Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/290 E. 2020/479 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/290 Esas
KARAR NO : 2020/479

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesi devamında faturadan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesi devamında tertip edilen faturadan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, davalı şirketten ödenmemiş fatura alacağı bulunduğu, faturaya dayalı alacağının tahsili için İstanbul Anadolu ——. İcra Dairesinin ——– icra takibi başlatıldığını,——- davalı tarafa —– tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket yetkilisi tarafından süresi içerisinde ——— tarihinde ” alacaklı görünen tarafından şirketimiz aleyhine açılan borca itiraz ediyoruz bu nedenle takibine, borca, ödeme emrine, faize ve faiz oranına, ve işlemiş faize ferilerine açıkça ———demek suretiyle takibin tümüne itiraz ettiklerini, itiraz nedeni ile takip durdurulduğunu, davalı tarafça yapılan itirazın, (fazlaya ilişkin hakları ve ek dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile) 40.050,00-TL’lik kısmı yönünden iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, davalının itirazları; elde bulunan fatura, ticari defter kayıtları, borçlu şirket tarafından gönderilmiş olan borç ikrarı niteliğinde ————-metni ve borçlu tarafından ödemeye ilişkin herhangi belge de sunulmamış olması itibari ile yersiz ve mesnetsiz olduğunu, borçlu ile davacı şirket arasında hizmet ilişkisinden kaynaklı bir borç ilişkisi mevcut olduğunu, buna dair davacı şirkete gönderilen ve dilekçe ekinde de mevcut mutabakat metni incelendiğinde borç ilişkisini ve bakiye borcu doğrular, teyit eder nitelikte ibareler yer aldığınu, buna ilişkin olarak ilgili mutabakat metninin içeriğinde; öncelikle hizmet ilişkisinden kaynaklı olarak davacı şirkete yapılması gereken ödemelerin kaynağı belirtildiğini, akabinde en alt kısmında ise maddeler halinde davacı şirkete ait fatura numaraları da belirtilerek bakiye tutar açık bir şekilde teyit edildiğini, bu hususta dava şartı olan arabuluculuk başvurusu taraflarınca yapıldığı, kararlaştırılan gün ve saatte davalı taraf şirket yetkilisi veya temsilcisi tarafından katılım sağlanmadığını, yapılan başvuruya istinaden düzenlenen arabuluculuk toplantı tutanağı dilekçe ekinde mevcut olduğunu, davalının haksız olarak yaptığı itirazın 40.050,00-TL’lik kısmı yönünden iptaline ve duran takibin devamına, davalının bu haksız itirazı nedeni ile % 40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dosyaya eklenen arabulucuk tutanağı incelendiğinde, taraflar arasındaki hangi uyuşmazlık için arabulucuya müracaat edildiğinin anlaşılamadığının, müracaatın itirazın iptali davasına konu edilen İstanbul Anadolu —–. İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı icra dosyası ile bağlantılı olan uyuşmazlığa dair bir müracaat olup olmadığı bilgisi mevcut olmadığını, bu sebeple, 7155 sayılı yasa kapsamındaki dava şartı olan arabuluculuk müracaatının usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirilmediğinin, taraflarınca davanın usul yönünden reddini talep etme gereği duyulduğunu, karşı tarafın arabuluculuk müracaatını dahi gereği ile yerine getiremeden itirazın iptali talebi ile mahkemeye müracaat etmiş olması kabul edilmesi gerektiğini, itirazın iptali davası ikame eden davacının sunduğu belge davalı şirket imza yetkililerine ait bir imzayı içermediğini, taraflar arasında olduğu beyan edilen ticari ilişki açısından sunulmuş bir hizmet sözleşmeside bulunmadığını, davacı yan alacak talebine dayanak fatura karşılığı hiç bir hizmet ifa etmediğini, mahkemeye bir para borcunun ikrarı olarak sunulmaya çalışan belgede davalı şirket ünvanı üzerine atılmış imza şirketi temsil ve ilzama yetkili imza sirküleri yetkilisine ait olmadığı, bu