Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/213 E. 2021/511 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2019/213 Esas
KARAR NO: 2021/511
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 30.04.2019
KARAR TARİHİ: 30.06.2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı şirketin —-olduğunu, davalı şirketin— yılına ait olağan ———- tarihinde icra edilmek üzere toplandığını, ancak davacıya toplantının ilân edilmediğini, bu nedenle şirketin ——– talep ettiklerini, ayrıca davalı şirketin —— idare ederek zarara uğrattıklarını, hileli, muvazaalı ve usulsüz işlem yaparak şirket sermasyesini azaltarak şirketin konkordato ilan etmesine neden olduklarını, şirketin faaliyetlerinden davacı ve dava dışı ——-bilgi vermediklerini, amaçlarının bilançonun tasdik edilerek yöneticilerin ve denetçilerin ibrasını sağlamak olduğunu, müvekkilinin davalının — — etmediğini, bu nedenle —– tarihli —- alınmış olan kararların iptalini talep ettiklerini, davacının davalı şirkete dolar cinsinden borç verdiği halde bunun —-cinsinden ve grup şirketlere olan borçlar kısmında gösterilmesinin” bilançoda tutarsızlık olduğununun kanıtı olduğunu, yine ortaklardan —-geri ödenen borcun nasıl ödendiğinin açıklanmadığını, yine davalı şirketin —– bulunduğu halde bunu ödemek yerine yardım ve bağış yaptığını, bu nedenlerle de davacının davalı ——etmediğini, davalının —— —– kirasının fahiş gösterildiğini ve bu kira bedelinin gerçeği yansıtmadığını, bu şekilde davalı şirketin bilançosunda şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olunduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle davalı şirketin —- tarihli —— aksi halde bilançodaki hususların iyi niyet kuralları ile bağdaşmaması nedeniyle bilançonun tasdiki ile kabulü ve denetim kurulunun ibrasına yönelik kararların iptaline, —- —– almış olduğu kararların icrasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, davacının yurtdışında ikamet etmediğini, davacının şirkete bildirilen adresinin —-olduğunu, yine davacının —— de aynı yer olduğunu, tebligatın davacının adresine usulüne uygun şekilde yapıldığını, —–tarihinde yapıldığını, yine toplantıda davacının avukatlarının ——— olduğunu, ancak ——– katılmamayı tercih ettiklerini, bu konuda tanıklarının olduğunu, yani davacının iyi niyet kurallarına aykırı hareket ettiğini, keza çağrı usulüne uyulmamış olduğu düşünülse dahi davacının toplantıya katılamamış olmasının —- etkili olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının toplantıya katılamamış olmasının toplantının iptalini gerektirmediğini, davacının oy oranı nazara alındığında katılamamış olmasının —- karar nisabına etkisi olmayacağını, dava dilekçesinde sürülmüş iddialarını — —– nedeni de olamayacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ——– iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin —— kendisine tebligat yapılmadığını, bu nedenle ——— alınan tüm kararların iptalini, aksi halde davalı tarafından alınan bilançodaki hususların iyi niyet kuralları ile bağdaşmaması nedeniyle bilançonun tasdiki ile kabulü ve denetim kurulunun ibrasına yönelik kararların iptalini talep etmekte olup, davalı vekili ise davacının bildirdiği adrese tebligat yapıldığını, yine davacının avukatlarının ——— yapıldığı salonda bulunduklarını, bu nedenle davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını savunmaktadırlar.
Buna göre, ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında, “davacının veya yetkili temsilcisinin ———– tarihli ———- katılmadığı” hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
A-Davacıya, usulüne uygun şekilde çağrı yapılıp yapılmadığı, bu kapsamda davacının toplantı çağrısı yapıldığı tarihteki adresinin —— olup olmadığı,
B-Davacının avukatlarının toplantı salonunda bulunup bulunmamasının sonuca etkili olup olmadığı, sonuca etkili ise davacının avukatlarının —— tarihli toplantının yapıldığı salonda bulunup bulunmadıkları, istedikleri taktirde toplantıya katılma hakları olup olmadığı,
C-Davacının, toplantıdan önce gündemi öğrenip öğrenmediği,
D-Davacının toplantıya katılamamasının haklarına halel getirip getirmediği,
E-Davacıya yapılan çağrının usule aykırı olması halinde ——- tarihli toplantıda alınan kararların iptali gerekip gerekmediği,
F-Davacıya yapılan çağrı usulüne uygun kabul edildiği taktirde, davalının —– ibrasına ilişkin alınan kararın iptali gerekip gerekmediği, noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirtilen uyuşmazlık noktaları kapsamında taraf delilleri toplandıktan sonra konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)Davacıya usulüne uygun şekilde çağrı yapılıp yapılmadığı, davacı avukatlarının toplantı salonunda bulunup bulunmamasının sonuca etkili olup olmadığı, usulsüz çağrı nedeniyle toplantıda alınan kararların iptali gerekip gerekmediği hususunda inceleme ve gerekçe: Davacı, davalı şirketin — yılına ait ——– ilişkin ——- tarihinde yapılan toplantının davacıya tebliğ edilmediğini, bu nedenle toplantıda alınan tüm kararların iptalini talep etmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulan posta alındısı incelendiğinde, davalı şirketin —- tarihli olağan —- —– davacı paysahibinin —— yapıldığı görülmüştür. —— davacının adresinin ——–olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. —- arasındaki farklılık — Davalı şirketin tebligat yaptığı adresin — —– kayıtlarında bulunan adreste ise ——–Davalı şirket bu duruma açıklama getirmek yerine ikisinin aynı adres olduğunu ifade etmektedir.
Dava dosyasına celbedilen——— yazı cevabı ekinde —– cevabı ekinde gönderilen —– sonraki adreslerini gösterir adres raporunun yapılan incelemesinde, ———- olduğu görülmüştür.
Davalı vekili tarafından dava dosyasına sunulan —– seri no.lu ————– davacı bina adres bilgilerinin ——-şeklinde olduğu görülmüştür.
—–tarihinde alınan ikamet senedinin yapılan incelemesinde; davacının adresinin ——–olduğu görülmüştür.
——— alınan yerleşim yeri ve diğer adres belgesinin yapılan incelemesinde davacının adresinin —–olduğu görülmüştür.
Davalı vekili, bu hususta Mahkememize sunduğu beyan dilekçesinde; “davacının ve annesinin şirkete bildirdikleri adresin —— gayrimenkullerin de ——- olduğunu, bu gayrimenkullerle davacının adresinin aynı yerde olduğunu, davacının avukatlarının ———yapıldığı gün ve saatte toplantı yerinde olduklarını, buna ilişkin tanıklarının dinlenmesini, —-davacının maliki olduğu— —-adresi olduğunu, sundukları—— aynı adresin gözüktüğünü” bildirmiştir.
——tarihli duruşmada, davalının iddiası ve tanık dinlenilmesi talebiyle ilgili olarak; davacı vekilinden “davacının vekillerinin toplantı tarihinde toplantı yerinde bulundukları” iddiasını kabul edip etmedikleri sorulmuş, davacı vekili ——-“Toplantının olduğu binaya geldim, müvekkil konkordato ilan edildiğini öğrenince bana birkaç gün önceden bu konuda bilgi verdi, bende ne olduğunu anlamak için toplantının yapıldığı gün binaya geldim, ancak toplantıdan önce bilmemiz gereken bilançolar bize tebliğ edilmediği, toplantı yapılan yerde ilan edilmediği ve şirketin durumuyla ilgili bilgi alamadığım için toplantıya girmedim, toplantı günü davalı şirketin yetkilisi ——- bizzat görüştüm, ‘toplantıdan haberimiz olmadığı için bilançoları inceleyemediğimi’ kendisine söyledim, bilançolarla ilgili ciddi şüphelerimiz olduğunu, bu nedenle toplantıya girmeyeceğimizi, yönetimi de ibra etmeyeceğimizi kendisine şahsen söyledim, konkordato davasında kesin mühlet verilip verilmeyeceğinin kararlaştırılacağı duruşma bu toplantıdan bir kaç gün sonra olacaktı, —– ‘toplantıya girip ibra vermezseniz kesin süre alamayız, şirket batar’ dedi, ben de kendisine az önce belirttiğim gibi ‘toplantı yapılmadan önce kanuni süre içinde bilançoları ve diğer evrakları sunmasını isteyerek incelemem gerektiğini’ söyledim, toplantıya girmedim, toplantıdan —— bana bilançoları gönderdi, inceleyince davalı şirketin yaptığı işlemlerin vahim şekilde hatalı olduğunu, muvazalı işlemler olduğunu, olmayan işlemlerin varmış gibi gösterildiğini tespit ettim, bu nedenle davayı açtım, ayrıca belirtmek isterim ki—— için—– gerekmekte olup, benim o tarihte özel vekaletnamem yoktu, toplantıya katılmam da mümkün değildi.” demiştir.
— tarihli duruşmanın —— numaralı ara kararıyla davacı vekili, tanıklık edeceği hususları yazılı olarak bildirdiğinden, davalı tarafın tanıkları da davacı vekilinin toplantı yerine gelip toplantıya katılmadığına ilişkin olup, bu konu davacı vekilince kabul edildiğinden davalı tanıklarının dinlenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.
Bu durumda, davalı şirketin, şirket ortaklarına şirket kayıtlarında mevcut adreslerine uygun şekilde tebligat yapıldığı iddiasının doğru olmadığı, davacı pay sahibinin şirkette kayıtlı adresine dava konusu —- —- tebligat yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekillerinin ———-saatinde toplantının yapıldığı binada bulunmaları, davacının usulsüz tebligata rağmen davacı pay sahibinin toplantıya katıldığı şeklinde bir yoruma izin vermemektedir. Bu sebeple davacı pay sahibinin toplantıdan ve toplantı gündeminden haberdar olduğu hususu doğru ise de, bu durum davacıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu sonucunu değiştirmeyecektir. Bu nedenle, davalı şirketin, şirket ortaklarına şirket kayıtlarında mevcut adreslerine uygun şekilde tebligat yapıldığı iddiasının doğru olmadığı, davacı pay sahibinin şirkette kayıtlı adresine dava konusu —— ilişkin tebligat yapılmadığı kanaatine varılmıştır.
Ancak TTK m.414/I maddesi;— toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve —— ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.” hükmünü haizdir.
“İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı TTK m.446/I-b) maddesi “b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, ——-katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, — — katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların ——– alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri” hükmünü haizdir.
Dava konusu —çağrının yapıldığı, ancak yapılan çağrının usulüne uygun şekilde şirket kayıtlarında yer alan adrese yapılmadığı anlaşılmaktadır. Usulüne aykırı şekilde yapılan — —– iptalini talep edebilmek için TTK m.446/I-b’de öngörülen etkililik ilkesinin de gerçekleşmesi gerekmektedir. ——–“Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde,——- verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, 6102 sayılı TTK’nın 446/1-b maddesi uyarınca davacılara usulüne uygun çağrı yapılmadığı ve bu usulsüzlüğün — —–alınmasında etkili olduğunun anlaşılması nedeniyle — — alınan kararların iptalinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca —- reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından — kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.— kararında aynı husus vurgulanmaktadır.
Davalı — Tutanağının;
“Toplantıya ait davet kanun ve ana sözleşmede öngörüldüğü gibi gündemi de ihtiva edecek şeklide —– edildiği, ayrıca hissedarlara ——– taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin toplantı gün ve gündeminin süresi içinde yapıldığı tespit edilmiştir.
Hazır bulunanlar listesinin tetkikinden, şirketin toplam ———- hissenin asaleten toplantıda temsil edildiğinin ve böylece gerek kanun ve gerekse ana sözleşmede öngörülen asgari toplantı nisabının mevcut olduğunun anlaşılması üzerine toplantı ——- açılarak gündemin görüşülmesine geçildi.
