Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/45 E. 2021/699 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2019/45 Esas
KARAR NO: 2021/699
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28.02.2019
KARAR TARİHİ: 20.10.2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı ——– arasında —– imzalandığını, diğer davalıların bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara kat ihtarının tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi ——- sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilamsız takibe geçildiğini, davalı borçluların haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazları nedeniyle takibin durduğunu, bu nedenlerle davalıların yaptıkları itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalılar vekili, cevap dilekçesinde özetle, faiz oranlarının fahiş olduğunu, davalı şirketin ticari defterleri ile davacı banka tarafndan gönderilen hesap kat ihtarları arasında farklılık olduğunu, cevabi ihtarname ile kat ihtarına itiraz edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın tespiti: Dava, —— alacakların tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
4-Taraflar arasında çekişmesiz olan hususlar: Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında “davalılarla davacı arasında davaya konu sözleşmenin imzalandığı, davalıların icra takibi borcu ödemedikleri” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı tespit edilmiştir.
5-Taraflar arasında çekişmeli olan hususlar: Ön inceleme duruşmasına kadar taraflar arasında çekişme konusu olan hususlar şunlardır:
a-Davalıların davaya konu kredi borcu nedeniyle davacı bankaya ne kadar borçları olduğu,
b-İcra takibindeki asıl borç dışında hesaplanan faiz miktarı, faiz oranları, gelir vergisi, işlemiş faiz ve buna ilişkin oranların doğru olup olup olmadığı,
c-Davacı bankanın, davalılardan isteyebileceği alacak miktarının ne kadar olduğu,
ç-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
d-Davanın tam veya kısmen reddi halinde davalıların kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadıkları.
6-İcra Dosyası: Davaya konu —- dosyası incelendiğinde, davacı — asıl alacak
—-
—-
—-
— ihtarname masrafı olmak üzere toplam;
— sorumlu olmak kaydıyla; alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek——- göre tahsili talep edilmiştir.
Borçlular vekilinin —-sayılı ilâmı uyarınca süresinde kabul edilen itirazı ile takibin durmasına karar verilmiştir.
——- —– düzenlendiği, ———- karşılığının takip tarihindeki — olduğu, toplam sözleşme limitinin —— olduğu, davalılardan —– toplam sözleşme limiti üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzalarının bulunduğu görülmüş vesözleşmeler tablo halinde — tarihli bilirkişi heyet raporunun —- halinde gösterilmiştir.
Buna göre, taraflar arasında aktedilen çerçeve niteliğindeki sözleşmelere istinaden davalı asıl borçluya kredi/krediler kullandırılmak suretiyle söz konusu borcun doğduğu görülmüştür.
8-Sözleşme Hükümlerinin irdelenmesi :
Kefil, borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından da sorumludur. Ancak bu sorumluluğun üst sınırı kefilin sorumlu olduğu azami miktardır. Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktarın açıkça gösterilmesinin nedeni kefili muhtemel risklerden koruma düşüncesidir. —— ifadesinin de, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın kefalet sözleşmesinde gösterilmesi gerektiği hususunu işaret ettiği doktrin tarafından kabul görmektedir. Bununla birlikte —–hükümler karşısında kefalet senedinde belirtilen azami miktarın aşılıp aşılamayacağı tartışılabilir. —– çoğunlukla benimsenen görüşe göre, kefilin sorumluluğu kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktar oranında kabul edilmelidir. Bir başka ifade ile, asıl borcun yanı sıra gecikme faizi, mahkeme masrafları gibi başka borçların toplamının kefalet sözleşmesinde belirtilen kefilin sorumlu olduğu azami miktarı geçmemesi gerekmektedir. —- sorumluluğunun açıkça belirlenmesi şartı getirilmiş, —- sorumluluğunun sınırının her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktarı aşamayacağı düzenlenmiştir.
Kefilin kendi temerrüdünden dolayı ortaya çıkan temerrüt faizleri veya kefilin şahsına yönelik dava ve takip masrafları sorumluluk sınırının dışında kalır. Kefil, kefalet belgesinde gösterilen azamî miktarı aşsa bile, kendi temerrüdünün yasal sonucu olarak işlemiş olan temerrüt faizi ve kefile karşı açılan dava ve takip masrafları, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan kefilden talep edilebilir. Esas borçlunun sorumluluğu kapsamındaki faiz ve dava masraflarının yalnızca azamî sınır içerisinde talebi mümkünken; kefil kendi temerrüdünden ve kendisine yönelik dava masraflarından sınırlamaya bağlı kalmadan sorumludur.
Taraflar arasındaki —– gerek olmadığını, sadece imza hanesinin bulunduğu son sayfasını imzalamış olmasıyla tüm sözleşme hükümlerinin hakkında geçerli olacağını kabul ve tahhüt eder.“ hükmünü içermekte olduğu görülmüştür.
9-Davacı banka alacağının hesabı: Dosya içeriğinde bulunan banka kayıtları üzerinde bilirkişi heyetince yapılan incelemede, Davalıların kullanmış bulundukları aşağıda belirtilen kredi hesaplarının ——- Tarihi itibariyle bakiyeleri aşağıdaki tabloda gösterildiği şekildedir:
10-Hesap kat ihtarnamelerinin incelenmesi: Davacı Bankanın, davalı borçluya —–yevmiye no’lu ihtarnamesinin keşide edildiği , ihtarnamede özetle; “Muhatap ile bankaları arasında aktedilen —–istinaden muhataplardan—– kullandırıldığını, diğer muhtapların müteselsil kefil sıfatıyla borçtan sorumlu oldukları, kredilerin ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının —–alacaklı oldukları. İhtarname içeriğindeki hesap özeti bilgilerinin aşağıdaki tablodaki gibi olduğu;
Fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kullanılan kredilerden dolayı yukarıda belirtilen —- tutarındaki borcun, ödemenin yapılacağı tarihe kadar temerrüt faizi üzerinden işleyecek faiz ve ferileri ile birlikte —– tutarındaki —– edilmesi ihtarında bulunulduğu görülmüştür.
İhtarnamenin davalı borçluların sözleşmede yazılı olan adreslerine gönderildiği, — düzenlenen tebliğ şerhinden davalı borçlunun yetkili çalışanına —— ihtarnamenin imzaladıkları sözleşmede bildirdikleri adreslerine uygun şekilde gönderildiği, tebligatın ——- tarihinde yapılmış olduğu, ihtarname tebliğ şerhlerine ve verilen —- süreye göre, mehil süresinin hitamının hafta sonu tatiline denk gelmesi nedeniyle davalı müteselsil kefillerin —– tarihinde temerrüde düştükleri kanaatine varılmıştır.
11-Temerrüt Faizinin İrdelenmesi: ———, bankaların mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını vade ve türlerine göre serbestçe tespit etmeleri ve bu faiz oranlarını —– bildirmeleri esası getirilmiştir.” şeklindedir.
Taraflar arasında aktedilen sözleşmenin ——–Müşteri temerrüt durumunda — uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın ——- ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanmasını ve bu şekilde hesaplanan faizi, bu faizin vergisini ve diğer eklentilerini ve —–yapacağı her türlü masraflar ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, Bankanın dava konusu kredilere uyguladığı — oranındaki akdi faiz oranının —- fazlası oranında talep edebileceği kanaatine varılmış olup, davacı bankanın ——- oranında yani isteyebileceğinden daha az oranda temerrüt faizi talep ettiği, buna göre istenen faiz oranının sözleşme hükümleri ile uyumlu olduğu görülmüştür.
Öte yandan; ——– hükmüne yeri verilmiş olmakla, her iki tarafı da tacir olan alacaklı ve borçlu yönünden, sözleşme ile serbestçe faiz oranı belirlenmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmaktadır.
—— genelgelerindeki oranın üzerinde olduğundan yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
12-Temerrüt tarihi itibarıyla alacak tutarının tespiti:
—– tarihine kadar geçen —–akdi faiz oranı üzerinden faiz yürütülmek suretiyle temerrüt tarihindeki alacak miktarı aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi hesaplanmıştır.
—-
İşlemiş akdi faizler—– olarak hesaplanmakla birlikte sonraki bölümde taleple bağlılık ilkesi gereği davacı talebi gibi ——- olarak alınacaktır.
—- Bilirkişi heyeti tarafından kredi kartı yönünden yapılan hesaplama aşağıdaki gibidir.
13-Takip tarihi —- itibariyle alacak tutarının tespiti:
—–Yönünden: Davacı —– temerrüt tarihindeki alacağına temerrüt tarihinden takip tarihine—– temerrüt faizi oranı üzerinden faiz yürütülmek suretiyle hesaplanan alacak tutarları; ¸
——–olarak hesaplanmakla birlikte taleple bağlılık ilkesi gereği davacı talebi gibi —- olarak alınmıştır.
——
Olarak tespit edilmiştir. Bilirkişiler —–tarafından düzenlenen ve —– Ek raporundaki hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
14-Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacı bankanın takip tarihi itibariyle; kredi hesaplarından dolayı davalı asıl borçludan asıl alacak yönünden ——– işlemiş akdi faiz yönünden taleple bağlı kalınarak —–alacaklı olduğu, bu kalemler yönünden talebin tam kabulüne karar verilmesi gerektiği, ancak işlemiş temerrüt faizi yönünden icra takibinde istenen alacağın kısmen kabulü ile davacı alacaklının davalı borçlulardan —alacaklı olduğu, fazlaya ilişkin istemin reddi gerektiği, yine —yönünden davacı alacaklının — faizlerin — — isteyebileceği, fazlaya ilişkin talebin reddi gerektiği, — ihtar masrafını da tam olarak isteyebileceği kanaatine varılmıştır.
