Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/414 E. 2023/177 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/414 Esas
KARAR NO: 2023/177
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2019
KARAR TARİHİ: 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili 04.07.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının, davacı şirkete —- tarafından kayyım yönetim kurulu üyesi ve —– olarak atandığını, bu vasıflarla görev yaptığını, daha sonra ——– tarafından görevden alındığını, görevini ifa ettiği dönemde, davacı şirkete bağlı şirketlerden aldığı ve bu şirketler tarafından davacı şirkete bedelleri fatura edilip yansıtılan ve davacı şirketinde davalıya fatura ettiği muhtelif ürün alımları gerçekleştirdiğini ve bedellerini davacı şirkete ödemediğini, bu şekilde alınan ürünlerin toplam tutarının; 160.629,14 TL olduğunu, kullanımında olan şirkete ait kredi kartıyla şirkete ait olmayan harcamalar yaptığını ve bu sebeple oluşan borç tutarının; 189.320,90 TL olduğunu, davacı şirketten —-masraf avansı olarak nakit para çekti söz konusu masraf avanslarını iade etmeyerek zimmetinde tuttuğunu, Davalının bunun dışında —– tutarında özel uçuş gerçekleştirdiğini, söz konusu uçuşlarla ilgili gider için davacı şirkete fatura düzenlendiğini, davacı şirketin de davalıya söz konusu tutarları fatura etmek suretiyle alacaklı hale geldiğini, davalının şahsi uçak kullanımları kapsamında—– tarafından davacıya kesilen yansıtma faturası sebebiyle —– davalı borcunun bulunduğunu, İşbu alacakların tahsilinin temini için—– dosyasından icra takibi yapıldığını, yapılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini, icra takibinin durmasına sebebiyet verildiğini, davalı itirazlarının tamamen haksız olup asıl amacının alacağın tahsilini geciktirmek olduğunu belirterek icra takibine yapılan itirazın iptaline, icra takibinin takip talebinde yazılı esaslarla devamına, asıl alacak tutarları için avans faizi, döviz alacakları için bankaların döviz mevduatına uyguladığı faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, asıl alacak tutarlarının —— az olmayacak şekilde tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 20.11.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddia ve taleplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6723 sayılı kanun gereği kayyım olarak atanan kişilere dava açılamayacağını, yasanın çok sarih metinden de anlaşılacağı üzere zarar-ziyan iddiaları için herhangi bir sınırlama olmaksızın bütün kayyım atanan şirketlerde dahi atanan kayyımlar aleyhine değil ancak devlet aleyhine dava ikame edebileceklerini, devlet zarar ödemesi yaparsa ancak rücu edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 30.10.2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Davacı tarafından tutulan cari hesapların güvenilirliğinin şüpheli olduğunu, bilirkişinin tespit ettiği rakamların doğru olmadığını, müvekkiline ait —– hesabından yapılan, —— avans iadelerinin davacı carilerine işlenmediğini, avans hesaptan düşülmediğini, bu havalelerin davacı cari hesabına işlenmemesinin davacının cari hesaplarını tartışmalı hale getirdiğini, bu ödemelerin ödeme günündeki kur üzerinden avansa mahsup edilmesi gerektiğini, Davacı tarafından kesilen faturaların müvekkilinin sevk irsaliyesi ile teslim aldığı ürünler olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kesilen faturaların usul ve yasaya aykırı olduğunu, hayatın olağan akışına da aykırı şekilde