Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/458 E. 2021/432 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/458 Esas
KARAR NO: 2021/432
DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/07/2019
KARAR TARİHİ: 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı banka ile borçlu ———müteselsil kefil —-imzalanan —— davacı banka tarafından borçlular lehine ticari kredi kullandırıldığı, borçluların, kredi borçlarını ödemede temerrüde düşmeleri üzerine davacı banka tarafından —– maddeleri uyarınca kredi borcunun davacı bankaya ödenmesi hususunun ihtar edildiği, —————–, borçluların çekilen ihtarnamelere rağmen herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine davacı bankaca —– sayılı dosyası ile takibe geçildiği, borçlu şirkete gönderilen ödeme emrinin—- tarihinde, müteselsil kefil —- gönderilen ödeme emrinin ise —– tarihinde tebliğ alındığı, —- tarihinde müteselsil kefil tarafından, icra takibindeki borca ve ferilerine haksız olarak itirazda bulunulduğu ve itirazı süresinde gerçekleştiren müteselsil kefil açısından söz konusu takibin durduğu, borçlu tarafından icra takibine süresinde yapılan itirazın ardından, — —- dosyadan borçlu kefille arabuluculuk görüşmelerinin gerçekleştirildiği ve —— tarihli arabuluculuk toplantısı sonucunda anlaşamama ile sonuçlanan arabuluculuk tutanağı düzenlenerek taraflarca imza altına alındığı, borçlu şirket ve kefili, ihtarlara ve icra takibine rağmen herhangi bir ödemede bulunmadığını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini, davanın kabulü ile ——— sayılı dosyasına vâki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlu şirketin ve kefilinin asgari %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa aidiyetine, karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf her hangi bir cevap vermeyerek davayı inkar yolunu seçmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava;kredi kartı sözleşmesi gereğince müteselsil kefile karşı girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı —- tarafından dava dışı asıl borçlu —- kullandırılan —- borçlarından dolayı müteselsil kefil iddiası ile davalı—– hakkında yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
——–numaralı ihtarnamesi ile— tarihinde muhataplar dava dışı asıl borçlu —- davalı—- aleyhine ——– tarihi itibariyle kat edildiğinin, — tarihi itibariyle faiz, gider vergisi ve masraflar dahil olmak üzere —- borç tutarı bulunduğunun, aynı şekilde —- no.lu şirket kredi kartının— tarihi itibariyle kat edildiğinin, —- tarihi itibariyle faiz, gider vergisi ve masraflar dahil olmak üzere —borç tutarı bulunduğunun, toplam — borcun —- saat içinde bankaya ödenmesinin aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar ve tebliğ olunduğu görülmüştür. Tebliğ mazbatalarından dava dışı asıl borçlu ————— muhatabın adreste tanınmaması sebebi ile bila tebliğ iade edildiği, davalı—— tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir.
Bu şekilde uyuşmazlık konusu —–sayılı takipteki borcun, ——- numaralı ihtarnamesinde dökümü yapılan iki adet şirket kartından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Davalı ——–tarihli dilekçe ile icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına, borca ve bilcümle ferilerine itiraz edilerek ve icra takibinin durdurulmasının talep edildiği ve İcra Dairesi tarafından takibin İİK 66.md uyarınca durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Ayrıca ——tarihli Karar Tensip Tutanağından “talebe konu borçlu şirket yönünden takibin kesinleştiği” anlaşılmıştır.
Davalı ——- kefalet sözleşmesine ve öncelikle asıl borçluya başvurulması gereği nedenleri ile itirazlar da bulunulmuş ise de;
Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir sözleşmedir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefil tarafından imzalanması lazımdır. Kefalet sözleşmesinde kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde asıl borç ile birlikte onun yasal ve akdi faizlerinden de sorumlu olmayı taahhüt eder. Kefilin sorumluluğu, sözleşmeden ve kanundan kaynaklanır ve kefilin ödemeyi taahhüt ettiği azami miktar ile sınırlıdır. Kefil bu sözleşme ile asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememe tehlikesini kişisel olarak üstlenmekte, oluşan zarardan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 581.maddesine göre “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Bu durumda davalılar tarafından imzalanmış olan kefalet sözleşmelerinin geçerlilik koşullarına bakmak gerekir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 583.maddesine göre” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.”
