Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/161 E. 2023/480 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/161 Esas
KARAR NO : 2023/480

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 20/10/2016
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

—–. Asliye Hukuk Mahkemesi —- Esas, ——- sayılı görevsizlik kararı ile mahkememizde gönderilen davanın görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı ve davacı ——- ortakları olduklarını, davalı yanın şirket ortaığı olduktan sonra ve hisse oranının artmasını takiben şirket kasasından aşırı derecede harcamalar yapmaya başladığını, kendisinin şahsi borçlarını ve kredi kartı borçlarını sürekli şirkete ödetmiş ve paralar aldıklarını, kendisinin aldığı paraların bir kısmını 12/05/2015 tarihli genel kurulda beyan ederek zapta geçirttiğini, bu olayların devamında davalı yanın sürekli para talebinde bulunduğunu ve tehditlerine devam ettiğini, davalı yana yapılan ödemelerin şirket muhasebesi gereği müvekkil ve şirketin diğer ortağı üzerinden yapıldığını ve muhasebe kayıtlarında müvekkilinin borcu olarak geçtiğini, davalının şirketten ve müvekkili üzerinden aldığı paraların meblağlarının çok artması üzerine kendisine ihtarnameler keşide edilerek borçlarını ödemesi istenmiştir. Ancak davalı yanın borçlarını ödemediğini, bunun üzerine aleyhine —–.İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyası ile 143.889,50TL asıl alacak ve ferileri üzerinden icra takibine geçildiğini, davalı yanın yapılan takibe borcu olmadığından bahisle itiraz ettiğini, davalı yanın itirazlarının haksız ve yersiz olduğunu, kendisinin genel kurul tutağına geçen beyanında aldığı paraları zapta geçirdiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının %20 aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını gibi bahsi geçen şirketten de alacaklı olduğunu, müvekkilinin 12/08/2015 tarihli şirket genel kurul toplantısında şirketten alacaklı olduğunu ayrıntılı bir şekilde izah ettiğini ve şirketin kar-zarar ve mali durumuna ve mükerrer kayıtlar hakkında itirazlarını bildirdiğini, bir takım kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan yardımların da kendi cari hesabında gösterildiği ve bu nedenle kendi hesabından para çıkışı yapılmış gibi gösterildiği itirazlarını genel kurul tutanağına kaydettirdiğini, bu genel kurul toplantısı akabinde şirket ortakları tarafından şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bağımsız denetim kararı alındığını, şirketin ortaklarının şirket kayıtları üzerinde usulsüzlük yaparak müvekkil şirkete borçlu gibi göstermeye çalıştıklarını, şirket karda olduğu halde zarar ediliyormuş gibi gösterilerek kar dağıtımı yapılmasının önüne geçildiğini, müvekkilinin davacıdan ve Ema Elektrik Makine Aş’en alacaklı oduğunu, müvekkilinin almış olduğu miktarlar ancak ve ancak davacıdan alacakları ile sınırlı olduğunu, konuya ilişkin olarak davacı tarafından gönderilen ihtarnameye İstanbul 29.Noterliğinin 05/02/2016 tarihi ve 05083 sayılı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, müvekkilinin şirketteki ortaklığını bitirmek üzere gerek dava yoluyla gerekse hukuksuz yollarla müvekkilinin ortaklığını sona erdirmek istediğini, açıklanan nedenlerle hukuki temelden yoksun davanın reddine, müvekkili lehine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—– Ticari Şubesi’ne, ——-Ağır Ceza Mahkemesine müzekkereler yazıldığı görüldü.
