Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/139 E. 2019/1262 K. 27.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/139 Esas
KARAR NO : 2019/1262

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/04/2019
KARAR TARİHİ : 27/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin —– tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında diğer iki ortağın oyu ve oy çokluğu ile şirket sermayesinin — — çıkarıldığını ve aktarılan miktarın 1 ay içerisinde ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin muhalif kaldığını ve muhalefet şerhi imzaladığını, bu kararın iyi niyet kurallarına aykırı olarak müvekkilinin mevcut payının azalması amacıyla alındığını, diğer ortakların davalı şirket dışında başkaca bir çok ticari faaliyetleri ve gelirleri olduğu halde müvekkilin davalı şirket dışında ticari bir faaliyeti ve gelirinin bulunmadığını, tüm zamanını ve çalışmasını davalı şirkete hasrettiğini, tek gelirinin huzur hakkı ve avansı adı altında her ay düzenli olarak ödenen ve son olarak aylık toplamı — geliri olduğunu, bu ödemenin en son —- ayında yapıldığını ve sonrasında ödenmediğini, müvekkilinin 2018 yılı Haziran ayından sonra herhangi bir gelirinin bulunmadığını, ekonomik olarak diğer ortaklara göre en zayıf durumda olan ortak olduğunu, müvekkilinin ekonomik gücünün bu ödemeye yetmeyeceğini bilen diğer ortakların, bilinçli ve kasıtlı olarak; önce müvekkiline yapılan huzur hakkı ödemesini fiilen durdurması, sonra huzur hakkı ödemesine dayanarak teşkil eden müdürlük görevini ortadan kaldırması, şirketin gerçekleriyle ve mali durumuyla bağdaşmayacak şekilde sermaye borcunun iki hafta gibi kısa bir sürede ödenmesi, şirketin kuruluşundan beri tüm çalışmasını şirkete hasrettiği için müvekkiline her ay düzenli olarak ve muhasebeleştirme amacıyla —–adı altında ödenen, ancak özünde avans olmayan ödemelerden 2017 ve 2018 yılında yapılan toplam — ödemenin iadesi yönünde ortaklar kurulu kararı almaları, müvekkilinin sermaye borcu olan —-ödeyince bu defa işbu dava konusu sermaye artışı kararını almalarının açıkça hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, ortakların kuruluşta taahhüt ettiği nakdi sermayenin 3/4’üne tekabül eden —- tarihine kadar ödenmesinin öngörüldüğünü, ancak hiçbir ortağın bu tarihe kadar ödeme yapmadığını, yaklaşık 7 yıldır gündeme gelmeyen sermaye borcunun, tam da ortaklar arasında anlaşmazlık çıkınca gündeme getirilmesinin ve iki hafta içinde ödenmesi için karar alınmasının kâr payından mahsubu talebinin reddedilmesi, — borçlanarak da olsa müvekkili tarafından ödenince bu defa sermayenin 600.000 TL daha artırımı için karar alınmasının açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren yaklaşık 10 yıl boyunca hiç kâr payı da dağıtılmadığını, tüm bu uygulama ve kararların müvekkiline yönelik husumetin kanıtı olduğunu, mevcut artış kararının uygulanması halinde müvekkilinin çok ciddi ve telafisi imkansız zarara uğramasının kuvvetle muhtemel olduğunu iddia ederek; sermaye artımına ilişkin — tarihli ortaklar kurulu kararının uygulamasının öncelikle HMK’nın 389.maddesi ve sair yasal düzenlemeler uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması, yürütmenin geri bırakılması ve esasa ilişkin olarak da 29/09/2019 tarih,—- karar numaralı ortaklar kurulu kararlarından, şirket sermayesinin — çıkarılmasına ve ana sözleşmenin sermaye maddesinin bu yönde değiştirilmesine ilişkin 3 numaralı kararın, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı ve kötüniyetli olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ———-. vekilinin cevap dilekçesinde özetle, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, davacının ihtiyati tedbir kararı ile ilgili teminat yatırma zorunluluğu bulunduğunu, davaya konu — tarihli şirketin sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının — Gazetesinde yayınlanmaması ve tescil olmaması nedeniyle usul gereğince davanın reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da, 2018 yılındaki küresel kriz nedeniyle şirketin sermayesinin artırılması yoluna gidildiğini, davacının açtığı Mahkememizin — esas sayılı dosyasındaki davanın devam ettiğini, davacının bu şekilde şahsi menfaatlerini şirkete tercih ettiğini gösterdiğini, yine İst. Anadolu– ATM’nin —-esas sayılı dosyasında da şirketten ayrılmak için dava açtığını, davacının şirkete ihanet anlamını taşıyan faaliyetlerde