Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/26 E. 2019/184 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2017/1213 Esas
KARAR NO: 2019/218
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 30/10/2017
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirket ile dava dışı——— davalı şirketin ortağı olduğunu, bu şirketin ——- tarihinde kurularak ——— tescil edildiğini, müvekkil şirketin, davalı şirketin ortağı olarak görünse de uzun zamandır şirketin finansal durumu, bilançosu, ticari faaliyetleri ve genel gidişatı ile ilgili olarak, hiçbir şekilde bilgi alamadığını, şirkete, şirket yetkilisine ve diğer ortağa ulaşamadığını, ortaklığın sadece kaydi durumdan ibaret olduğunu, fiilen ortaklık ilişkisinin kalmadığını, bu husus ile ilgili, içeriğinde ortaklıktan çıkma hakkının saklı tutulduğunun da bildirildiği ——-.Noterliği’nden —- tarihli —– yevmiye numaralı ihtarnamenin davalı şirkete gönderildiğini, işbu ihtarnamenin davalı şirkete ——-tarihinde tebliğ edildiğini, ancak ihtarnameye cevap verilmediğini, bu şartlarda davalı şirketteki ortaklığın sürdürülmesinin mümkün olmadığını, şirket ana sözleşmesinde, ortaklıktan çıkma hususunda özel bir düzenleme olmadığını, müvekkil şirketin mevcut durumdaki haklı nedenlerini ileri sürerek dava yolu ile ortaklıktan çıkma talebi için Mahkemenizde dava açma mecburiyeti doğduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile müvekkil şirketin davalı şirketteki ortaklıktan çıkmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalı şirkete———- tarihinde tebliğ olunmuş, ancak davalı davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, haklı nedenle şirketten çıkma istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı 6102 sayılı TTK’nin 638. Maddesidir. TTK’nin 638/2. Maddesi “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü haizdir.
Davalı şirket davaya cevap vermediğinden tarafların uyuştukları husus bulunmamaktadır.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının ortaklıktan çıkmak için haklı sebeplerinin olup olmadığı,
b-Davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Taraf delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
a)Davalı şirketin ortaklık ve sermaye yapısı: Davalı şirketin sermayesi ——- TL olup %50 hissesi———— %50 hissesi ise davacı—————- aittir.
b)Şirketin İdaresi: Şirket ana sözleşmesine göre davalı şirketin işleri ve muameleleri ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç Müdür tarafından yürütülür.
Şirket Müdürlüğüne 10 seneliğine———dına — ve———adına——– belirlenmiştir. Şirketi her hususta münferiden atacakları imzaları ile şirketi temsil ve ilzam edeceklerdir.
c)Şirketin temsili: Davalı şirketi Müdürler temsil ve ilzam ederler. Şirketi temsil ve ilzam imzalar ortaklar kurulu tarafından tespit, tescil ve ilan ettirilir.
Şirket Müdürlüğüne — seneliğine ——- adına ———adına ——belirlenmiştir. Şirketi her hususta münferiden atacakları imzaları ile şirketi temsil ve ilzam edeceklerdir.
