Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/378 E. 2020/695 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/378 Esas
KARAR NO : 2020/695

DAVA :Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …——– ; Davacının kira sözleşmesine istinaden ticari faaliyetlerini yürüttüğü, —– —— adresinde bulunan işletme davacı … tarafından —– geçerli olmak üzere devredildiğini, davalı devir bedelini —- tarihinde nakden ve defaten ödeyeceğini kabul ve beyan ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme, işletmenin taşınmaz maliki ile yapılan kira sözleşmesinin geçerliliğinin korunması koşuluna bağlanmış, bu çerçevede davacı ile taşınmaz maliki arasında görüşme yapılmış, kira ilişkisinin davacı üzerinden yürümesi ve muhatabın davacı olması koşulu ile taşınmaz maliki davalının belirtilen adreste faaliyette bulunmasına rıza gösterdiğini, bunun üzerine taraflar arasında —- tarihinde imzalandığını, —– bedeli ile aidat ve fatura giderlerini …—- ödeyeceğini, ….— kira sözleşmesinden ve kullanımdan kaynaklanan yükümlülükleri bu surette kendisi karşılayacağını, taraflar arasında akdedilen protokol şartlan doğrultusunda bir müddet sorunsuz devam eden ilişkinin —- tarihinde davalı tarafından ödenmesi gereken devir bedelinin ödenmemesi nedeni ile bozulmaya başladığını, taraflar arasında yapılan görüşmelerde davacı iyiniyetle davalıya birkaç kez süre verdiğini, son olarak taraflar aralarındaki alacak borç ilişkisinde aylık %3 faiz uygulanmasını ve bu surette devir bedelinin faizi ile birlikte tutarı olan ——- tarihinde ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını, taraflar arasındaki ilişkinin devamında davalı kararlaştırılan, tarihte devir bedeli tutarını ödemediği gibi, imzalanan —– belirtilen yükümlülüklerini de yerine getirmemeye başladığını, son olarak kendisine yapılan tüm ödeme çağrılarını yanıtsız bırakan davalı devir konusu işletmeyi — tarihinde devir konusu tüm— birlikte tahliye ederek boşalttığını, taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca üzerine düşen tüm yükümlülükleri büyük bir titizlikle ve zamanında yerine getiren davacıya ödemesi gereken —– ödemekten kaçınılması nedeniyle söz konusu bedelin tahsili için yasal işlemler başlatılmış ve 6102 Sayılı S/k maddesi doğrultusunda —— müracaat edildiğini,——dosyasından yapılan görüşmelerde taraflar arasında anlaşmazlık tutanağı düzenlendiği bu sebeple alacak dava ve talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dosya numarası verilen mahkemeniz dosyasında her ne kadar davacı taraf, davalıyla arasında devir protokolü olduğu iddia edilmiş ise — kabulü mümkün olmadığını, davalı şirket ile davacı şirket arasında iddia edildiği gibi bir hukuki ilişki bulunmadığını, her ne kadar davacı tarafın iddia ettiği protokol kabul edilmemekle birlikte basiretli bir tacirin bahsedildiği şartlarda tüm hukuki sorumluluk kendisinde kalacak şekilde bir protokol imzalaması ticari hayatın olağan akışına aykırılığını, davacı taraf dilekçesinin 1 sayfasının 1.2 paragrafında “Taraflar arasında imzalanan sözleşme, işletmenin taşınmaz maliki ile yapılan kira sözleşmesinin geçerliliğinin korunması koşuluna bağlanmış, bu çerçevede davalı ile taşınmaz maliki arasında görüşme yapıldığını, kira ilişkisinin davalının üzerinden yürümesi ve muhatabın davalı olması koşulu ile taşınmaz maliki davalının belirtilen —- bulunmasına rıza göstermiştir, “demek sureti ile kesin ve kati olarak kira ilişkisinin muhatabının kendisi olduğunu ikrar ettiğini, ancak davacı taraf bu beyanındaki kira ilişki dışında kalan beyanların kabulü kesinlikle mümkün olmadığını, davalıyla imzaladığını iddia ettiği sözleşmeye dayalı bir görüşme olduğunun kabulü de mümkün olmadığını, ortalama bir tacirin benzer durumlarda ticari faaliyetinin niteliğine göre göstereceği özen olduğunu, —- hareket etmekle yükümlü olan tacirin göstermesi gereken —- — ağırlaştırıldığını, tacir sıfatını haiz olmayanların kusursuz sayılabileceği birçok durumda tacir kusurlu sayılabileceğini, dolayısı ile davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği gibi bir protokolün varlığı halinde de davacı tarafın ticari hayatın olağan akışına aykırı olarak, tacir olmayan bir kişinin dahi kabul etmeyeceği şekilde basiretsiz davrandığı ve kusurlu olduğunu, taraflar arasında iddia edildiği gibi bir protokol kabul edilmemekle ve kesilen faturaların içeriği kabul edilmemekle birlikte davacı taraf %3 aylık faiz oranında anlaşıldığını iddia etmiş ve iddiasına dayanak olarak mail yazışmaları bulunduğunu yazdığını, her ne kadar böyle bir mail yazışmasından bahsedilmiş ise de öncelikle taraflarına ek olarak bu belgelerin gönderilmediğini, bahsi geçen faiz oranını da kabul etmediğini, davacı taraf dilekçesinin konu kısmına ve sonuç ve talep kısmına fatura bedellerinin fatura tarihinden itibaren kademeli olarak işleyecek faizi ile hesaplanarak ödenmesini talep ettiğini, davacı tarafın iddia ettiği alacakları kabul etmemekle birlikte fatura bedellerinde muacceliyetin faturanın kesim tarihi olmadığını ancak faturanın muhatabına iletildikten sonra yasal itiraz sürelerinin dolması ile muaccel olabileceğini iddia ile davanın reddini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1—— ve devir protokolü başlıklı belge,
2—— ek protokol başlıklı belge,
3——–
4- ——— Kayıtları,
5-Bilirkişi Raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,taraflar arasında akdedilen devir protokollerinden doğan ücret alacağının ve sözleşme kapsamında tertip edilen fatura bedellerinin tahsili amacı ile ikame edilen alacak davasıdır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye— edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen—- tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “— — ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden,– değildir.
Yine fatura sözleşmenin— ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu—-
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda faturalar yönünden incelendiğinde takibe konu faturalardaki istemin haklılığını davacının, davalıdan —— belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda da tarafların tacir bulunması nedeni ile davalı tarafından sözleşmenin konusu teşkil eden faturalardan doğduğu bildirilen davacı iddiası davalı tarafından inkar edildiğinden taraf ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının—— incelenmesi cihetine gidilmiştir.
27.11.2017 tarihli mutabakat ve devir protokolü başlıklı belge incelemesinde protokolün konusunun taraflar arasında akdedilmiş —– feshi ile davacıya ait işletmenin — tarihinden itibaren devrolduğu , devir bedelinin 48.000,00 TL olarak belirlendiği ödeme tarihinin ise 01.12.2018 olarak belirlendiği, sözleşmenin mal sahibi ile — anlaşılamaması halinde geçerli olmayacağı hususunda anlaştıkları,
——— tarihli devir protokolü ek protokol başlıklı belge incelemesinde ise davalının 01.12.2018 tarihinden itibaren devir konusu işletmenin kirasını davacıya ödeneceği, davacının ise kira bedelini mal sahibine ödemeyi taahhüt ettiği aylık kira bedelinin ——
Sözleşme hükümleri ve bilirkişi raporu,dosya arasına alınan davacı ve davalıdan —— göre de taraflar arsında devir protokolünün tanzim edildiği, bu noktada davacı tarafından tertip edilen faturaların tamamının davalı ——— formu düzenlenerek teslim edildiği ve taraf defter ve kayıtları ile davacı alacağını kesin deliller ile —- davalının sözleşmedeki imza inkarının— formları,sözleşme hükümleri, ödeme belgeleri, mail kayıtları, —– karşısında sonuca etkili bulunmadığı gibi ileri sürülüş biçimi itibari ile (——hakkın kötüye kullanımı niteliğinde bulunduğu anlaşılarak davalının imza incelemesi yapılması yönündeki talebine itibar edilmeyerek—- bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Nihai olarak taraflar arasında kararlaştırılan akdi gecikme faizinin ——— temerrüd faizi geçerli bulunduğu zira tarafların sözleşme şartlarını davacının kabulünde olan mail yazışmaları ile değiştirdiği anlaşılarak neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1a-)——– akdi gecikme faizi olmak üzere toplam 52.320 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
1b-)48.000 TL devir bedeline 3095 sayılı yasa 2/2.Maddesi gereğince –tarihinden itibaren avans faizi İŞLETİLMESİNE,
2-)— fatura bedelinin 3095 sayılı yasa 2/2.Maddesi gereğince 25/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
3-)Alınması gerekli 5.701,02 TL harçtan peşin alınan 1.428,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.272,69 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 1.428,33 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4-)Davacı tarafça davada sarf edilen 969,00 TL yargılama giderinin davanın kabulü nispetince hesaplanan—– davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden—— uyarınca 11.649,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ——– ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
7-)Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
8-)1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA
Dair, Taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.