Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/141 E. 2020/174 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/141 Esas
KARAR NO : 2020/174

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2014
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili; ———- tarihinde müteveffa …————- ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza sonucunda öldüğünü,————annesini kaybettiğini, daha önce ——— annesi ile babasının boşandığını, —————- olarak görev yaptığını, ölümü ile müvekkilinin annesinin desteğinden yoksun kaldığını,velayetinin davacı babaya tevdi edildiğini bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER :
1-)Desteğe ait ————-,
2-)Sigorta Şirketi Kayıtları,
3-)Bilirkişi Raporu,
4-)Veraset ilamı,olay yeri inceleme tutanağı,araç ruhsatı,gelir durumuna ilişkin belgeler,soruşturma dosyası,aile mahkemesi kararı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava Borçlar Kanunu’nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK’nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun——— kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda hakim, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerekmektedir. Ancak destek almaktan vefat, evlilik ya da destek alma ihtiyacının sona ermesi gibi nedenlerle çıkan kişinin payı diğer destek alanlara aktarılarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
Eldeki davada, müteveffanın kızı davacı —– için destek tazminatına mahkememizin —— Esas sayılı davanın yargılaması hitamında karar verilmiştir. Ancak davada verilen kararın tetkiki ile Destek payları hesaplanırken mirasçı olarak sadece davacının hayatta olduğu varsayılarak hesaplama yapılmıştır. Bu nedenle mahkememizce verilen karar davalı vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilmiş ve Yargıtay Yüksek ———-.Hukuk Dairesi tarafından mahkememiz kararının noksan tahkikat icrası ile hüküm altına alındığından kararın bozulmasına karar verilmiş ve dava dosyası mahkememizin iş bu esasına kaydedilerek Yargıtay ——.Hukuk Dairesi bozmasına uyulmasına 26/09/2019 tarihli celse de uyulmasına karar verilmiş ve dava dosyasının daha evvel rapor ibraz eden bilirkişinin İstanbul bölge bilirkişi kuruluna kayıtlı olmaması ayrıca yargıtay bozmasına uyma durumunda taraflar lehine oluşan usuli müktesap haklara riayet etmediği mahkememizce bilindiğinden dava dosyasının yargıtay bozması kapsamında başka bir bilirrkişiye tevdine karar verilmiştir.
Dava dosyası kapsamına alınan nüfus kayıtlarına göre de murisin anne ve babası da olay tarihi itibariyle hayattadır ve destek tazminatı hesabında pay sahibi bulunduğundan murisin anne ve babası davalı … şirketine müracaat ettiğinden,——————- ödeme yapıldığından, Davacının tazminat tutarının belirlenmesinde, bu durumun dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan ilkelere göre müteveffanın anne ve babasının da destek payı olduğu dikkate alınarak, davacı yönü ile destek tazminatı hesabı için yargıtay bozması kapsamında bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından ibraz edilen davacının destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 92.748,94 TL olduğu rapor edilmiştir.
Bilirkişi tarafından ibraz edilen raporun denetimi ile yukarıda benimsenen pay durumlarının gözetilerek raporun tertip edildiği ve davacı alacağının belirlenmiş olduğu anlaşıldığından yargıtay bozması kapsamı dışında kalan hususların kesinleşmiş olduğundan davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın Kısmen Kabulü ile :
1-92.748,94 TL ‘nin 15/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı ———— davacı tarafça peşin olarak yatırılan ——– harçtan mahsubu ile bakiye 3.495,82 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.940,19.TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.874,00 TL ( tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere) yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli 2020 yılı ——– esaslara göre belirlenen 12.761,15 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli 2020 yılı —–esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraflara gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.