Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/44 E. 2021/94 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/44 Esas
KARAR NO: 2021/94
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2019
KARAR TARİHİ: 10/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı borçlunun davacıdan —- değerinde ürün aldığını, ürünleri teslim aldığı halde satış bedelini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine —- dosyasında —-tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun yetki itirazı nedeniyle dosyanın ——– sayılı dosyasına sevk edildiğini, davalının borca, takibe, faize, faiz oranına itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalıya TK 35. Madde uyarınca ——- tarihinde tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan faturalı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı davaya cevap vermediğinden tarafların uyuştukları husus bulunmamaktadır.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
– Davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı,
– Davacı tarafın ticari yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği,
-İşlemiş faiz yönünden davacı-alacaklının davalı-borçluyu temerrüde düşürüp düşürmediği, düşürmüşse temerrüt tarihinin ne zaman olduğu,
-Davalı-borçlu temerrüde düşmüşse işlemiş faiz miktarının ne kadar olması gerektiği,
-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-İcra dosyası: Davaya konu —- sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/ alacaklı tarafından davalı/ borçlu aleyhine —– tarihli İlamsız Takipte Ödeme Emri ile;
—fatura,——- —
—–
—– işlemiş faiz-
—-fatura
— işlemiş faiz –
—- fatura
—işlemiş faiz —
—– fatura
—- işlemiş faiz —
—- fatura,
— işlemiş faiz —
—- fatura,
— işlemiş faiz —
—- fatura,
— işlemiş faiz —
— fatura,
— işlemiş faiz —
—– fatura,
— işlemiş faiz —
—- fatura,
— işlemiş faiz —- takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa TTK’nin 1530/7. Maddesi uyarınca —- oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili talepli olarak icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu—-tarihinde tebliğ olunduğu, borçlu vekilinin — tarihinde borca, takibe ve yetkiye itiraz etmesi üzerine takibin ——– tarihli karar tensip tutanağı ile durdurulduğu anlaşılmıştır.
3-Hukuki açıklama: Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf, bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir.
İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK’nin 187, 190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK’nin 200. Maddesinde belirtilen delillerle ispat etmesi gerekir.
Fatura, satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır ve tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Bu nedenle usul ve kanuna uygun olarak tutulmuş olsa dahi davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı iade, iskonto ve borç faturalarına ilişkin ispat yükünün yerine getirilmesi gerekmektedir.
Doktrinde, sayın ——- de “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. —- Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir———— Normal şartlarda alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur.
Satışın yapılıp malın/hizmetin teslim edildiğini ve satışın veresiye yapıldığını davacının ispatlaması gerekir. Bir başka anlatımla bir alacak davasında mal sattığını iddia eden taraf karşı tarafın kabulünde değilse ispat külfeti öncelikle bu iddiayı öne sürendedir. İspatın konusu ise malın teslim edilmesidir. Malın teslim edildiği ispat edilememiş ise davalı borçlunun herhangi bir ispat külfeti altında olduğu söylenemez. Eğer alacaklı davacı malın teslimini sevk irsaliyesi ya da başkaca borçlunun imzasının içerir bir belge ile ispat ettiğinde bu kez teslim edilen malların bedelinin ödendiğini ispat külfeti davalı borçluya geçecektir.
HMK m.222/4’de “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” hükmü yer almaktadır. Bu madde uyarınca, kapanış tasdikleri yapılmayan defterlerin sahibi aleyhine delil kudretine haizdir.
4-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
4-a)Asıl alacakla ilgili inceleme ve değerlendirme: Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konularının tespiti kapsamında mali müşavir bilirkişi tarafından, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmaması nedeniyle davacının defter, kayıt ve belgeleri, bilanço ve gelir gider cetvelleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle yine yukarıda belirtilen hukuki açıklamalar ışığında uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından davacının, yapılan defter incelemesiyle, uyuşmazlık konusu alacağın —— yılında taraflar arasında yapılan alım-satımdan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalının —- numarasıyla kayıtlı olduğu, —– tarihli evrakıyla tespit edilmiştir.
Davacı —— yapılan defter incelemesinde, TTK’nin 64-65 ve 66.maddeleri uyarınca ——— defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı ve ticari defterlerin sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalıya —- yılında kesilmiş olan faturalar ve miktarları aşağıdaki gibi tespit edilmiştir.
Yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafından davalıya —- faturanın toplam tutarının —- olduğu, ancak davalının, faturalara ——- ihtarnamesi ile itiraz ettiği ve “fatura asıllarının davacıya gönderildiği” hususunda ihtarname gönderdiği ve ihtarnamenin —tarihinde davacı adına —- tarafından teslim alındığı tespit edilmiştir. İhtarname ile iade edilen faturalar aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
Davalı tarafından gönderilen ihtarnameye karşılık, davacı tarafından ——— karşı ihtarında ——ade olmadan faturaların iade olamayacağını, bunun üzerine faturaları kabul edeceğinizi beyan ederek tarafınızla yapılmış olan görüşmede mutabakatlık sağlanıp iş bu ihtarname ekinde faturaların tarafınıza gönderildiğini, ihtaren bildiririz.” şeklindeki ifadelerle faturaların tekrar davalıya gönderildiği, ancak muhatabın işyerinin kapalı olması nedeniyle en yakın komşusuna sorulup, ilgili muhtarlığa tebliğin yapıldığı ve tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı tespit edilmiştir.
Davacı şirketin—— ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda, davalıya satmış olduğu ürünlerin sevk irsaliyelerinin aşağıda detayı verilmiş şekilde düzenlenmiş olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalıya düzenlenen sevk irsaliyeleri incelendiğinde; irsaliyelerin teslim alan bölümünde davacıya ait kaşe ve imzaya, teslim alan bölümünde ise yine teslim alanların ismi ile imzalarının bulunduğu ve ayrıca davacı tarafından davalıya düzenlenmiş olan ——- tutarındaki faturaya ait düzenlenmiş bir sevk irsaliyesinin davacı tarafından sunulmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından kök bilirkişi raporu düzenlendikten sonra bu faturayla ilgili olarak yapılan itiraz ve sunulan itiraza konu —- numaralı sevk irsaliyesi incelendiğinde, sevk irsaliyesinin —— açıklamasıyla düzenlenmiş olduğu, bununla birlikte teslim eden ve teslim alan bölümlerinde—— kaşenin olduğu, teslim alan bölümünde ise———- yazdığı ancak söz konusu irsaliyenin teslim alan ve teslim eden taraflarından imzalanmamış olduğu tespit edilmiştir.
Yine —- dava dosyasına ibraz edilen —- numaralı evrakın ekinde ibraz edilen —- incelendiğinde; davalının gerek—- döneminde davacı—– tarafından kendisine düzenlenen faturaları — formuyla ilgili vergi dairesine bildirmemiş olduğu anlaşılmakla birlikte davalı tarafın —- bildiriminin özetinin incelenmesiyle, davalı tarafın ——–bildirimde bulunduğu tespit edilmiş ancak bu bildirimlerin hangi aylarda yapıldığı ve hangi faturalara ilişkin olduğu anlaşılamamıştır.
Bu nedenle, davacı tarafça düzenlenen —— tutarındaki fatura içeriğinin davalı—- edilip edilmediği hususunda tespit yapılamadığı ve davacının bu —— faturaya ilişkin malı davalıya teslim ettiğini kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili, davacının düzenlediği —- celbini talep etmiş ise de, davacının ticari defter ve kayıtları incelenmiş olup, itiraza konu —- fatura davacının defterlerinde kayıtlı olduğundan, —- istenmesinin davaya katkısı olmayacaktır. Burada önemli olan bu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması veya — formlarında bulunması olup, Mahkememizce —- formları istenmiş, bilirkişi tarafından yapılan incelemede talebe konu—- içinde yer aldığı tespit edilememiştir. Davacı da, bu faturaya ilişkin mal teslimini ispat edemediğinden davacının —-alacak isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının ticari defterlerinde davalıya ait —- yılı muavin defter incelendiğinde, davalı tarafından davacıya —- içerisinde yapılan herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiş ve aşağıya alıntılanmıştır.
Davacının —– fatura düzenlemiş olduğu tespit edilmiş, ancak davalı tarafından yapılmış herhangi bir ödemeye rastlanmamıştır. Bununla birlikte davacının ticari defterlerinde davalıya ait —- incelendiğinde davacı alacağının—— tarihine devrettiği saptanmıştır.
Davacının yapılan defter incelemesinde; davacının faturaların kesilmiş olduğu aylara ilişkin olarak—– bildirimlerinde, davalıya kesmiş olduğu faturaları mali açıdan da ilgili —- aşağıdaki şekilde bildirmiş olduğu tespit edilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş olan miktarlar ilgili—– aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
Davacı tarafından ——–bildirimlerinin belge adedi yönünden düzenlenmiş faturalarla uyumlu olduğu ancak tutar yönünden düzenlenmiş faturalarla uyumlu olmadığı saptanmıştır.
Buna göre, bilirkişi raporu teknik bakımdan dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla yapılan tespitler bakımından hükme alınmış ve yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının —- dolayı alacaklı olduğunu ispatlayamadığından, bunun dışında kalan toplam —- faturaya ilişkin malları davalıya teslim ettiğini kanıtladığı anlaşıldığından davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle asıl alacak olarak —- alacaklı olduğu ve davacının, bu miktar üzerinden itirazın iptalini istemekte haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
4-b)Temerrüt ve işlemiş faiz yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı icra takibinde işlemiş ve işleyecek faiz yönünden TTK’nin 1530/7. Maddesi uyarınca temerrüt tarihinden itibaren faiz isteminde bulunmuştur.
Davacının faiz talebine konu TTK’nin 1530/7. maddesi “Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını —— tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.” şeklindedir.
TTK’nin 1530/7. Maddesiyle ilgili olarak,———–sayılı emsal nitelikli ilâmının ilgili kısmında;
“İki tarafa borç yükleyen sözleşmelere ilişkin ifa sırası, 6098 sayılı Kanun’un 97. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. ——— sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları hükmünü haizdir.Bu itibarla taraflar arasındaki satım akdinde aynı anda ifa kuralının aksinin yani veresiye bir satımın kararlaştırıldığı iddia ve ispat edilmediğine göre, temerrüt tarihinin hesaplanmasında 6102 sayılı TTK ‘ nın 1530. maddesi hükümleri değerlendirilerek sonucuna göre işlemiş temerrüt faizinin belirlenmesi gerekir.
Ayrıca, tarih itibariyle davada uygulanması mümkün olan ——— maddesinde de mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiştir.
Bu madde uyarınca davalının temerrüde düşürülmesi için önceki kanuni düzenlemelerdeki gibi mutlaka bir temerrüd ihtarının gönderilmesine gerek yoktur.
TTK’ nın 1530. maddesinin uygulanabilmesi için;
1- Türk Ticaret Kanununun 1530’uncu maddesinin uygulanabilmesi için borç ilişkisinin taraflarının ticari işletme olması gerekir.
2-Borcun sadece mal ve hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden doğmuş olması gerekir.
3-Davacı-alacaklının şirketin bu hükme dayanarak borçluyu temerrüde düşürebilmesi için kendisinin kanun veya sözleşmeden kaynaklanan tedarik borcunu yerine getirmesi gerekir.
4- Davalı-borçlu şirketin sözleşmede veya TTK’nın 1530. maddesinde düzenlenen süreler içerisinde borcunu ödememiş olması gerekir.
Somut olayda taraflar tacirdir. Davacı şirket davalı şirkete faturalarda yazılı gıda maddelerini tedarik etmektedir. İrsaliyeli fatura fotokopilerine göre davalı şirket faturaya konu malları teslim almış ancak bedellerini ödememiştir.
Taraflar arasında ödeme gününü de belirleyen yazılı bir sözleşme de yoktur.
6102 sayılı TTK ‘ nın 1530/4. maddesi uyarınca taraflar ödeme süresini kararlaştırmamış ise, borçlu -davalı şirket ;
a- Faturanın veya eş değer ödeme talebinin davalı- borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda,
b-Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya
hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda,
c- Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda;,
d-Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirip muayene etme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini,kabul veya gözden geçirmenin—– gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda,davalı- borçlu şirket ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşecektir.
Somut olayda, davalı-borçlu şirket, davacı-alacaklı şirket tarafından takibe konu edilen faturaları, fatura tarihinde kendi ticari defterlerine işlemiş,faturalara da itiraz etmemiş olduğundan ,fatura kapsamındaki malların ticari defterleri faturaların işlendiği tarihte davalıya teslim edildiğinin kabulu gerekir. Bu durumda faturaların herbirinin davalının ticari defterlerine işleniş tarihlerini takip eden otuz günlük sürenin sonunda davalı- borçlu şirketin temerrüde düştüğünün kabulu gerekir.
Buna göre takibe konu fatura ve alacaktan;
a—— bedelindeki alacağın , bu fatura tarihini takiben — tarihinde temerrüt gerçekleşmiştir.
b- —-faturadan talep edilen alacak için , bu fatura tarihini takiben —günün sonunda — tarihinde temerrüt gerçekleşmiştir
c—– bedelli faturadan talep edilen alacak için , bu fatura tarihini takiben — günün sonunda —- tarihinde temerrüt gerçekleşmiştir.