durum belgenin incelenmesi ile de açıkça anlaşılacağını, belge altında mevcut olan imzanın borç ikrarında bulunduğu iddia olunan şirkete ait olmaması sebebiyle, belgenin borç ikrarı olarak kabul edilebilmesi mümkün olmadığını, davacının, taraflar arasında iddia edilen alacak borç ilişkisinin sebebini dahi belirtmediğini, karşı tarafın dava dilekçesinde alacaklı olmanın dayanağı olarak ticari ilişki ibaresini kullanması ancak, ileri sürülen ticari ilişkinin konusunu belirtmemesi yada herhangi bir hizmet sözleşmesi ibraz edememesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, borcun varlığından bahsedilebilmesi için gerekli olan hizmet sözleşmesinin konusu dahi bilinmemekle birlikte, karşı tarafın faturaya atıf alacak taleplerine dayanak verilmiş hizmet de mevcut olmadığını, konusu açıklanmayan, ibraz edilemeyen ancak iddia edilen hizmet sözleşmesine ve şirketi temsile yetkili olmayan kimseye ait imzanın bulunduğu belgeye dayanılarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine ve mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1———— Kayıtları,
2-Taraf Ticari defter ve kayıtları,
3-İAA ————. İcra Müdürlüğünün ———–Esas sayılı takip dosyası,
4-Bilirkişi Raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava;faturalara dayalı girişilen icra takibinde itirazın iptali talebine ilişkindir.
İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır.Bu nedenle mahkememizce icra takip dosyası öncelikli olarak mahkememiz dava dosyası içersine alınmış ve incelenmesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine İAA —- İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı takip dosyası ile —— tarihinde 3 adet faturadan bakiye tutar için icra takibine girişildiğive girişilen icra takibinde 04/09/2018 tarihinde davalıya ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçulunun 07/09/2018 tarihinde itirazlarını sunmuş bulunduğu,yine dava öncesi davacı tarafından taraflar arasındaki faturaların da konusu teşkil eden ticari ilişki için arabuluculuğa başvurduğu anlaşılmakla davada genel ve özel dava şartlarının bulunduğu görülerek uyuşmazlığın tespit edilmiştir.
Davalı tarafından icra takibine itiraz da ve davaya karşı sunulan cevap dilekçelerinde taraflar arasında akdi ilişkinin mevcutiyeti inkar edilmiştir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
TTK.’nın 21/2. maddesi uyarınca da; tebliğe rağmen süresinde itiraz edilemeyerek faturayı ticari defterlerine borç kaydeden tacir faturanın münderecatını kabul etmiş, faturayı gönderen taraf faturaya dayalı alacağını TTK.’nın 84. ve 85. (HMK.’nın 222.) maddeleri uyarınca ispat etmiş sayılır.
Fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir.
Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu —————– )Normal şartlarda alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.
Davacının iddiaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu faturadaki hizmetleri borçluya bütünü ile teslim ettiğini,davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Tarafların sermaye şirketi niteliğinde yevmiye defteri tutmakla yükümlü tacir bulunuşu nedeni ile mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi vasıtası ile incelenmesine karar verilmiş, davacı ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının irdelenmesi ile takip talebine konu edilen faturaların davacı ve davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğu, yine davalının davalının 2018 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarına ait Ba formunun incelenmesi ile davacı tarafın takip konusu yaptığı faturaların davalı ticari defter ve kayıtlarında bulunduğu anlaşıldığından taraf ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğindeki ticari defter ve kayıtlar ile davacı tarafından ispat edildiği anlaşılmıştır.
