Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/33 E. 2021/204 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/33 Esas
KARAR NO: 2021/204
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2015
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin çeşitli tarihler de davalı şirkete taşıma hizmeti sunduğunu ve kalan bakiye alacağın tahsil edilemediğini bu hizmet sonucunda ——alacağın faturalanmış alacağın olduğunu, davalının ödeme yapmadığını, talep ve ihtarlara rağmen ödeme yapılmaması üzerine —dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibin——— kısmına itiraz ettiğini takibin durduğunu davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği alacak tutarının —- olduğunu, davalı tarafından malların taşınması sırasında meydana gelmiş olan hasara ilişkin ———— bedelinde fatura kesilerek tebliğ edildiğini, davalı tarafından da işbu fatura itiraz edilmediğini, bunun sonucunda kesinleşmiş olduğunu, davacı tarafın taşıma yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmeyerek taşınan mala zarar verdiğini, davalı şirketin mağdur edildiğini, davacı tarafından malların zamanında teslim edilmemesi nedeniyle zarara uğradığını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava,taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesi gereğince açık hesap konusu teşkil eden muhtelif tarihli faturaların tahsili amacı ile girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. ———
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.——-
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
—- dosyasının yapılan incelenmesinde; davacı/alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine takibin — asıl alacak üzerinden başlatıldığı, ödeme emrinin davalı/borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlunun —-tarihinde borca faize ve ferilerine itiraz ettiği sonrasında takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin ————-sayılı ilamında ” taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı tarafın davacı tarafa dosya içerisine alınan icra takibindeki kadar borcu olduğu, davalı tarafın borcunu ödemeyerek açılmış olan icra dosyasına itiraz ettiği, takibin durdurulmasına sebep olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, ayrıca davalı borcu olduğu halde haksız ve yersiz icra takibine itiraz ettiğinden ancak davacı tarafça talep talep edilmediğinden icra iflas yasasında belirtilen inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmiştir. ” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş verilen karara karşı davalı taraf —– tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz yoluna başvurmuş , ——— karar sayılı ilamında “davacı taraf nakliye sırasında meydana geldiği iddia edilen hasarın ihbar edilmediğini, davalının sunduğu hasara ilişkin tutanağın alt taşıyıcı ——– tarafından imzalandığını, bu hasardan davacının haberi olmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ise taşıma sırasında hasarın vuku bulduğunu, hasar tutanağı ile bu durumun saptanması sebebiyle ayrıca davacıya ihbarın gerekmeyeceğini, hasar tutarına ilişkin faturayı da davacıya tebliğ ettiğini, faturaya itiraz edilmediğini savunmuştur. Toplanan kanıtlar ve tarafların iddiaları uyarınca, davalının dayandığı, hasar tutanağındaki —-isimli şahsın davacının alt taşıyan firmasının çalışanı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının alt taşıyanı tarafından tutulan tutanak karşısında ihbarın yapıldığı ve gerçekleştirilen nakliye sırasında emtianın bir kısmının zarara uğradığının kabulü gerekmektedir. Ancak davalı tarafından düzenlenen yansıma faturasının davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve davacı defterlerine kaydedildiği ispatlanamadığından mahkemece yapılacak iş varlığı saptanan hasarın kıymetlendirilmesinden ibarettir. Kuşkusuz davalının aynı sözleşme ilişkisinden kaynaklanan ve kötü ifa sebebiyle uğradığı zararın mahsubunu isteme hakkı bulunmaktadır. Bu durum karşısında navlun alacağına dayanan bu davada davalının mallarının hasar gördüğü anlaşılmakla mahkemece davalının hasar iddiası ile ilgili inceleme yapılmadan sadece davacının defterleri incelenmek sureti ile belirlenen rapor çerçevesinde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Bu sebeple davalı yanın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir” gerekçesi ile kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına mahkememizce —— tarihli celse de uyulmasına karar verilmiş ve uyulmasına karar verilen bozma kararının taraflar için yarattığı usuli müktesap hak gözetilerek dava dosyasının CMR uzmanı bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Dosyaya sunulu olan belgelerden, davacı tarafın davalı tarafa navlun hizmeti verdiği ve vermiş olduğu hizmete karşılık olarak navlun faturaları düzenlediğinin tespit edildiği, —– bozma ilamı doğrultusunda, temel uyuşmazlık noktasının davalı tarafından düzenlenen hasar faturasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Nitekim davacı tarafından düzenlenen navlun faturaları sonucunda davalı taraf borcunun —-lduğunu ve takipteki bu kısmı kabul ettiğini icra dosyasına yapmış olduğu itirazda kabul etmiştir. Ancak icra dosyası içerisinde, davalı tarafından — tarihinde dosyaya ——– ödeme yapıldığı görülmüş ve fakat bu ödemenin ne kadarının asıl alacağa ait olduğu, ne kadarının ferilere ait olduğu hakkında bir açıklama mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
—– bozma ilamında da belirttiği üzere, hasarlandığı belirtilen emtianın taşınmasında, davalının akdi taşıyıcı, dava dışı —- firmasının fiili taşıyıcı olduğu, emtianın taşıma sırasında hasarlandığı, tutulan tutanakta dava dışı alt taşıyıcının çalışanı——— imzası olması davalıya hasar ihbarının gerçekleştiği tespit olmakla, gerçekleştirilen nakliye sırasında emtianın bir kısmının hasarlandığının kabulü gerektiği anlaşılarak, —— ilamında belirtildiği gibi, hasarın kıymetlendirilmesi yoluna gidilmiş ve tüm tahkikat aşamasında bu noktada davalı delillerinin toparlanması cihetine gidilmiştir.
