Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/464 E. 2020/141 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
(KISMEN KABUL)
ESAS NO : 2017/1108 Esas
KARAR NO : 2020/170

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/10/2017
KARAR TARİHİ : 28/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı şirketin %25 oranında payına sahip olduğu; şirket esas sözleşmesine göre safi kârın %50’sinin ———————- ve %25’inin davacıya ait olduğu; davalı şirket yönetici ortakları ———- hem TTK hem de şirket esas sözleşmesi uyarınca kendilerine yüklenen kâr dağıtma görevlerini ifa etmedikleri; TTK 227. Madde ile belirlenen yükümlülüğün yerine getirilmemesi üzerine davacının TTK 228. Maddesindeki hakkını kullanarak bilançoda saptanmamış olan kâr payının saptanmasını ve esas sözleşme uyarınca kendisine ödenmesi gereken safi kârın %25’inin ödenmesini talep ettiği; taleplerin yönetici ortaklarca yerine getirilmediği; Beyoğlu——. Noterliğinin —-yevmiye numaralı ihtarnamesi ve Beşiktaş ——————yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar yapıldığı; şirket yönetici ortaklarından ——- adına keşide edilen Kadıköy ——————— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “makul süre içerisinde ortaklık haklarından kaynaklı taleplerin cevaplandırılacağı” bildirilmesine rağmen o tarihten bu yana hiçbir fiil ve işlemde bulunulmadığı; şirketin ———- kâr elde ettiği; davacının bu tutarların %25’i oranında kazanç elde etmiş gibi gözüktüğü; davacının vergi beyannamelerinde tahakkuk eden tutarları ödemesinin şirketten elde ettiği kârın kendisine ödendiğine ibare teşkil etmeyeceği öne sürülerek davacının ortağı olduğu şirketin —–yıllarında gerçekleşen kârından kendisine düşen pay saptanarak ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili ——- özetle, ortak olarak şirket kayıtlarında görünen davacının bugüne kadar şirket lehine herhangi bir emek sarfetmediği; davacının kâr payının kendisine ödendiği ve buna ilişkin vergi ödemelerinin şirket tarafından davacı adına yapıldığı; kâr payı alacağının belli ve davacı tarafından biliniyor olması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı; şirketin 2013 yılında zarar etmiş olması nedeniyle bu yılın da değerlendirilmesi gerektiği; davacı şirkete gelerek istediği bilgileri alabileceğinden ihtarnamelerdeki taleplerinin yanıtlanmadığı; davacının ortaklık haklarından doğan alacaklarının şirket ve şirket çalışanları tarafından elden ödendiği öne sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1———————– Müdürlüğü Kayıtları,
2-Üsküdar ———–.Noterliği tarafından ———- yevmiye sayılı işlemle onaylanan davalı şirket ——– tarihli anasözleşmesi.
3-Davacı tarafından Keşide edilen Beyoğlu ——-. Noterliğinin ——— yevmiye numaralı, Beşiktaş —— yevmiye numaralı, Kadıköy —— Noterliğinin 24/06/2016 tarih —————- yevmiye numaralı ihtarnameleri.
4——————— ödeme belgeleri,
5-Bilirkişi kök ve ek raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TTK 228. maddesi gereğince 2014,2015 ve 2016 yıllarında davalı şirketin karından kendisine düşen payın ödenmesi talebine ilişkin kar payı davasıdır.
——————kayıtlarına göre davacı şirketin 17/06/2013 tarihinde anasözleşmesini tescil ettirdiği, 12/08/2014 tarihinde davacı şirketin son tescilini yaptığı ,davacı …’un şirketin ortaklarından bulunduğu ve payının %25 olduğu anlaşılmıştır.
