Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/25 E. 2022/256 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/25 Esas
KARAR NO: 2022/256
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14.09.2018
KARAR TARİHİ: 23.03.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, yetkisiz —– Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu — havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketle — tarihinde beş adet —- sözleşme imzalandığını, ilgi sözleşme gereği müvekkilinin davalıya —–kadar sözleşme konusunun davalı tarafından ifa olunacağını, ifa esnasında da müvekkilinin ——daha ödemesi konusunda tarafların anlaştıklarını, müvekkilinin müteaddit defalar davalıdan araçların devrini talep etmesine rağmen davalının devre yanaşmadığını, bu nedenlerle sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıdan müvekkilinin ödemiş olduğu — alacağı ve sözleşme cezası olan —-cezai şart alacağının fiili ödeme günündeki —— üzerinden ödenmesine, bu miktara ——- bir yıl vadeli hesaplara uyguladığı en yüksek faiz oranına göre faiz işletilmesine, davalının mal kaçırma ihtimalinin yüksek olması nedeni ile davalı adına kayıtlı olan araçların kaydına ve banka hesaplarına ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, yetkili mahkemenin —– olduğunu, müvekkili şirketin dava tarihi itibariyle adresinin ——— olduğunu yine sözleşmenin sahte olmakla birlikte sözleşmenin kurulduğu yerin de ——olduğunu, ihtiyati haciz kararının haksız olduğunu, esasa ilişkin olarak da, şirketin yönetim kurulu başkanının ve imza yetkilisinin —- olduğunu, kardeşi —— şirket ortağı olduğunu, ——– olarak görev yaptığını, muhasebe işleriyle ilgilendiğini ancak münferit olarak temsil yetkisinin olmadığını, —— yurtdışına çıkarken birkaç tane boş, antetli kağıdı imzalayarak kardeşi — bıraktığını, —– tarihinde ortaklıktan ve şirketten ayrıldığını, davacının sunduğu belgenin de—– tarafından altı imzalı olarak verilen boş kağıda doldurulmak suretiyle—- imzası taklit edilmek suretiyle—– tarafından düzenlendiğini, bu konuda —— şikayette bulunduklarını, belgedeki imzayı kabul etmediklerini, belge üzerinde imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, sözleşme tarihi olarak — tarihi yazılı ise ———-tarihinde değiştirildiğini, bu nedenle belgedeki adresin sözleşme tarihinde geçerli olmadığını, bu durumun belgenin yazılı olduğu kağıdın eski olduğunun ve sonradan doldurulduğunun açık göstergesi olduğunu, sözleşme içeriğinin de mantıksız olduğunu, —- ödendiği iddiasının gerçek olmadığını, elden bu miktarda bir para ödenmeyeceğini, davacının bu miktarda bir para verecek ekonomik durumunun olmadığını, paranın — tarihindeki karşılığının —– olduğunu ve bu miktarın banka kanalı ile ödenmesinin zorunlu olduğunu, sözleşmede öngörülen araçların yıl ve marka bilgisi dışında—— Bulunmadığını, davalı şirketin —- çekicisinin hiçbir zaman olmadığını, sözleşmenin düzenlediği tarihte şirket yetkilisi—— ameliyat sonrası evde istirahatte olduğunu, sözleşme geçerli olsa bile cezai şartın geçersiz olduğunu, bu nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davanın Aşamaları: —- yetkisizlik kararı uyarınca dosya mahkememizin———sırasına kaydolunmuş ve yargılamaya Mahkememizce devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
4-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, adi yazılı araç satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve cezai şart istemine ilişkindir.
Davacının talebi, taraflar arasında düzenlenen araç satış sözleşmesine istinaden davalı tarafından teslim edilmesi gereken araçların davacıya devrinin yapılmaması nedeniyle davacı tarafından ödenmiş bulunan—- alacak ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden —– cezai şart alacağının davalıdan tahsilini talep etmektedir.
