Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/137 E. 2023/372 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/137 Esas
KARAR NO : 2023/372

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2019
KARAR TARİHİ : 03/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle—–arasında—– firmasının aracılığıyla elektrik satışına ilişkin risk paylaşım sözleşme ilişkisi kurulduğunu, bu kapsamda da söz konusu sözleşme ilişkisinin kurulması sürecine ilişkin olarak—–firmasına 331,20 TL + KDV danışmanlık bedeli ödendiğini, mail yazışmalarına bakıldığında;—– tarafından müvekkil şirket ve davalı şirket yetkililerine gönderilen 31 Temmuz 2018 tarihli (—–) mailde “Satıcının: —–, işlemi gerçekleştiren —– Alıcının: —–işlemi gerçekleştiren —- olduğu; yine aynı mailde işlem şartlarının aşağıda belirtildiği şekilde olduğu; Satıcı :—–, İşlemi gerçekleştiren —- Alıcı :—- İşlemi gerçekleştiren—–, Ürün:—–Miktar: 5MW (her bir saat için) ve Fiyat: “233,00 TL/MWh”, müvekkili şirket yetkilisi——tarafından davalı şirket yetkilisi——gönderilen aynı günlü (31.07.2018, 02:17 PM) mailde anlaşmanın hayırlı olduğu, taslak sözleşmenin gönderilmesinin talep edildiği, davalı şirket yetkilisi —–tarafından müvekkili şirket yetkilisi —— yine aynı gün gönderilen (31.07.2018 03:05 PM) mailde açıkça anlaşmanın her iki taraf için de hayırlı olduğu, sözleşmenin ek olarak gönderildiğinin belirtildiği, mail yazışmalarından da anlaşıldığı üzere müvekkili şirket ile davalı şirket arasında tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları neticesinde yukarıda belirtilen şartlarda davalı şirket yetkilisi —— tarafından gönderilen mail ekindeki elektrik satışına ilişkin Risk Paylaşım Sözleşmesi kapsamında sözleşme ilişkisinin kurulmuş olduğunu, tarafların karşılıklı irade beyanı neticesinde bu sözleşme ilişkisinin kurulmasının ardından davalı şirketin taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirket nezdinde çok yüksek miktarda zarar doğduğunu, bu konuya ilişkin olarak müvekkil şirket tarafından son kez —– Noterliğinin 05.10.2018 tarih ve —— yevmiye numaralı ihtarnamesiyle sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeleri aksi takdirde yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle doğan tüm zararların tazmin edileceğinin davalı şirkete ihtar edildiğini, fakat davalı şirket tarafından işbu ihtarnameye cevap verilmediğini, ardından 04.01.2019 tarihinde davalı şirkete mail de gönderilerek taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davalı şirketin yükümlülüğünde olan risk tutarı ile ilgili olarak proforma fatura da gönderildiğini, davalı şirketin bu maile de hiçbir cevap vermediğini, davalı şirketin bu tutumu neticesinde müvekkili şirket tarafından ticari davalarda zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ve taraflar arasında anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, tüm bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere davalı şirketin, taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisi kapsamında müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olduğundan müvekkili şirketin bu kapsamda uğradığı zararların tazmini için huzurdaki işbu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, Türk Borçlar Kanunu gereğince taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğunu, davalı şirketin, taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisi uyarınca gerekli yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğundan müvekkili şirket nezdinde doğan zararları tazmin etmekle yükümlü olduğundan bahisle fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; —–. ile ——. arasında kurulmuş olan elektrik satışına ilişkin “Risk Paylaşım Çerçeve Sözleşmesi” kapsamında davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirket nezdinde doğan zararının şimdilik 1.000,00 TL’sinin ticari avans faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesine; yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını, taraflar arasında elektrik satışına yönelik risk paylaşımına ilişkin görüşmeler yapıldığını, bu nedenle dava dışı