Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/229 E. 2020/656 K. 30.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/229 Esas
KARAR NO : 2020/656
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2014
KARAR TARİHİ : 30/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, işbu eski numarası —olan davacısı—– ve sonrasında Mahkememizin eski numarası – sayılı dosyası ile birleşen —– tarihli dava dilekçesinde özetle, davacı ——- temlik eden—– davalıdan olan alacağının—– tutarlı kısmını —— yev.sayılı temliknamesi ile temlik aldığını, davalının —-yevmiye sayılı ihtarı ile temlik eden ——- borcu olduğunu, bu borcun —- bedelli kısmında İİK 89/1 kapsamında haciz bulunduğunu ve bu kısmın icra dosyasına ödeneceğini, bakiye ——- tutarının temlikname uyarınca müvekkili şirkete ödeneceğini, temliknamenin kalan kısmına itiraz ettiklerinin bildirildiğini, davalıya —– sayılı ihtarname ile kabul edilen —— alacağı ilişkin ihtarname keşide edildiğini, bu miktarın şirket hesabına yatırıldığını, — yev.sayılı temliknamesi ile davalıdan— tutarlı alacağını temlik eden ———– davalıdan temlik haricinde alacaklarının mevcut olduğunu, temlik eden bu alacaklarının tahsili amacıyla—— sayılı icra dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlattığını ve davalının itirazı sonrası —– sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, bu davanın halen derdest olduğunu iddia ederek, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili birleşen işbu eski numarası ——- esas olan dava dosyasına sunduğu —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının temlik alacaklısı olduğunu, müvekkili şirketin, kendi hesapları gereğince tahakkuk eden temlik borçlusunun alacağını davacıya ödediğini, bunun haricinde başkaca ödemesi gereken bir borcu bulunmadığını, davacının davaya konu ettiği alacak ile ilgili olarak temlik borçlusu ——— esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açtığını, — Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İlk karar: Mahkememizin — esas sayılı dosyasına kaydolan ve işbu dosyadan ayrılarak Mahkememizin—– esas sayılı dosyasına kaydolan davacısı ——- davalısı —— tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili——– ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin davalıdan alacağının bulunduğunu, ancak alacak miktarının bilirkişi incelemesi ile belirlenebileceğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——- dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili —– esas sayılı dosyaya sunduğu—— tarihli dilekçesi ile talebini ——– yükseltmiştir. Davalı vekili —- esas sayılı dosyada müvekkilinin davacıdan —- alacaklı bulunduğunu, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili işbu birleşen eski numarası ——- olan davada, müvekkili————- temlik aldığı alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bu davada da, davanın reddini istemiştir.
Mahkememizin — esas sayılı dosya üzerinden asıl ve birleşen——esas sayılı dosya ile ilgili yaptığı yargılama sonucunda ——karar sayılı ilâmındaki “benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl davacının davalıya sattığı ürünlerden dolayı —- alacaklı olduğu ve alacağının ——- kısmının birleşen davacıya temlik edildiği, davalının birleşen davacıya —-ödeme yaptığı, temlik alan birleşen davacının —–alacağının kaldığı asıl davacının ise temlikten sonra ——- alacaklı bulunduğu” gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Bozma ilâmı: Mahkememiz kararı, asıl ve birleşen davalı vekilinin temyizi üzerine yüksek———karar sayılı ilâmındaki “Asıl dava, satış akdi dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili için açılan alacak davasıdır. Birleşen dava ise, temlik edilen cari hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Asıl dava niteliği itibariyle belirsiz alacak davası olmayıp, alacak miktarı cari hesaptan kaynaklandığından bilinebilir niteliktedir. Başlangıçta kısmi dava olarak açılan asıl dava ——– tarihinde miktar artırımı yapılmak sureti ile ıslah edilmiş ve eksik harç tamamlanmıştır. Mahkemece ıslah talebinin davalıya tebliğ edilerek savunması alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden savunma hakkının kısıtlanması suretiyle karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesiyle bozularak yukarıdaki esasına kaydı yapılmış, bozma ilâmına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Ayırma kararı: Bozma sonrası Mahkememizin işbu —-esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada, —- tarihli celsedeki “Asıl davanın —- yılında, birleşen davanın —- yılında açılmış olması, asıl davada davacı şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğinden usul ekonomisi, hedef süre uygulaması göz önüne alınarak birleşen dava davacısı vekilinin talebinin kabulü ile, davacısı ———olan asıl davanın ayrılmasına, —— sayılı dosyasındaki davanın iş bu dosya üzerinden devamına oy birliğiyle karar verildi” şeklindeki ara kararı ile, eski numarası —— olan asıl dava Mahkememiz —- esas sayısı sırasına kaydolunmuş, birleşen —-Esas sayılı davanın iş bu dosya üzerinden devamına karar verilmiş ve birleşen — esas sayılı dosya açısından yargılamaya sonuçlandırılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, temlik edilen cari hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyulan bozma ilâmı sonrasındaki dosyada, birleşen dava davacısı ——temlik aldığı alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı temlik alanın alacağı bulunmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının, davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplanmaktadır.