bulunduğunu, haksız rekabet yaptığını, bu kapsamda —kurduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı şirket yöneticileri vekili — tarihli beyan ve itiraz dilekçesinde özetle; davacının ortağı olduğu şirkete yönelik ekonomik olarak yıkıcı girişimleri sonucunda şirketin en büyük gelir kaynağı olan —- ortaklığını kaybettiğini, — yılı başından beri başlayan ve devam eden ekonomik kriz ve daralmanın tüm şiddeti ile devam ettiğini, davalı şirketin tüm bu olumsuz gelişmelerden birebir etkilendiğini, kısa – orta ve devamında uzun vadeli ticari ve banka borçlarını çevirememe riskiyle karşı karşıya kaldığını, gelirinin 2018 yılında ve devamında 2019 yılında ciddi anlamda düştüğünü, ekonomik dar boğazdan çıkmak için ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye ödemelerinin şirkete ödenmesinin sağlandığını, küçülen ticari hacimle birlikte ticari borç ve banka kredilerini ödemek için — taşınmazı 800.000 TL bedelle sattığını, ancak bu meblağın şirketin vadesi yaklaşan kısa orta vadedeki ticari ve banka kredi borçlarını karşılamaya yetmediğini, şirketin TTK hükümlerine uygun olarak şirketin sermayesini güçlendirmek ve borçlarını ödeyebilmek için ortaklardan nakit girişi sağlamak için 29/03/2019 tarihinde ortaklar toplantısında usule uygun olarak konuyu tartıştığını, davacı vekilinin itiraz şerhine karşın yasalara uygun şekilde oy çokluğuyla sermaye artışına ve bu artışın ortaklardan eşit şekilde karşılanmasına karar verildiğini, ekonomik olarak alınması zorunlu bir karar olduğundan alınan kararın yasalara uygun iyi niyet hükümlerine uygun bir ortaklar kurulu kararı olduğunu, her şirket ortağının şirketin menfaatleri doğrultusunda hakkaniyet gereği üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmek zorunda olduğunu, davacının sermaye koymakla mükellef olduğu şirketin kendisinin de ortağı olduğu bir şirket olduğunu, söz konusu davanın şirketi ekonomik ve ticari anlamda zor duruma düşürmek için açıldığını beyanla, davacı tarafından istenmiş olan tedbir kararının reddine, mahkeme aksi kanaatte olması halinde davacıdan bu tedbir talebine ilişkin teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, limited şirket ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı TTK’nin 622. Maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 445 ve devamı maddeleridir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında “davacının, davalı şirketin ortağı olduğu, davaya konu —- karar numaralı ortaklar kurulu kararı ile şirket sermayesinin — çıkarılmasına ve ana sözleşmenin sermaye maddesinin bu yönde değiştirilmesine karar verildiği” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a- Davalı şirketin — tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında alınan şirket sermayesinin — çıkarılmasına ilişkin kararın kötü niyetli olarak davacının payını azaltmak için veya davacıyı zor duruma düşürmek için yapılıp yapılmadığı,
b-Davacının, davalı şirkete karşı haksız rekabet oluşturacak eylemlerde bulunup bulunmadığı,
c-Bu kararın iptali gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Mahkememizce davacı tarafın delilleri toplandıktan sonra uzman bilirkişi kurulu vasıtasıyla yukarıdaki uyuşmazlık konularında gerekli incelemeler yaptırılarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)Davalı şirketle ilgili genel bilgiler:—-tarihinde —- adresinde kurulmuş, kuruluşu —- tarihinde tescil edilmiştir.
—– şirket sermayesinin —değerinde — adet paya ayrılmış, ——sermaye ile kurulmuş, şirketin işlerinin idaresi için ilk on yıllığına ortaklar, …, — ve … şirket müdürü olarak seçilmiş ve münferit ve tek imzalarıyla şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları —— sayılı ilanının —- sayfalarıyla anlaşılmıştır.
2-b)İptali istenen genel kurul kararları——şirket müdürü olan … ile …’ın —- sayı ile yayınlanan — tüm ortakları “— tarihinde saat — adresinde yapılacak Olağanüstü Genel Kurul Toplantısına; “
a) Açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması,
b)Toplantı tutanağını imzalaması için toplantı heyetine yetki verilmesi,
c) Şirketin sermayesinin artırılmasına ilişkin kararın görüşülmesi,
d) Dilekler ve kapanış gündemiyle” çağırdıkları ve — tarihinde yapılan toplantıyla şirket anasözleşmesinde tadile giderek sermayenin—- çıkarılması yönünde karar aldıkları ve ortaklardan … ve …’ın imzasıyla bu kararın alındığı anlaşılmıştır.
