Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/140 E. 2023/92 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/140 Esas
KARAR NO : 2023/92

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 08/04/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin—— ———-davalıdan satın aldığını, aracın devir işlemlerinin 01/02/20218 tarihinde müvekkiline yapıldığını, aracın kullanmaya başlanması ile zamanla iniş-kalkış desteğinin arızalı olduğunu,————— devreden çıkmadığının anlaşıldığını, aracın bu tespit üzerine toplamda 3 kez servise götürüldüğünü, —– getirtilerek arızanın giderileceğinin belirtildiğini ve —— yüklenmesine rağmen araçtaki arızanın giderilemediğini, davalı ile yapılan görüşmelerde müvekkilin aracının yenisi ile değiştirileceğinin söylendiğini, ancak bu vaadin yerine getirilmediğini, gizli ayıp konusunda Borçlar Kanunu, Tüketici Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun müvekkiline seçimlik hakkı tanıdığını, müvekkilinin bu seçimlik haklarından malın yenisi ile değiştirilmesi hakkını bu mümkün değilse ödenen bedelin en yüksek faizi ile iadesini talep ettiğini, müvekkilinin araçtan beklediği faydayı sağlayamadığını, araçtaki arızanın her daim devam ettiğini,———- ihtarname gönderdiğini,—- gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını iddia ederek; davanın kabulü ile —- aracın ayıpsız olan yenisinin müvekkiline verilmesi, bu mümkün olmaz ise aracın geri alınarak müvekkilin ödemiş olduğu paranın şimdilik 10.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin —–olduğunu, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, dava konusu araçta üretim kaynaklı bir ayıbın bulunmadığını, davaya konu aracın 05/02/2018 tarihinde trafiğe çıktığını, bu tarih itibariyle en son servis girişi olan 11/10/2018 tarihine kadar—- —– yapıldığını, yapılan servis incelemesinde arıza kaydının görülmediğini, bununla birlikte —– değiştirilerek aracın teslim edildiğini, —- girişi yapıldığını, yapılan servis incelemesinde şikayet haline rastlanılmadığını, ancak davacı ile yapılan görüşmede ve uygulanan şikayet hali görme çalışmaları sonucunda bahsedilen durumun ortaya çıkmasında aracın sürüş tarzının etken olduğunun değerlendirildiğini, konunun üretici firma ile paylaşıldığını ve sürüş tarzına uygun bir yazılım güncellenmesi uygulaması sayesinde zaman zaman ortaya çıkan şikayet halinin tamamen giderilebileceği sonucuna ulaşıldığını, ancak davacının yazılım güncellemesi uygulamasını kabul etmediğini, dava konusu araçta yapılacak olan bilirkişi incelemesinde aracın ayıplı olmadığının tespit edilebileceğini, davacının taleplerini terditli olarak ileri sürmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ayıpsız misli ile değişim veya bedel iadesi haklarından sadece birini seçerek kullanabileceğini, davacının faiz talebinin haksız olduğunu, faizin başlangıcının dava konusu aracın müvekkil şirkete iade edildiği tarih olması gerektiğini savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—- —- Şubesi, —– müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
Mahkememizce aldırılan —- raporunda özetle;
” 1. Taşıttaki davaya konu arızalar —– içinde gerçekleştiği,
2. —- sisteminin zaman zaman bırakmaması arızasının kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, imalat kaynaklı gizli ayıp olduğu,
3. Bu arızanın, öncelikle —- (gerekirse —) değişimi, sonrasında ilgili diğer parça ve donanımların değişimi veya yazılım güncellemesi ile giderilebilecek nitelikte olduğu,
4.. Arıza onarılmadığı taktirde, araçtan faydalanmayı azalttığı, beklenilen faydayı sürekli engelleyecek türden olduğu, kullanım konforunu önemli oranda azalttığı, ayrıca —- sonra da erken aşınacak baskı —— sıklıkla değişimi nedeniyle kullanım maliyetlerini önemli oranda artıracağı” hususları tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;
“Dava konusu —- KAPSAMINDA GİDERİLMESİ GEREKTİĞİ,—- ve işçilik bedellerinin —- müzekkere yazılarak sorulması ve cevabına göre kesin ve net olarak belirlenmesinin uygun olacağı” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesinde satıcının ayıplı ifası nedeniyle satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, kabul edilmediği takdirde sözleşmeden dönme ile satılanın iade edilerek satış bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile geri ödenmesine ilişkin eda davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca “(1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. (…) c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesi uyarınca “(1) Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. (2) Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesi uyarınca “(1) Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. (2) Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesi uyarınca “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