İşbu——Kefalet Sözleşmesinde de davalı —– müteselsil kefaletlerinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 583.maddesindeki şekil şartlarına uygun olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca kefalette eşin rızası konusu da Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Madde 584 uyarınca “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.”Ancak, eklenmiş fıkra ile bu konuya istisna getirilmiştir.
——– kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak——–kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler,—- —— kapsamında kullanılacak kredilerde ——– ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” Eklenmiş istisna fıkrasına istinaden bakacak olursak — imzalandığı tarihte davalı ——- şirket ortağı olduğu tespit edilmiş olup iş bu sebeple eş muvafakatnamesinin bulunması şartı aranmamıştır.
Sözleşmeler üzerinde yapılan işbu incelemeler neticesinde;
—tarihli olduğu kanaatine varılan —- davalı —– müteselsil kefalet imzasının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Ancak ——— ilgili hükümleri içerdiği ve işbu sözleşme ile kullanacağı kredinin tamamının veya bir bölümünün kredi limiti dahilinde —- olarak kullanılması durumunda bu hükümlerin geçerli olacağının akdedilmiş olduğu anlaşılmakla, işbu —dava konusu — sözleşme tarihinde tahsis edilen kredi kartlarına dayanak teşkil edeceği ve işbu —Sözleşmesinde davalı ——- müteselsil kefalet imzasının bulunduğu ve müteselsil kefaletinin kefalet tarihinde yürürlükteki 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 583.maddesindeki şekil şartlarına uygun olduğu tespit edilmiş ve davalının itirazlarının dinlenebilir bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalının sorumlu bulunduğu alacak miktarının belirlenmesi amacı ile dava dosyasının tevdi edildiği bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada ;
—tarihinde muhataplar dava dışı asıl borçlu ——–davalı —- asıl alacak,——- işlemiş gecikme/temerrüt faizi —–masraf olmak üzere toplam —– tutarında borç için takip tarihinden ödeninceye kadar temerrüt faizi ile birlikte tahsili için haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, toplam borcun —– olan asıl alacağa — tarihinden ödeninceye kadar işleyecek—-temerrüt faizi, faizin —-gider vergisi, avukatlık ücreti ve icra masrafları ile birlikte ödenmesi talepli olduğu ve;
Takip talebinde takip öncesinde yapılan — tahsilatın takipten önce borçtan düşüldüğünün belirtildiği görülmüştür.
Ayrıca takip talebinde, hesap kat tarihi itibariyle —-toplam alacaktan —- düşülerek asıl alacak miktarının —- olarak talep edildiği ve takipte talep edilen işbu asıl alacak miktarının bilirkişi tarafından hesaplanan tutarla uygun olduğu anlaşılmıştır.
Tasfiye hesabı ekstreleri üzerinde yapılan incelemelerde takip tarihinden sonra — tarihinde —- olmak üzere toplam —-tutarında anapara tahsilatı yapıldığı görülmüş olup — tarihinde toplam alacak tutarının — olduğu, —- olduğu hesaplanmıştır. Ayrıca işbu — tutarındaki tahsilatın dava dışı asıl borçlu —- hesabından yapıldığı tespit edilmiştir.
Tasfiye hesabı ekstreleri üzerinde yapılan incelemelerde dava tarihinden sonra —— tutarında anapara tahsilatı yapıldığı görülmüş, —tarihinde toplam alacak tutarının — olduğu hesaplanmıştır. Ayrıca işbu— tutarındaki tahsilatın davalı ——– hesabından yapıldığı tespit edilmiştir.
Sözleşmeler yönünde yapılan incelemelerde ——– olmak üzere iki adet sözleşme bulunduğu görülmüştür.
—– Dava dışı asıl borçlu —-davacı—- arasında akdedilen işbu sözleşmenin tarihinin ve— limitinin yazılı olmadığı, ancak—— tarihli olduğu görülmüş, davalı —– müteselsil kefalet imzasının bulunmadığı tespit edilmiştir.
———– tarihli olması sebebi ile İşbu sözleşmenin, — aynı tarihte — tarihinde akdedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
—: Dava dışı asıl borçlu —- davacı —arasında akdedilen işbu sözleşmenin—-olduğu, davalı —- tutarındaki limit için müteselsil kefaletlerinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca işbu sözleşmenin 9.18.maddesinde ——-ilgili hükümleri içerdiği ve işbu sözleşme ile kullanacağı kredinin tamamının veya bir bölümünün kredi limiti dahilinde—— kullanılması durumunda bu hükümlerin geçerli olacağının akdedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı —- hesabına davacı banka tarafından bloke konulması ile ilgili iddiası üzerine yapılan incelemeler de ; Davalı —– no.lu mevduat hesabı üzerinde yapılan incelemeler sonucunda , — tarihli hesap bakiyesinin —tutarında olduğu, — tarihine kadar hesapta blokeli tutulduğu, —— tutarında iki adet döviz satış işlemi olduğu ve işbu işlemlerle birlikte oluşan —- tutarındaki hesap bakiyesinin, huzurdaki dava konusu takip alacağına tahsilat yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca Davalı ——- aynı hesabına — tutarında — girişi olduğu, hesaptan aynı tarihte dava dışı ————- havale ücreti ve —- çıkış olduğu, kalan — tutarındaki bakiye üzerine bloke konulurak davalı —- kullanımına kapatıldığı ancak — tutarındaki bakiyenin çıkışının yapılmadığı ve hesapta bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde — sureti bulunduğu, makbuz ile davacı banka tarafından ödenen tutarın— olduğu, işbu makbuzun hesap kat ihtarnamesi masrafı olduğu tespit edilmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu 117.maddesi uyarınca “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer”. — da aynı şekilde hüküm tesis edilmiştir.—— kararları uyarınca “Temerrüt faizinin istenebilmesi için alacağın istenebilir olması yeterli olmayıp alacaklı tarafından borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekmektedir.” “faizin temerrüde düşüldüğü tarihten itibaren hesaplanması gerekmektedir.” Borçlar Kanunu’nun ve —- İçtihatlarının bu hükümleri gereğince borçlunun ve müşterek borçlu müteselsil kefillerin temerrüde düşebilmesi için muaccel bir borcun ve ihtarın varlığı gerekmektedir.
Temerrüt faizinde faizin ne zaman işlemeye başlayacağı, Türk Ticaret Kanunu madde 10 uyarınca taraflarca kararlaştırılabilmektedir. Böyle bir kararlaştırma yapılmamışsa temerrüt faizi, borçlu temerrüdünün gerçekleştiği andan itibaren işlemeye başlamaktadır. İhtar çekilmesi gereken hâllerde, temerrüt ihtarın borçluya ulaşması ile gerçekleşmektedir.
Somut olayda hesap kat ihtarnamesi -tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olup ihtarda belirtilen —- saat sürenin geçmesiyle birlikte — tarihinde temerrüdün başlayacağı sonucuna varılmıştır.
Tüm bunlar ışığında davacının takip talebi ile bağlı kalınarak——– davalının davacıya takip tarihi itibariyle— asıl alacak,—toplam işlemiş temerrüt —- toplam—– masraf olmak üzere toplam —- tutarında alacaklı olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1a—— sayılı takip dosyasına davalı — itirazının KISMEN İPTALİ ile takibin; — asıl alacak , — işlemiş temerrüt faizi, —- masraf alacağı olmak üzere toplam —- üzerinden DEVAMINA, takipte takip tarihinden tahsil tarihine yıllık — nispetinde temerrüt faizi ve faizin — UYGULANMASINA,
1b—– tarihinde davacı bankaya gönderilen ve davalı hesabında bulunan —- bloke edilen tutarın davacı uhdesine geçtiği anlaşılmakla bu tutarın icra müdürlüğünce infaz aşamasında tahsil edilecek tutarda GÖZETİLMESİNE,
1c-Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
2-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan —– davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gerekli 689,15 TL harçtan peşin alınan 131,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 557,23 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 131,92 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen toplam 1.695,10 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1.565,70 TL’nin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin 1.200,00 TL sinin davalıdan 120,00 TL sinin ise davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca—– Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalının yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/06/2021