d)İnceleme ve gerekçe: Yapılan incelemeler sonucunda, davalı Şirketin Ana Sözleşmesi’nin ———–tarihinde tescil edildiği ve ————–Gazetesi’nin —– tarih ve—— sayılı nüshasında yayınlandığı, bu ilanın dışında, TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil edilmediği tespit edilmiştir. Dolayısı ile şirketin faaliyetleri hakkında, kâr-zararı hakkında veya kâr dağılımı hakkında toplantı yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı ——–… tarafından, Müvekkil Şirketin TTK uyarınca sahip olduğu yasal ortaklık haklarını kullanamamakta olup, halihazırda her ne kadar davalı şirketin ortağı olarak görünse de uzun zamandır şirketin finansal durumu, bilançosu, ticari faaliyetleri ve genel gidişatı ile ilgili olarak, hiçbir şekilde bilgi alamadığını, şirkete, şirket yetkilisine ve diğer ortağa ulaşamadığını, bu husustaki girişimlerin sonuçsuz kaldığını, bu durumla ilgili taraflarına yazılı bilgi verilmesinin gerektiği ve müvekkil şirketin şirket ortaklığından çıkmak için mahkemeye başvurma hakkının saklı tutma isteğinin bildirildiği,———Noterliği’nden —— tarihli ——— yevmiye numaralı İhtarnamenin davalı şirkete gönderildiği, Tebliğ Mazbatasından İş bu İhtarnamenin davalı şirkete 19/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamenin dava dosyası içine alındığını, davalı şirketin ihtarnameye cevap vermediği ve cevap niteliğinde verilen herhangi bir belge de sunulmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin ——- tarihli almış olduğu ara karar gereğince, davalı Şirkete ait dava konusu uyuşmazlıklara ilişkin tüm yasal defterlerin ve dayanaklarının, ayrıca diğer ilgili tüm evrak ve belgelerin İnceleme günü mahkememizde hazır bulundurulması ibraz edilmediği takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağının ihtarına karar verilmiş, davalı şirket yapılan ihtara uymamış ve inceleme gününde herhangi bir evrak ibraz etmemiştir.
TTK m. 638/1 uyarınca “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir” Ancak somut olayda davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca “Her ortak haklı sebeplerin varlığında Şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir”.
Bu hükme rağmen kanun koyucu, limited şirketlerde haklı nedenin tanımını yapmamış; bu işi doktrine ve uygulamaya bırakmıştır. Doktrinde ——— göre haklı sebep; ‘’… Hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hâle getiren ve (bozucu) yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek veya değiştirmek yetkisini adil gösteren hukuki olgudur.’’ Pulaşlı ise aynı kavramı “ Ortaklık ilişkisinin ve akdinin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılan bir hukuki olaydır.” şeklinde tanımlamıştır.
TTK m. 638/II hükmünde, haklı sebeplerin varlığında her ortağa haklarını korumak amacıyla mutlak ve bertaraf edilmeyen bir hak olarak şirketten çıkma imkânı sağlanmıştır. Ortak, şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplere dayalı olarak çıkma hakkını kullanabilir veya haklı sebeplere dayalı olarak mahkemeden çıkmasına izin verilmesini talep edebilir. Ortaklıktan ayrılmak isteyen ortak, esas sözleşmede çıkma sebepleri öngörülmemişse veya öngörülmesine karşın başkaca haklı sebepler bulunduğu takdirde TTK 638/II gereğince haklı sebeple çıkma davası açma olanağına sahiptir. Davanın maddi hukuka ilişkin koşulu haklı sebeplerin bulunmasıdır. TTK 638/II hükmü, davanın koşulları ve haklı sebep kavramının temel unsurları ve genel ilkeleri konusunda bir değişiklik getirmemektedir. Haklı sebepler, kollektif ortaklıklarda kavramı düzenleyen TTK’nin 245’inci maddesinde öngörülen temel kıstaslar ışığında belirlenebilecektir.
Haklı sebep kavramı Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu içerisinde farklı maddelerde tanımlanmıştır. TBK m.629/III uyarınca haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır. TTK m.219 uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır. TTK m.245/I uyarınca haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır.
Özellikle; bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi gibi hâller haklı sebeplerdendir.
Haklı sebep, ortaklık işlerinden doğmuş olabileceği gibi, ortaklık ilişkisi dışında kişisel ilişkiden de doğmuş olabilir. Önemli olan husus; böyle bir olayın ortaya çıkması durumunda ortaklık ilişkisinin devamının objektif olarak çekilmez bir hal almasıdır. Şirketten çıkacak ortağın haklı sebebin meydana gelmesinde kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığına mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını Mahkeme değerlendirecektir. Nitekim yüksek Yargıtay 11. HD.’nin 03.02.2015 tarih ve 2015/15047 E. 2015/1168 K. sayılı kararında “Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, Dava tarihinde değil Kararın kesinleştiği tarihte geçerli olur ve Şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Çıkmanın en önemli sonucu olan ayrılma akçesi TTK’nin 641’inci ve 642’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrılık Akçesi TTK7nin 641. Maddesinin birinci fıkrasında “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkına haizdir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu kanunla getirilen yenilik Ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının “gerçek değerine uyması” gerekliliğidir.