müvekkiline keyfi fatura düzenlendiğini, düzenlenen faturalardan bazılarının ise —– ile gazilerine yardım amaçlı müvekkili tarafından alınmış ödemeleri de müvekkile ait —- no.lu hesaptan yapıldığını, ——– ödemelerinin yapıldığını, bu ödemelerin cariye işlenip işlenmediğinin meçhul olduğunu, davacı tarafından iddia edilen ve müvekkiline kesilen faturaların müvekkiline teslim edilip edilmediği sevk irsaliyelerinin dosyaya celp edilerek incelenmesi gerektiğini, dosyaya beyan edilen mobilya faturalarının müvekkilinin şahsi kullanımı ile ilgisinin olmadığını, sevk irsaliyelerinin celp edilerek müvekkili tarafından teslim alındığının tevsikinin gerektiğini, bu sebeple davacının mobilya faturalarının usulsüz ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafından özel kullanım sebebi ile müvekkiline rücu edilen uçak faturalarını kabul etmediklerini, özel kullanımdan kasttan müvekkilinin iş ile ilgili olmayan şahsi işleri için uçak kullanmasının anlaşıldığını, ancak aşağıda beyan edilen sebepler muvacehesinde davacının iddiaları asılsız olduğunu,——-olduğu şirketin —–ziyarete gittiğini, iş seyahati olup, şahsi bir seyahat değildir, yönetim ile birlikte seyahat edildiğini, bu uçak seyahati yolcularının isimleri ilgili firmadan talep edildiğinde müvekkilin tek başına şahsi işi için değil, şirket yönetimi ile beraber iş seyahati yaptığı anlaşılacaktır. ———— müvekkile ait bir uçuş değildir. —- muhatap firmadan sorulması halinde müvekkilin bu uçuşu yapmadığı, faturanın müvekkil işten ayrıldıktan 1 ay sonra gıyabında 25.12.2017 tarihinde müvekkile yansıtıldığı görüldüğünü, irsaliyesi de olmadığını,—– uçuş müvekkile ait bir uçuş olmadığını, uçak yolcularının muhatap firmadan sorulması halinde müvekkilin bu uçuşu yapmadığını, faturanın müvekkil işten ayrıldıktan 1 ay sonra gıyabında 25.12.2017 tarihinde müvekkile yansıtıldığı görüldüğünü, İrsaliyesi de olmadığını, 4-20.12.2017 tarihli ———- Bu uçuş müvekkile ait bir uçuş değildir. Uçak yolcularının muhatap firmadan sorulması halinde müvekkilin bu uçuşu yapmadığı, faturanın müvekkil işten ayrıldıktan 1 ay sonra gıyabında 25.12.2017 tarihinde müvekkile yansıtıldığı görülmektedir. İrsaliyesi de yoktur. Dosyaya sunulan uçuş faturaları arasında, 27.10.2016 tarihli —— Fatura cari alacakta gösterilmemiştir Müvekkil bu seyahati —- yapmış, terör örgütü —- yapılanmasını fesh ederek yeni bir bayi yapılanması-depo yapılanması amacı ile yapmıştır. Müvekkilinin ——- seyahati iş seyahati olarak niçin kabul edilmediği, müvekkile fatura düzenlendiği izaha muhtaçtır. Bu sebeple davacının bu kalemdeki talepleri keyfi, hukuksuz, mesnetsiz, irsaliyesizdir. Kabul etmiyoruz.”——-faturasındaki harcamaların müvekkile ait olmadığını, fatura içeriği incelendiğinde, düşük adetli parçaların 5,6,7,8,9,10 yaşındaki çocuklar için alınmış muhtelif giyim eşyası olduğunun görüldüğünü dava konusu faturada geçen giyim eşyalarının adetleri olsun, 4,5,6,7,8,9,10 yaş gibi çocuklar için üretilmiş eşyalar olsun hiçbirinin müvekkilinin şahsi kullanımında olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının diğer talepleri gibi belgesiz ve asılsız olduğunu, Müvekkiline tahsis edilen kart ile yapılan harcamaların, müvekkilinin davacı şirket —– sebebi ile ———, temsil giderleri için yaptığı harcamalar olduğunu, —– tarihinde müvekkili işten ayrıldıktan sonra, muhasebe döneminin son günü, müvekkilinin gıyabında muhasebeleştirildiğini, evraksız, dayanaksız ve yasaya aykırı olduğunu, faturasız ve irsaliyesiz olduğunu, ticari defter tutma ve ticari alacak tekniğine aykırı olduğunu, davacı şirketin şu andaki ——tahsis edilen kredi kartı ekstrelerinin mahkemeniz dosyasına celp edilerek gerek şehir içi gerek şehir dışı seyahatlerinde konaklama, yemek, ulaşım, temsil giderlerini nasıl karşıladığının karşılaştırılmalarını talep ettiklerini, Kayyım olarak atanan müvekkilinin —- göre kamu görevlisi statüsünde olduğunu, 5271 sayılı CMK 133/5 m. gereğince aleyhine dava ikamesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek haksız ve açıkça hukuka aykırı dava açan davacının, dava tutarının —–az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı tanığı —-Ben davacı —-halen çalışmaktayım—– olarak ve Başkan vekili olarak görev yapmakta idi, bende bu şahsın sekreteri idim, bu şahıs daha sonra görevden alındı, usulsüz işlemler yapıldığına dair bir kısım söylentiler duyduk, ben net olarak bunların ne olduğu bilmiyorum, Şahsi işleri için ——- özel uçağını kullandığı, bu sebeple şirketi zarara uğrattığı söylentileri oldu, normal periyodik işlemlerde, sekreteri olduğum için seyahat, toplantı işlerini, planlarını ben yapardım ancak bazı zamanlar ben imza için kendisini aradığımda, programın ve planların dışında bana ben seyahatteyim diyordu, detayını söylemezdi, ne için ve nasıl gittiği, nereye gittiği hususunda bana bu durumlarda bilgi vermezde, bazen gittiği yerden bana telefon edip, dönüş için bilet almamı isterdi, ama nasıl gittiği ne için gittiği konularında bilgim yoktu, alacak verecek işleri, miktarı konularında benim bir bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı —– bende burada idari işler müdürü ve şirket kurucusu olarak çalışmaktaydım.—– ———. —– seneye kadar çalıştı. Şirketin——- değil de sonradan öğrendiğimize göre özel işi için gittiğini duyduk. Biz şirket olarak masraflarını karşıladık. Daha sonra kendi menfaaetleri karşılığında kullanıldığını duyduk. Biz bunu basından da duyduk. ——- sebebiyle —– giden uçuşunda—– kadar masrafı oldu, ——- uçuşunda da ——- kadar harcaması oldu. Bu harcamalar holding tarafından ödendi. Bilgim görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
—– Talimat yazısı neticesinde Bilirkişi —– bilirkişi raporunda; Davalının davacı grup şirketlerden aldığı ve bu şirketler tarafından davacı şirkete bedelleri fatura edilip yansıtılan ve davacı şirketin davalıya fatura ettiği ürün alımları toplam tutar —— Davalının şirkete ait kredi kartıyla yaptığı ve şirkete ait olmayan harcamalar toplamı 189.320,90 TL, Davalının iade etmeyip zimmetinde tuttuğu masraf avansı;—-, Davalının —– gerçekleştirdiği özel uçuşlar nedeniyle davalıya fatura edildiğini, Mahkemenin tespit yapılmasını istediği hususlarda yapılan inceleme Sonuçlarında dava dilekçesinde yer alan iddiaların düzenleniş sırasına göre: Davalının, gurup şirketlerden aldığı ve bu şirketlerinde yansıttığı faturalar toplamı 160,629,14 TL’nin,—– Şirkete iade edilmeyen masraf avansı olarak toplam ———nedeniyle davalıya yansıtılan —— davacı şirket resmi muhasebe kayıtlarında davalıdan alacak olarak kayıtlı olduğunun saptandığının bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi —- tarafından sunulan 01.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının, şirket kredi kartıyla —- tarihleri arasında yapmış olduğu harcama tutarı toplamının: 106.115,42 TL olduğunun tespit edildiği, bu harcamalardan 20.976,89 TL’sinin şirket faaliyetleriyle ilgili olması sebebiyle davacının kabul ettiği, kalan diğer: 85.136,83 TL’yi ise, kabul etmeyerek şirket kayıtlarında gider olarak —— kaydettiği, söz konusu giderle ilgili yevmiye kaydına rastlanılmadığı, dolayısıyla davacının, kabul edilmeyen: 85.136,83 TL kadar tutarı, davalının cari hesabına alacak olarak kaydettiği, ancak davalının, kredi kartıyla yapılan bu harcamaların ne kadarının işiyle ilgili olup, olmadığının tam olarak kestirebilmesinin mümkün olmadığı, 85.136,83 TL tutarındaki harcamanın gider kabul edilmeyerek davacının borç hanesine yazılmasının tam olarak anlaşılamadığı, davalı tarafından yapılan harcamaların faaliyet dışı harcamalar olup olmadığını kanıtlama görevinin ise davacıda olduğu, ancak kanıtlanabildiği takdirde davalıdan istenebileceği, Davalının, davacı şirketten aldığı ve fakat ödememiş olduğu: —- tutarlarındaki avanslardan dolayı, davacı şirkete borçlu olduğunun davalı kayıtlarından tespit edildiği, ancak alınan avansların neredeyse tamamının yapılan seyahatlerden oluştuğunun şirket kayıtlarından tespit edildiği ve bu seyahatlerin işle ilgili olabileceği düşüncesi Ve sebebiyle kendi şirketince giderleştirilmesi gerektiğinin ——, ancak yapılan seyahatle ilgili alınan şirket karar/kararlarının mevcut olmaması halinde ve bu seyahatlerin iş amacına yönelik değil de davalının kişisel amaçları için kullanıldığının kanıtlanması halinde (böyle bir kanıtın da henüz davacı tarafından ortaya konulmadığı), davacı şirketin söz konusu avans tutarlarını davalıdan talep etme hakkının doğabileceği, Davacının muhasebe kayıtlarından, davalının muhtelif firmalardan fatura karşılığı yapmış olduğu alımların tutarının: 160.629,14 TL olarak hesaplandığı, Davalının söz konusu alışlarından dolayı, davacının alınan ilk 9 adet faturayı grup içi şirket olması nedeniyle bunları yansıtma faturası olarak kestiği, diğer 6 adet fatura için ise yansıtma faturası kesmeyerek bunlar doğrudan gider olarak kaydettiği, harcamaların şahsi olup, olmamasıyla ilgili olarak dosya üzerinden yapılan incelemelerde ise, davalının, davacıya ödettirmiş olduğu fatura içerikleri üzerinden yapılan incelemelerde davalının, şahsına ait olacak şekilde herhangi bir harcamada bulunduğunun tam ve kesin olarak tespit edilemediği, yapılan harcamaların daha ziyade sosyal amaçlı oldukları kanaatine varıldığı, davalının, mutat olmayacak şekilde davacının parasıyla hediye vb. gibi harcamalara yönelik herhangi bir harcamada bulunduğunun da tam ve kesin olarak tespit edilemediği, Davalının gerçekleştirdiği özel uçuşlar nedeniyle kendisine yansıtılan faturalar açısından; —- tarafından—- no.lu faturanın —– hatları arası uçuş bedeli olarak: — tespit edildiği, grup şirketi —-no.lu fatura ile söz konusu uçuşu davalıya yansıttığı, —- tarafından—- havalimanları arası uçuş bedeli olarak:—— tespit edildiği, aynı şekilde —– tarafından —— bedeli olarak: ——- tespit edildiği ve —— olarak yansıttığı, davacı şirket ise düzenlediği —– fatura ile toplam:—– söz konusu iki faturayı tek fatura olarak düzenleyerek, davacı şirkete —– davalıya yansıttığı,—-tarafından davacı şirkete düzenlenen —-nolu faturanın —— —– bedeli olarak toplam: —— tespit edildiği ve davacı şirket tarafından söz konusu faturanın —- nolu fatura ile davalıya yansıtılmış olduğu, toplam bu işlemler sonucunda, özel uçuşlar ” dolayısıyla davacı kayıtlarında —- alacak kaydının bulunduğunun tespit edildiği, ancak davalı tarafından yapılan bu seyahatlerin, görevinin dışında özel amaçlı uçuş seyahatleri oldukları hakkında davacının iddialarının olması halinde, bunları kanıtlamanın davacı tarafa ait olduğu, nitekim mahkemenin —-gönderdiği müzekkereye cevaben gelen —– tarihli yazıda davalıya düzenlenen faturalar ve yolcu manifestosuyla ilgili olarak: “Düzenlenen ilk üç faturanın şirket kayıtlarında yer aldığı, dördüncü faturanın ise ——– şirket kayırlarında yer almadığı, ———saklanma süresinin 3 ay ile sınırlı olması sebebiyle 3. Ay sonunda imha edildiği ve bu nedenle de istenen yolcu bilgilerinin mahkemeye gönderilmediği” şeklinde bilgiye ulaşıldığı tespitinin yapılarak mahkemeye gönderildiği ve bunun sonucu olarak, davalı hakkında yurtiçi seyahatlerde uçuş bilgileri konusunda yeterli bilgiye ulaşılamaması ve ayrıca kesilen yansıtma faturalarının içeriğinin tam olarak anlaşılamaması gibi nedenlerle, davalı hakkında özel uçuşlar ileri sürülerek davalıya bedel ödettirilmesi düşüncesinin tam olarak yerine oturtulmadığı ve bu nedenle bu konuda herhangi bir şey söylemenin mümkün olamadığı, Tespit ve sonuçlarına ulaşıldığının bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi Prof.—- tarafından sunulan—– tarihli Ek bilirkişi raporunda; —- tarihli fatura kapsamında davacının alacağının —- olduğunu açıklamasının istenmesine, Bilirkişiden yine davaya konu icra takibinin —–olmasına göre, bu miktarlar üzerinden davacının davalıdan ne kadar alacaklı olduğunu da hesaplaması gerektiğinin ihtarına, diyerek, tarafımdan yukarıdaki taleplerin cevaplanmasının istendiğini, ——– havalimanları arası uçuş bedeli olarak toplam: — tespit edildiği kök raporda belirtilmiş ve davacı şirket tarafından söz konusu bu faturanın da —— nolu fatura ile davalıya yansıtılmış olduğu ifade edilmişti. Aynı şekilde —- no.lu faturanın —- tespit edildiği ve bunun —- olarak karşılığı olan—- de kayda geçirildiği düşünüldüğünde; Davacının Toplam Alacağı: —- olarak hesaplandığı, kısaca, Davacının uçuşlar nedeniyle davalıdan toplam alacağı: —- olduğu, İcra Takibindeki Davacı Alacağının Tespitiyle İlgili Olarak; davaya konu icra takibinin —- olmasına göre, bu miktarlar üzerinden davacının, davalıdan ne kadar alacaklı olduğunun da hesaplamasının talep edildiği, Mahkemenin talebine dönük olarak yukarıdaki soruyu cevaplamadan önce, davacı şirketin kendi kayıtlarından tespit edilen asıl alacakların ne kadar olduğunun tespitinden yola çıkmak daha yararlı olacağını, Şirket kayıtlarından yapılan tespitler doğrultusunda; Davacının, davalıdan talep edebileceği asıl alacaklar tutarı aşağıya özet olarak çıkarıldığını,
ASIL ALACAKLAR
TL OLARAK DÖVİZ OLARAK
5.876,22 17400 USD
160.629,14 10000 USD
104.034,02 8260 USD
126.705,10 35.660,00 TOPLAM USD
397.244,48 10.774,00 EUR Nitekim davacının, icra takibi için icra dairesine sunduğu asıl alacak rakamların da bunlar olduğunu, İcra takibinde ayrıca bu rakamlara işlemiş faizler de dâhil edildiğini, Davacı şirket, döviz cinsinden olan —– alacaklarını o günkü geçerli kurlara göre TL’ye çevirerek kayıtlarına aldığını, Davacı şirket tarafından kayıt alınan ve dosya kapsamında davacıdan talep ettiği her türlü gider ve harcamalara ait tutarlar özet olarak aşağıya çıkarıldığını, Özetlemek gerekirse; Davacı şirket kayıtlarında, davalıya ait yer alan gider ve harcamalar tutarının, yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere: —— olduğunu, davacı şirketin, dövize çevirerek kayıtlarına aldığı bu alacaklarını dövizli alacak olarak takip ettiğini, Davacı, icra takibi yoluyla alacaklarının tahsiline başvurma aşamasında, bu söz konusu dövizli alacaklarını döviz cinsinden yeniden talep etmiş ve bu alacaklarına ayrıca avans faizi de işlendiğini, Dolayısıyla yeniden dövize çevrilen ve üstüne de faiz işletilen alacaklar rakamı icra takip tarihi itibariyle: —– şeklinde oluştuğunu, sonuç olarak, mahkemenin ——- değerleri üzerinden, davacının davalıdan olan alacağının hesaplanmasına temel teşkil eden bu söz konusu rakamlar, icra dosyasından alınan rakamlar olup, bu rakamlar üzerinden tarafımdan hesaplama yapılması talep edildiğini, Dava tarihi —- itibariyle alınacak —– aşağıya çıkarıldığını, ——- Dava Tarihindeki Kur Değeri:5,6292 TL olduğunu, Buna göre; 12.479,54 EURO x 5,6292 — 79.299,99 TL, 41.771,56 USD x 5,6292 — 235.140,47 TL, Toplam: 314.440,45 TL olduğunu, buna TL değerli alacak eklendiğinde: 314.4402,25 * 487.090,18 — 801.530,63 TL, davacının davalıdan alacağı miktar olduğunu, asıl alacak tutarı söz konusu olduğundan, işlemiş faizler dikkate alınmadan, ancak kur değerine sadık kalarak hesaplamalara yer verildiğini,
ASIL ALACAKLAR – TL DÖVİZ ALACAKLAR USD-EUR
5.876,22 USD EUR
160.629,14 17400 10.774,00
104.034,02 10000
126.705,10 8200
397.244,48 35.660,00
Hesaplamalar; USD Dava Tarihinde Kur Değeri TL
17.400,00 6,3544 110.566,56
10.000,00 6,3544 63.544,00
8.260,00 6,3544 52.487,00
TOPLAM : 226.597,00
EUR
10.774,00 5,6292 60.649,00
TOPLAM: 287.246,90
TLDEĞERLİ ASIL ALACAK: 397244,48
TOPLAM ALACAK: 684.491,38
Davalı Avans Geri Ödemesi: -57.500,00
TOPLAM NET ALACAK: — 626.991,38
Yukarıdan da görüleceği üzere; Davacının, davalıdan faiz işletilmeksizin ve fakat kur değerlemesi (dava tarihindeki) yapılmış haliyle, Toplam Net Alacağı: 626.991,38 TL olarak hesap edildiğini, mahkememizce uygulanacak faiz konusunda vereceği karar burada önemli olacağını, mahkememiz dilerse, davalının şahıs olması sebebiyle akdi faiz oranını uygulamayı uygun görebileceği gibi, temerrüt faizini de uygulanabileceğini, avans faizi daha ziyade hükmi şahıslara uygulanmakta olduğnu, tutar olarak ta diğerlerine göre daha yüksek bir oranda olduğunu, mahkememizin hangi faiz oranını uygulayacağı, kendi takdirinde olduğunu, dolayısıyla, uygulanmasına karar verilen faiz oranına göre, davacının alacağı da doğal olarak değişeceğini, Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin yeniden incelenmesi, kök rapora taraflarca yapılan itirazların değerlendirilmesi ve bu konuda yeniden yapılan tespitler ile yürürlükteki mevzuat hükümleri ve Sayın Mahkemenin 16.02.2022 tarihli kararı uyarınca, dosya üzerinden yapılan değerlendirmeler sonucunda; davacının sosyal yardımlar konusunda, küçük çapta da olsa, yapılan her sosyal yardım faaliyetinin birilerine karşılıksız kazanç sağlamak şeklinde düşüncesinin doğru olmadığını, şirketlerin bazen bu tür bağışları yaptıklarının görüldüğü, şirket İç Yönergelerinde bu tür konuların genellikle yer almadığı ve nitekim davacının söz ettiği iç yönergede de bu duruma yer verilmediğinin görüldüğünü, sosyal yardımlarla ilgili olarak büyük şirketlerde bu gibi durumlara sık olamasa da rastlanabileceğini, davalının bu konudaki düşüncesinin tam olarak anlaşılması mümkün olmamakla birlikte, yapmış olduğu faturalı harcamalarının hepsinin olmasa da, en azından bir bölümünün sosyal amaçlı olabileceğinin düşünülebileceği, ama bu konuda nihai takdirin sadece sayın mahkemede olduğu —— tarafından davacı şirkete düzenlenen 20.12.2017 tarihli faturayla ilgili olarak Davacının Toplam Alacağının: 126.705,10 4 31.676,27 – 158.381,37 TL olarak hesaplandığını İcra Takip Değerli Alacak Hesabıyla ilgili olarak, Davacının Davalıdan Alacağının: 801.530,63 TL olduğunu, Davacının, davalıdan füiz işletilmeksizin ve fakat kur değerlemesi (dava tarihindeki) yapılmış haliyle, Asıl Alacak Değeri üzerinden hesaplanan Toplam Net Alacağının: 626.991,38 TL olduğunun hesap edildiği, uygulanmasına karar verilen faiz oranına göre davacının alacağının da doğal olarak değişebileceği, bu konuda hangi faiz oranının uygulayacağının tamamen mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı görülmüştür.
Bilirkişi—– tarafından sunulan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı tarafından yapılıp davacı şirkete ödettirilen harcamaların davalının şahsi harcamaları olduğunu, davacı tarafından bu harcama tutarları ile davalıya verilen avansların iadesini talep edebileceği yönünde karar vermek istemesi halinde, davacının dava konusu icra takibi dayanağı alacakları ve takip öncesi işlemiş faiz tutarları aşağıdaki tabloda hesaplandığı şekilde;
10.774,00 EUR asıl alacak* 442,78 EUR işlemiş faiz olmak üzere 11.216,78 EUR,
35.660,00 USD asıl alacakt 2.554,37 USD işlemiş faiz olmak üzere 38.214,37 USD
397.244,48 TL asıl alacakt 49.807,51 TL işlemiş faiz olmak üzere 447.051,99 TL olarak hesaplandığını, Davacının alacağının 14.07.2019 dava tarihi itibariyle TL karşılığının 734.390,60 TL hesaplandığını, ¸ Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi, Sayın Mahkemece bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkür surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Raporumuzun Genel Değerlendirme bölümünde detaylı bir şekilde açıklandığı üzere; Davacı şirketin talepleri yönünden ispat yüküne ilişkin hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, dosya kapsamındaki delil durumuna göre davalı eski yöneticinin yapmış olduğunu, harcamaların şirketin hangi faaliyeti ile ilgili olduğunu, bağış ve yardımlar yönünden de genel kurulun onayını ispatlayamadığından bahisle, davacı şirketin talebinin yerinde görülmesi halinde; Davacı şirketin talep edebileceği alacak tutarının ———–olduğunu, işbu tutarların 14.07.2019 dava tarihi itibariyle TL karşılığının işlemiş faiz dahil 734.390,60 TL olduğunun hesaplandığını, açıklamalar sonucunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif sadece Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, kanaatlerine ulaşıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 15.02.2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin mahkeme kararı ile —— tarafından yönetilmekte olan bir şirket olduğunu, iş bu kararla bir nev’i kamu malı olarak görülen şirketlerin yönetiminin davalıya tevdi edildiğini, basiretli bir tacir gibi şirketi yönetme zorunluluğu, her 1 TL için hesap verilebilir nitelikte açık işlem yapılmasını, belge ve bilgilerin şirkete ibrazını gerektirdiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi her işlem sosyal yardımlar başlığı altında toplayarak, davalının şahsi harcaması olmadığı şeklinde bir tespitin mevcut duruma uygun olmadığı gibi hukuki dayanaktan da yoksun olduğunu, mevcut iç yönergenin açık bir şekilde atanan şirket yöneticisinin, yönetim kurulu üyesi olsa da, hatta başkan veya başkan vekili dahi olsa tek başına 1 TL dahi, bağış, yardım vb. yapamayacağını açıkça düzenlediğini, davalının, hiçbir usul kurala uymadan şahsi harcamalar olarak yaptığı çok açık olan ve hiçbir