1-Toplantı başkanlığına — ile seçildi. Toplantı başkanı yazmanlığa — görevlendirmiştir.
2-Şirketin —- yılına ait ——- raporu—- okundu, müzakereye açıldı söz alan olmadı. —– yılına ait bağımsız denetçi raporu okundu müzakereye açıldı söz alan olmadı.
3-Şirketin — ait bilanço ve kâr/zarar hesapları okundu müzakere edildi. Yapılan oylama sonucunda bilanço ve kâr/zarar hesapları oybirliği ile tasdik edildi.
4—— ibrasının görüşülmesine geçildi. Toplantıya katılan ortak aynı zamanda ——— olduğundan kanun gereği ——- üyeleri ibralarda oy kullanamadıklarından —-kurulunun ibrasına ilişkin herhangi bir husus görüşülmemiştir. Bağımsız denetçinin ibrası oylamaya sunuldu ve oybirliği ile ibra edildi.
5——— istifa edenlerin yerine —- üyeliklerine atananların —- kurulun tasvibine sunuldu ve oybirliği ile onaylandı.
6—– seçimi yapıldı.— sayısının – kişiden oluşmasına——– seçilmesine oybirliği ile karar verildi.
7——ücret ödenmemesine oybirliği ile karar verildi.
8-Şirketin —- seçilmesine oybirliği ile karar verildi.
9—— sayılan izinler oybirliği ile verildi.
10-Dilek ve temennilerde söz alan olmadı…” şeklinde olduğu görülmüştür.
Davalı şirketin —— hazır bulunanların listesi aşağıda tabloda aktarıldığı gibidir– cetvelinde toplantıya Asaleten—- katıldığı, Toplantıya katılan tek ortağın——toplandığı—— cetvelinde imzasının bulunduğu görülmüştür.
PAY SAHİBİNİN AD SOYADI PAYLARIN TOPLAM DEĞERİ KATILIMI
—–
—-
—-
Buna göre, yukarıda da belirtildiği üzere TTK’nin 446’ncı maddesinde çağrının gereği gibi ilan edilmemesi, iptal davası açma hakkını haiz olmak için yeterli olmayıp, bu aykırılığın iptali istenen —- —— alınmasında etkili olduğunun ispatı gerekmektedir. Ekonomik işleyiş açısından, sadece çağrıdaki usulsüzlük sebebiyle pay sahiplerine iptal davası açabilme hakkının tanınması, istismara yol açabileceğinden salt usulsüz çağrı sebebiyle —- —- iptal edilmesi hakkaniyete aykırı olacaktır. Olası kötü niyetli ve istismara yol açabilecek yaklaşımları önlemek amacıyla bu “etki kuralı” anlayışı benimsenmiştir.
Etki kuralı, “eğer söz konusu aykırılık olmasaydı —— o kararı alamayacağı olgusu” olarak tanımlanabilir. Etki kuralı sadece çağrı usulsüzlükleri ile ilgilidir ve kuralın uygulama alanı oldukça sınırlıdır. Bu kurala tabi haller sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiş olup, herhangi bir sözleşme ile bu kuralın uygulama alanı daraltılıp arttırılamaz. İçtihatlar incelendiğinde, ——- kuralını nisaplara dayanarak uyguladığı açık bir biçimde görülecektir. Bir başka deyişle etki kuralı, iptal davası açmak isteyen pay sahibinin eğer bu aykırılık olmasaydı — —- —- alınmasında kararı etkileyebilecek olup olmamasıyla ilgilidir.
