: davacı tarafından davalı aleyhine açık hesap alacağından bahisle icra takibine girişildiği örnek no——- ödeme emrinin davalıya — tarihinde tebliğ edildiği,davalının borca karşı —— tarihinde borca itirazlarını sunmuş bulunduğu takibin bu nedenle durmasına karar verildiği verilen kararın davacı vekiline tebliğ edilmediği ve mezkur davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Somut olayda da taraflar arasında açık hesabın konusu teşkil eden yansıtma faturasının içeriğinin ve sözleşmenin davalı tarafından inkar edilmesi nedeni ile uyuşmazlığın yansıtma faturasındaki zarara davalının sebebiyet verip vermediği ve vermiş ise açık hesap ilişkisi neticesinde davacı alacağının ne olduğu noktasında toparlandığı anlaşılmıştır.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Zira davalı tarafından davacının dosya kapsamına ibraz ettiği ve davalıya tebliğ edilen sözleşmedeki ve irsaliyelerdeki imza inkar edilerek taşıma olgusunun gerçekleştirilmediği savunulmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi “Tacir, ——Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.”
TTK’nun “Defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64/1 maddesi gereğince de;
a)Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.
b)Ticari defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmalıdır.
c)İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi ticari defterlerden izlenebilmelidir.”
Yasal düzenlemeleri ile bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi yani tacir ticari işletmesinin gerektirdiği ticari defterleri 6102 Sayılı TTK’nun 65 ve devamı maddelerine göre tutmak zorundadır.
6102 sayılı TTK 83. Maddesine göre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında“Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemeleri ile hem TTK hem de HMK düzenlemelere göre ticari davalarda uyuşmazlığın çözümü için tarafların talebi ile yada mahkemenin kendiliğinden ticari defterlerin incelenmesi amacı ile mahkemeye ibrazına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun—-maddesi “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Şeklindedir.
Somut olaya tüm bu yasal düzenlemeler ekseninde bakıldığında davacının lojistik şirketi olduğu nakliye işi ile iştigal eden kişiler ile anlaşma sağladığı ve taşıma konusunda sözleşme akdedittiği kişilere karşı dağıtım ,yükleme ,istifleme ,boşaltma hizmetini yerine getirdiği, davacının bu noktada dava dışı ———– muhtelif temizlik maddelerinin taşınması işi için anlaştığı ve taşımanın da alt tedarikçi davalı tarafından gerçekleştirildiği, taşımanın davalıya ait — plaka sayılı araçla gerçekleştiği, araç sürücüsünün — olduğu zira dava dışı — dosya arasına alınan irsaliyeleri ile —-irsaliyelerde imzasının bu nedenle bulunduğu, taşıma konusu emtianın hasarlı olarak teslimi nedeni ile dava dışı — tarafından davacı şirkete —— faturanın tertip edildiği bu fatura bedelinin dava dışı şirkete davacı tarafından ödendiği sonrasında alt taşıma işi yapan davalıya karşı yansıtma faturasının tertip edilerek icra takibine girişildiği ancak davalı tarafından faturaya itiraz edildiği, davalının borca ve imzaya, taşıma olgusuna inkar etmiş ise de davalı ———– plakalı aracın kayıtlı olduğu,yine davalının ticari defter ve kayıtlarının irdelenmesinde davalının uyuşmazlığa konu taşıma için navlun faturasını davacı için keşide eylediği bu faturanın davalı kayıtlarına yansıdığı ve faturanının irdelenmesi ile — adreslerinin dava dışı —- tertip edilen dava dosyasına ibraz edilen sevk irsaliyesindeki adresler ile aynı olduğu, yani irsaliyelere konu taşıma için davalı tarafından davacı aleyhine navlun faturasının tertip edildiği artık davalının sevk irsaliyesi ve sözleşme üzerindeki imzaya yönelen itirazlarının dinlenilebilir bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bir başka deyişle dava dışı —– sağlayan davacı ile anlaşma sağladığı davacının da bu sözleşme gereğince nakliye işi ile iştigal eden davalı ile fiili taşıma konusunda anlaşıldığı ve taşıma için davalı tarafından ——— hizmet bedelinin davacıya fatura edildiği, bu faturanın da davalı kayıtlarında yer aldığı taşıma işinin de davalı tarafından yerine getirildiği hususu dava dışı ——– sevk irsaliyelerini keşide edişi ve davalı defterindeki faturanın da ——- taşınması için navlun faturasının tertip edilişi, yine taşımaya konu aracın da davalı adına kayıtlı bulunuşu nedeni ile davacı tarafından davalı aleyhine açtığı davada yansıtma fatura bedelinden davalının sorumlu bulunduğu anlaşılmıştır.
Nihai olarak Mahkememize hitaben düzenlenen rapor içeriğinde sonuç kısmında her ne kadar — yazılı bulunmakta ise de açık hesap ilişkisinin irdelenmesi ile davacı tarafından —– ödendiği ve ——— ödeme tarihinde davalının açık hesap ilişkisinde davalıya — olduğu bu tutarın yani —- mahsubu sonrasında davacının — davalıdan alacaklı olduğu kendi lehe ve aleyhe kayıtları ile sabit bulunduğundan davanın — kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalı borçlunun — sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin —–asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Kabule konu asıl alacak tutarı —- uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden doğması nedeni ile takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans temerrüt faizi İŞLETİLMESİNE,
3-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Alacağın mevcutiyeti ve miktarı yapılan yargılama ile belirlendiğinden davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli 897,39 TL harçtan peşin alınan 159,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 737,88 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 159,51 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
6-Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen 1.765,80 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1.756,44 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin 1.280,00 TL sinin davalıdan, 40.00 TL sinin ise davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ——Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/04/2021