Davalı ise, davaya konu——- imzaların müvekkili şirket yetkilisi —– ait olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında iddia olunduğu gibi bir sözleşme imzalanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında uyuştukları hususun bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
a-Taraflar arasında harici araç satım sözleşmesi düzenlenip düzenlenmediği, sözleşmedeki imzanın davalı şirket temsilcisi —– ait olup olmadığı,
b-Sözleşmenin altındaki imza ——– ait ise sözleşmenin içeriği itibariyle sahte olup olmadığı yani açığa atılan imzaya ilişkin belgenin üzerinin sonradan sahte olarak doldurulup doldurulmadığı, imza açığa atılmış ise ispat açısından bu hususun önemi olup olmadığı,
c-Davacının davalıya —— ödeme yapıp yapmadığı,
ç-Dava konusu araç satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmemiş olması nedeniyle —— uyarınca geçersiz olup olmadığı,
d-Sözleşme geçersiz ise davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca verdiği parayı geri isteme hakkı olup olmadığı,
e-Sözleşme geçersiz ise davacının cezai şart talebinde bulunup bulunamayacağı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
5-Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi: Mahkememizce atanan mali müşavir bilirkişi —– tarafından davalı şirketin şirketin ihtilaf konusu —-yıllarına ait ticari defter ve dayanakları üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi tarafından düzenlenen —tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde “davalı —– yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde;—– yıllarına ilişkin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, — yılına ilişkin ticari defterlerinin — süresinde alındığı,—– göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirkete ait aynı yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarda dava konusu ——rastlanmadığı, davacıya ilişkin herhangi bir kaydın ve ticari ilişki emaresinin bulunmadığı” şeklinde tespitte bulunduğu anlaşılmıştır.
6——- İncelenmesi: Davalı şirket yetkililerinin tespiti amacıyla —– yazı yazılarak davalı şirkete ait —— kayıtlarının celp olunduğu, — incelendiğinde, —- davalı —— olduğu, —– oluştuğu, şirketin son tescilini —– tarihinde yaptırdığı anlaşılmıştır.
7—-: Dosyada mevcut bulunan, alıcı —–adına şirket yetkilisi —– tarafından imzalanan —–sözleşmenin incelenmesinde; davalı satıcı —- davacı alıcı ——satıcıya —– konusunda, —- yine—- tarihine kadar teslim ve devir etmek şartıyla ——- esnasında ödenmek üzere satmayı, satış bedelinin kalın kısmının ödendiği anda araçların satışlarını devretmeyi kabul ve taahhüt ederler. Sözleşmenin imza anında satıcı peşin tutar olarak —– bedeli elden aldığını kabul ve taahhüt eder.
2—– belirtilen —— aynı bedelle yani — karşılığı almayı satış bedelinin —- kısmını peşin olarak ödemeyi, kalan —- kısmını —- esnasında ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Ayrıca ——— peşin kısmı olan ——- tutarı sözleşmenin imza anında ödediğini beyan eder.
3-Tarafların bu sözleşme hükümlerine aykırı davranması halinde yani satıcının devir etmeyi taahhüt ettiği —– tarihine kadar araçların devir ve teslimini yapmaması halinde ve alıcının da devir esnasında satış bedelinin kalan kısmını ödememesi halinde veya araçları almaktan vazgeçmesi halinde araç bedellerinin satış bedeli olan —— oranında cezai şartı sözleşmeyi ihlal eden tarafından karşı tarafa ödenmek üzere ödemeyi karşılıklı olarak kabul ve taahhüt ederler.” şeklinde anlaştıklarının yazılı olduğu görülmüştür.
8-İmza incelemesine ilişkin —–raporu: Davalı vekili cevap dilekçesinde, özetle; müvekkili şirket yetkilisi —— davacıyı tanımadığı gibi davacı ile herhangi bir sözleşme de imzalamadığını, davaya konu araç satış sözleşmesindeki imzaların—– ait olmadığını beyanla imza itirazında bulunmuş olduğundan, Mahkememizce davalı şirket yetkilisi —— imza ve yazı örnekleri toplandıktan sonra davaya konusu sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisi —— ait olup olmadığının tespiti için dosyamız ekleri ile birlikte davaya konu sözleşme aslı ve şirket yetkilisi —- ait imza örnekleri ile birlikte——– gönderilerek sözleşmedeki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespiti istenmiş, —– tarafından hazırlanan —–İnceleme konusu —– —-adına atılı imza ile——mukayese imzaları arasında;—— saptandığından söz konusu imzanın ——- eli ürünü olduğunu” şeklinde tespitten bulunulmuş olup,——–tarafından düzenlenen imza inceleme raporu Mahkememizce de benimsenerek davaya konu araç satış sözleşmesine konu imzaların davalı şirket yetkilisi —– ait olduğu kanaatine varılmıştır.
9—— İncelenmesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu araç satış sözleşmesindeki imzaların şirketin——— tarafından taklit edilmek suretiyle düzenlenmesi nedeniyle —— şikayette bulunduklarını beyan etmiştir.
Talebe konu ——- sistemi üzerinden celp olunarak incelenmiş, dosyanın incelenmesinde, şikayetçinin davalı şirket yetkilisi —- şüphelilerin ise davacı —-, suç konusunun —- olduğu,——–müşteki vekilinin sözleşmenin içerik açısından sahte olarak düzenlendiği, müşteki imzasının taklit edilerek oluşturulduğu veyahut imzalı antenli boş evrakın sonradan doldurulmak suretiyle oluşturulduğu iddialarının bulunduğu, imzanın taklit edilerek oluşturulduğu iddiasına yönelik sözleşmede yer alan imzanın müştekinin eli ürünü olduğunu gösterir —- dosya kapsamında yer aldığı, ——boş evrakın şüpheli——– tarafından ele geçirilerek sonradan doldurulmak suretiyle düzenlendiği iddiasına yönelik yeterli delil bulunmadığı gibi şirketin tek yetkilisi müştekinin yurt dışına çıkma zarureti bulunduğu hallerde usulüne uygun yetkilendirme/ görevlendirme yapmak yerine imzalı boş kağıt bırakmasının basiretli tacir işlemleri ile bağdaşmadığı, nihayetinde sözleşmenin oluşturulma şekli, edimlerin yerine getirilme usulü bağlamında sözleşmenin ticarete ve hayatın olağan akışına uygun olmadığı iddiasının Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gereken çekişmelerden olduğu, şüphelilerin de üzerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri, böylelikle şüphelilerin üzerine atılı suçları işlediklerine dair kamu davası açılmasına yeterli delil bulunmadığı” gerekçesiyle şüpheliler hakkında atılı suçlar yönünden delil yetersizliği nedeniyle ayrı ayrı kamu adına—– karar verildiği, —— yapılan itirazın —– sayılı dosyasında verilen kararla reddolunduğu ve savcılık takipsizlik kararının —- tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
10-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Davanın konusu, davacının adi yazılı araç satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve cezai şart talebine ilişkindir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanının ve imza yetkilisinin—– olduğunu ve davacı asili tanımadığını, kendisi ile herhangi bir sözleşme akdetmediğini, müvekkili şirket yetkilisinin kardeşi —— şirket ortağı olduğunu, ——– olarak görev yaptığını, muhasebe işleriyle ilgilendiğini, ancak münferit olarak temsil yetkisinin olmadığını, —- yurtdışına çıkarken birkaç tane boş, antetli kağıdı imzalayarak kardeşi —- bıraktığını, —– tarihinde ortaklıktan ve şirketten ayrıldığını, davacının sunduğu belgenin de —- tarafından ya —– tarafından altı imzalı olarak verilen boş kağıda doldurulmak suretiyle ya da —– imzası taklit edilmek suretiyle — tarafından düzenlendiğini, bu konuda —– bulunduklarını, belgedeki imzayı kabul etmediklerini, sözleşme içeriğinin de mantıksız olduğunu, ——- ödendiği iddiasının gerçek olmadığını, sözleşme geçerli olsa bile cezai şartın geçersiz olduğunu belirtmiş olup, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan —– başlıklı adi yazılı sözleşmenin incelenmesinde; —— tutara satışına ilişkin düzenlendiği, davacı tarafından —–ödemenin elden yapıldığı, sözleşme konusu araçların — tarihine kadar tesliminin yapılmaması ya da sözleşme bakiye kalan ——oranında cezai şartı sözleşmeyi ihlal eden tarafından karşı tarafa ödenmesi gerektiği hususlarını içerdiği görülmüştür.