belgeye dayanmayan afaki rakamlarda avans aldığını, kredi kartları harcaması yaptığını, şahsi araç gibi şirket uçağını özel işlemlerinde kullandığını, mevcut belgelerden aksini ispat edemediğini, burada asıl olan davacının davasını belge ile ispatı kuralının geçerli olmadığını, belgesi olması ve ibraz etmesi gereken kişinin harcayan, özenli davranmayan ve harcamalarına dair yasal belge sunamayan davalı olduğunu, bu durumun gerek dosya kapsamında incelenen defter ve kayıtlarla, gerekse tanık beyanları ile sabit olduğunu belirterek davalının —– icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin takip talebinde yazılı esaslarla devamına, asıl alacaklar için;—– —– kısa vadeli krediler için uyguladığı faiz oranına göre hesaplanacak faizi ile birlikte, döviz alacaklarının fiili ödeme gününde geçerli ——– efektif satış kurunun esas alınması suretiyle davalıdan tahsiline, asıl alacak tutarının % 20’sinde az olmayacak şekilde tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İcra Dosyası: Davaya konu—– sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklılarının —– olduğu, Toplam alacağın; ——– tutarındaki alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (02.01.20117 vade tarihli Âsıl Alacak için (YILLIK 9419,5) (AVANS) , (25.04.2017 vade tarihli Asıl Alacak için (YILLIK 2419,5) (AVANS) , (24.05.2017 vade tarihli Asıl Alacak için (bir yıl vadeli döviz mevduatına uygulanan faiz) , (28.05.2017 vade tarihli Asıl Alacak için (bir yıl vadeli dövz mevdustına uygulanan faizi) (YASAL) (28.06.2017 vede tarihli Asıl Alacak için (bir yıl vadeli döviz mevdualına uygulanan faiz) (bir yıl vedeli döviz mevduatına uygulanan faiz) , (28.11.2017 vade tarihli Asıl Alacak için (YILLIK 9-19,5) (AVANS) , (25.12.2017 vade tarihi Asıl Atacak için (bir yıl vadeli döviz mevduatına uygulanarı faizl.) , (26.12 2017 vade tarihli Asıl Alacak için (YILLIK 2419,5) (AVANS) , değişen oranlarca) faizi ile VE yabancı para cinsinden alacakların fiili ödeme tarihlerinde geçerli kurun 6825 alınması sureliyle tahsili talebkdir. (Fazlaya dair ve faiz oranlarındakl arlıştan doğan talep hakkımız saklıdır) TBK. 100.mardi. gereğince kısıml ödemeler öncelikle işlemiş faiz, masraf ve fer’ilere mahsup edileceği anlaşılmıştır.
—-, davalı—– davacı —– kayyum olarak atanıp atanmadığı, atanmış ise kayyum atanma tarihinin başlangıç ve bitiş tarihleri sorulmuş, gelen cevap yazısından——- olarak atanmasına karar verildiği, daha sonra —– Kurulu üyeliği sonlandırılarak,—- atanmasına karar verildiği, son olarak ——-kararıyla; —– bu görevinin sonlandırılmasına karar verildiği bildirilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133’ncü maddesi uyarınca davalı şirkete kayyum olarak atanan davalının şirkete zarar verdiğinden bahisle zararın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Şirket yönetimi için kayyım tayini başlıklı 133 ncü maddesinin “(1) Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur. ————-Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca—– aleyhine açılır.—–, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder.” hükmünü düzenlemiştir.
CMK’nun 133 (5) maddesinin kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davalarının 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılabileceğini düzenlediği anlaşılmakla işbu davada davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 114/1-d bendi uyarınca pasif husumet yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2023