Dava dosyası ile hasarın kıymetlendirilmesi için, davalı yanın davacıya gönderdiği ve davacı yanın personeli tarafından kargodan alındığı belli olan fatura tek başına bu kıymetlendirme için yeterli olmadığı zira davalının dosya kapsamına ibraz ettiği fatura suretinin okunmaktan dahi yoksun olduğu anlaşılmış ve hasar faturasında yer alan kıymetin denetlenebilmesi için, davacının kendisine düzenlenen emtiaya ait alım faturası, muhtevasını ve özellikle palet ağırlıklarının belirtildiği paketleme ——- emtianın taşındığı nakliyeye ait davacı tarafından düzenlenmiş navlun faturası, ——— davacı tarafından düzenlenmiş CMR senedinin de olması gerektiği ancak dosyada bu belgelerin mevcut olmadığı ayrıca davalı tarafından düzenlenen hasar faturası okunaklı olmadığı için hasarın kıymetlendirilmesi konusunda bir tespit gerek mahkememizce gerekse de bilirkişi tarafından yapılamamıştır.
Zira, hasarın taşıma esnasında meydana geldiği kabul edilse de, taşıma işi uluslararası karayolu taşımacılığı sırasında meydana geldiğinden, CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. CMR Konvansiyonun 23/2 maddesine göre, taşıyıcı hasar gören emtianın brüt ağırlığının kliogramı başına ——– birimi karşılığında sorumlu olabileceğinden, hasarlanan emtianın brüt ağırlığının bilinmesi gerekecektir. Ancak dosyada bu yönde bir bilgi mevcut olmadığı için, taşıyıcının sorumluluk sınırı tespit edilememiştir. Bu nedenle, hasarın meydana gelmesinde taşıyıcı sorumlu olsa bile, sorumluluk sınırı hesaplanamadığı için, davalının düzenlediği hasar faturasının ne kadarlık kısmının veya tamamının davacının sorumluluğuna isabet ettiği tespit edilememiştir. Dava dosyası içerisinde, emtianın hasarlanması sonrası, davalının sigortasına başvurup başvurmadığı, geçerli bir sigortanın olup olmadığı, başvuruldu ise, sigorta şirketi tarafından bir hasar dosyası oluşturulup oluşturulmadığı, hasarın bir eksper tarafından incelenerek, hasarın türü, miktarı, sovtaj imkanı var ise ne kadarlık bir sovtaja tabi tutulduğu ve en önemlisi hasar nedeni hakkında bir rapor mevcut değildir. CMR konvansiyonuna göre, meydana gelen hasarın sadece kıymetlendirilmesi değil, aynı zamanda meydana gelen hasarın kimin tarafından da üstlenileceği önem arz etmektedir.
Diğer taraftan davalı vekili tarafından dosyaya sunulu olan evraklar incelendiğinde, davalının taşımayı komple bir konteyner ile yaptığı, parsiyel bir taşıma olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulu olan fotoğraflar incelendiğinde, hasarlı olan ürünlere ait paletlerdeki emtianın shrink tabir edilen streç naylonlarla palete sabitlendiği görülmüştür. Böyle bir ambalajlamada, yükün paleti de kavrayacak şekilde streç naylonla sarılması, daha sonra da paletin altından geçecek ve emtiayı da palete sabitleyecek ve yüke zarar vermeyecek şekilde plastik çemberle bağlanması gerekmektedir. Böyle bir ambalajlamanın yapılmaması durumunda, paletin üzerindeki yük yol şartları ve hareket nedeniyle nakliye sırasında veya yükün tahliyesi sırasında paletin üzerinden kayabilecektir. Bu nedenle dosyaya sunulu olan fotoğraflar delaletiyle, meydana gelen hasarın yükün ambalajlanma kusurundan meydana geldiği ayrıca anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin ve faturaların delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır.Yasal düzenlemeye göre;
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için,diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Diğer tarafın 2.fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter sahibi lehine delil olarak kullaılamaz. (HMK 222/3)Söz konusu yasal düzenlemesi gözetilerek;
Mahkememizce uyulmasına karar verilen ——– taraflar için usuli müktesap teşkil etmesi nedeni ile —— bulunduğu evrede davalı ticari defter ve kayıtlarını inceleyerek hasarın kıymetlendirmesi yönünden rapor ibraz eylemesi CMR uzmanı mali müşavir bilirkişiden ayrıca istenilmiştir.Bu noktada —— tarihli celse de davalı tarafın sunmuş bulunduğu taşıma ilişkisine konu emtiaya dair fatura suretinin okunaklı bulunmadığı,okunaklı suretinin de ibraz edilmediği anlaşıldığından uyulmasına karar verilen ——- kararı gereğince davalının ticari defter ve kayıtlarını HMK 222.Maddesi gereğince incelenerek(—– imzasına havi tutanakta bahse konu geçen hasarlandığı anlaşılan malların kıymetlendirilmesine esas olabilecek faturalar ve okunaklı bulunmayan taşıma konusu emtianın değerinin tespiti yönlerinden ) uyulan —— kararı kapsamında ek rapor tanzim etmesi dava dosyasının bilirkişi ———– tevdi edilmesine şeklinde ara karar tesis edilmiştir.
Davalı vekiline de ticari defter ve kayıtların bulunduğu mahalli ve ibraz edecek kişiye dair iletişim bilgilerini ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, aksi takdirde bu talebinden vazgeçilmiş sayılacağının ve 7251 sayılı değişik HMK 222 .Maddesi gereğince ibrazdan kaçınma hükümlerinin uygulanacağının ve davacının aynı konuda ticari defter ve kayıtlarını ihtiva eder belgelere dayalı hüküm tesis edileceğinin davalı vekiline ihtarına,ticari defter ve belgelerin ibraz zorunluluğunun davalı şirketten sadır olacağı hususu dikkate alınarak aynı konudaki ihtaratların davalı şirkete tebliğ sreti ile yapılmasına,(davalı vekiline ve davalıya tutanağın tebliğ sureti ile ihtaratın yapılmasına) karar verilmiş ve ara karar taraf/vekilllerine ayrı ayrı tebliğ edilmiş bilirkişi tarafından davalı vekili tarafından bildirilen muhasebe yetkilisinin ticari defter ve kayıtların incelenmesi için şirket muhasebeci ile yapılan görüşmeler ve yazışmalar mahkememize sunulmuş bu noktada bilirkişiye ek rapor konusunda talep ettiği ek süreler verilmiş ancak davalı tarafından bilirkişiye ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği bilirkişinin girişimlerine rağmen ibraz edilmediği anlaşılmış ve tutanak dışında başkaca bir delilin davalı tarafından ibraz edilmemesi nedeni ile hasarın kıymetlendirilmesinin bilirkişi tarafından yapılamadığı anlaşılarak bu noktada mahkememizce yürütülen tahkikatın hedef süre ve makul sürede yargılama ilkeri de gözetilerek yeter olduğu anlaşılarak meydana gelen hasardaki emtianın cinsi,miktarı,birim ağırlığı hakkında davalı tarafından gerekli olan belgeler sunulmadığından davacı tarafından ikame edilen davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının —— takip dosyasına itirazının iptali ile takibin —– asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Alacağın mevcudiyeti ve miktarı yargılama sırasında anlaşılmakla davacı vekilinin inkar tazminatının talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 453,26 TL harçtan peşin alınan 113,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 339,94 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 113,32 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen 2.313,50 TL’nin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/03/2021