Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/410 E. 2021/738 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/410 Esas
KARAR NO : 2021/738

DAVA : Alacak(Eser sözleşmesinden kaynaklanan), Üst yapı ipoteği(Tescil İstemli)
DAVA TARİHİ : 03/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak(eser sözleşmesinden kaynaklanan) ve üst yapı ipoteği(tescil istemli) davaların açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davalı …—-tarihli —sözleşmesi imzalandığını, davalı …. Şirketinin diğer davalılarla kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereği müvekkilinin ——— sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak binanın yapımını üstlendiğini, müvekkilinin sözleşme ile yükümlendirildiği işlerin tümünü eksiksiz şekilde yaptığını, ancak sözleşme ile hak kazandığı alacaklarının ödenmediğini, faturalar düzenleyerek davalı şirkete gönderdiğini, ayrıca biriken alacaklarının ödenmesi için ihtarname gönderdiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi müvekkiline ait olan ve — bulunan bir kısım malzemelerin de iade edilmediğini, bu süre içerisinde müvekkili personelinin uzun süre — vaziyette —- çalışmadığı halde ücretlerini müvekkilinden aldıklarını, müvekkilinin fazladan — ödemek zorunda kaldığını, ayrıca davalı şirket müvekkilinin alacaklarını ödemediği için müvekkilinin bazı yükümlülüklerini borçlanarak yerine getirmek zorunda kaldığını, borçlanma nedeniyle faiz vb. feri ödemeler yaptığını, zararının arttığını, müvekkilinin alacağının karşılıksız kalma olasılığının bulunduğunu, ileride telafisi imkansız bir zararın oluşmaması için TMK 893/I/3 maddesinde düzenlenen —hükümlerine göre davalılara ait olan —- binaların üzerine şimdilik tedbiren — konulmasını talep ettiği, esasa ilişkin olarak da, müvekkilinin eser sözleşmeden kaynaklanan hak ve alacaklarının tespiti ile şimdilik 317.000,00 TL bakiye iş bedelinin faturaların davalı tarafa gönderildiği 28.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin şantiyede kalan malzemelerinin tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak 05.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müvekkiline ödenmesine, taşınmazlar üzerine — alacakları ipoteği tesis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı …—- uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptının 22.07.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmadığı anlaşılmıştır.
Gerçek kişi davalılardan — davalı … dışında kalan diğer davalı ve dahili davalılar, süresinde sundukları cevap dilekçelerinde, özetle; davacı ile davalı şirket ….——– imzalandığını, sözleşmede taraf olmadıklarını, taraf olmadıklarından sorumluluklarının bulunmadığını, davaya konu zarardan —– maliklerin değil, sözleşmeye uymayarak davacı şirketi zarara uğratan kişinin davalı …——– olduğunu, davanın kendileri yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dolayısıyla davacının taraflarına husumet yönelterek zararının tazminini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek; davanın husumetten reddine, davacının ipotek talebinin reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
3—- davalı —- ilgili HMK’nin 124/3. Maddesi kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme: 13/11/2019 tarihli—— davanın açıldığı tarihten— kaydına göre mirasçılarının eşi …, çocukları—-…. olduğu, ….— mirasçılarının beyan dilekçelerine göre taşınmazı mirasçılardan birine devrettikleri tespit edilmiştir.
Aynı günlü duruşmanın — “Davalı ….—— davadan iki hafta önce öldüğü ve davalının mirasçılarının beyanlarına göre taşınmazın davadan sonra mirasçılardan birine devredildiğini bildirdikleri anlaşılmakla, davacı vekiline HMK’nin 124/4. Maddesi kapsamında davayı davalı .——– mirasçılarına veya yeni —– yöneltmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde, davalı … hakkındaki davanın HMK’nin 114/1-d, 115/2. Maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına, dava mirasçılar veya yeni — yöneltildiği taktirde, dava dilekçesinin, dahili dava dilekçesinin, tensip zaptının ve iş bu duruşma zaptının bu kişiye tebliğine, bu amaçla duruşmaya katılan … mirasçısı—– vekiline de istediği taktirde yazılı beyanda bulunması için 2 haftalık yasal süre verilmesine” karar verilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesindeki davalıları da yazarak ——- dahili davalı davalı göstermek suretiyle düzenlediği dahili dava dilekçesi ile davayı —– davalı—- mirasçılarından ..—- yöneltmiş,—- davalı —- diğer mirasçıları —— yöneltilmemiştir.
Dahili davalı …, beyan dilekçesinde; murisi——– davadan çok önce öldüğünü,—– kişinin taraf ehliyeti olmadığını, husumetin kendisine yöneltilmesine rızası bulunmadığını bildirmiştir.
Ölü davalı … mirasçısı … vekili beyan dilekçesinde; ——- kişinin taraf ehliyeti olmadığını, husumetin kendisine yöneltilmesine rızası bulunmadığını bildirmiştir.
Dahili davalı … vekili ayrıca sunduğu cevap dilekçesinde, husumetin …——yöneltilmesine rızası bulunmadığını, davalı … şirketi ile imzalanan sözleşmenin tarafı olmadığından ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle kendisine husumet yöneltilmesi haksız olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
Bu nedenlerle, —–duruşmada; “Dahili davalı ….—-davanın mirasçı sıfatıyla değil, yeni malik sıfatıyla yöneltildiği, önceki malik …—– davadan iki hafta önce öldüğü, yeni malikin de davadan sonra taşınmaza malik olduğu anlaşıldığından, davanın —- davalı … yerine yeni malik ….—–yöneltilmesi talebinin HMK’nin 124/3. Maddesi uyarınca kabulüne” karar verilmiş ve —- davalı … yerine dahili davalı … yönünden davaya devam edilmiştir.
4—– davalı ———açılan davanın incelenmesi ve değerlendirilmesi: 03/11/2019 tarihli duruşmada; davalı—–ise davadan çok önce 26.10.2017 tarihinde vefat ettiği, mirasçılar tarafından sunulan mirasçılık belgesine göre mirasçılarının …, …, … ve … olduğu tespit edilmiştir.