Mali müşavir bilirkişi tarafından tacir olan davalı şirketin incelenen —- yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, —- yılına ilişkin ticari defterlerinin———– göre usulüne uygun tutulduğu, ticari defter kayıtlarının incelenmesinde, dava konusu ——- tutarındaki tahsilat kaydına rastlanmadığı, davacı ile ticari ilişki emaresinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Mali müşavir bilirkişi tarafından davalının kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen rapor belirtilen “dava konusu ——- tahsilat kaydına rastlanmadığı, davacı ile ticari ilişki emaresinin bulunmadığı” hususunda dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Buna göre taraflar arasında düzenlendiği iddia olunan sözleşmedeki satıcı kısmındaki imzanın davalı şirket yetkilisi—– ait olup olmadığının ispat yükünün davacıya mı, yoksa davalıya mı ait olduğu hususunda;
———– başlıklı yazılı belgede imzanın davalıya ait olduğu sabittir. Davalı, söz konusu belgenin kendi rızası hilafına düzenlendiğini yazılı delillerle ispatla yükümlüdür. Mahkemece varsa bu hususta davalının yazılı delillerinin ibrazı sağlanmalı, davalı tarafından belgenin kendi rızası dışında düzenlendiğinin ispatı halinde davanın reddine, ispatlanamaması halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için davalının kötüniyetli olduğunun tesbiti gerekir.” şeklinde hüküm ihdas edilmiştir.
—–açığa senet düzenlenmesi hukuk sistemimizde mümkün olup, ilgili belgede boş bırakılan kısımların sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden taraf bu iddiasını kesin delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Karşı tarafa güvene dayalı olarak imzalı boş belgeyi veren kimsenin, bu belge üzerine kendisi aleyhine düzenlemeler, eklemeler yapılabileceğini öngörmesi gerekir. Bu nedenle doğacak tehlike ve rizikoları ilk başta kabul etmiş sayılır. Açığa imza atılmak suretiyle düzenlenen belgelerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu kanıtlanmadıkça geçerlidir. Senedin hüküm ve gücünü ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin HMK’nun 201.maddesine göre yazılı belgeyle kanıtlaması gerekir.” şeklinde hüküm ihdas edilmiştir.
Yine —— sayılı ilâmında —- ———- kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, senedin bono niteliğini etkilemez. Bu tür kayıtlar, bonoyu düzenleyenin, “lehdardan karşı edimi aldığını” belirtmeğe yarar. Kambiyo hukuku yönünden önemi yoktur. Bedel kayıtları daha çok bonoyu düzenleyenle, lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda (HUMK. md. 290) önem kazanır ve kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir ———–
Somut olayda, davacı keşideci davalı lehtar aleyhine menfi tespit davası ikame etmiştir. Davacı açığa imza atmak suretiyle boş senedi imza ettiğini borç para almadığını ileri sürerek akdi ilişkiyi inkâr etmektedir. Bu iddia TMK:’nun 6. maddesi hükmü gereğince davacı tarafından yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Bono metninin incelenmesi sonucunda ——— ifadesinin bulunduğu açık olup davalı tarafından bu nakden ifadesi talil olunmamıştır.
Açıkça görüleceği üzere taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği —gözönüne alındığında ta’lil söz konusu değildir. Hal böyle olunca; mahkemece tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” şeklinde içtihatta bulunulmuştur.
——- anlaşıldığı üzere sözleşmede satıcı kısmındaki imzanın——- ait olmadığını ispat yükü davalı tarafa aittir.
Bu nedenle davalının imza inkârı nedeniyle —– tarafından Mahkememizin istemi nedeniyle düzenlenen —— numaralı raporda, “dava konusu sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisi ——- eli ürünü olduğuna dair kanaat bildirildiği” görülmüştür.
Her ne kadar davalı tarafça “sözleşmenin altındaki imza —- sözleşmenin içeriği itibariyle sahte olduğu yani davalı şirket yetkilisi —-, kardeşi —- şirketten ayrılmadan önce açığa imza atıp verdiği kağıtların, —- tarafından şirketten ayrıldıktan sonra üzeri doldurularak davacıya verildiği, davaya konu sözleşmedeki antetteki adresin de sözleşmenin yapıldığı tarih olduğu iddia olunan —- tarihinde değiştirildiğini, bu nedenle sözleşmenin içeriği itibariyle sahte olduğunu iddia etmiş ise de, —– sayılı ilâmında —– mevcut durumda mümkün olmadığı ——- bilinmesi ve kabul edilmesi, diğer taraftan davalı —– davada taraf sıfatlarının bulunmadığı yönündeki itirazlarının yerinde bulunmadığı hususları ——– sayılı kararında aynen benimsendiği gibi bir kısım senetler üzerinde banka kaşelerinin de mevcut olduğunun görülmesi karşısında bahsi geçen evrakın sonradan düzenlendiği iddiasının da dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin mürekkep yaşı incelemesi yapılmasının gerekli olmadığı yönündeki direnme gerekçesi yerinde ve hukuka uygundur.” şeklinde ifade ettiği gibi mürekkep yaş tayini ülkemiz koşullarında mümkün olmadığından, davalı vekilinin açığa atılan imzanın üstünün sonradan doldurulduğu iddiası ile ilgili adli inceleme yapılmamıştır.
Buna göre davaya konu sözleşmede satıcı kısmındaki imzanın sözleşme tarihinde ve halen davalı şirket temsilcisi olan —– ait olduğu ve sözleşmenin, davacı tarafın iddiası gibi üzerinde yazan ——- tarihinde yapıldığı, aksinin davalı tarafça geçerli delillerle kanıtlanamadığı kanaatine varılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca——– kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmenin geçerliliği resmi şekilde yapılmalarına bağlıdır. Burada sözü edilen resmi şekil, sözleşmenin noterde re’sen düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilir. —– Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak kararlaştırılan cezai şart da —– geçersizdir.
Dava konusu araç satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmemiş olması nedeniyle, ——– olduğu anlaşılmakta olup, bu tür geçersiz sözleşmelerde taraflar sözleşme uyarınca birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteme hakkına sahiptirler. Somut olayda da geçersiz sözleşme nedeniyle herkes aldığını iade ile yükümlüdür. Yine geçersiz olan sözleşme nedeniyle cezai şart talebinde bulunulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle davacı tarafından davalıya verilen —— alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ——–cezai şart isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
11-Temerrüt tarihi ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, dava dilekçesinde alacağın fiili ödeme tarihindeki faizi ile birlikte tahsilini tahep etmiştir.
Kural olarak TBK’nin 117. Maddesi uyarınca; “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bugünün geçmesiyle” temerrüdün başlayacağı kabul edilir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde yabancı para akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, —— faizinde—– o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. —–
——- sayılı ilamında;——-Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” şeklinde yer alan ve Mahkememizce benimsenen görüş gereği temerrüt, usulüne uygun bir ihtar ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Somut olayda davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında dava konusu ——– ilişkin bir kayıt bulunmayıp, davaya konu bedelin davacı tarafından davalı şirket temsilcisine elden verildiği iddia edilmektedir. Davalı vekili imza inkarında bulunmuş, ayrıca kendisinin olmadığı zamanlarda kardeşine altı imzalı boş kağıt verdiğini, imza kendisine aitse kardeşinin bu kağıtların altını sözleşme tarihinden çok sonra doldurup davacıya vermiş olabileceğini savunmuştur.
Bu durumda, davalının savunması gözönüne alındığında davalının iyi niyetli kabul edilmesi gerekeceği kanaatine varıldığından davacı tarafça, davalıya davadan önce ihtarname keşide edilmediğinden temerrüdün davanın açılması ile birlikte gerçekleştiği ve davacının alacağına davanın açıldığı —–tarihinden alacağın tamamen tahsil edileceği tarihe kadar işleyecek ——- cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —— eklenmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
a)—-alacağın, davanın açıldığı —– tarihinden alacağın tamamen tahsil edileceği tarihe kadar işleyecek ——– açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —– karşılığı eklenmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Fazlaya ilişkin —- cezai şart istemi ile faizin başlangıç tarihine ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli —- harcın davacı tarafından peşin yatırılan— harçtan mahsubu ile bakiye 147.948,35 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 59.604,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 517 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 449,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.500 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 1.304,34 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan 195,66 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 118.516,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 39.838,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde——- ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı. 23.03.2022