Somut olayda davacı pay sahibinin pay oranı ——- alınan kararların oy çokluğu ile alınabilir nitelikte olması sebebiyle, davacının — ——— katılmasının kararın alınması bir etkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple TTK m.446/I-b’de aranan ve gerçekleşen usulsüzlüğün alınan —– etkili olması şartının somut olay bakımından gerçekleşmediği, bu sebeple usulsüz tebligat bakımından dava konusu —— iptali şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmış ve davacının usulsüz çağrı nedeniyle toplantıda alınan tüm kararların iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-b)Davalının———ilişkin alınan kararın iptali gerekip gerekmediği hususunda inceleme ve gerekçe: Davacı, bilançoda bilançoda bazı hususların hiç veya gereği gibi belirtilmemiş olduğunu, bilançonun şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içerdiğini, bu hususta davalı şirket yönetiminin bilinçli hareket ettiğini, bilançonun gerçeğe aykırı hazırlandığını, iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, bu nedenlerle bilançonun tasdiki ile kabulü ve denetim kurulunun ibrasına yönelik kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi kurullarınca yapılan inceleme sonucunda davalı şirketin ———– süresinde almış olduğu tespit edilmiştir.
Yine davada toplantıya katılan ortak aynı zamanda ——- olduğundan kanun gereği ——kurulu üyeleri ibralarda oy kullanamadıklarından ——kurulunun ibrasına ilişkin herhangi bir husus görüşülmemiş sadece bağımsız denetçinin ibrası oylamaya sunulmuş ve oybirliği ile bağımsız denetçi ibra edilmiştir.
Davacı tarafından da bağımsız denetçinin ibrasına ilişkin düzenlemenin——— davet tutanağının gönderilmemesi nedeni ile iptali talep edilmiş ise de; TTK’de denetim kurulunun ibrası müessesi düzenlenmemiştir.
Bununla birlikte yukarıda da zikredildiği üzere etki kuralı, “eğer söz konusu aykırılık olmasaydı — —-o kararı alamayacağı olgusu” olarak tanımlanabilir. Etki kuralı sadece çağrı usulsüzlükleri ile ilgilidir ve kuralın uygulama alanı oldukça sınırlıdır. Bu kurala tabi haller sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiş olup, herhangi bir sözleşme ile bu kuralın uygulama alanı daraltılıp arttırılamaz. İçtihatlar incelendiğinde,—– kuralını nisaplara dayanarak uyguladığı açık bir biçimde görülecektir. Bir başka deyişle etki kuralı, iptal davası açmak isteyen pay sahibinin eğer bu aykırılık olmasaydı —— alınmasında kararı etkileyebilecek olup olmamasıyla ilgilidir.
Somut olayda davacı pay sahibinin pay oranı—– ve alınan bağımsız denetçinin ibrasına dair kararın oy çokluğu ile alınabilir nitelikte olması sebebiyle davacının ——-katılmasının kararın alınması bir etkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple TTK m.446/I-b’de aranan ve gerçekleşen usulsüzlüğün alınan ——- kararına etkili olması şartının somut olay bakımından gerçekleşmediği, bu sebeple usulsüz tebligat bakımından dava konusu ——- şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmış ve davacının usulsüz çağrı nedeniyle toplantıda alınan bağımsız denetçinin ibrasının iptaline dair isteminin yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunmamasına göre davacının bu maddenin iptali istemine ilişkin talebinin dinlenebilir bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
2-b-1)—- hesaplamalar — — tarafından — tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin incelenen defterlerinde davacı—- ortaklara borçlar hesabı tablo şeklinde özetlenmiş olup, davacı tarafından ——şirkete borç verilen tüm hesaplar; —şeklinde takip edildiği, daha sonra bu hesaptaki bakiyelerin — birleştirilerek takip edildiği, —- hesabında toplandığı ve takip edildiği —– olduğu, diğer bir deyişle davacının davalı şirketten —- alacaklı olduğu, kur farkı değerlendirmesi yapılmadığından alacağın — olarak takip edildiği görülmüştür.