2-İcra Dosyaları:
2-a)İşbu birleşen——– sayılı davanın dayanağı olan——— sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı —— tarih ve—— yevmiye numaralı temliknamesi ve ihtarnamelere dayalı olarak —- asıl alacağın faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği, borçlu vekilinin —— tarihli borca ve ferilerine yaptığı itiraz nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
2-b)Ayrılan asıl dosyanın dayanağı olan ———–esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde;——–davalı borlu—-asıl alacak üzerinden ilamsız Takiplerde Ödeme Emri ile icra takibi başlatıldığı, takip açıklamasının;—- fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla cari hesaptan doğan alacak” olarak açıklandığı, icra ödeme emrinin davalı borçluya —- tarihinde tebliğ olunduğu, borçlu vekilinin—— tarihinde takibe, borca ve ferilerine itirazı ile takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: —- bozma ilâmı sonrasında, bozma öncesi ——–tarafından düzenlenen ———– bilirkişi raporunun —Sayfasında yer alan “davalının ——–bedelli fatura bulunduğu iddiası göz önüne alındığında olayın çözümü için, —-numaralı mükellefi olan davacı —– -ve varsa——- istenmesi gerektiği” görüşü gözönüne alınarak, gerekli görüldüğünden —— davacı —- varsa düzeltme beyannameleri istenmiş, ——- gelmiş, davacı — firmasının——- için düzeltme vermediği anlaşılmış, sonrasında “BA, BS ve düzeltim formlarının, ayrıca davacı –tarihli duruşmada açıkladığı dilekçesi ile davalı vekilinin —– tarihli dilekçesindeki itiraz ve beyanlarının tartışılması suretiyle dava konusu alacakla ilgili ek rapor düzenlenmesi için, dosyanın bozma önceki bilirkişi heyetinde yer alan diğer bilirkişiler, bilirkişi listesine kayıtlı olmadığından, önceki heyette yer alan ve hukukçu olmayan mali müşavir bilirkişi———- tevdii ile davalı vekilinin itirazları hususunda ek rapor düzenlenmesi istenmiş, bilirkişi ——- tarafından tek başına düzenlenen raporla, bozma öncesi rapor arasında mübayenet bulunduğu anlaşıldığından, mübayenetin de bilirkişi tarafından kök ve ek raporda benimsenen özel ve teknik vakıaların kök raporda ayrı, ek raporda ayrı yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşıldığından, dosyanın mali müşavir bilirkişiler—- tevdiine karar verilmiş, sonuç olarak bilirkişiler tarafından yapılan teknik tespitler doğrultusunda değerlendirme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
3-a)Defter incelemesi: Ayrılan asıl dava davacısı-temlik veren —– ihtilafın yaşandığı —–yılı defterlerinin incelenmesinde, her iki şirketin de—– yılına ilişkin açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kayıtların birbirlerini doğruladığı görülmüştür.
Temlik eden——– hesap hareketleri incelenmiş olup, toplam—-bakiyesinin bulunduğu, diğer bir deyişle; temlik eden ————- davalı ——— alacaklı gözüktüğü, —– takip tarihi itibari ile ise bu alacağın ——— olduğu tespit olunmuştur.
Aşağıdaki tabloda —– no.lu açık hesaba ilişkin özet olarak aylık devir bakiyeleri yer almaktadır.
TEMLİK EDENİN DEFTERLERİNDE DAVALI —
———
Davalı—— defterlerinde, davacı ——— hesap hareketleri incelenmiş olup, toplam —— karşılığında—— toplam—- kaydı girmek suretiyle———– takip tarihi itibarıyla ——-bakiyesinin bulunduğu, diğer bir deyişle davalı —– davacı—- alacaklı gözüktüğü saptanmıştır. Aşağıdaki tabloda ——no.lu açık hesaba ilişkin özet olarak aylık devir bakiyeleri yer almaktadır. —–
DAVALI DEFTERLERİNDE—- Buna göre tarafların ticari defterlerinin karşılaştırılmasında; açık hesap uyuşmazlıklarında öncelikli her iki tarafın defterlerinde yer alan tutarların ayrıştırılmasından sonra, karşılıklı ihtilaflı olan kayıtların bulunması ve bunların lehine delil iddiasında bulunan tarafların ispat yüküne göre değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, temlik eden defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde
kayıtlı olmay an borç ve alacak
tutarları incelenmiş olup, ——
——— olduğu saptanmıştır. Yani, temlik eden —– şirketin defterlerinde kayıtlı olup, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan toplam——– kaydının bulunduğu, ——————kaydının bulunduğu, davalı lehine ———- alacak kaydı girildiği tespit edilmiş olup, ——- tutarlı kaydın ispatına ilişkin dosya kapsamında somut belge bulunmadığından, ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı şirketin defterlerinde kayıtlı olup, davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan kayıtların incelenmesinde, toplam tutar olarak ——– borç kaydı girilmiş olduğu, —— alacak kaydı girilmiş olduğu, —— temlik eden—– aleyhine kayıt oluşturulduğu anlaşılmıştır. İşbu hareketlerin açıklamasının incelendiğinde; iade faturası, cari hesaplar arası —- yazılmış olduğu, kayıtlarının ispatına ilişkin tek tek inceleme yapılmış olup, dava dosyası ekinde sunulan toplam — fatura klasörü detaylı olarak incelenmiştir. İncelememiz kapsamında bahse konu klasörler içerisinde davalı tarafın davacıya düzenlemiş olduğu iade fatura fotokopileri ve ekinde irsaliye fotokopilerinin yer aldığı, iade faturaları ve iade irsaliyeleri içerisinde yazılı ürün kodlarının çok fazla sayıda ürünleri içerdiği bu nedenle muhtelif ürünler kodlarında uyumsuzluklar bulunduğu, sevk irsaliyelerinde isim ve imza bilgileri bulunan kayıtlara ilişkin liste rapor ekine sunulmuş olup, bunun toplam tutarı ———.
Davalı şirketin incelenen defterlerinde, davacı tarafın açık hesabına borç olarak kaydetmiş olduğu, ——- tutarlı kayıtlar için bilirkişiler tarafından bahse konu –adet klasör içerisinde somut belge sunulmayan——- ve sunulmuş olunan sevk irsaliyelerinin tamamı detaylı incelenmiş olup, teslim alan bölümünde isim ve imzanın bulunmadığı gibi bir kısmında ise imza bulunduğu ancak teslim alan isim bilgisi bulunmadığı ve ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiştir.
3-b)Temliknamenin incelenmesi: Birleşen işbu ——esas sayılı dosyaya konu temlik edenle temlik alan davacı arasında düzenlenen —- tarihli temliknamenin aşağıdaki hususları içerdiği tespit olunmuştur.
——
—- temlik eden —- temsilen hareketle ————gelen faturalara istinaden şirketimiz adına ödenmesi gereken fatura bedeli karşılığı, alacaklarımızdan—— kısmını —— yukarıda ismi ve adresi yazılı bulunan——– aynı bedelle devir ve temlik ettim. Temlik bedelini, kendisinden malen ve tamamen aldım. ———– yukarıda yazılı olan temlik edilen ——– kurumdan bankalara ve diğer resmi ve gayri resmi kurum ve kuruluşlara müracaatla talep, tahsili yetkili bulunduklarını, temlik—–tebliğ edilmesini kabul, beyan ve ikrar ederim. ——temsilen hareketle yukarıda yazılı olan şirketimiz lehine yapılmış bulunan —-temliki kabul ettiğimi, temlik bedelini temlik edene malen ve tamamen ödediğimi ve temlik edilen meblağı adı geçen——müracaatla talep, tahsile yetkili bulunduğumu, İşbu temlikin ——- tebliğ edilmesini kabul, beyan ve ikrar ederim…” Şeklinde belirtildiği görülmüştür.