Mahkememizce alınan 27/02/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
“-Dava dışı ——davacıya yapmış olduğu ödemelere ilişkin 31.12.2015 tarihi itibariyle, 1.419.685,74 TL alacaklı gözüktüğü,
-Davacı ——-, dava dışı şirketten gelen bu ödemelere karşılık, dosyaya sunulan banka hesap hareketleri, ödeme dekontlarının incelenmesinde, 1.431.092,15 TL’lik kısmının, davacının şahsi hesabından, davalının şahsi hesabına, davalı kredi kartlarına, davalı adına dava dışı şirket ve dava dışı —– olmak üzere gönderildiği,
-Gönderilen ödemelerin “Hesaba Havale, Virman İşlemi, Havale, … Tarafından Gönderilen, … Sağlık Hizmet Bedeli” açıklaması ile gönderilmiş olduğu” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava,—– İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
—— İcra Dairesi’nin ——– Esas sayılı takibi incelendiğinde takipte davacı alacaklı tarafından davalı borçludan 143.889,15 TL asıl alacak ve 674,11 TL (05/02/2016 – 24/02/2016 arası) işlemiş faiz olmak üzere 144.563,26 TL toplam alacak talebinde bulunulduğu, takipte borcun sebebi ve dayanağının gösterilmediği görülmüştür.Dava dilekçesi incelendiğinde davacının iddiasının “davalının, dava dışı şirket ortağı olunca ve şirketin hisseleri de değer kazanınca şirket kasasından aşırı harcama yapmaya başladığı, kendi şahsi borçlarını ve kredi kartlarını şirket hesabından kapattığı, aldığı paraların bir kısmının 12/08/2015 tarihinde genel kurul tutanağına geçtiği, davalıya ödemeler davacı ve şirketin diğer ortağı üzerinden yapıldığı, şirket muhasebe kayıtlarına göre davacıya borç yazıldığı, davacının dava dışı şirkete karşı borçlu olurken davalıya karşı alacaklı olduğu, davalının bu borçlarını davacıya ödemediği” yönünde olduğu görülmüştür.Cevap dilekçesi incelendiğinde, davalının iddiaları reddettiği, aksine şirketten alacaklı olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizce alınan 26/04/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda şu tespitin yapıldığı görülmüştür: ¸
Mahkememizce alınan 22/11/2021 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda şu tespitin yapıldığı görülmüştür:¸
Mahkememizce alınan 27/02/2023 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda şu tespitin yapıldığı görülmüştür:¸
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. Maddesi uyarınca “(1) Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. Maddesi uyarınca “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın—– İcra Dairesi’nin ——-Esas sayılı takibine ilişkin itirazın iptali davası olduğu, yukarıda da açıklandığı üzere “davalının, dava dışı şirket ortağı olunca ve şirketin hisseleri de değer kazanınca şirket kasasından aşırı harcama yapmaya başladığı, kendi şahsi borçlarını ve kredi kartlarını şirket hesabından kapattığı, aldığı paraların bir kısmının 12/08/2015 tarihinde genel kurul tutanağına geçtiği, davalıya ödemeler davacı ve şirketin diğer ortağı üzerinden yapıldığı, şirket muhasebe kayıtlarına göre davacıya borç yazıldığı, davacının dava dışı şirkete karşı borçlu olurken davalıya karşı alacaklı olduğu, davalının bu borçlarını davacıya ödemediği” yönünde olduğu, davacının dava dışı şirketten borç alarak davalıya borç verdiği (taraflar arasında ödünç sözleşmesi veya bu amacı karşılayan isimsiz bir sözleşme bulunduğu) hususunu ispatlamakla mükellef olduğu, bilirkişi raporlarında çelişki olmayacak şekilde davacının hesabından davalının hesabına 1.431.092,15 TL gönderilmiş olduğu tespit edilmiş ise de, bu paranın ne için gönderildiği hususunda herhangi bir açıklama veya senet bulunmadığı, bu paranın davacının iddialarında yer alan amaç doğrultusunda gönderildiği hususunda da herhangi bir ispat faaliyeti bulunmadığı, bu sebeple davacının davalıya takibe ve davaya konu miktarı borç olarak verdiği ve geri ödenmediği hususunu ispatlayamadığı, bu hususta mahkememizin bilirkişi raporlarındaki hukuki nitelendirme ile bağlı olmadığı, hukukun uygulanması ve hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu, davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğunu gösteren de bir delil bulunmadığı kanaatine varılmış, davanın ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE
2-Davalının, davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 1.734,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.554,55 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 35,50 TL vekalet harcı ve 1.019,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret toplam 1.054,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (144.563,26 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 22.684,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.