Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/228 E. 2020/215 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2019/228 Esas
KARAR NO: 2020/215
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 06/05/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu Barika ———-sicil numarasında kayıtlı iken —- tarihinde tasfiye işlemlerinin tamamlanarak tescil olduğundan sicil kaydının terkin olunduğunu, davacının tasfiye öncesinde davalıdan olan alacağının tahsili talebiyle —— İş Mahkemesinin ——- esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, davanın ——— tarihinde kabul edildiğini, alacağın tahsili işlemlerine başlanınca şirketin ——- tarihinde sicilden terkin edilmiş olmasına karşın tasfiye memuru ve vekili tarafından bu hususun mahkemeye bildirilmediğini, tasfiye devam ediyormuş gibi kararın temyiz edildiğini, şirketin terkininin usulsüz olduğunu, tasfiye memurunun mahkemeyi yanılttığını, davanın gecikmesine neden olduklarını, bu nedenlerle ——— ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalı şirket tasfiye memuru —— tarihinde, davalı———-tarihinde tebliğ edilmiş, davalılar davaya süresinde cevap vermemiştir.
Ancak, davalı tasfiye memuru vekili ——– tarihli beyan dilekçesinde, davaya konu şirketin tasfiyesine ilişkin kararın ——— tarihinde yayınlandığını ve şirketin ünvanının Tasfiye Halinde——— olarak değiştiğini, tasfiye sürecinin tamamlanması için alacaklıların alacaklarının bildirmeleri için ———— ilan yapıldığını, ancak davacının herhangi bir alacak bildiriminde bulunmadığını, yani şirketin yargılamadan haberi olmadığı gibi dava ehliyeti de bulunmadığını, tasfiyenin TTK’nin geçici 7. Maddesine göre yapıldığını, bu maddedeki 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişme konularının tespiti: Dava, ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklının mahkemece verilen mehil gereğince açmış olduğu şirket tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.
Davalı tasfiye memuru taraf davaya süresinde cevap vermemiş ise de, cevap süresi geçtikten sonra sunduğu beyan dilekçesine göre, taraflar arasında “ihyası istenen Tasfiye Halinde ———- tasfiye memurunun davalı——– olduğu, şirketin ortaklar kurulu kararıyla tasfiye olduğu” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
A-Davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekip gerekmediği,
B-Davalı şirketin ——–terkin edilmemesi gerektiği halde davalı tasfiye memuru tarafından usule aykırı olarak terkin edilip edilmediği,
C-Davacının açtığı dava nedeniyle davalı şirketin ihyasının gerekip gerekmediği,
D-Davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
Her ne kadar, davalı tasfiye memuru hak düşürücü süre itirazında bulunmuş ise de, dava, TTK’nin 547. Maddesi uyarınca ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklının mahkemece verilen mehil gereğince açmış olduğu şirket tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkin olup, TTK’nin 547. Maddesi uyarınca açılan davada hak düşürücü süre yoktur. Davalı tasfiye memuru vekilinin beyanında geçen hak düşürücü süre TTK’nin geçici 7. Maddesinin 15. Bendinde yazılı olup, bu hak düşürücü süre şirketin, ——- tarafından ticaret sicilinden TTK’nin geçici 7. Maddesine göre resen terkin edildiği davalarda geçerlidir. Buna göre işbu davada hak düşürücü süre olmadığından ——- tarihli duruşmada davalı tasfiye memuru vekilinin hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiştir.
2-İlgili Mevzuat:TTK’nin “Ek tasfiye” başlıklı 547.maddesi “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” hükmünü haizdir.
TTK’nin 529. Maddesi “(1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde,
sona erer.” hükmünü haizdir.
3- Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve gerekçe:
Yukarıda belirtildiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Davanın gerektirdiği şekilde,——- kayıtları, tasfiye memuru kayıtları ve —- İş Mahkemesi’nin —– esas sayılı dosyasının —- üzerinden evrakları temin edilmiş olup, davacı——– tarafından davalı Tasfiye Halindeki ——–tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, Mahkemenin —- tarihinde davanın kabulüne karar verdiği anlaşılmıştır. Yine —İcra Dairesi’hnin —–esas sayılı dosyasının ——- üzerinden örneği alınmış, yapılan incelemede, alacaklı ——- tarafından borçlu ————- tarihinde icra takibine başlandığı, işbu icra dosyası üzerinden davacı vekiline Tasfiye Halinde ——–ihyası davası açmak üzere yetki verildiği tespit edilmiştir.
Yüksek Yargıtay ——— K.sayılı ——– tarihli kararında da belirtildiği üzere; “Tüzel kişilik, ticaret sicilindeki kaydın terkini ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanmış olması gerekir. Eğer tasfiye işlemleri gerçekten tamamlanmamış ve tasfiyede gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden terkin edilse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinden söz edilemez.”
Müsnet davada, davacı tarafından, davalı şirketin tasfiyesi kapatılmadan önceki dönemle ilgili olarak açılmış bir alacak davası mevcuttur. Bu davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infazı işlemlerinin yapılması TTK’nin 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemi niteliğindedir. Bu nedenle davalı şirketin yeniden ———- tescili gereklidir.
Bu nedenle tasfiye eksiksiz tamamlanmadığından davalı şirketin —– kaydının, — İş Mahkemesinin —-esas sayılı dava dosyasının ve———İcra Dairesinin —— esas sayılı icra dosyasının görülmesi ve verilecek kararların infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere ——- yeniden tesciline karar vermek gerekmiştir.
Ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülmüş ve yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır.
Davalı ——— yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır.
Davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede, yüksek Yargıtay ——– Hukuk Dairesinin ——– tarih, ———– Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, dava, ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklının mahkemece verilen mehil gereğince açmış olduğu şirket tüzel kişiliğinin ihyası davası olup, bu davada husumet, tasfiyeyi sağlayan memur ile ———– düşer. ———– yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu değil ise de, davacı ihya davası açmakta haklı olduğundan ve davalı tasfiye memuru ilk celsede gelip davayı kabul etmediğinden, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın TTK 547. Maddesi uyarınca KABULÜ ile ——– numarasında kayıtlı iken tasfiyesi kapatılmış olan Tasfiye Halinde ———- —kaydının, —– İş Mahkemesinin —— esas sayılı dava dosyasının ve ——–İcra Dairesinin—– esas sayılı icra dosyasının görülmesi ve verilecek kararların infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere ———– yeniden tescil ve ilânına,
2-Ek tasfiye işlemlerinin daha önceki tasfiye memuru olan davalı ———— tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harcın dava açılırken peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10 TL harcın davalı tasfiye memuru———alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın davalı tasfiye memuru ——— alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 86,90 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru ———- alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru ———-alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ve davalı tasfiye memuru ——–vekilinin yüzlerine karşı, davalı——- vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/03/2020