3-c)—tarihli cevap yazısı: Cevap yazısında ————– ilgili olarak mükellef kurumun tarh dosyası ve——-tetkiki neticesinde mükellefin — tarihleri arasında dairemiz yetki alanında mükellef olduğu, —- yılına ait –bildirimleri yazımız ekinde yer almaktadır, ayrıca mükellefin ilgili yılda —– bildirimlerine düzeltme vermediği anlaşılmıştır…” Şeklinde ifade edildiği görülmüştür.
——
—-
——-tarihli cevap yazısı ekinde temlik eden —–formlarının dökümü yukarıdaki tabloda gösterildiği gibi olduğu, —–tutarında mal ve hizmet sattığı, aynı yıl —formunda ise davalı yandan—–tutarında mal/hizmet aldığı görülmüştür. Dosya kapsamında davalı– sunmuş olduğu onaylı —– formlarına ilişkin bildirimlerin özet tablosu aşağıdaki gibi olup;
—–
— ——
Davalı—– yılında beyan edilen— formunda–adet fatura karşılığı davacı taraftan ——– mal ve hizmet aldığı, buna karşılık aynı yıl davacı tarafa ——– tutarında mal ve hizmet satışı/iadesi gerçekleştirdiği ve BS formunda ile bu tutarı beyan ettiği/bildirdiği görülmüştür.
3-ç)Bozma öncesi düzenlenen bilirkişi raporu: Bilirkişiler—- — bakiye cari hesap alacağı bulunduğu, ancak davacı şimdilik kaydıyla ——talep ettiğinden taleple bağlılık kuralının nazara alınması gerektiği, birleşen davada ise davalının icra takibine vaki itirazının haksız bulunduğu ve kaldırılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” kanaatlerini bildirir raporunun dosyaya sunulmuş olduğu görülmüştür.
Bilirkişiler—– tarihli ek raporunun sonuç kısmında; asıl davada davacının davalıdan —– bakiye cari hesap alacağı bulunduğu, ancak davacı şimdilik kaydıyla —- talep ettiğinden taleple bağlılık kuralının nazara alınması gerektiği, birleşen davada ise davalının icra takibine vaki itirazının haksız bulunduğu ve kaldırılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” kanaatlerini bildirir raporunun dosyaya sunulmuş olduğu görülmüştür.
3-d)Bozma sonrası bilirkişi —– tarafından düzenlenen bilirkişi raporu: ——- tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında;———– bozma ilamı sonrasında Sayın Mahkemenin verdiği görev çerçevesinde sunulan belgeler ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, Sayın Mahkemenin kabulü halinde, Asıl davada davacının—-alacak talep edebileceği, bu tutara Sayın Mahkemenin kararında hükme bağladığı gibi dava tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan ticari temerrüt faiz oranları uygulanmak suretiyle hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Birleşen — sayılı dava yönünden herhangi bir değişikliğe gerek olmadığı kanaatine ulaşılmıştır takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” kanaatlerini bildirir raporunun dosyaya sunulmuş olduğu görülmüştür.
3-e)Davacı —tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi: “…Bilirkişi ek raporunda kök raporunda yapılan değerlendirme ve hesaplamada değişiklik yapılmamış olup her iki raporda da temlik edilen alacağa dayanılarak davacı şirketin sonuç olarak —- alacaklı olduğunun tespit edildiği, Bilirkişi Ek raporunda gerekli yeterli inceleme yapılmış olduğundan mahkemece işbu raporda yapılan hesaplamaların hükme esas alınmasını talep ettiklerini, Yukarıda izah edilen nedenlerle birleşen dava davacısı olan davacı şirket yönünden dosyanın tefrik edilerek asıl ve birleşen dava davalısı ve asıl dava davacısı hakkında her iki davanın ayrı ayrı takibine karar verilmesini…” talep etmiştir.
Asıl dava davacısı——–tarihli bilirkişi raporuna karşı sunduğu dilekçesinde ise, özetle; “…Bilirkişi ek raporunda davacı ——-formlarından davalı——tutarında mal ve hizmet sattığının, davalıdan – tutarında mal ve hizmet aldığının anlaşıldığı, davalı— formlarından davacı—–mal ve hizmet aldığının anlaşıldığı, davacının dava dilekçesinde yer alan cari döküm ile davalı tarafa gönderilen cari döküm arasındaki —- farkı izah edemediği, bu durumun davacı tarafın önce davalının gönderdiği —- tutarındaki iade faturalarını deftere kaydettiğini sonrasında kayıtlardan çıkardığını gösterdiği iddiası ile tespitlerde bulunduğu, Bilirkişi raporunda cari ekstre şeklinde kabul edilen evrakın niteliği, içeriği ve mutabakatı için gönderdiği iddiası tarafımızca hiçbir şekilde kabul edilmemişken bilirkişi tarafından bu evraka itibar edilerek rapor düzenlenesinin yerinde olmadığı,——-davacı şirketin çalışanı olmasının ise bu mailin ve ekinde olduğu iddia olunan evrakın doğruluğunu yada davalının iddiasını ispatlar nitelikte olduğu kabulünün mümkün olmadığı, davalının bazı iade faturalarını defterlerinden çıkardığına dair iddiasının doğru olmadığı, taraflar arasındaki yazışmalarla da sabit olduğu, şirket çalışanı tarafından gönderilen mailin ticari mutabakat amacıyla atıldığına dair iddiaların ve bahse konu yazışmanın mutabakat olarak kabulü ticari teamüle aykırı olduğu, davacının alacak bakiyesinin —- olduğuna dair —-tarihli mutabakat mailinde cevaben gönderilen ekli mailde davacı şirket bu tutarda mutabık olmadıklarını ve —– tarihinde davacının alacak bakiyesinin —- olduğunu” beyan etmiştir.
3-f)Birleşen işbu dava açısından delillerin değerlendirilmesi: Öncelikle belirtmek gerekir ki, gerek asıl, gerekse işbu birleşen davalara konu alacağa ilişkin temlik ————- tarafından düzenlenen faturaların, davalı———- firmasının defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak, davalının defterlerinde kaydetmiş olduğu faturalara, karşı borç kaydı girmek suretiyle —–açıklamaları ile muhtelif kayıtlar girildiği, bu kayıtlara ilişkin davacı defterlerinde uyuşan kayıtlar bulunmadığı tespit edilmiştir.
Temlik eden –firmasının defterlerinde, davalı şirket için açılan ———numaralı cari hesap hareketlerinin incelenmesinde, davalı şirket adına hesaplanan ——— alacaklı gözüktüğü,—– takip tarihi itibariyle de bu alacağın — olduğu görülmektedir.
Davalı —–defterlerinde, —-bakiyesinin bulunduğu, —– takip tarihi itibariyle de ———bakiyesinin bulunduğu, yani davalı şirketin ——-gözüktüğü tespit olunmuştur.
Buna göre, temlik eden şirketle ve davalı şirket kayıtlarının kendi hesap sistemi içinde açmış oldukları cari hesaplarında — birbirileriyle tutarlı olmadıkları, farklı kayıtlar attıkları görüldüğünden, HMK’nin 222. maddesi kapsamında defterlerin taraflardan biri lehine delil niteliğinde olmadığı kanaatine varıldığından, temlik edenin ve dolayısıyla işbu dava davacısının alacaklı olduğunu, davalının ise ödeme ve mal iadesi def’ini somut delillerle ispat etmesi gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, gerek temlik eden şirket, gerekse davalı şirketin hesap mutabakatı konusunda da uyuşamamışlardır. Her ne kadar e-posta yoluyla ilgili taraflar arasında bazı yazışmalar olsa da (Birçok hukuk uygulayıcısı tarafından önceki tarihlerde, tereddütle karşılanmakla beraber bir elektronik postanın kim tarafından yollandığı tespit edilebiliyorsa bu takdirde bu elektronik posta o kişi aleyhine delil olarak kullanılabilecektir. Nitekim -tarafından verilen güncel kararlarda istikrarlı bir şekilde; bir elektronik postanın (e-mail) delil olarak kabul edilebilmesi için söz konusu e postanın fail tarafından gönderildiğinin kesin bir şekilde tespit edilmesi gerektiği içtihadında bulunmuştur) bu yazışmaların daha çok hesap ekstresi isteme-yollama şeklinde oldukları görülmüştür. Oysa hesap mutabakatının yolu yordamı bellidir. Şirketler bu konuyla ilgili olarak ve içinde borç-alacak rakamını ihtiva eden bir formu hazırlayıp mutabık kalıp kalmadıklarını tespit etmek maksadıyla karşı tarafa gönderirler. Bunun e-posta yoluyla da gönderilmesi mümkündür. Ancak hesap mutabakatının geçerli olabilmesi için, cevap olarak gelen mutabakat yazısında mutabıkız/mutabık değiliz gibi bir ifadenin yer alması ve şirket yetkilisi tarafından da imza-kaşeli olarak taratılıp karşı tarafa posta/e-posta yoluyla gönderilmesi gerekmektedir.
Somut olayda ise; genelde cari hesap ekstrelerinin karşı taraftan istendiği, söz konusu ekstrelerin — formatında düzenlendiği, şirket muhasebe kayıtlarının tutulduğu bilgisayar kayıtlarından üretilen muavin hesaplar şeklinde olmadıkları görülmüştür. Ayrıca, e-posta ile hesap mutabakatları konusunda bazı yazışmaların oldukları, hatta mutabık kaldıkları görülmüş olsa da, bunların münferit fatura ve ödemeleri kapsadığını, fakat hesapların tamamı üzerinde tam bir mutabakatın sağlamadığı görülmüştür.
Temlik eden —–yukarıda açıklandığı üzere dava konusu edilen — yılıyla ilgili olarak; —–düzenlediği tespit olunmuştur.
Temlik eden —– kayıtlarından hareketle, ——– davalı şirkete—yılı itibariyle —— tutarında satış yaptığı ve bunun ——formunda beyan ettiği görüşmüştür.
Davalı şirketin de, yine aynı dönemde ——— dahil, yapmış olduğu alımların tutarı ——- olup, — formunda beyan ettiği görülmüştür.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, —- tarihinde, müvekkili şirkete e-posta yoluyla gönderilen mail ekindeki cari hesap ekstresinde, ——müvekkili şirketten —— alacağının gözüktüğü, ancak dava dilekçesi ekine sunulan cari hesap ekstresinde —- alacaklı gözüktüğü, aradaki ——-iade faturalarının ilk önce defterlerine kaydedildiği, daha sonra defterlerden çıkarılmış olduğu”nu ileri sürmüş olup, davalı ——- vekili tarafından cevap dilekçesinde sunulan, davacı şirket çalışanının müvekkili şirkete gönderilen mail ekine sunulan cari hesap ekstresi ile dava dilekçesi ekine sunulan cari hesap ekstrelerindeki tutar arasında —- tutarlı farkın bulunduğu, işbu farka ilişkin izahatlarının davacıya kesilen birtakım ürünlerin iadesine ilişkin olduğu, bu iade işlemlerinin ürünlerle birlikte davacıya teslim edildiği yönündedir. Dosya kapsamına sunulan yaklaşık ——– ve fatura ekindeki bir takım irsaliyeler tümüyle incelendiğinde, —- tutarını ispat eder nitelikte olmadıkları, davalı şirketin iade işlem — ———— deposuna ürünlerin açık veya kapalı, kullanılmış ya da kullanılmamış yazılı iade prosedürleri oluşturulmadığı, asıl dava dilekçesinde——– sözlü satın alma prosedürü uyguladıkları, bu nedenle iade edilen ürünlerin teslimi, karşılığında teslim, tesellüm, —-belgelerin sunulamadığı, aynı şekilde taraflar arasında iade işlemleriyle ilgili ayıplı, eksik iade mal hususunda ihtarname gönderilmediği, işlem adedi bu kadar fazla, hacimli —— işleyişlerinde iade edilmesi gereken ürünlerin iadesine ilişkin kalite kontrol mekanizmasının işleyişine ilişkin dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığı, muhasebe biriminden gönderilen bir e-postanın ——anlamında olamayacağı, bu hususun işbu davacının temlik aldığı alacakla ilgili kısım açısından iade edimini somut delillerle ispat etmeye engel teşkil etmeyeceği değerlendirilmiştir.