(2) Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. (3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. (4) Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. (5) Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
“Davacının —— süresi içerisinde aynı arıza ile davalıya ait servise müracaat etmek suretiyle ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ayıp ihbarında bulunma külfetini yerine getirdiği, BK’nın 207/II. maddesi gereğince aracın tesliminden itibaren garanti süresi içerisinde araçtaki ayıbı davalıya ihbar eden davacının bu ayıptan dolayı def’i hakkı dava tarihine göre garanti süresi geçmekle—- olmayıp devam edeceğinden, davalılar tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı anlaşılmıştır”——-
“—- sayılı kararında belirtildiği üzere; ayıplı mal satışında bazı durumlarda ise ayıba bağlı seçimlik haklar yönünden satın alanın tercihi, ayıbın şekli, malın değeri, ayıbın ileri sürülüş süreci gibi her somut olayda farklılık taşıyan kıstaslar çerçevesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. maddesindeki hakkın kötüye kullanılması hâli olarak değerlendirilebilir. Yine aynı kararda belirtildiği üzere alıcının kötü niyetinin tespit edilebilmesi için, dava konusu araçtaki arızanın, onarım ile giderilebilir olması, onarımdan sonra araçta değer kaybı yaşanmaması, onarımın parasal değerinin aracın değerine oranı gibi —- değerlendirilmesi gerekir. (…) Ayıplı aracın misli ile değiştirilmesi talebi TBK 227. maddesinden kaynaklanan alıcıya tanınmış bir haktır. Sadece 1 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre aracın kullanılması, yasadan doğan hakkını misli ile değiştirilmesi yönünde kullanan daacının kötü niyetinin varlığını göstermeyeceğinden, davacı tarafın talebinde kötü niyetli olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. (…) Dosya içerisine aracın—–uygulamasına göre, mahkemece ayıpsız misli ile değişimine karar verilen araçta —-bulunup bulunmadığı araştırılıp araç üzerinde —- bulunması halinde misli ile değişim kararı verilemeyeceği gözetilerek, davacı tarafa kaldırılması ihtar edilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekip, mahkemece aracın trafikteki güncel kaydı getirtilip üzerinde satıştan sonra oluşan davacıdan kaynaklı—- varlığı denetlenmeden, karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin de kabulü gerekmiştir” ——
“Öncelikle ayıp ihbarı bakımından —-yerleşik içtihatlarından da anlaşılacağı üzere aracın ayıp niteliğinde olduğu iddia edilen arızaya ilişkin olarak yetkili servise götürülmesi, hukuki olarak ayıp ihbarı olarak değerlendirilmektedir”——
Yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri ve yargı içtihatları birlikte değerlendirildiğinde bir malın kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi olgular hukuken ayıp niteliğindedir. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile bundan sorumlu olacaktır. Açık olmayan ayıplarda tacir olan alıcının sekiz gün içinde satılanı inceleme ve ayıp varsa bildirme yükümlülüğü vardır, ancak gizli ayıplarda TTK’nun TBK’ya yaptığı atıf gereği ayıbın derhal bildirilmesi gerekmektedir. Bildirimin yapılması için tacirler de dahil olmak üzere yasada herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Yine aracın arızaya ilişkin olarak yetkili servise götürülmesi, hukuki olarak ayıp ihbarı niteliğindedir. Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu bu hallerde alıcının seçimlik hakları bulunmaktadır. Alıcı dürüstlük kuralına aykırı olmamak kaydıyla ve satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini veya sözleşmeden dönme isteme haklarından birini kullanabilir. Alıcının kötü niyetinin tespit edilebilmesi için, dava konusu araçtaki arızanın, onarım ile giderilebilir olması, onarımdan sonra araçta değer kaybı yaşanmaması, onarımın parasal değerinin aracın değerine oranı gibi kıstasların değerlendirilmesi gerekir. Yine satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilebilmesi için araç üzerinde bir takyidat/hak mahrumiyeti bulunmaması gerekir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri ve yargı içtihatları ve açıklamalar dikkate alınarak somut olay incelendiğinde, dava konusu aracın taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesi kapsamında davacıya davalı tarafından teslim edildiği hususunda bir çekişme bulunmadığı, davacının