TTK’nın 228. maddesinde; “(1) Her ortak, şirketin faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen kardan kendisine düşen payı, şirkete ödünç olarak verdiği paranın ve kararlaştırılmışsa koyduğu sermayenin faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği ücreti; kanuna veya şirket sözleşmesine göre yıl sonu bilançosunun çıkarılmamışsa çıkarılmasını, bilançoda kar payı saptanmamışsa saptanmasını ve alacaklarını istemek hakkına sahiptir. (2) Bu madde ile ortağa tanınmış olan hakları kaldırma veya daraltma sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Bu düzenlemeye göre, yönetim yetkisi olsun veya olmasın her ortak, faaliyet dönemi sonunda ortaklık bilançosunun yapılmasını, bu bilançoya göre karın tespitini ve kendisine düşen kar payının ödenmesini isteyebilir. Kollektif ortaklıkta bir ortağın kâr talebini ileri sürmesi, bilançonun düzenlenmesine veya anonim ve limited ortaklıklarda olduğu gibi, ayrıca bir ortaklık (genel) kurulu kararı (TTK 409/I, 616/1-e) alınmasına bağlı değildir. Gerçekleşen kâr devre sonunda kendiliğinden muaccel olur ———————
Nitekim davalı şirketin dosya arasında alınan 03/06/2013 tarihli ana sözleşmesinin incelenmesi ile de 10.Maddede karın dağıtımının kararlaştırıldığı buna göre safi karın %25 inin davacıya ait olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
Açıklanan yasal düzenleme ve taraflarca benimsenen anasözleşme kapsamında davacının uyuşmazlık konusu dönemlerdeki kar paylarının tahsiline ilişkin davasının ayrıca ortaklık(genel)kurulu kararı bulunmasına gerek bulunmadığından dinlenebilir olduğu anlaşıldığından davacının dava konusu eylediği dönemlerde davalı şirketin kar edip etmediğinin belirlenmesi, kar elde etmiş ise bu kar tutarından davacı hissesine düşen rakamın belirlenmesi için dava dosyası bir mali müşavir bir nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından davalı şirketin 2013 yılında şirketin zarara uğradığı ileri sürüldüğünden bu defi de gözetilerek 2013,2014,2015,2016 yılları için hesaplama yapılmış ve yapılan hesaplamada davalı şirket tarafından davacıya yapıldığı savunulunan 26/12/2014 ve 28/12/2015 tarihlerindeki ödemelerin davacıya yapıldığının ispat edilmemesi halinde davacının 218.059,04 TL kar payı alacağının bulunduğu bildirilmiştir.
Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde dava dışı ——–yapılan ——– tarihli ödemelerin davacının kar payına ilişkin ödemeler olduğu savunulmuş, mahkememizce davalının ödeme savunmasının hukuki muamele teşkil etmesi ve her aşamada sürülebilmesinin mümkün bulunmasına göre bu kapsamda —————– tarafından davacıya yapılan ödeme belgelerinin celbine karar verilmiş, banka tarafından verilen cevab-i yazıda ——————— tarafından davacıya ———————-bedelli dekontlar mahkememize ibraz edilmiştir.
Dosya arasına dekont suretlerinin tetkiki ile davalı savunuşunun aksine dekont içeriklerinde her hangi bir açıklamanın olmadığı, davacının kar payının da dava dışı söz konusu kişiler marifeti ile davacıya ödenmesine ilişkin bir talimatının bulunduğunun davalı tarafından ortaya konamamasına ve havalenin kural olarak bir borcun ifası için yapıldığı yönündeki yasal kabulleniş ile havale tarihleri ve davacının eldeki davada talebinin bir bütün olarak değerlendirilmesinde banka kayıtlarının sonuca etkili bulunmadığı anlaşılarak davalının bu yöndeki savunmalarının dinlenebilir olmadığı anlaşılmıştır.
Nihai olarak davacı tarafından davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş, yürütülen tahkikat yargılaması bitiminde, davacı vekilince talep artırım dilekçesi ibraz ibraz edilmiş, ibraz edilen talep artırım dilekçesi hukuki dinlenilme hakkı kapsamında davalı vekiline tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından davanın hak düşürücü sonra ikame edildiği ve ortaklar kurulu kararı bulunmadığı hususları savunlarak davanın reddinin talep edildiği anlaşılmış bu noktalarda yapılan değerlendirme de ise kar paylarının ödenmesi noktasında davalı şirket tarafından alınmış bir ortaklar kurulu olmadığı, ortaklara kar payının davalı kollektif şirket tarafından alınan karar olmaksızın zaman zaman yapıldığı, şirketin niteliği gereğince kar payı ödemesi için limited ve anonim şirket aksine ayrıca bir karar alınmasına gerek bulunmayışı, kar payı alacağının ortaklığın tasfiyesi beklemeksizin talep ve dava hakkının ortaklar için mümkün bulunduğu anlaşılarak faizin başlangıcı yönünden taleple bağlı kalınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,——————- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 14.895,61 TL harcın davacı tarafın yatırdığı 170,78 TL peşin harç ve 3.700 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 11.024,83 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç ve 3.700 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.870,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 2.519,50 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 2.451,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 67,76 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 200 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 194,62 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan 5,38 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kabul olunan dava yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——–13/1.maddesi uyarınca 23.714,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Ret olunan dava yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ———13/2.maddesi uyarınca 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nin 333. Maddesi uyarınca bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı