Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/405 E. 2020/7 K. 10.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/405 Esas
KARAR NO : 2020/7

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Maddi tazminat yönünden ; Müvekkili ——işine aracılık yaptığı —-yükün, —— tarafından taşınması için ——– Sözleşmesini akdetmiş olduğunu fakat sözleşme kurulduktan sonra ——- tarihinde —– tarafından gönderilen eposta ile söz konusu taşıma sözleşmesinin feshedildiği ihtarı alındığını, fesih gerekçesinin —-belirtilmemesi nedeniyle şirket yetkilileri arasında gerçekleştirilen —–çalışanı———- —– çalışılmaması yönünde uyarıda bulunulduğunu ve bu hususun kendilerini tedirgin ettiğini bu nedenle de sözleşmeyi fesh ettiklerini bildirdirdiğini, müvekkilinin bu taşıma işi nedeniyle hak kazanacağı —– komisyon ücretinden mahrum kaldığını, müvekkili şirketin uzun zamandır birlikte çalıştığı—– yabancı —– davalıların haksız rekabet fiilleri sonrasında kendi isimlerinin de itibar kaybettiğini ayrıca adı sirküle edilen bir—- istemediklerinden bahisle ————–ile yapılan taşıma işinden hak kazanılan ——- tutarındaki komisyon ücretini ödemeyi reddettiklerini bildirdiklerini, müvekkilinin en önemli müşterilerinden olan —– şirket ileriye dönük olarak da davacı ile çalışmayı reddettiğini, davacının geleceğe sair olarak da beklenen kar kayıplarının olduğunu, davacının—– yapılan taşıma işleri nedeniyle son bugüne kadar hak kazanılan net karı yaklaşık —olduğunu ve işlem hacmi gideren artan bir grafiğe sahip olduğunu, bu tutarın ——- —- yapılan taşıma ve—– yapılan taşımanın oluşturduğunu yapılan ————- reddedildiğini, müvekkilinin bu taşıma sözleşmesinin kurulmaması nedeniyle maddi —–tutarında olduğunu belirtmiştir.
Manevi tazminat yönünden; kişilerin şeref ve haysiyetleri MK m.24 ve TBK m.49 ile hukuken koruma altına alınmış olduğunu tüzel kişilerin de bu hükümlerden yararlanabilecekleri ——-ve Yargıtay kararları ile de desteklendiğini ve tüzel kişilerin de manevi tazminat isteyebileceklerine karar verildiğini, sonuç olarak, sektörde aleyhinde karalama ve kötüleme kampanyası yürütülmek suretiyle ekonomik geleceği tehlikeye sokulan müvekkil şirketin manevi tazminat isteme hakkının bulunduğunun kabulü gerektiğini ve bu nedenlerle sonuç olarak;
Davanın kabulü ile davalının haksız rekabet fiilinin tespitine ve men edilmesine, verilen kararın——-yayımlanmasını, yargılama sonucu tespit edilecek maddi zararımıza göre değeri sonradan belirlenmek üzere şimdilik —– asgari maddi tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun m.2 uyarınca işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini, davalının haksız eylemi nedeniyle davacının uğradığı manevi zararların giderimi için — (YüzyirmibinTL) tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun m.2 uyarınca işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davayı ikame etmekte asıl sebep olarak gösterilen mail sirkülesinde davacı tarafı kötüleyen herhangi bir ibaresinin yer almadığını, davacı tarafın her ne——– olarak herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığı iddiasında bulunmuş olsa da türk ticaret kanunu’n 520 ve devamı maddeleri kapsamında ——- ile hareket etmekte olduğunu, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydı ile- bir an için müvekkil şirketin —– mesajında davacı tarafı hedef aldığı düşünülse dahi ihtilafa sebep taşıma işinde davacı taraf iş ve yükümlülüklerini basiretli bir tacir gibi yerine getirmemiş olduğunu bu nedenlerle davacı tarafın ikame etmiş olduğu davanın TTK’nun 55/1-a maddesi kapsamında yer almadığı anlaşıldığını——-, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise uyuşmazlığa konu taşıma işinde davacı tarafın basiretsiz bir tacir gibi hareket ettiği izahtan vareste olduğunu, müvekkili davalıları büyük zarara uğrattığı, tüm bu ihtilafa kusuru ile sebebiyet verdiği dolayısıyla hem kusuru ile hareket ederken hem de haksız ve mesnetsiz iddialar ile işbu davayı ikame etmiş olması sebebi ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
HUKUKİ NEDENLER VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabet durumunun tespiti, meni ve meydana gelen zararın tazminine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde ticari davalar tanımlanmış olup, bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması——– ya ticari nitelikte çekişmesiz — aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan ——- olması gerekir. Taraflardan biri —–” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “—- ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
TTK’nın 1352. Maddesinde —– alacakları sayılmıştır. Buna göre, geminin işletilmesinin sebep olduğu zıya, hasar, can kaybı ve bedeni zararlar, kurtarma faaliyetlerinden doğan tazminat hakları, gemi yapım ve onarımından kaynaklanan alacaklar, gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya veya hasar, gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar gibi doğrudan deniz ticareti alanıyla ilgili tazminat ve alacaklar deniz alacağı olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda, uyuşmazlık deniz taşımacılığına ilişkin sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle meydana gelen haksız rekabet durumunun tespiti, meni ve meydana gelen zararın tazminine ilişkindir. Bu haliyle ihtilafın ——– hükümler kapsamında değerlendirilmesi ve yargılamanın—- Mahkemesi’nde yapılması gerektiğinden görev nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin İSTANBUL ——MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nin 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli ——– İhtisas Mahkemesi(İstanbul Asliye —- Mahkemesi) Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan —- davalarına bakmakla görevli —– Ticaret Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, karar davacı vekili ve davalılar vekilini yokluklarında, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi..