Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/356 E. 2022/969 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/356 Esas
KARAR NO : 2022/969

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
Mahkememiz 02/11/2017 tarihli —– sayılı kararının —– Bölge Adliye Mahkemesi —-Hukuk Dairesi’nin 04/06/2018 tarih ——-sayılı kararı ile mahkememize gönderilen Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin 14.06.2010 tarihinde 1 adet —– marka çift başlıklı —– cihazım dava dışı bir şirketten 41.033.19 TL bedelle satın aldığını, güzellik salonunda kullandığı bu aletin aletinin başlığına kontör yüklenmesi gerektiğini, bunun için 10.01.2012 tarihinde davalıya cihazın teslim edildiğini, ancak tüm ikazlara rağmen cihazın ancak 09.02.2012 tarihinde müvekkiline iade edildiğini, ancak cihazın——alındıktan kısa bir sonra arızalandığını, cihazın tamiri için, satın aldığı firmaya başvurduğunu, firma tarafından düzenlenen teknik servis formunda, cihazın yetkisiz firma tarafından karıştırıldığı, cihaza servis dışı müdahale edildiği ve içerisindeki donanımın zarar gördüğünün tespit edildiğini, müvekkilinin cihazı davalıya gönderdikten sonra aradan geçen bir aylık iade süresinde iş kaybına ve kar mahrumiyetine, ayrıca da manevi zarara uğradığını, müvekkilinin işe devam edebilmesi için sadece beylik değişimine 4.500 TL masraf yaptığını ileri sürerek, 25.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, Müvekkil ile birlikte ismi anılan davalı —– müvekkil şirketle hukuki bir bağı olmayıp dönem dönem müvekkilin teknik destek aldığı bir kişi olduğunu, dava konusu cihaz ile ilgili müvekkil adresinin verilmiş olmasının müvekkilinin bilgisi haricinde bulunduğunu, —– açısından husumet yönünden de davanın reddi gerektiğini, davaya konu cihazın bakım ve onarım ile ilgili müvekkilinin hiçbir şekilde taraf olmasının da mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—– Vergi Dairesi Müdürlüğü, —– Vergi Dairesi Müdürlüğü—— Dairesi Müdürlüğü, Ticaret Sicil Odası Başkanlığına yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, (.——) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. (——-.)”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1-3. maddesi uyarınca “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (——) (3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (—–)”
Mahkememizce davacının uyuşmazlık konusu ve davanın açıldığı dönemdeki 21/07/2007 tarih ve —— Karar sayılı Bakanlar Kurulu kararının atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. maddesinin 1 ve 3 numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlayıp sağlamadığının bildirilmesi ve bunlara ilişkin tüm belgelerin davacının bağlı bulunduğu——vergi numralı mükellefi—— tarh dosyası ve ——2010,2011,2012 ve 2013 yıllarında Güzellik Salonu faaliyetinden mükellefiyet kaydı olduğu, İşletme Hesabında defter tuttuğu, söz konusu yıllarda mükellef tarafından Dairemize verilen Gelir Vergisi beyannamelerinde bildirilen hasılatların ve iş hacimlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3 numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşmadığı anlaşılmış olup, 2010,2011,2012,2013 yılları Gelir Vergisi beyannameleri ekte sunulmuştur.” şeklinde olduğu görülmüştür.Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve asliye ticaret mahkemelerinde görülebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) veya TTK’da (veya maddede sıralanan) hususlardan doğması (mutlak ticari dava) gerektiği, eldeki davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, bu sebeple mutlak ticari dava olmadığı, bu sebeple davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği, bu sebeple ancak davacının tacir ve işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilmesi halinde davanın ticari dava olacağı, davacının tacir kabul edilebilmesi için 21/07/2007 tarih ve—— Karar sayılı Bakanlar Kurulu kararının atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. maddesinin 1 ve 3 numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlaması gerektiği, yine davacının Ticaret Sicil’ine kayıtlı olmasının ve bilanço esasına göre veya işletme hesabı esasına göre defter tutmasının da bu hususta karine teşkil edebileceği, davalı Ticaret Sicili’ne kayıtlı olmadığı gibi işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, ancak Vergi Dairesi cevabında açıkça da belirtildiği üzere işletmesinin hasılatlarının ve iş hacimlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3 numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşmadığı, bu sebeple davacının tacir, işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilemeyeceği, tüm bu sebeplerle davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve genel görevli mahkemeler olarak asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,——Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun TESPİTİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yukarıda hüküm fıkrasında belirtilen süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair resen karar verilmesine,
4-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
5-Harç ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,Dair, davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile—— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.