6102 sayılı TTK ‘ nın 1530/7. maddesince alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hallerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek
asgari giderim tutarı, —– tarafından her yıl ocak ayında ilan eder. ——— öngörülen ticari işlere uygulanacak temerrüt faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.
———– uyarınca, bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını—larak belirlemiştir.
Bu durumda takip konusu alacağın ve dayandığı faturalar nazara alınarak ;
a- —- bedelli faturadan talep edilen — bedelindeki alacağın , bu fatura tarihini takiben —- tarihinde temerrüt gerçekleşmiş olup —- tarihine kadar toplam —- temerrüd faizi işlediği ,
b- — faturadan talep edilen alacak için , bu fatura tarihini takiben — sonunda — tarihinde temerrüt gerçekleşmiş olup — tarihine kadar toplam— temerrüd faizi işlediği ,
c—– bedelli faturadan talep edilen alacak için , bu fatura tarihini takiben — tarihinde temerrüt gerçekleşmiş olup ——– temerrüd faizi işlediği anlaşılmış olup, davalının icra takibine itirazının bu miktarlar nazara alınarak kısmen iptali gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir.” görüşlerine yer verilmiştir.
Müsnet davada, davacı tarafından düzenlenen toplam ———– mal satımına ilişkin fatura davalı tarafa tebliğ edilmiş olup, davacı, davalıya karşı olan teslim borcunu yerine getirmiş, ancak davalı-borçlu sözleşmede veya TTK’nın 1530. maddesinde düzenlenen süreler içerisinde borcunu ödememiştir.
Bu nedenlerle, davacının her bir fatura tarihinden itibaren ———gün geçtikten sonra 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizinin 8 puan üzerini isteyebileceği kanaatine varılmıştır.
TTK.m 1530/7 “Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını ——ayında ilan eder.” Hükmü çerçevesinde yapılan incelemede — yılları için uygulanacak faiz oranının—— tespit edilmekle ödenmeyen alacaklar için temerrüt tarihlerinden takip tarihine kadar yıllık ——- uygulanacaktır. Tek başına fatura; malın teslim edildiğini, işin görüldüğünü, borcun ifa edildiğini göstermez. Uyuşmazlık halinde, malın teslim edildiğini, işin yapıldığını vs. borcun ifa edildiğini faturayı düzenleyip gönderenin — usulüne uygun olarak ispat etmesi gerekir—- Bu çerçevede yapılan incelemede; davacının kestiği —–tutarındaki faturaya ait düzenlenmiş bir sevk irsaliyesinin bulunmadığı anlaşılmakla aşağıda—- fatura hesaplama dışı tutularak değerlendirme yapılacaktır. Buna göre;
Hesap tablosundan görüleceği üzere; takip tarihi itibariyle —- asıl alacak hesaplanmıştır. Buna göre ödeme emrinde ———asıl alacak istendiği anlaşılmıştır.
Temerrüde uğramış asıl alacaklar için takip tarihi itibariyle —- işlemiş faiz hesaplanmıştır. Buna göre ödeme emrinde————işlemiş faiz istendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından yukarıda belirlenen ilkelere göre yapılan hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmasına karar verilmiş ve davacının, davalıdan takip tarihine kadar —- işlemiş faiz isteyebileceği, işleyecek faiz yönünden ise ———— asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TTK’nin 1530/7. Maddesine göre 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizine %8 eklenmek suretiyle değişen oranlarda hesaplanan temerrüt faizi işletilmesi talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
4-c)İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar tarafların ticari defter kayıtlarına göre likit olduğundan ve daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan ——– asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun — sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin, — asıl alacak ve —- alacak ile işleyecek faiz yönünden —- asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TTK’nin 1530/7. Maddesine göre 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizine %8 eklenmek suretiyle değişen oranlarda hesaplanan temerrüt faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA,
2-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki 171.616,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 68.456,34 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 12.103,38 TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 5.010,71 TL harç olmak üzere toplam 17.114,09 TL harçtan mahsubu ile bakiye 51.342,25 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 112.103,38 TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 5.010,71 TL harç olmak üzere toplam 17.114,09 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen toplam 2.293,30 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 2.103,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 189,93 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1.maddesi uyarınca 63.007,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
9- ——- bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.210,70 TL’sinin davalıdan, kalan 109,30 TL’sinin davacıdan tahsili ile ——–gelir olarak kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———-Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.10/02/2021