TTK m. 622 uyarınca ‘anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır’. TTK m. 414 f.l uyarınca olağanüstü genel kurul çağrısı usulüne uygun yapılmıştır. —– tarihli ve 9785 sayılı —– olağanüstü genel kurul çağrısı ilanı yapılmış, toplantı tarihi olan ——tarihi ile ilan ve toplantı günleri sayılmaksızın iki haftadan fazla süre olduğu tespit edilmiştir.
Davacı, anılan genel kurula katılmış, iptalini talep ettiği gündem maddesine muhalefet etmiş, bu muhalefetini gerekçelendirerek tutanağa geçirtmiştir, TTK m. 446 f.l/a. iptal davası ise toplantıdan 1 hafta sonra, yani iptal davası için kanunda öngörülen 3 aylık süre içerisinde açılmıştır.
3-İptali İstenen Genel Kurul Kararıyla İlgili İnceleme ve Değerlendirme: Davacı, hem sermaye artırım kararına muhalefetini, hem de huzurdaki dava kapsamında iptal talebini alınan sermaye artırım kararının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğuna dayandırmaktadır. Zira diğer ortaklarla yaşadığı problemler nedeniyle davalı şirketten çıkması için dava açtığını, bu davanın İstanbul Anadolu —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — sayılı dosyasında halen derdest olduğunu, çıkma davası devam ederken diğer ortak müdürlerin sermaye artırım kararı almasının ve artırılan sermaye miktarının 1 ay gibi kısa bir süre içerisinde ödenmesinin öngörülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürmektedir.
Öte yandan davalı şirket vekilinin — tarihli dilekçesi incelendiğinde; her ne kadar davalı şirketçe —-arihinde sermaye artırımı ve bu artırıma dair kararın ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesi yönünde karar alınmış olduğu hususu taraflarca kabul edilse de, bu kararın alındığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde ticaret sicilinde tescil edilmediğini, dolayısıyla huzurdaki davanın konusuz kaldığını ileri sürmüştür. TTK m. 456 f.3 amir hükmü uyarınca sermaye artırım kararı, alındığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde ticaret sicilinde tescil edilmezse geçersiz hale gelir.
Sermaye artırım kararı —- tarihinde alınmıştır. TTK m. 456 f.3 uyarınca bu kararın en geç ——tarihinde (— gününe denk gelmektedir) ticaret sicilinde tescil edilmiş olması gerekmektedir. Ticaret sicil gazetesi incelendiğinde —— tarihli sermaye artırım kararının 3 aylık süre içerisinde tescil ve ilan edilmediği tespit edilmiştir. Bu nedenle dava konusu alınan sermaye artırım kararı TTK m. 456 f.3 amir hükmü uyarınca karar tarihi itibari ile geçersiz hale gelmiştir.
Öte yandan davacı tarafından—- tarihinde alınan genel kararlarının iptali istemi TKK 445.Maddesi gereğince kararın alındığı tarihten itibaren 3 aylık süre hak düşürücü süre içersinde kararın TTK 456 fıkra 3 gereğince ilanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirli bulunmayan zaman diliminde genel kurul kararının tescil ve ilan edilebilme ihtimaline dayalı olarak ikame edildiğinin kabulü zorunludur.Zira aksinin kabulü davalı şirketin kararın tescilini isteme süresi, dava da aynı zamanda davacının kararın iptalini isteyebileceği süre ile eş olduğu gibi sürelerin başlanğıç tarihi de kararın alındığı tarihtir.
Bu esaslar dahilinde davanın buna karşın davalı şirket tarafından söz konusu kararın 3 aylık sürede tescil ve ilan edilmediği bu şekilde 3 aylık sürenin geçmesi ile artık ortada sonuç doğuracak ve davacı hukukunu etkilyecek her hangi bir genel kurul kararının karar tarihi itibari ile bulunmamasına göre, davacının da davanın açıldığı tarih itibari ile davayı ikame etmekte hukuki yararınında bulunduğunun anlaşılmasına göre davalının aksi yöndeki itirazlarına itibar edilmeyerekkarar tarihi itibari ile iptaline karar verilecek her hangi bir icra-i kararın bulunmadığı anlaşılarak aşağıdaki şekilde karar ittihaz olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Tarafların talebi olmadığından yargılama masraflarının, yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
3-Tarafların talebi gözönüne alınarak davalı taraf lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-Peşin alınan harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.