aracı ——- tespit edildiği üzere aracın garanti süresi içerisinde —-, tespit onarım” şikayeti ile —- yaptığı, yetkili servis tarafından gerçekleştirilen—-görülmemesine rağmen yine de tedbiren —— şikayet ile ilgili servis girişi yaptığı, önceki servis işlemlerinin tekrarlandığı, arızanın görülememesi nedeniyle arızanın ortaya çıkmasında sürüş tarzının etken olduğuna kanaat getirildiği, yine de üretici firma ile görüşüldüğü ve bu sürüş tarzına uygun bir yazılım güncellemesi uygulaması sayesinde bu şikayetin tamamen giderilebileceği sonucuna ulaşıldığı, ancak davacının “yazılım güncellemesi” uygulamasını kabul etmediği, aracın —- kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı ve imalat kaynaklı gizli ayıp olduğu, bu haliyle aracın arıza göstermesiyle —-aracın yetkili servise götürülmesi ile birlikte ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, —ve ihbar edildiği, yukarıda açıklanan şartların gerçekleşmesi durumunda davacının ayıptan kaynaklanan seçimlik haklarını kullanabileceği, yine—— düzenlenen bilirkişi ek raporunda da —- iken aracı olması gerektiği gibi bırakmadığı —— çıkmak gerektiği, hafif yokuşlarda motor hızı bu şekilde çok yükseltilmediği taktirde kalkışta zorlandığı, aracı bırakmadığı, bıraksa bile çoğunlukla kalkamayıp stop ettiği,—– koşullarında—- devrede iken aracı olması gerektiği gibi bırakmadığı ve bırakabilmesi —- gerektiği, bunun üzerine — devre dışı bırakılarak yapılan incelemede ise yine benzer şekilde hafif yokuşlarda—– halde), dik yokuş koşullarında ise yine ancak çok yüksek motor. hızları ile kalkış yapabildiği, düz yol ve yokuş aşağı eğimli yollarda —– gözükmediği,” hususlarının tespit edildiği, yine bilirkişilerin talebi üzerinde dava tarafından gönderilen videoların incelenmesi sonucu —— iken, tam gaz yapılmasına ve — pedalından ayak uygun şekilde kaldırılmasına rağmen —aracı bırakmadığı ve aracın kesinlikle hareket edemediği, — devrede iken, tam gaz yapılmasına ve — pedalından ayak uygun şekilde kaldırılmasına rağmen —- aracı bırakmadığı ve aracın kesinlikle hareket edemediği,—– vites için değişen bir durum olmadığı aynı şekilde aracın kesinlikle hareket edemediğ—- devrede —iken de aynı durumun olduğu, tam gaz yapılmasına ve —- ayak uygun şekilde kaldırılmasına rağmen — bırakmadığı ve aracın kesinlikle hareket edemediği,— dışı bırakıldığında ancak aracın normal şekilde hareket edebildiği, —-, tam gaz yapılmasına — pedalından ayak uygun şekilde kaldırılmasına rağmen —- aracı bırakmadığı ve aracın kesinlikle hareket edemediği” hususlarının tespit edildiği, yani arızanın dava devam ederken dahi devam ettiğinin tespit edildiği, anılan bilirkişi ek raporunda tespit edildiği üzere bu arızanın, öncelikle baskı — balata — değişimi, sonrasında ilgili diğer parça ve donanımların değişimi veya yazılım güncellemesi ile giderilebilecek nitelikte olduğu, Arıza onarılmadığı taktirde, araçtan faydalanmayı azaltığı, beklenilen faydayı sürekli engelleyecek türden olduğu, kullanım konforunu önemli oranda azalttığı, ayrıca garanti süresinden sonra da erken aşınacak baskı balata volan parçalarının sıklıkla değişimi nedeniyle kullanım maliyetlerini önemli oranda artıracağı, tüm bu sebeplerle davacının araçtan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi bir ayıbın söz konusu olduğu ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıbın dava tarihinden sonra dahi devam etmesi ve yalnızca yazılım güncellemesi ile giderilemeyecek ve davacıya dava tarihinden sonra servis hizmetlerinde ek maliyet getirecek olması nedeniyle davacının malın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, yine aracın kayıtlarından —- görülmekte ise de mahkememizce bankaya yazılan müzekkere sonucunda rehin hakkının devam etmediği hususunun tespit edildiği, aracın hak mahrumiyetinden — olduğu, tüm bu sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davaya konu —- plakalı aracın; üzerindeki tüm —- şekilde davalıya iadesi halinde ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (158.833,37 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 10.849,90 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 170,78 TL peşin harç ve 2.541,69 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 8.137,43 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 221,58 TL dava açma masrafı, 2.541,69 TL tamamlama harcı ve 5.534,70 TL bilirkişi/ulaşım/posta masrafından ibaret 8.297,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
5-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (158.833,37 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.