Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/327 E. 2021/230 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/327 Esas
KARAR NO : 2021/230
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının alacağına ilişkin olarak ——–dosyasından icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emri davalı – borçlu şirkete tebliğ edildiğini, Muhatap borçlu tarafından itiraz etmek sureti ile takibin durdurulmasını sağlandığını, Taraflarınca yetki itirazı kabul edilerek dosya — gönderildiği ve ———– dosyası üzerinden borçluya tekrar ödeme emri tebliğe çıkarıldığını, Tebliğ edilen ödeme emri sonrasında muhatap şirket tarafından tekrar borca itiraz edildiğini, icra takibi konusu alacakları, davacı ve muhatap arasında bulunan faturalar ve cari hesap itibari ile sabit olduğunu iddia ile vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesindeki beyanlarının aksine, davalı şirketin davacıya, davacı ile aralarındaki ticari ilişki ve sözleşme nedeni ile davaya konu icra takibinde belirtilen miktarda cari hesap borcu bulunmadığını, herhangi bir temerrüdü de bulunmadığını, davacı talepleri taraflar arasındaki sözleşmeye de aykırı olduğunu, Davacı tarafından, icra takibine konu edilen bedelle ilgili, icra takibi öncesi davalı şirkete herhangi bir ihtarda da bulunulmadığını, ihtarname keşide edilmediğini, fatura v.b. bir belgede tebliğ ettirilmemiş olduğundan, ortada kesinleştirilmiş bir cari hesap alacağı bulunmadığını , davalının temerrüdü de söz konusu olmadığını, davacı ile davalı şirket arasında imzalanan iki farklı şantiyeye ait ekte birer örneğini sundukları ——–olarak tespit edilerek, maddelerin devamında;——- gecikmesi durumunda yükleniciden yaklaşık keşif bedelinin——kadar günlük ceza kesilecektir—-.gecikilen süreler toplamının —– günü aşması durumunda, İşveren, anılan cezayı tahsil ederek bekleyebileceği… “
“Hakediş ve Ödemeler” başlıklı 6.maddelerinde; “Her ayın 5 ine kadar düzenlenip, her ayın 15’inde, faturanın ve hakediş ödemesi alırken taşeron bir önceki ayın işçi ücretlerinin ödendiğine dair belgelerini ve çalışan işçilerin —- bildirgelerinin verildiğini ve primlerinin yatırıldığına dair belgelerin teslimi şartıyla —– vadeli çek ile ödenir…” ve “Yasal Sorumluluk” başlıklı 9.maddelerinde ise; —- bitiminde —–kurumundan ilişiksiz belgesi getirmeden bu iş karşılığı sözleşmesinin imzası sırasında vereceği keşif bedelinin %20’si bedel içerir teminat senedi kendisine iade edilemeyeceği gibi, hakediş zamanlarında, hakediş tarihine kadar şantiyede çalıştırdığı elemanlarının sigorta primlerini yatırdığını ilgili kurumdan alacağı belgeyle ispat etmediği takdirde hakediş ödemesi yapılmayacaktır…” hükümlerine yer verildiğini, Davacının bir bedel talep edebilmesi için gerekli bu sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yapması gereken işleri tam olarak yapmadığını, davalı şirkete herhangi bir hakediş, fatura v.b. teslim veya tebliğ ettirmediğini, kendisi adına davalı şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan bedelleri, davalıyı uğrattığı zararları ve gecikmeden kaynaklı cezai şart borçlarını görmezden geldiğini, bedel üzerinden icra takibine girişerek, olmayan bir alacağını tahsile kalkıştığını, Ortada davacının icra takibine konu edebileceği kesinleşmiş bir alacağı/likit bir alacağı bulunmadığını, Sözleşme gereği işler ve yükümlülükler davacı tarafından yerine getirilmediği ve kesin hesap Yapılmadığı için de davacının icra takibine konu edebileceği herhangi bir bedel bulunmadığını iddia ile davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi gereğince var olan açık hesap ilişkisinde muhtelif tarihli faturalardan doğan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı şirket arasında inşaat işi için taşeronluk sözleşmesinin akdedildiği hususunda sözlü eser sözleşmesi yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesi irdelendiğinde faturalar konusu teşkil eden malların tesliminden ötürü davalıya borçlu olmadığının belirtildiği, yine rapora itiraz dilekçesi ile de anlaşıldığı üzere fatura konusu malların ve hizmetlerin teslim edildiği hususunun inkar edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. —–
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ——–
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardakic isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Yani uyuşmazlık konusu taraflar arasında sözleşmeye konu mal ve hizmetlerin davalıya teslim edilip edilmediği hususunda toplanmaktadır.
Ticari defterlerin ve faturaların delil olmasına ilişkin düzenleme, ———- karar sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için,diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Diğer tarafın 2.fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter sahibi lehine delil olarak kullaılamaz. (HMK 222/3)
Mahkememizce gerçekleştirilen —— tarihli öninceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın belirlenmesi cihetine gidilmiş ve dava dosyası tarafların defterleri üzerinde inceleme yapmak üzere bilir kişiye tevdi edilmiş ve bilir kişi tarafından ibraz edilen raporda davacı ve davalı defterleri ayrı ayrı incelenmiştir.
Yapılan inceleme ile de ;Davacının ticari defterlerinde davalı adına açılmış muavin defterde taraflar arsındaki fatura ve ödeme kayıtlarının tutulduğu takip tarihi itibari ile davalı ticari defterlerinde —– bakiye ile davacı alacağının kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı ticari defterlerinde ise alacağın ———olarak kayıtlı bulunduğu anlaşılmış ve aradaki farkın 4 adet kayıttan kaynaklandığı tespit edilmiş rapora ekli tabloda kayıtlar gösterilmiştir.