Davacı— cari hesabına, oğlu —– hesabından yapılan virman kayıtlarının incelenmesinde; davalı—-kayıtlarında davacı—– cari hesabından yapılan virman yapıldığı, başka bir deyişle, —– tutarındaki alacağı, davacı şirket ortağı —- hesabına aktarıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin incelenen defterlerinde şirket ortaklarından — ortaklara borçlar hesabı aynı raporda özetlenmiş olup, davalı şirketin —–yapılan incelemesinde, davalı şirketin ——- tarihi itibariyle davalı şirketten —- alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davalı —- yapılan incelemesinde; —- hesabına yapılan tüm bu ödemelerin toplamının —olduğu, —- hesabından,—- tutarında ödeme yapıldığı, geri kalan—— fatura karşılığı yapılan ödemeler/giderler olduğu görülmüştür.
Davalı şirket ortağı ——borç mahiyetinde ya da iş görme mahiyetinde ödeme yapıldığı, bu ödemelere ilişkin defter kayıtlarından faiz faturası düzenlenmemiş olsa da,—– şirketin ekonomik sıkıntılar içinde olduğu dönemde şirket hesabından kullanmış olduğu nakit tutarlar için aynı bilirkişi heyetince hesaplanan faiz tutarla tablo şeklinde raporda gösterilmiş olup, aynı zamanda davalı şirket ortağı — tarihi itibariyle —– bakiyesinin bulunduğu, diğer bir deyişle davalı şirketin, davalı şirket ortağına bu tutar kadar borçlu olduğu görülmüştür.
2-b-2)Davalı şirketin — İncelemesi: Bilirkişiler —–tarafından düzenlen — bilirkişi raporunda; davalı şirketin mali tabloları — olarak incelenmiş olup, davalı —- yapılan incelemesinde; —— olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin incelenen — bilirkişi heyetince incelenmiş ve detaylı olarak — raporda gösterilmiş olup, davalı şirketin— —– zararı ile sonuçlandığı, davalı şirketin —- yılında elde etmiş olduğu dönem kârının yaklaşık iki katı tutarında finansman giderine katlandığı görülmüştür.
2-b-3)Davacının, davalı firmanın vergi ödemesi yerine bağış ve yardım yapıldığı iddiası ile ilgili inceleme: Davalı defterlerinin bilirkişi heyetince yapılan incelemesinde; ——— hesabında takip edilen —- tarihinde ——— yapıldığı tespit edilmiştir.
Her ne kadar VUK açısından kamu yararı niteliği taşıyan derneklere yapılan bağışlar vergi matrahından indirilmek suretiyle defterlere kaydedilmiş olsa da; bu kadar yüksek tutarda yapılan bir bağışın maddi sıkıntılar içinde olan ticari işletmenin banka kaynaklarını azaltmış olacağı gibi ticari hayatın olağan akışına da aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
2-b-4)Davacının kira giderleri hesabının incelenmesi ve kira giderlerinin fahiş olup olmadığının değerlendirilmesi: Davalı vekilince dosyaya sunulmuş bulunan, ——— kiracı—– arasında tanzim edilen —-bulunan —- başlangıç tarihi itibariyle aylık ——- bedel üzerinden sözleşme tarihinden itibaren— süre ile kiralandığı—- —— anlaşılmaktadır.
Davalı vekilince dosyaya sunulmuş bulunan, kiralayan——– tanzim edilen Kira Sözleşmelerinin ilgili maddelerinde;
“Madde 9 (Mecurun Durumu, Bakımı ve Onarımı):
2.——— edebilecekleri bilimum bağlantı girişlerindeki tadilat, sayaç değiştirme ya da iç tesisat işlerinin ifası masrafı kendisine ait olmak üzere Kiracı’ya ait olacaktır.
Madde 11 (—–Giderleri)
—bulunan ortak kullanım alanı ve garajlara ait ———giderleri ——- kira bedelinin dışındadır. Bu giderler kiralanan —- kiracıya tahakkuk ettirilecek ve her ay kira bedeli ile birlikte—– eklenerek kiralayana ödenecektir. —— hükümleri yer almaktadır.
Duruşmada verilen ara karar uyarınca bilirkişi heyetince mahallinde yapılan incelemede, kira bedelinin tespitine konu taşınmazlar —– yer alan ———-konumlanmış olan—- bulunduğu bina — inşa edilmeye başlanmış olup, —- katları,—- olduğu, bina dahilinde işçilik ve kullanılan malzeme standartlarının —– olduğu, binanın dışında—– ve yan ————oluşturulduğu,————- mevcut olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetinde yer alan——- kira bedelinin tespitine konu taşınmazların —— olduğu, dava dosyası içerisine sunulan kira sözleşmesi üst zemin kat mağazanın ——- bölümü için düzenlenmiş ise de fiili zeminde yaklaşık —-kullanıldığı. davalı vekilince sunulan ek protokole göre;——- depo alanının mevcut kira kontratına dahil edildiği, yine dava dosyasında sadece —-düzenlenmiş kira sözleşmesi yer almakta olup yine davalı vekilince sunulan kira sözleşmesine göre ——– kontratındaki kira bedeli içerisinde ayrıca kiralama bedeli olmayacak şekilde sözleşme yapıldığı, davalı firma yetkililerince bahse konu kira sözleşmelerine taraf ——-maliki olduğu için kira sözleşmelerinin mağaza ve ofislerin kira bedellerinin —– tarafından fatura edildiğinin ifade edildiği, buna göre, incelemeye konu —- katında yer alan her biri —- bölümünün — hissesi için kira bedelleri;——-
Şeklinde tespit edilmiştir.
Buna göre, bilirkişi heyetince—- kiracı —-tanzim edilen— zemin katında yer alan — başlangıç tarihi itibariyle aylık —- bedel üzerinden sözleşme tarihinden itibaren — süre ile,———— bedel üzerinden sözleşme tarihinden itibaren ————- kira kontratındaki kira bedeli içerisinde ayrıca kiralama bedeli olmayacak şekilde kiralandığı, davalı firma yetkililerince bahse konu kira sözleşmelerine taraf ——- bahse konu— hissesinin maliki olduğu için kira sözleşmelerinin mağaza ve ofislerin kira bedellerinin ——–tarafından fatura edildiğinin ifade edildiği, zeminde yapılan inceleme ve piyasa araştırmasına göre kira tespitine konu taşınmazların ——- olmak üzere yıllık —- olmak üzere yıllık———— olarak hesap ve takdir edilmiş ve bu itibarla ——– bedelleri emsallerine göre fahiş olarak belirlenmediği” yönünde kanaat bildirilmiştir.
Mahkememiz hakimler heyetince bu belirleme ile ilgili bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunduğu ve davalı firmanın kira sözleşmesindeki bedelleri emsallerine göre fahiş belirlemediği kanaatine varılmıştır.
2-b-5)Davacının aidat giderleri hesabının incelenmesi ve aidat giderlerinin fahiş olup olmadığının değerlendirilmesi: Bilirkişi incelemesine konu aidat bedeli tespiti ile ilgili olarak;
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20. Maddesi ““Madde 20 – Kat maliklerinden her biri aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça:
a) Kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa eşit olarak;
b) ——– bütün ortak yerlerin bakım, koruma, güçlendirme ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında;
katılmakla yükümlüdür.” hükmünü haizdir. Aidat bedeli; kapıcı, kaloriferci, bahçıvan, bekçi, güvenlik giderleri ile Ana gayrimenkulün bakım, onarım, korum, güçlendirme giderleri, yönetici aylığı gideri ve ortak tesis işletme giderleri gibi çeşitli kalemlere bağlı olarak hesaplanmaktadır.
Bu bakımdan davalı firma yetkililerince sunulan —- yılına ait örnek ——aidat ödendiği görülmüştür.
Aidatla ilgili olarak, davalı firma yetkililerince sunulan — yılına ait örnek aidat çizelgesine göre; —- olduğu görülmüştür. Bu itibarla aidat giderlerine ilişkin olarak aynı bilirkişi heyetince tespit edilen dava dışı ———- tutarındaki düzenlenen ——– yapılan faturanın fahiş olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Mahkememiz hakimler heyetince bu belirleme ile ilgili bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunduğu ve davalı firmanın aidat ödemelerine ilişkin faturanın fahiş olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davalı vekili —- bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, davalı şirketin kayıtlarında sehven yanlışlık yapıldığını, —- hesabına girildiğini, bu işlem düzeltildiğinde —-tarihli kayıt düzeltildiğinde, kira hesabının ———— belirterek itiraz etmiş ise de, bilirkişi incelemesine sunulan kayıtların davalı tarafça sunulan resmi kayıtlar olduğu, eğer bu kayıtlar doğru değil de davalı vekilinin itiraz dilekçesinde olduğu gibi sehven kayıt yapılmış ise bu durumun şirketin iyi denetlenmediğine ve bilanço ve gelir-gider tablosunun gerçeği yansıtmadığına delalet edeceği kanaatine varılmıştır.
2-c)Sonuç: Yukarıda yapılan değerlendirmelere göre, davalı şirketin —- ilişkin ticari defterlerinin —–onaylı beratlarının süresinde alındığı, usulsüz tebligata ilişkin olarak etkililik ilkesi gereğince davacının oy oranının alınan —- alınmasında bir etkisinin bulunmaması sebebiyle sırf bu yönden kararların iptali şartlarının oluşmadığı, davalı şirketin —-yılı defterlerine kaydedilen—– tarafından düzenlenen kira faturalarının— yılında düzenlenen rutin kira giderlerine göre fahiş olmadığı, ancak dava dışı —– tutarındaki düzenlenen ——– işlem içermediği, tamamıyla dava dışı grup şirketinin alacaklı olmasına matuf bir fatura olduğu, davalı şirketin zaten yıllık ortak giderinin geçmiş yıllarda davalı şirketin ekonomik durumu yıllık cirosu, iş hacmi ve diğer mali göstergeleri göz önünde bulundurulduğunda paralellik göstermediği, çok fahiş olduğu, davalı vekilinin faturanın sehven aidat gideri olarak düzenlendiğine ilişkin itirazı doğru ise yani davalı şirketin hesaplarında hata yapılarak aidat giderlerinin sehven fazla gösterildiğinin kabulü halinde ise davalı tarafın bu hususu bilirkişi ek raporuna kadar tespit edemediği, bu durumda da şirketin düzgün denetlenmediği anlamına geleceği, her halukârda, ilgili yılın bilanço ve gelir tablosunun gerçeği yansıtmadığı, dava dışı gurup şirketinin finansman sıkışıklığını gidermek amaçlı, davalı şirket ile gerçek ticari ilişkiye dayanmadan davalı şirkete verilen çeklerin yine davalı şirket cirosu sonrası muhtelif bankalara ve —— şirketlerine tahsile verildiği, piyasa tabiri ile kırdırıldığı, faiz ve komisyon kesintilerine de katlanmış olan davalı şirketin banka hesaplarına geçen paraların aynı tarihte ya da takip eden tarihlerde dava dışı grup şirketi hesaplarına aktarıldığı,— işlemlerin toplam tutarının——- çeklerde yapıldığının tespit edildiği, dava konusu olmadığından bu işlem sebebiyle katlanılan faiz ve komisyon giderlerinin ayrıca hesaplamasına gerek duyulmadığı, her halukârda, ilgili yılın bilanço ve gelir tablosunun gerçeği yansıtmadığı, keza davalı şirketin mali durumunun bozuk olduğu —- bağış yapmasının ticari hayatın gereklerine aykırı olduğu, bu nedenle dava konusu———- hesaplarının tasdiki kararı ve bu karara bağlı olarak alınan gündemin—– bağımsız denetçinin ibrası kararının iptali gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ ile,
A— tarihli olağan ———- kararın İPTALİNE,
B)— tarihli —- numaralı kararın İPTALİNE,
C)Davacının —— tarihli ——– tüm kararların iptali talebinin reddine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 59,30 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 4.112,70 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 2.056,35 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 2.056,35 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından sarf edilen 3.250 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.625 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalan 1.625 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
6- Kabul edilen dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Ret olunan dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde — Adliye Mahkemesi’nin ilgili —istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30.06.2021