Aynı günlü duruşmanın—- “Davalı —— davadan çok önce öldüğü, bu nedenle HMK’nin 124/4. Maddesi uygulanamaz ise de, dava———-cevap dilekçesi sunmaları nedeniyle tarafta iradi değişiklik talebini kabul edebilecekleri anlaşılmakla, davacı vekiline HMK’nin 124/4. Maddesi kapsamında davayı davalı —– mirasçılarına yöneltmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde, davalı —- hakkındaki davanın HMK’nin 114/1-d, 115/2. Maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına, dava —–mirasçılarına yöneltildiği taktirde, öncelikle bu mirasçılara HMK’nin 124/1. Maddesi uyarınca açık rızaları olup olmadığının sorulması için tebligat gönderilmesine, tebligata açık rızaları olduğunu bildirmeleri gerektiğinin yazılmasına, mirasçılar açık rızaları olduğunu bildirmedikleri taktirde bir sonraki duruşmada HMK’nin 124/3. Maddesinin uygulanabilme şartlarının değerlendirilmesine, dava mirasçılara yöneltildiği taktirde, dava dilekçesinin, dahili dava dilekçesinin, tensip zaptının ve iş bu duruşma zaptının bu kişiye tebliğine, bu amaçla duruşmaya katıla—- istediği taktirde yazılı beyanda bulunması için 2 haftalık yasal süre verilmesine” karar verilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesindeki davalıları ve ölü davalının mirasçıları—- dahili davalı yazarak düzenlediği dahili dava dilekçesi ile davayı —— davalı—- mirasçılarına yöneltmiştir.
— davalı ——. cevap dilekçesinde, davalı … şirketi ile imzalanan sözleşmenin tarafı olmadığından ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle kendisine husumet yöneltilmesi haksız olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
— davalı —-. cevap dilekçesinde, davalı … şirketi ile imzalanan sözleşmenin tarafı olmadığından ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle kendisine husumet yöneltilmesi haksız olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
— davalı —- cevap dilekçesinde, davalı … şirketi ile imzalanan sözleşmenin tarafı olmadığından ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle kendisine husumet yöneltilmesi haksız olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
—- davalı —-. cevap dilekçesinde, davalı … şirketi ile imzalanan sözleşmenin tarafı olmadığından ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle kendisine husumet yöneltilmesi haksız olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
—- davalı —– bilindiği üzere — kişinin taraf ehliyeti yoktur. Çünkü taraf ehliyeti ölümle sona erer.
Taraf ehliyeti dava şartlarından olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50’inci maddesi uyarınca taraf ehliyeti medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 28’inci maddesi uyarınca medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti, kişinin ölümüne kadar devam eder. Bu nedenle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 55’inci maddesinde taraflardan birinin yargılamanın devamı sırasında ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta Kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Ne var ki; Hukuk Muhakemeleri Kanununda ölü kişiye karşı dava açılması durumu düzenlenmemiştir. Kural olarak;—— kişinin taraf ehliyeti bulunmadığından, —- kişiye karşı dava açılamayacağı gibi dava açıldıktan sonra davanın mirasçılara yöneltilmesi de mümkün değildir. Bu hususta, davacı vekili tarafından dava, —davalı —–…., …,—– yöneltilmiş. Ancak —-davalının mirasçıları davanın kendilerine yöneltilmesini kabul etmemişlerdir.
Bu nedenle, davaya dahili davalı olarak katılmaya rıza göstermeyen …, …, … ve … yönünden, dahili davalılar tarafından verilen beyan dilekçelerinde davanın kendilerine yöneltilmesini kabul etmediklerinden ve bu dahili davalıların mirasçısı oldukları —- davadan çok önce öldüğünden HMK’nin bu davalılar yönünden dahili dava dilekçesinin reddine ve HMK’nin 114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince — davalının taraf ehliyetine sahip olmaması nedeniyle bu davalı açısından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
5-Davanın tespiti: Dava, eser sözleşmesi nedeniyle ödenmeyen bakiye iş bedelinin, —- değerlerinin tespiti ve tahsili ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 893/3. ve 895. maddelerine dayanılarak açılmış— tescili istemlerine ilişkindir.
— olan davacı,—- tahsilini, ayrıca şantiyede kalan —— bedellerinin tespiti ile tahsilini, taşınmaz malikleri olan diğer davalılardan da Türk Medeni Kanunu’nun 893/3. ve 895. maddelerine dayanılarak lehine—– konulmasını talep etmektedir.
6-Taraflar arasında çekişmesiz olan hususlar: Davalı — davaya cevap vermediğinden davacı ile bu davalının uyuştukları husus bulunmamaktadır.
Yapı alacaklısı ipoteği konulması davası açısından, davacı ile davalılar arasında;
a-Davalı —-İle taşınmaz maliki davalılar—– yevmiye numaralı sözleşmesinin imzalandığı,
b-Davacı ile taşınmaz maliki olan gerçek kişi davalılar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı” hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
7-Taraflar arasında çekişmeli olan konular:
Davalı ….——–. Arasında sözleşme akdedilip akdedilmediği,
b-Davacı ile davalı …—-sözleşme akdedilmişse, tarafların sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, davacının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yüklendiği işleri yapıp yapmadığı, eksik yapmışsa ne oranda iş yaptığı,
c-Davalı …—– davacıya, davacının yaptığı iş nedeniyle borcu bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu,
ç-Davacının —– araçlarına, davalı …—– el konulup konulmadığı, konulmuşsa bu malzeme ve araçların değerinin ne kadar olduğu, davacının bu malzeme ve araçlardan dolayı davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu hususlarında toplandığı,
Davacı ile taşınmaz malikleri olan davalılar arasındaki uyuşmazlığın;
d-Davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı,
e-Davacının, davalı taşınmaz maliklerinin taşınmazları üzerine Türk Medeni Kanunu’nun 893/3. ve 895. maddelerine dayanılarak — ipoteği konulmasını isteme hakkı olup olmadığı, yani davalı taşınmaz maliklerinin pasif husumet ehliyetleri bulunup bulunmadığı,
f-Davacının, davalı yüklenici —– alacağının kesin olup olmadığı,
g-Davalı taşınmaz malikleri tarafından davacıya yeterli güvencenin gösterilmiş olup olmadığı,
ğ-Yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren en geç 3 ay içinde tescil talebinde bulunulup bulunulmadığı yani taşınmaz maliklerine karşı açılan davadaki üç aylık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği,
h-Mahkememizce davacı lehine yapı alacaklısı ipoteği konulup konulamayacağı hususlarında toplandığı tespit olunmuştur.
8—- ipoteği hususunda hukuki açıklama: TMK’nin 893/3. maddesinde “Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici—- kanuni ipotek haklarının olduğu ve bunun tescilini isteyebilecekleri, aynı Kanunun 895. maddesinde de zanaatkârların ve yüklenicilerin kanuni ipotek haklarının çalışmayı veya malzeme vermeyi yüklendikleri andan başlayarak —-olunabileceği, tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerektiği, tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olmasının şart olduğu, malik yeterli güvence gösterirse tescil istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu hükümler ile bir taşınmaz üzerinde yapılan kalıcı nitelikteki bir yapıya malzeme ve emek vererek veya sadece emek vererek katkıda bulunan, bu suretle taşınmaz malikinin malvarlığında değer artışı sağlayan yapı alacaklılarına kanuni ipotek hakkı tanınmıştır. Yapı alacağı, —- ile veya— ile yapıya katkıda bulunma nedeniyle doğmuş alacağı; — alacaklıları ise, bir yapının inşasında, onarılmasında, genişletilmesi ve değiştirilmesinde eser sözleşmesine bağlı olarak çalışan yüklenicileri, alt yüklenicileri —— ifade etmektedir.
Yapı alacaklılarının —- —- taşınmaz maliki ile aralarında eser sözleşmesi ilişkisi bulunan yükleniciler ve — oluşturmaktadır. Taşınmaz maliki, yüklenici ve zanaatkarların kendisinden olan — sözleşme ilişkisi yanında kanun gereği de sorumlu tutularak bu kimselere ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır.
Yapı alacaklılarının ikinci grubunu ise taşınmaz maliki ile aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayan alt yüklenici ve zanaatkârlar oluşturmaktadır. Bu kişilerin akdî ilişkisi taşınmaz maliki ile eser sözleşmesi imzalamış olan asıl yüklenicilerdir. Bu kişiler yapım işini ayrı bir eser sözleşmesiyle yükleniciye karşı taahhüt etmişlerdir. Aralarında doğrudan bir eser sözleşmesi olmadığı halde taşınmaz maliki, alt yüklenicinin yükleniciden olan yapı alacaklarından kanun gereği sorumlu tutularak alt yükleniciye ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır. Alt yüklenicinin yükleniciden olan alacağı, yüklenicinin taşınmaz malikinden olan alacağından ayrı ve bağımsız olduğundan alt yüklenicinin yapı ipoteği tescilini talep hakkı da, yüklenicinin yapı ipoteği tescilini talep hakkından ayrı ve bağımsız bir haktır. Böylelikle aynı taşınmaz üzerinde iki ayrı kanuni ipotek tesisi mümkündür.
Anılan maddelere göre yapı ipoteğinin yasal koşullarını,
a-Bir yapı alacağının mevcut olması,
b-Alacağın çekişmeli olmaması, yani alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması,
c-Malik tarafından yeterli güvencenin gösterilmemiş olması,
d-Yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren en geç 3 ay içinde tescil talebinde bulunulması olarak saymak mümkündür.
Davanın kime yöneltileceği konusuna gelince, aleyhine yapı ipoteği tescil edilecek kişi taşınmazın malikidir. Bu nedenle —– dair davanın taşınmaz malikine yöneltilmesi gerekir. Malik dışındaki kişilerin yapı alacakları —- istemli davada taraf sıfatı (pasif husumet ehliyetleri) bulunmamaktadır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, işbu davada; davacı alt yüklenici aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayan, akdi ilişkisi davalı … şirketi ile eser sözleşmesi imzalamış olan taşınmaz malikleri olan gerçek kişi davalılardan yapı alacaklısı ipoteğinin tescilini talep etmektedir.
9-Keşif ve bilirkişi raporu:——davacı vekilinin katılımıyla—– mahallinde keşif yapılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi —– ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi——- tarafından düzenlenen 15.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan keşifte; taşınmaz üzerinde ——– bulunduğu gözlemlenmiştir. Yapılan incelemelerde; taşınmazın —halde oluğu, bazı bölümlerinde —– doğramalarının henüz takılmadığı, bir kısmında yapı—-olduğu, dış cephenin tamamının bitirilmediği ve sıva işlerinin de tamamlanmadığı belirlenmiştir. Ayrıca yapıların —– Taraflarca, bu malzemelerin davaya konu olan ve alt yüklenici tarafından —- akdedilen 05.04.2019 tarihli tutanağa konu – malzemeler olmadıkları beyan edildiği saptanmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından, davacı şirketin incelenen defterlerinde,—–karşılığında—- ALACAK kaydı girilmek suretiyle, 03.07.2019 dava tarihi itibariyle, davacı şirketin kendi defterlerinde 446.863,73 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir. Davalı taraf, ticari defter ve belgeleri ibraz etmediğinden davalı tarafın kayıtları incelenememiştir.
10-Sözleşmelerin İncelenmesi:
a)—- —- tarihinde imzalanan —–
—-yapılacak—– yapımı konusunda olduğu,sözleşmenin;
“4-İşverenin Yükümlülükleri” bölümünde;
“4.1” İşveren işbu sözleşme konusu işlerin yapımı ile ilgili olarak sadece 4.madde içeriğinde belirtilen malzeme, hizmet ve tesisleri temin edecek olup, işbu sözleşme kapsamında yer alan, tüm imalatların tamamlanması için gerekli tüm malzeme, —– imalatların yapılabilmesi için ve/veya— işlerin — ve ilgili standartlara uygun şekilde yapılması için talep edeceği, her türlü imalat, takviye, sarf malzeme, her türlü insan ve —-. hizmetlerin tamamını verecek ve bu hizmetler için ayrıca ödeme almayacaktır (…)
“5- Birim Fiyat Tarifeleri” bölümünde;
“5.1” Sözleşme konusu iş, m2 birim fiyatı 76 TL + KDV olacak şekilde yapılacaktır. Türk Lirası bazında teklif edilmiş olan ve işbu sözleşme ekinde bulunan birim fiyatlar karşılığında yapılacak ve imza tarihinden sonra sözleşme bitimine kadar geçerli olacaktır. (…)
“8- Birim Fiyatlar” bölümünde;
“8.1” Yapılacak işin birim m2 fiyatı 76 TL + KDV şeklinde olacaktır.
“8.2” Yapılacak iş tanımı şöyledir:
—————- dahil)
“8.3” Temel ölçüsü tam olarak alınacaktır.
——- tek taraflı olarak hesaba dahil edilecektir.
“9- ——— başlangıç tarihi : 16.10.2017
Sözleşme bitiş tarihi : 01.05.2018
“9.2” İşbu sözleşme kapsamında tarifi ve kapsamı belirtilmiş işin 9. Maddede belirtilen temrinlerde tamamlanamaması ve söz konusu gecikmenin İŞVEREN tarafından ALT YÜKLENİCİ ’ye yazılı olarak bildirilmesi durumunda ALT YÜKLENİCİ temrin sürelerini aşan her gün için iş tutarının %0,5’i (binde beş) gecikme cezasını ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Ancak İŞVEREN ’in sebebiyet verdiği hallerde ve diğer mücbir sebepler altında vukua gelen gecikmelere bundan müstesnadır. (…)
Yukarıda bahsi geçen hususların belirtildiği görülen sözleşmenin tamamı —- maddeden oluşmakta olup, tarafımızdan sözleşmenin bütünü incelenmiştir ve heyetimizce yapılacak değerlendirmelerde söz konusu sözleşmenin bütünü göz önüne alınacaktır.
b)Uzlaşma Sözleşmesi İncelemesi: ….—– tarihinde imzalanan “——– yapıla yüklenici hizmet sözleşmesi gereği, —–yapılan inşaattaki çalışmalar sırasında yüklenic—– kısım hak edişlerini alamaması sebebiyle—-durduğu,
Yüklenici ——-ait——- kullanılan:
MALZEMELER VE MİKTARLARI
1) —-
2) —–
3) —–
4) —–
5) —-
6) —–
7) ——-
8) ——
9) —–
10)—–
11) —-
12) —–
13) —-
14)—-
15) —–
16) —–
17) —– malzemelerin halen— alanında olduğu,—– olduğunu kabul ettiği,
Yukarıda — yapılan malzemelerin 05.04.2019 itibariyle mevcut olanların 05.04.2019 tarihinden itibaren —– veya yetki verdiği kişiler tarafından kaldırılacağı hususlarının belirtildiği görülmüştür.
11-Fatura İncelemesi:Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan faturalar aşağıdaki tabloda incelenmiştir:
FT. TARİH FT. NO AÇIKLAMA TESLİM&TESELLÜM TUTAR (KDV DAHİL)——
Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan ve yukarıda dökümü yapılan faturaların incelemesinde “——-” açıklamalı olarak davalı … şirketi adına tanzim edildiği, faturaların teslimine ilişkin isim imzanın bulunmadığı, faturalar toplam tutarının KDV dahil 533.971,99 TL olduğu görülmüştür.
12-İhtarname İncelemesi: Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan—— ihtarnamesinin yapılan incelemesinde özetle; davacı tarafından yapılan hizmetler karşılığında düzenlemiş olduğu faturalardan dolayı bakiye alacağın ödenmesi ihtarına ilişkin olarak muhatap davalıya hitaben tanzim edildiği, ihtarnamenin tebliğine ilişkin herhangi bir evrak bulunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
13-Davacının —- isteminin hak düşürücü süre içinde yapılıp yapılmadığı itirazı ile ilgili inceleme ve gerekçe:—— davada davalı taraf, davanın 3 aylık hak düşürücü sürede açılmadığını ileri sürmüştür.
Tahkikat duruşmasında; yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren en geç 3 ay içinde tescil talebinde bulunulup bulunulmadığı, yani taşınmaz maliklerine karşı açılan davadaki üç aylık hak düşürücü süre geçmeden işbu davanın açılıp açılmadığı hususuyla ilgili olarak, yüklenilen işin ne zaman tamamlandığı hususunun tespiti gerektiğinden, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunun diğer üst yüklenici davalıya karşı açılan davayla birlikte karara bağlanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, davacının yapımını üstlendiği—–davalıya teslim ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen faturalardan davacı tarafından davalı adına düzenlenen son fatura tarihinin —-tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından davalı yüklenici şirkete gönderilen ———- ihtarname ile yapımını üstlendiği işlerden dolayı faiz hariç —- ödenmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket ile davalı yüklenici şirket arasında akdedilen 5.4.2019 tarihli sözleşme ile bir kısım hak edişlerin alınamaması sebebi —– durdurulmuş olduğu” inşaat mahallinde davacıya ait malzemelerin dökümünün yapıldığı ve sözleşme tarihinden itibaren davacı şirket veya yetki verdiği kişiler tarafından kaldırılacağı kabul edilmiştir.
Davalı arsa malikleri davalı yüklenici şirketin yapımını üstlendiği inşaatı tamamlamadığını —– esas sayılı dosyası —– esas sayılı dosyaları ile davalar açıldığını beyanla borcu kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
Bu husus TMK’nin 895/2. maddesinde; “Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yine yapı alacaklısının rehin tescili ile ilgili —– aylık süre içerisinde —- yöneltmesi yeterli olmayıp; aynı zamanda bu süre içerisinde tescilin de gerçekleştirilmiş olması zorunludur.
TMK’nin 895/3. maddesinde; “Tescilin yapılması için alacağın — kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şarttır.
Davacının beyanına göre teslimin 5.4.2019 tarihinde yapıldığı iddia edildiğinden dava tarihi olan 5.7.2019 tarihinde yapılan istemin süresinde olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varılmış ve hak düşürücü süre itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
14-Davacının, davalı ….——-olan bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle ilgili inceleme ve değerlendirme: Davacı vekili —- dava dilekçesinde özetle; müvekkili —– 2017 tarihinde —- arasında —- imzalandığını, müvekkili ile davalının —– sözleşmede ayrıntıları belirtilen binanın yapılması konusunda anlaştığını, davalı şirketin müvekkilinin müteahhitliğini üstlendiği —-müvekkili ile anlaşma imzaladığını,Müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği işlerin tamamını yaparak yapıyı 05.04.2019 tarihinde davalıya teslim ettiğini, davalı şirketin müvekkilinin sözleşme ile kazandığı hak ve alacaklarını ödemediğini, müvekkilinin —- ilgili faturaları davalıya gönderdiğini, ayrıca —- ihtarnamesini ile uyardığını, müvekkiline ait olan ve — bulunan bir kısım malzemelerin teslim tutanağına yazıldığı ve müvekkiline iade edileceğinin kararlaştırıldığı, ancak müvekkiline teslim edilmediğini, davalının sözleşmeye uymayarak müvekkilinin zarar etmesine sebep olduğunu, davalı yüzünden müvekkilinin fazladan —- ödemek zorunda kaldığını, ayrıca müvekkilinin bazı yükümlülüklerini borçlanarak yerine getirmek zorunda kaldığını ve borçlanma neticesinde faiz vb. feri ödemeler nedeniyle müvekkilinin zararının arttığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin eser sözleşmeden kaynaklanan hak ve alacaklarının tespiti ile şimdilik 317.000,00 TL’nin faturaların davalı tarafa gönderildiği 28.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin şantiyede kalan malzemelerinin tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak 05.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müvekkiline ödenmesine, taşınmazlar üzerine tedbiren yapı ipoteği tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından tacir olan davacının defter kayıtları incelenmiş, TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, dava konusu alacağın dayanağını oluşturan faturaların kendi defterlerinde kayıtlı olduğu,———- tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan faturaların yapılan incelemesinde “—-davalı … şirketi adına tanzim edildiği, faturaların teslimine ilişkin isim imzanın bulunmadığı, faturalar—- olduğu görülmüştür.
Davacı —— arasında akdedilen sözleşme ile davacı şirketin—– —– anlaşılmıştır.
Davacı şirket ile davalı yüklenici şirket arasında akdedilen 5.4.2019 tarihli uzlaşma sözleşmesinde; —–yapılan inşaattaki —- bir kısım hakedişlerini alamaması nedeniyle —- işinde kullanılan davacıya ait malzemelerin—- tarihinden itibaren davacı şirket veya yetkilendireceği kişiler tarafından kaldırılacağının kabul edildiği anlaşılmıştır.
——yapılan incelemelerde; —– bulunduğu, binaların kaba inşaatlarının bitirilmiş olduğu, taşınmazın ——— takılmadığı, bir kısmında—- olduğu, dış cephenin tamamının bitirilmediği —– tamamlanmadığı belirlenmiştir. Ayrıca yapıların ——— görülmüştür.
Davacı vekilince, bu malzemelerin davaya konu olan —– sahasında kaldığı belirtilen davalı üst yüklenici .—-arasında— tarihli tutanağa konu– malzemeler olmadıkları beyan edilmiştir. Yani, davacı—— alanında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin incelenen defterlerinde,—— tarihi itibariyle; davacı şirketin kendi —– gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davacı şirket tarafından davalı yüklenici şirkete—– içinde ödenmesinin istendiği” anlaşılmıştır.
Davacı, dava dilekçesinde; faturalardan —– tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 5.4.2019 tarihli uzlaşma sözleşmesinde “davacının hak edişlerinin ödenmediği” kabul edildiğinden, davacının dava dilekçesinde talep ettiği 317.000 TL’yi davalı yüklenici şirketten talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı —– “davacının, davalı .—- alacaklı gözüktüğü tespit edildiği halde raporun sonuç kısmında davacının, davalıdan sadece 317.000 TL alacaklı olduğunun” belirtilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ise de, davacının ödenmeyen iş bedeline ilişkin talebi 317.000 TL olduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereğince alacağının tespiti için yeni bilirkişi ataması yapılması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının işleyecek faiz istemiyle ilgili olarak yapılan incelemede ise, dava dilekçesinin 3. Maddesinde; davacı işi 5.4.2019 tarihinde teslim ettiğini beyan etmiş, 4. maddesinde ise önceden ihtarname gönderdiğini beyan etmiştir. Ancak, 3. Maddede “işi 5.4.2019 tarihinde tamamladığını” beyan etmekle ve yine 4. Maddenin sonunda da “işi 5.4.2019 tarihinde teslim ettiğini” beyan etmekle artık ihtarnameden sonra işlerin yapıldığının kabulü gerekir. Hükme alınan bilirkişi kök raporunda ve Mahkememizin istemi üzerine bilirkişiler —- düzenlenen —- tarihli ek raporda, faturaların 05.04.2019 tarihinde imzalanan uzlaşma sözleşmesinden önce düzenlendiği, ancak davalıya tebliğ edilmediği tespit edildiğinden, faizin dava tarihinden itibaren istenebileceği kanaatine varılarak, tarafların tacir olması nedeniyle davalı … ——ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili davasının kabulü ile 317.000 TL’nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalı ..—alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
15-Davacının —-malzemesi ve araçlarının değerlerinin tespiti ve 10.000 TL’nin davalı——inceleme ve değerlendirme: Davacı şirket, davalı .—- davacının —- ve araçlarının değerinin tespitini talep etmiştir.
—- tarafından yapılan keşifte, davacının talebine konu malzeme ve araçların şantiyede olmadığı tespit edilmiş, keşfe katılan davacı —— malzemelerin talebe konu malzemeler olmadığını beyan etmiştir.
Her ne kadar davacı vekili 06.09.2021 tarihli dilekçesi ile keşifte malzemelerle ilgili tarafların beyanı olduğuna ilişkin bir ifade bulunmadığını beyan etmiş ise de, aynı dilekçede keşif mahallinde bulunan malzemelerin davaya konu malzemeler olduğu yönünde bir itirazı bulunmamaktadır. Davacı vekili, malzemelerin 5.4.2019 tarihli tutanakta yer alan malzemeler olduğunu ve bu malzemelerin değerinin tutanaktaki belirlemelere göre yapılmasını talep ettiğini ve davacı vekili müvekkilinin 5.4.2019 tarihli tutanak tarihinden —-ayrıldığını, bu konuyu bilen tanıklarının olduğunu beyan etmiş ise de, öncelikle belirtmek gerekir ki; tanıkların davacının — ayrıldığını bilmesinin sonuca etkisi yoktur. Taraflar arasındaki uzlaşma sözleşmesine göre, taraflar “— hususunda anlaşmış ve bu malzemeleri davacının götürmesi gerektiğini sözleşmede açıkça kararlaştırmışlardır. Davacı tarafından malzemelerin davalı veya başkaları tarafından çalındığı hususunda bir iddia yoktur. Yapılan keşifte, uzlaşma sözleşmesindeki malların — alanında bulunmadığı tespit edilmiştir. Keşifte tespit edilip de bilirkişi raporuna eklenen fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere keşif mahallinde olan malzemeler davacının sözleşme kapsamındaki malzemeleri değildir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre malzemeleri şantiyeden alıp götürme külfeti davacıya yüklenmiş olup, davalı şirketin malzemeleri davacıya götürüp teslim etmesi gibi bir borcu bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle davacı, 5.4.2019 tarihli tutanakta — davalının alıp götürdüğünü ispat edemediğinden davacının şantiyede kalan — değerlerinin tespiti ve ——– tahsili istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
16-Davacının — alacakları ipoteği tesisi istemi ile ilgili inceleme ve gerekçe: Yukarıda açıklandığı üzere TMK’nin 893/3. maddesine göre; “Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı——
Yine yukarıda tespit edildiği üzere, işbu davada; davacı alt yüklenici aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayan, akdi ilişkisi davalı … — eser sözleşmesi imzalamış olan taşınmaz malikleri olan gerçek kişi davalılardan— alacaklısı ipoteğinin tescilini talep etmektedir.
— kavramından sadece taşınmaz maliki ile bir sözleşme ilişkisi içinde olan yükleniciler anlaşılmamalıdır. İnşaatın bir kısmını ya da belirli bir kısmını yapmayı taahhüt eden kişiler, yapmayı yüklendikleri işten bazılarının yapılmasını başkasına bırakabilirler. Bu suretle, inşaat işlerinin bir kısmının yapılmasını yükleniciye karşı bir eser sözleşmesi gereğince taahhüt eden alt yükleniciler de TMK m.893/3’e göre kanuni ipotek hakkından yararlanırlar.
Yapı alacağı, eser sözleşmesi gereğince, “bir taşınmaz üzerinde yapılan — işlerde malzeme vererek veya vermeden” — etmeleri sebebiyle, yüklenici ve zanaatkârlar için doğan alacaktır.
— Alacaklılarının Kanundan Doğan İpotek Hakkının Tescili:
A.Tescilin Şartları: TMK’nin 895. maddesi, inşaatçı ipoteğinin tescilini sırasıyla “belirli bir süre içinde yapılması”, “alacağın tanınmış olması” ve “alacaklıya başkaca teminat verilmemiş olması” şartlarına bağlamaktadır.
1.Tescili Talep Hakkının Tabi Olduğu Süre: TMK’nin 895. maddesi; “Zanaatkarların ve yüklenicilerin kanuni ipotek hakları, çalışmayı—- vermeyi yüklendikleri andan başlayarak —– tescil olunabilir.” hükmünü ihtiva etmektedir. İşbu maddenin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, yüklenici ve zanaatkârların kanuni ipotek haklarını ——– kaydettirebilmeleri için, eser sözleşmesinin — olması yeterlidir. İşe başlamış olmak şart değildir. Zira kanun koyucu işe eylemli olarak başlamayı aramamaktadır. Belirtmeliyiz ki, kanun koyucu bu hükümle yapı alacaklılarını korumayı amaçlamıştır. — alacaklıları — tescil tarihine göre— aldıklarından, — boyunca kurulacak diğer rehinli alacaklardan etkilenmeyeceklerdir. Ancak bu hakkın en geç işlerin bitirilmesinden itibaren üç ay içinde kullanılması şarttır. Bu husus TMK.nun 895/2. maddesinde; “Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yine — rehin tescili ile ilgili talebini bu üç aylık süre içerisinde — yöneltmesi yeterli olmayıp; aynı zamanda bu süre içerisinde tescilin de gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Üç aylık bu süre hukuki emniyetin temini amacıyla getirilmiş olup, kanuni rehin hakkının malik lehine — etkili olmaktadır.
Ne var ki; uygulamada herhangi bir dava açıldıktan sonra ön inceleme duruşmasının bile en erken 5-6 ay sonra yapılabildiği bilinen bir gerçektir. Bu durumda, alacağın gerçek miktarının tespitinin, kanuni ipoteğin— düşürücü süre içerisinde yapılamayacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. — öngörülen bu–ipoteğinin uygulanabilirliği imkânını tamamen ortadan kaldırdığından, — Yargıtay Kararlarında, davanın uzaması halinde,— alacaklısının kanuni ipoteğin tesciline ilişkin 3 aylık hak düşürücü süreyi kaçırması ve hak kaybına uğraması ihtimali göz önünde bulundurularak, — alacaklısının mahkemeden TMK.m.1011 uyarınca geçici tescil şerhi verilmesini talep edebileceği kabul edilmiş ve uygulama bu yönde şekillenmiştir.
Geçici tescil, mahkemeden kesin tescilde olduğu gibi, işe başlandığı günden itibaren istenebilir. İşin bitmiş sayıldığı günü takip eden üç ay içinde geçici tescilin talep edilmiş olması icap eder.
İşin bitip bitmediği hususu eser sözleşmesinde yer alan işin bitirilme tarihine bakarak belirlenmez. Diğer bir ifadeyle eser sözleşmesi yönünden işin daha önceki bir tarihte bitirilmesi gerekse bile bu tarih esas alınmaz. Yine malikin binada oturmaya başlaması da işin bittiği anlamına gelmez. Çünkü malikin bitmemiş bir —- mümkündür.
Yüklenicinin fatura göndermiş olması da, zaruri olarak, işin tamamlandığının delili sayılamaz. İşin bitmiş sayılması için, —– alacaklısının borç altına girdiği eser sözleşmesinin konusuna giren bütün işlerin yapılması, tamamlanması gerekir. Belirtmeliyiz ki, borç altına girdiği eser sözleşmesinin konusuna giren——– talebinde bulunamaz.
Bu üç aylık süre hak düşürücü süre olduğundan —kabulü ile hatta mahkemece de uzatılamaz. Bu nedenle üçüncü kişilerin hukukunu koruma bakımından malikin kabulü veya mahkeme kararı bulunması halinde ——– bir isteği reddetmek zorundadır. Ayrıca, bu sürenin bazı nedenlerden dolayı durması (BK.m.153 ) veya kesilmesi (BK.m.154 ) söz konusu olamaz.
Sürenin geçmesi ile —- alacağı değil,— alacağının tescilini talep hakkı son bulur. Dolayısıyla süreyi geçiren — zamanaşımı süresi içerisinde genel mahkemelerde dava açmak suretiyle alacağını talep etme hakkına sahiptir.
2.Alacağın Tanınmış Olması: — alacaklılarının kanuni ipotek hakkına esas teşkil eden alacağın malik tarafından tanınmış olması, yani alacağın ihtilaflı (çekişmeli) olmaması gerekmektedir.
Bu husus TMK’nin 895/3. maddesinde; “Tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şarttır.” şeklinde ifade edilmiştir. İşbu maddenin incelenmesinden de anlaşıldığı üzere, tescil için alacağın tanınması—– olur. Bunlar; “alacağın malik tarafından kabul edilmesi” veya “mahkemece hüküm altına alınması”dır. Aşağıda bu şartlardan her biri ayrı ayrı incelenecektir.
a.Alacağın Malik Tarafından Kabul Edilmesi: TMK m.895’te yer verilen, taşınmaz malikinin alacağı tanımasından maksat, malikin bir borç ikrarında bulunması değildir. İfade olunmak istenen, taşınmaz üzerinde ipoteğin ne miktar için bir yük teşkil edeceğinin veya yapılan işin değerinin taşınmaz —-tarafından kabul edilmesidir. —– anlamda yapı alacağını tanımışsa, yapı alacaklısı — tescili mümkündür.
Kural olarak, kanuni ipotek hakkı ile teminat altına alınan alacak miktarının — gösterilmesi gerekir. Bu sebeple yapı alacağının kapsamı belli olmalıdır. Asıl yüklenici ve diğer çalışanlar için, bu alacağın miktarı TBK m.480 gereğince “götürü bedel” olarak belirlenmiş olabilir veya m. 481’e göre “belirlenmemiş” olabilir ya da —–” olarak belirlenmiş olabilir. Bedelin götürü olarak tespit edildiği durumlarda, alacağın malik tarafından kabulü bir özellik göstermez, kabulün yazılı biçimde olması yeterlidir. Bu konuda esas sorun, yapı alacaklısının bedelinin kesin olarak saptanmadığı durumlarda işin başında ipoteğin tescilinin istemesinde ortaya çıkar.
Doğrudan doğruya kendisine eser sözleşmesiyle bağlı bulunan yüklenici ve ——- alacak miktarlarını kesin ya da yaklaşık olarak tayin etmek malik için mümkündür. Ancak, yapı alacaklısı ipoteği, yalnız malikle eser sözleşmesi imzalayanlara değil, müstakil olarak alt yüklenici ve——— tanınmıştır. Alt yüklenici ve ———asıl müteahhide bağlı olarak çalıştıklarından, malikin bunların varlığından dahi haberdar olmaması mümkündür. Malikin, onları asıl müteahhide bağlayan eser sözleşmesinin mahiyet ve şartlarını bilmesine ve dolayısıyla yaklaşık olarak dahi alacaklarının miktarını, ipotek haklarına esas teşkil etmek üzere tespit etmesine imkân yoktur. Böyle durumlarda da, kesin tescil değil, ancak geçici tescil yaptırılabileceği ve alt yüklenici ile —- dava açarak alacakların kesin miktarını tespit ettirmek için süre tanınabileceği kabul edilmelidir.
Malikin yapı alacaklısının alacağını tanımaktan kaçınması durumunda ise, aşağıda inceleneceği gibi, alacaklının kanuni ipoteğin tescili konusunda hüküm elde etmek için dava açması ve bu arada 3 aylık hak düşümü süresi geçmeden yapı alacağı ipoteğini tapuya tescil ettirmesi zorunluluğu vardır.
b.Alacağın Mahkemece Hüküm Altına Alınması: Malikin yapı alacaklısının alacağını tanımaktan kaçınması durumunda, alacaklı kanuni ipoteğin tescili konusunda hüküm elde etmek için hâkime müracaat edebilecektir. Bu durumda mahkeme, alacağın gerçek miktarını hüküm altına alacaktır. Yapı alacaklısının, bu konudaki tespit davasının dinlenebilmesi için zorunlu olan menfaat şartının varlığı açık olduğu gibi, TMK m.895 hükmü de kendisine bu hakkı tanımaktadır. Açılacak davada, —– birlikte borcun muhatabı olan yüklenici de taraf olarak gösterilmelidir. Zira yapı alacaklısının sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı varsa bu alacağın muhatabı ve borçlusu sözleşmenin tarafı olan yüklenicidir. Yapı maliki sözleşmenin tarafı olmadığından, yüklenicinin taraf olarak gösterilmediği davalarda, mahkemece alacağın gerçek miktarının tespit edilebilmesi çoğu kez mümkün olamayacak veya tespit edilen alacak davanın tarafı olmayan yükleniciyi bağlamayacağından Mahkemece tescil kararı verilemeyecektir.
3.Yeterli Teminat Gösterilmemiş Olması: Yapı alacaklılarının kanuni ipotek hakkının tescilinin istenebilmesi için malik tarafından yeterli teminat gösterilmemiş olması gerekmektedir. Bu husus TMK’nin 895/4. maddesinde; “Malik yeterli güvence gösterirse tescil istenemez.” denmek suretiyle açıkça ifade edilmiştir. Malik tarafından, iddia edilen alacak için yeterli sayılabilecek oranda bir teminat gösterilirse, artık kanuni ipotek hakkının tescili istenemez. Kanun koyucu teminat gösterilmesi bakımından — alacaklılarına bir talep hakkı tanımamıştır. Alacağın, —–tescili veya teminat gösterme yollarından biriyle —— edilişinde, seçme hakkı malike aittir. Yüklenici ve ——, ancak, kanuni ipotek hakkının tescilini talep edebilirler. Malikin teminat göstermesini isteyemezler. Teminatın ne şekilde olacağı da yasada açıkça belirtilmemiştir. Ancak — teminatın ayni ya da şahsi teminat olabileceği kabul edilmektedir. Bu durumda para veya kıymetli evrakın depo edilmesi veya mali durumu iyi olan kişilerin kefil olarak gösterilmesi teminat mahiyetindedir.
B.Tescil: Bir rehin hakkının — tescili için kural olarak resmi şekilde yapılmış bir rehin sözleşmesi bulunması ve ayrıca taşınmaz malikinin tescil isteğini bildirmesi gerekir(TMK.m.1013). Ancak malik, alacaklısı adına tescil yapılmasını istemekten kaçınırsa, o zaman alacaklı Mahkemeden tescile karar verilmesini isteyebilmek yetkisine sahiptir.—— hakkında ise bu kural uygulanmaz.—- iktisap nedeni kanundan doğar. Başka bir deyişle, TMK’nin 895. maddesi gereğince yapı alacaklıları, prensip itibariyle eser sözleşmesini imzaladıkları andan işin bitimini takip eden üç aylık müddetin sonuna kadar taşınmaz mal rehninin tesisi için bir hukuki sebebe sahiptir.—– tescili için resmi bir ipotek sözleşmesi yapılması gerekmez. Kanun hükmü burada resmi rehin sözleşmesi yerine geçmektedir. Öte yandan yapı alacaklısı ipoteğinde tescil isteğini bildiren kişi de taşınmazın maliki değildir. — tescil beyanının —- alacaklısı olan yüklenici, alt yüklenici veya —— tarafından yapılması gerekir. Tescil için malikin rızasına ya da tescil isteğini açıklayan beyanına da ihtiyaç yoktur.
Bu husus TMK’nin 1013/2. maddesinde ifadesini bulmuştur. Şöyle ki, TMK’nin 1013/2. maddesi; “Edinen kimse, kanun hükmüne, kesinleşmiş mahkeme kararına veya buna eşdeğer bir belgeye dayanıyorsa, bu beyana gerek yoktur.” hükmünü ihtiva etmektedir. Bu fıkradaki “kanun hükmüne” ibaresinin geniş yorumlanması, ayni hakkın tescil ile doğduğu hallere dolayısıyla yapı alacaklısı ipoteğine de uygulanması gerekir. Tescil talebi eser sözleşmesinin akdedilmesinden itibaren her an yapılabilir. Ne var ki, ——- yapılacak her kaydın doğrulanması gerekli olduğundan talepte bulunan yapı ipoteği alacaklısının tescil istemine,—- malikinin alacağın miktarını kabul eden belgesini ya da alacağı saptayan mahkeme ilamını eklemesi gerekir(TMK.m.895). Bu belgeler tam olmalı, açıkça alacak hakkının tüm kapsamını belirtmelidir. Yani, bu alacağın bir eser sözleşmesinden doğduğu, iş bitmiş ise bunun tarihi, bitmemiş ise devam ettiği belgede açıkça gösterilmelidir. Yoksa sadece bir borç ikrarını gösteren belge, kanuni ipotek hakkının tescili için yeterli değildir—–belgelerin geçerliliğini re’sen araştırması gerekir.— alacaklısının kanuni ipotek hakkını tescil ettirmek için tapuya yukarıda belirttiğimiz belgelerle ve tek başına başvurması yeterlidir. Bu başvurma, basılı örneklerin —– alacaklısı tarafından doldurulması ve altının imzalanması ile yapılır. Tescil edilen —- malikine tebliğ edilir(TMK.m.1019). —–alacaklılarının kanuni ipotek hakkı usulüne uygun bir tescil işleminin yapılmasıyla birlikte kurulmuş olur(TMK.m.1022). İşçi ve yüklenici ipoteklerinin tescilinde kütüğün rehin haklarına ait düşünceler kısmında —– olduğu belirtilir(TST.m.35).
Mahkememizdeki dava 3.7.2019 tarihinde açılmıştır.
Davacı vekili, ——- tarihinde davalıya teslim ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen faturalardan davacı tarafından davalı adına düzenlenen son fatura tarihinin 22.7.2018 tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından davalı yüklenici —— ihtarname ile yapımını üstlendiği işlerden dolayı faiz hariç 371.863.00 TL alacağının — ödenmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket ile davalı yüklenici şirket arasında akdedilen 5.4.2019 tarihli sözleşme ile bir kısım hak edişlerin alınamaması sebebi ile ——- işinin durdurulmuş olduğu” —- malzemelerin dökümünün yapıldığı ve sözleşme tarihinden itibaren davacı şirket veya yetki verdiği kişiler tarafından kaldırılacağı kabul edilmiştir.
Davalı arsa malikleri davalı yüklenici şirketin yapımını üstlendiği inşaatı tamamlamadığını — esas sayılı dosyası — esas sayılı dosyaları ile davalar açıldığını beyanla borcu kabul etmediklerini beyan etmişlerdir. Bu husus TMK’nin 895/2. maddesinde; “Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Bu deliller ışığında, davacı tarafın, aralarında sözleşme olmayan taşınmaz maliki davalılara karşı —— alacaklısının rehin tescili talebinde bulunabilmesi için TMK’nin 895/2. Maddesi uyarınca yüklenilen işin yani inşaatın tamamlanması veya TMK’nin 895/3. Maddesi uyarınca alacağın malik tarafından kabul edilmiş gerekir.
—– başkanlığında yapılan —– olduğu tespit edilmiş olup, inşaat tamamlanmadan, maliklere ait arsa ve üzerindeki yapılara yapı alacakları ipoteği tesis edilmesini istemesi mümkün değildir.
Sözleşmeler ancak taraflar arasında hak ve borç doğurur.
Taraf sıfatı, dava konusu —- hakka ilişkindir. Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Aynı şekilde bir hakkın kendisinden istenebilecek o hakka uymak yükümlülüğü olan kişi olup bu da davalı olma pasif husumet ehliyetidir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Buna göre, davacının inşaat tamamlanmadan, maliklere ait arsa ve üzerindeki yapılara —- ipoteği tesis edilmesini isteme hakkı bulunmadığından, bu bakımdan davalıların davacının istediği hakka uymak yükümlülüğü bulunmadığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Emsal alınan — karar sayılı ilâmından bu sonuç çıkmaktadır.
Yine yapı alacaklısının rehin tescili ile ilgili talebini bu üç aylık süre içerisinde—– yöneltmesi yeterli olmayıp; aynı zamanda bu süre içerisinde tescilin de gerçekleştirilmiş olması zorunludur.
TMK’nin 895/3. maddesinde; “Tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şarttır.
Davacının beyanına göre teslimin 5.4.2019 tarihinden itibaren 3 ay içinde yani 5.7.2019 tarihinde yapılmış olması veya bu tarihe kadar mahkemece geçici tescil şerhi konulması gerekmektedir.
Bu süre içinde tescil işlemi yapılmadığı gibi geçici tescil şerhi de konulmadığından, davacının davacı arsa sahiplerine ait taşınmaz üzerine —- ipoteği tesisini bu nedenle de talep edemeyecekleri kanaatine varılmış ve davacının, davalılar——— yapıların üzerine TMK’nin 893/1-3. Maddesi uyarınca— isteminin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı —- hakkındaki davanın HMK’nin 114/1-d ve 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile reddine,
2-Davacının, davalılar —- ait arsa ve üzerindeki yapıların üzerine TMK’nin 893/1-3. Maddesi uyarınca yapı alacakları ipoteği tesisi isteminin pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Davalı ..—açılan ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili davasının KABULÜ ile 317.000 TL’nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalı ….—- alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının ——- araçlarının değerlerinin tespiti ve —- davalı …—— REDDİNE,
5-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 21.654,27 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin yatırılan 5.584,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.069,92 TL harcın davalı ….—– alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 5.584,35 TL harcın davalı ….—alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı ..—karşı açılan ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili ile —- malzemesi ve araçların değerlerinin tespiti davaları yönünden davacı tarafından yapılan 155 TL tebligat gideri ile 2.600 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.755 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.611,75 TL’sinin davalı .— alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Gerçek kişi davalılara karşı —- ipoteği tesisi istemli davada— davalıya karşı açılan dava reddolunduğundan bu davayla — tebligat giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Kabul edilen ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan— davacı lehine taktir olunan 30.640,00 TL vekalet ücretinin davalı—- alınarak davacıya verilmesine,
10-Gerçek kişi davalılara karşı açılan yapı alacakları ipoteği istemli dava pasif husumet yokluğu nedeniyle reddolunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan —‘nin 7/2. maddesi uyarınca davalı—- lehine taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı .— verilmesine,
11-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili—- karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.