Dosya içerisine sunulan ——— Müdürlüğü tarafından hazırlanan ——- tarihli tutanakta davalı Şirketin adresinde faaliyet gösterdiği, fakat adrese gidildiğinde———– isimli şirketin faaliyette olduğu tespit edilmiştir.
Bu genel açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; davacı ——— davacı şirketin TTK uyarınca sahip olduğu yasal ortaklık haklarını kullanamamakta olduğunu, halihazırda her ne kadar davalı şirketin ortağı olarak görünse de uzun zamandır şirketin finansal durumu, bilançosu, ticari faaliyetleri ve genel gidişatı ile ilgili olarak, hiçbir şekilde bilgi alamadığını, şirkete, şirket yetkilisine ve diğer ortağa ulaşamadığını, bu husustaki girişimlerin sonuçsuz kaldığını, bu durumla ilgili taraflarına yazılı bilgi verilmesinin gerektiği ve müvekkil şirketin şirket ortaklığından çıkmak için mahkemeye başvurma hakkının saklı tutma isteğinin bildirildiğini beyan etmiş olup, yapılan incelemede, yukarıda belirtildiği üzere davacı vekili tarafından, davalı şirkete noter kanalıyla ihtarname gönderildiği, ihtarnameye cevap verilmediği, Mahkememizce davalı şirkete usulüne uygun olarak defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için ihtarname gönderildiği, ancak davalının bu ihtara rağmen hiçbir belge sunmadığı, bu durumda davalı şirketin içerisinde bulunduğu durum ve şirket yönetiminin görevlerini yerine getirmediği dikkate alındığında TTK m.638/II uyarınca davacı ortağın şirketten çıkma talebi bakımından haklı sebebin oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yine, davalı Şirketin Ana Sözleşmesi’nin ——– tarihinde tescil edildiği ve——— Gazetesi’nin—– tarih ve——– sayılı nüshasında yayınlandığı, bu ilanın dışında, TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil edilmediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla davalı şirketin faaliyetleri hakkında, kâr-zararı hakkında veya kâr dağılımı hakkında toplantı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum, davacı ortağın şirketten ayrılması noktasında haklı neden olarak değerlendirilebilecektir.
Aslında, şirket müdürünün sorumluluk doğurabilecek işlemleri, her zaman ortakların şirketten ayrılmaları bakımından haklı neden teşkil etmemektedir. Ancak, somut olayda müdür olan ortak tarafından şirketin faaliyetlerinin diğer ortağa bildirilmemesi, genel kurul yapılıp şirketin işleyişi hakkında davacı ortağa bilgi verilmemesi, davacı ortağın şirket ortağı olmak ile hedeflediği ekonomik faaliyette bulunma ve gelir elde etme amacından uzaklaşmasına sebep olabilecek türdendir. Bu çerçevede şirket müdürü olan diğer ortak tarafından şirketin keyfi şekilde yönetilmesi ve bu konuda gerekli bilgilendirmenin yapılmaması davacı ortağın şirketten ayrılma talebi bakımından haklı neden oluşturduğu kanaatine varılmaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dosya kapsamında bilgi ve belgelerden davacı ———- davalı şirkete ve ortaklarına ulaşamadığı ve bu sebeple davacı şirket ile diğer ortak arasında herhangi bir irtibatın kurulamadığı, bu durumda davacı şirket ile davalı şirket arasında ortaklık ilişkisinin fiilen ortadan kalktığı ve bu ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin kendisinden beklenemeyeceği kanaatine varılmış olup, sayılan bu hususların davacı şirketin davalı şirketten çıkması için haklı sebep oluşturduğundan davanın kabulü ile davacı şirketin davalı şirketten çıkmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının ——- Müdürlüğü’nün —— sicil numarasında kayıtlı ———- ÇIKMASINA,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 1.739,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/02/2019