Davalı —- toplam sözleşme limiti olan — üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet limitleri bulunduğundan ve kefalet tutarları kredilerin asıl alacak tutarlarından daha yüksek olduğundan doğan borcun tamamından sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili icra takibindeki işlemiş temerrüt faizi yönünden hesaplamaya itiraz etmiş ise de, davacı —– gerek ihtarnamede, gerekse icra takibinde faizleri asıl alacağa ilave ederek kapitalize etmediği anlaşıldığından bu faiz yönünden yaptığı itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle, her ne kadar davacı banka takip talebinde ——alacak talebinde bulunmuş ise de, fazlaya ilişkin alacak talepleri ile davacı bankanın temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği halde hesap kat tarihinden itibaren temerrüt faiz yürütmesi nedeniyle faizle ilgili fazlaya ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiş olup, buna göre davalı-borçluların —– sayılı icra dosyasına yaptıkları itirazların kısmen iptali ile; takibin, davacı alacaklını bankanın icra takibindeki talebi gibi davalı—-Yönünden — sorumlu olmak kaydıyla; davalı borçluların —- asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — oranında olmak üzere tahsil tarihine kadar işleyecek — azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda temerrüt faizi ve faizin—– suretiyle devamına, karar vermek gerekmiştir.
15-İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup likit olduğundan, borçlularca icra takibine yapılan itirazda, takipte belirtilen şekliyle borçluların alacaklıya bir borcunun bulunmadığı belirtilmekte ise de, dosyaya ek yapılan kayıtlarda, hesap katında istenen kredi tutarlarının yer aldığı, başkaca bir tahsilat yapılmadığı göz önüne alındığında borca ilişkin yapılan ödemelerden, davacı bankaca dikkate alınmayan tahsilatlardan vs. somut bir bilgi ya da delilden söz edilmesi gerektiği, bu bağlamda borçlu tarafça yapılan itirazın soyut olduğu kanaatine varıldığından, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak, işlemiş faiz ve—- toplamı üzerinden hesaplanan %20 oranında icra inkar tazminatı olan —-davalı —-Yönünden —– sınırlı olmak kaydıyla davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
16-Hükmün tashihi: Mahkememizce verilen kısa kararda iki hususta maddi hata yapıldığı tespit edilmiştir.
Birincisi, davacı-alacaklı tarafından yapılan icra takibinde davalı-borçlu——– talep edildiği halde bu sınırlama kısa kararda gerek asıl alacak yönünden, gerekse icra inkar tazminatı yönünden hükme eklenmemiştir.
İkincisi ise, icra inkâr tazminatı yazılırken hesaplanan miktarın birler, onlar ve yüzler hanesinin silinerek kaydırma yapıldığı yani —– yazıldığı tespit edilmiştir. Kısa kararda icra inkar tazminatının hangi kalemler üzerinden ne oranda hesaplanacağı yazılı olduğundan, icra inkar tazminatı tutarının ——— yazılmış olup, yazılan rakamların yazı hatası olduğu açıktır.
Mahkeme hükümlerinin tashihi ve tavzihine ilişkin yasal düzenlemeler ——- almaktadır.
“Hükmün tashihi” başlıklı 6100 sayılı 304. maddesi “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.
(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” hükmünü haizdir.
Buna göre, kısa kararda yazım hatası yapıldığı anlaşılmakla, kısa karardaki hataların maddi hata olduğu anlaşıldığından ve taraflara gerekçeli karar tebliğ olunmadığından HMK’nin 304. Maddesi uyarınca maddi hatanın taraflar dinlenmeden düzeltilmesi mümkün görülmüş ve belirtilen hataların yazı ve hesap hatasının düzeltilerek, hüküm fıkrasının;
“1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı-borçluların —- icra dosyasına yaptıkları itirazların KISMEN İPTALİ ile; takibin, “davalı—— asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —- oranında olmak üzere tahsil tarihine kadar işleyecek —— azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda temerrüt faizi ve faizin —–uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —-toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan ———- davalılardan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde tashihine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı-borçluların —— icra dosyasına yaptıkları itirazların KISMEN İPTALİ ile; takibin, “davalı —— asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —- oranında olmak üzere tahsil tarihine kadar işleyecek —– azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda temerrüt faizi ve faizin ——–uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —- toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan ———– davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli ————-davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen — yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan ——– davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul edilen dava yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı lehine takdir olunan ——— davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Ret olunan dava yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalılar lehine takdir olunan 61.478,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan —- sınırlı olarak sorumlu olduğundan bu davalı yönünde ——- davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
10-Hükmün tashih edildiği hususunun kısa kararın altına şerh düşülmesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20.10.2021