Ancak bilirkişi tarafından ibraz edilen raporda davacının davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı ve alacaklı olduğu tutarın takip talebi ile bağlı kalınmaksızın taraflar arasında ticari ilişki bütünü ile değerlendirilerek rapor tarihi ile hesaplandığı eş söyleyiş ile davanın itirazın iptali talebine yöneldiği hususunda maddi yanılgıya düşüldüğü, bu noktadaki saptamanın ise hukuki vakıaya yöneldiği rapor içeriğinin denetimi anlaşıldığından ve bu noktadaki ———— mahkememizce gideriminin raporun denetime son derece açık olması karşısında mümkün bulunduğu anlaşılarak rapor içeriğindeki hukuki vakıalara yönelen hususlarda ise değerlendirme ve saptamanın 6754 sayılı yasa 3/3.Maddesi gereğince mahkememiz hakimliğinin yasal yükümlülüğünde bulunduğundan mahkememizce bu noktalarda sonuca gidilmesi gerektiği anlaşılmış ve davalı vekilinin rapora karşısı itirazlarının reddine dair ara kararlar yargılama devamında tesis edilerek rapor içeriğinde özel ve teknik vakıalardaki yanılgılar gidilerek mahkememizce sonuca gidilmiştir.
Yukarıda da zikredildiği üzere davaya konu icra takibine girişilme tarihi 10/08/2018 tarihidir, tarafların hak ve borç durumunun uyuşmazlık konusu faturalara göre bu tarihe göre belirlenmesi gerektiğinden, yargılamada taraf iddia ve savunmaları ile bilirkişi benimseyişi aksine taraflar arasında akdedilen mutabakat metninde davada dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Zira davacı vekili yargılama devamında sunduğu beyan dilekçesilerinde ve mutabakat metni gönderim tarihine ilişkin belgeler irdelendiğinde bila tarihli mutabakat metninin 2019 yılı içersinde takip tarihinden sonra tanzim edildiği dosya kapsamına ibraz edilen bilgi ve belgeler ile mutabakat içeriği ile anlaşılmaktadır.
Tüm bu hukuki ve özel,teknik vakıalara yönelen hususlarda yapılan değerlendirme de davacı vekilinin giriştiği icra takibinde davalının ticari defterlerine kayıtlı bulunan faturalardan doğan bakiye alacağı uyuşmazlık konusu eylendiğinden ve 13/08/2018 tarihli 2.258,00 TL ve 8.850,00 TL bedelli faturaların takip tarihinden sonra tanzim edildiği rapor denetimi ile anlaşıldığından, itirazın iptali davasında bu faturalar yönünden takibe sıkı sıkıya bağlılık gereğince dava da söz konusu faturalara dayalı alacak ve borç tespit ve tesisi mümkün bulunmadığından, davalı tarafın da uyuşmazlığa konu faturalar için davacının aleyhe delil teşkil eden kayıtlarına göre davacıya 178.620,00 TL ödendiğinden, davacının davada uyuşmazlık konusu faturalar için alacaklı olduğu tutarın ——– olduğu anlaşılarak ve bu tutar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Nihai olarak davacı alacağının da davalı ticari defter ve kayıtları ile İİK 68.Maddesine göre likit bulunması, davacı alacağının ticari işten doğmasına göre 3095 sayılı yasa 2/2.Maddesi gereğince işleyecek faizin nevisinin avans faizi bulunmasına göre aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile
1a-Davalının İAA —–.İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 28.942,00 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
1b-Fazlaya ve sair yönlere ilişkin istemin takip konusu bulunmadığı anlaşıldığından REDDİNE,
1c-Kabule konu takip konusu asıl alacak tutarı 28.942,00 TL’nin likit nitelikte bulunması ve asgari hadden ayrılmayı gerektirir bir zararın mevcutiyeti ispat edilemediğinden %20 oranında icra inkar tazminatı tutarı 5.784,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
1d-Kabule konu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine değin 3095 sayılı 2/2 .Maddesi gereğince avans faizi İŞLETİLMESİNE,
2a-Davada karar tarihi itibari ile alınması gerekli 1.977,02 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 683,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.293,06 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2b-Davacı tarafından dava devamında yatırılan 683,96 TL peşin nispi harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama gideri olan toplam 853,60 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 616,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —- uyarınca 4.341,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —- uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar okunup,anahatları ile anlatıldı.