Bilirkişinin raporunda mahkememize hitaben sunduğu tabloda;—– sırada bulunan —– davalının banka hesabından davacı adına yatırılan ———– primi olduğu anlaşılmış ve bu tutarın davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Buna karşın tablodaki diğer——- kaydın ise davacı adına düzenlenmiş faturalar olduğu ve bu fatura bedellerinin personel yemek bedelinden kaynaklandığı ancak bu faturaların konusu yemek hizmetinin davacıya teslim edildiğine dair imza ve belge tespit edilmemiş ve bu kayıtlar noktasında davacı ticari defter ve kayıtlarının hiç bir husus içermediği anlaşılmıştır. Başka deyişle davalının davacı adına ——— ödemesi yaptığının davalı defter ve belgelerinde görüldüğü, bu miktarın davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği , davalı ticari defter ve belgelerine göre davacı inşaat personeline yemek bedeli olarak ————– faturalar düzenlendiği ancak bu faturaların davacıya teslim edildiğine dair belgenin davalıdan tarafından dava dosyası kapsamına sunulmadığı gibi rapor içeriğinde davalı faturasındaki bu kayıtlara yönelik davacıya hizmet verildiğinin davalı savunmalarına konu edilmediği anlaşıldığından söz konusu fatura içeriğindeki yemek hizmetinin davalı tarafından davacıya verildiği hususu ispat edilememiştir.
Yine davacı tarafından dava konusu faturaların tamamının davalı tarafından vergi dairesine alım olarak bildirildiği görülmüş, yerleşmiş ——— uygulamasına göre özellikle davalının alımları BA formu ile——— bildiriminin dava konusu mal/hizmet ve faturalarının teslim edildiğini karine olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
——- uygulamasına göre özellikle davalının faturaları vergi dairesine alım olarak bildirmesinin dava konusu mal/hizmet ve faturaların alındığına karine teşkil ettiği artık dava konusu mal/hizmet ve faturaların teslim edildiğinin kabul edilebileceği, davacı alacağının —- bedelinin mahsubu ile———– olarak davacı alacaklı olabileceğinin bilirkişi tarafından kabul edilebileceği rapor edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı yüklenici, faturaya dayalı takip yapmış, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasını açmış, davalı ticari defterlerinde işin kayıtlı olduğu ve faturaya süresinde itiraz edilmediği, bu fatura bedelinin ödendiğine dair davalı defterlerinde kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır.
Nitekim fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise, artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil, ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. Maddesine bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın, mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve bu fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı, faturaya konu hizmetin tam ve zamanında verildiği hususunu inkar ederek teslimin eksik bulunduğunu savunmuş ise de davacı davalının ticari defter kayıtlarıyla aksini ispatlamıştır.
Faturanın davalı defterlerine işlenmiş olmasının malın teslim edildiğine dair karine olduğu, malın teslim edilmediğinin ya da iade edildiğinin davalı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir.
Bu noktada davalı tarafından fatura konusu hizmetlerin alındığı hususu inkar ederek eksik ifanın tespiti için mahallinde keşif icra edilmesi ve tanık dinlenilmesi mahkememizden talep edilmiş ise de davalının ticari defterleri ve uzantısı BA formları yanı sıra ——— takip dosyası ve davalı vekilinin dava dosyası kapsamına ibraz ettiği ve dayandığı———– sözleşme hükümleri dahi irdelendiğinde hak edişe esas teminat senedinin davalı kayıtlarında yer almadığı, davalının cevap dilekçesinde dayandığı hak ediş sonrası verilmesi öngörülen sıralı çeklerin sözleşmenin 6.Madde de yazılı bulunduğu ve davalı tarafından sıralı çeklerin de hak edişin yapılmasında ötürü davacıya verildiği, davacı tarafından ——- nezdinde icra takibine konu edildiği, söz konsu sözleşme ile davalının bağlılığı düşünüldüğünde dahi sıralı çeklerin davalı tarafından davacıya verilerek icra takibine konu edilmesi ile dahi davacının hak edişlerin artık muaccel hal aldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle de artık teslim olgusunun gerek davalının bağlı olduğu sözleşme gerek davalı kayıtları ile sabit bulunmasına göre tanık ve keşif ile aksinin araştırılmasının mevcut dosya kapsamına ve usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği, dinlenebilir savunma bulunmadığı anlaşılmış ve icra takibine konu çeklerinde davacı tarafından tahsilat olarak açık hesap ilişkisinde davalı carisinden de düşüldüğünden davacı tarafından ikame edilen davanın davalı tarafından davacı için yapılan —– ödemesi mahsup edilerek kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1A-Davalı borçlu —– Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin ——–asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
1B-Asıl alacakta fazlaya ve takip öncesi yasal temerrüt faizine yönelen talebin REDDİNE,
1C-Kabule konu asıl alacak tutarı —– yetakip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yasal temerrüt faizi İŞLETİLMESİNE,
2-Asıl alacak İİK 67/2 gereğince likit bulunmadığından davacının inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3a-Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 9.910,82 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.881,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.099,59 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3b-Davacı tarafından yatırılan 1.881,23 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafça sarf edilmiş, toplam 1.122,00 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1.085,48 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 17.733,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 1.452,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
7- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
8- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin 1.220,00 TL sinin davalıdan 100,00 TL sinin davacıdan tahsili ile 1.320,00 TL’ nin Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, Taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2021