Davalı vekilinin, davalı şirketin ticari defterlerinde borçlu gözüktüğü ve kabul etmiş olduğu———– temlik eden —tarafından başlatılan icra takibine ödendiği,——— tutarın da, temlik eden —– arasında imzalanan temlikname doğrultusunda ödemesinin yapıldığı itirazı yönünden ise, davalı—-vekilinin cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu, ——- olmak üzere ödeme kayıtlarının her iki şirketin ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, bu bakımdan temlik edenin alacağından düşümünün yapıldığı tespit edildiğinden bu konuda işbu davacının temlik aldığı alacakla ilgili kısım açısından ilave değerlendirme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Davalı tarafından gönderilen, ancak temlik eden ———- tarafından açılmadan iade edilen ——- tutarlı faturalar ve davalı –vekilinin cevap dilekçesinde; kayıtlarda yer almayan ve iade edilmeyen, akıbeti bilinmeyen——-tutarlı faturalar itirazı yönünden, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından, davalının yapmış olduğu iadeleri somut delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalı tarafından belirtilen faturaların içeriği malların usulüne uygun bir şekilde ———- gönderildiği ve bu şirketin de malları iade almadığını belirtir ——gönderilen herhangi bir ihtarnamenin yahut durumu kanıtlayan bir belgenin bulunmadığı görülmüş olup, iade edilen miktar itibariyle temlik alan davacı – ispat edilen alacağını ilgilendirmediğinden, bu hususta değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Temlik eden ——- tarafından dava dosyasına sunulan—- tarihli temliknamede, ———- olan alacağı tutar için, temlik edenin ——— temlik olunanın —- temlik edilen tutarın —– olduğu görülmüştür. ——-incelenen defterlerinde, temlike ilişkin olarak temlik alan lehine alacak —-kaydı yapılmamış, kayıtlardaki alacak temlik dahil olarak gözükmektedir.
Davalı vekili tarafından her ne kadar davacı çalışanı olduğu bildirilen —- gönderdiği savunulan muavin kayıtlarının tahkikat yargılaması devamında davalı kayıtlarını doğruladığı ileri sürülmüş ise de, davacı vekili tarafından sunulan beyanlarda söz konusu e-posta ekinin gönderildiği husususun asılsız olduğu ve e-posta ekinin inkâr edildiği anlaşıldığından, artık davacı vekilinin dosyaya sunduğu belgenin HMK 199 kapsamında hukuken belge olarak kabul edilemeyeceği ve mailin “davacıyı bağlayıcılığından” söz edilemeyeceğinden artık birleşen dava konusu teşkil eden temlike konu——asıl yönünden iade faturasına konu malların tesliminin ispatlanamamasına göre davalı kayıtlarına bu yönü itibari ile HMK 222.Maddesi gereğince itibar edilemeyeceğinden söz konusu tutar için defterler arası farklılığın giderilmiş olduğu anlaşılmıştır.
3-g)Asıl alacakla ilgili sonuç: Yukarıda yapılan açıklamalara göre,——kendi defterlerine göre; dava tarihi itibariyle ——- alacağının mevcut olduğu, davalının dava öncesinde ——tutarında ödemesinin düşümü yapıldığında kalan alacak miktarının —- olduğu, ————- birleşen dava davacına —- temlik etmiş bulunduğu, birleşen işbu dava davacısının icra takibinde — talebinde bulunduğu anlaşıldığında, birleşen dava davacısının bu ——- alacağı ispat etmiş olduğu, fazlasına ilişkin ispatın ise ayrılan — esas sayılı dosyada tartışılması gerektiği kanaatine varıldığından, davanın kabulü ile; davalı borçlunun——- sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına karar vermek gerekmiştir.
3-ğ)İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar gerek davalının, gerekse davacıya temlik eden ——– kayıtlarına göre likit olduğundan ve daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan ——–asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
BİRLEŞEN—SAYILI DOSYADAKİ DAVADA;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı borçlunun—– esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
2-Likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki ——- icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 24.870,38.-TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 4.397,20 TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 1.820,40 TL olmak üzere toplam 6.217,60.-TL harcın mahsubu ile bakiye 18.652,78.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 4.397,20.-TL peşin harç ile 1.820,40.-TL——-yatırılan harç olmak üzere toplam 6.217,60.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.806,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 33.935,68 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca ——Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede ——temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/11/2020