danışmanlık şirketinden danışmanlık hizmeti aldıklarını, tüm bu işlem ve görüşmelerin sözleşmenin kurulduğu anlamına gelmediğini, nihai anlaşmanın sağlanması ve imza aşamasına gelinmesi halinde geçerli olacak sözleşme koşullarının belirlendiğini, anlaşmanın olması halinde imzalanacak risk paylaşım sözleşmesinde müvekkili şirketin satıcı olacağını ve referans fiyatının 233 TL/MWh olarak alınacağının belirlendiğini, ancak sözleşmenin imza altına alınmadığını, müvekkili şirketin davacı ile risk paylaşım sözleşmesi ile ilgili görüşmelere başlarken dava dışı ——–. ile elektrik sözleşmesi gerçekleştirmeyi düşündüğünü, ancak gerçekleşmediği için müvekkili şirketin satıcı konumunda olduğu risk paylaşım sözleşmesini de imzalamadığını, mail yazışmalarına bakıldığında anlaşmaya varılması halinde geçerli olacak rakamın belirlendiğini, müvekkili şirket çalışanın da hayırlı olsun ifadesin kullandığını görüldüğünü, bu ifadenin geleceğe yönelik olaylar hakkında da kurulan bir kelime olduğunu, imzaya alınacak sözleşmenin taslağının “görüş ve yorumlarınıza sunuyorum” denildiğini, ayrıca müvekkili şirket çalışanı —— imza yetkisinin de bulunmadığını, davacının ileri sürdüğü tazminat tutarının da fahiş ve afaki olup ispata muhtaç olduğunu belirtmiş ve davanın reddine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, taraflar arasında anlaşmaya varıldığı iddia edilen Risk Paylaşım Çerçeve Sözleşmesi kapsamında davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle davacı tarafın uğradığı iddia olunan zararın tazmini istemine ilişkindir.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Bilirkişiler —- ve —– tarafından sunulan 28/02/2020 tarihli raporda özetle; Taraflar Arasında Davacının İddia Ettiği Şekilde Bir Sözleşmesel İlişkinin Kurulup Kurulmadığı, Sözleşmesel İlişkinin Kurulması Halinde Sözleşmenin Kapsam Ve Niteliğinin Ne Olduğu Hususunda: Dosyaya sunulu deliller incelendiğinde dosyaya sunuları sözleşme metninin imzalanmadığı (bu noktada belirtmek gerekir ki bu içeriğe sahip bir sözleşme, zaten TBK m. 12/1 hükmü gereğince geçerlilik şekline tabi olmaksızın adi yazılı, resmi yazılı veya sözlü şekilde yapılabilir), her iki tarafın da TBK m. 1/1 hükmü gereğince “karşılıklı ve birbirine uygun” irade beyanlarının bir sözleşmenin kurulması için olmazsa olmaz nokta olan “esaslı nokta” olarak kararlaştırıldığının anlaşılamadığı, mail yazışmaları incelendiğinde de davalı çalışanının 31.07.2018 tarihinde, 3.05pm saatinde davacı çalışanına gönderdiği mailindeki “… Ekte taslak sözleşmeyi yorum ve görüşlerinize sunuyorum.” şeklindeki beyanı gereğince TBK m. 1 hükmü gereğince sözleşmenin kurulmadığı, sözleşmenin kurucu unsurlarının bulunmadığı, Davacının Davalıdan Talep Edebileceği Tazminat Miktarının Ne Olduğu Hususu: Davacı sözleşmeye aykırılık dolayısıyla davalıdan tazminat talep ettiği için ve yukarıdaki açıklamalar gereğince sözleşmenin kurulmadığı mahkemece kabul edilecek olursa bu halde davacının alacak ve talep hakkına sahip olmadığı, taraflar arasında sözleşmesel ilişki kurulmadığından davacının malvarlığının aktif kısmında davalıya yöneltebileceği nisbi nitelikte bir hakkın bulunmadığı, kurulmamış bir sözleşmenin ihlalinin de söz konusu olmayacağı,” sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu, tarafların bilirkişi raporuna ilişkin itirazları ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenmesi sonucunda raporun taraflar arasındaki ilişkinin niteliği konusunda yetersiz olduğu, sözleşmeye ve sözleşmenin yapıldığı piyasa uygulamasına dair yeterli değerlendirmeyi içermediği anlaşılmakla taraf beyan ve itirazları da dikkate alınarak yukarıda bahsedilen hususlar ile ilgili değerlendirmeler yapılmak suretiyle dosyanın resen seçilecek Enerji Piyasası Konusunda Uzman bir bilirkişi ile bir Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi kuruluna tevdine karar verilmiştir.

Bilirkişiler —– ve —— tarafından sunulan 18/10/2021 tarihli raporda özetle; taraflar arasında çerçeve sözleşme yapmak bakımından sözleşme görüşmesi yapılmış olduğu, nihayetinde taraflar arasında bir çerçeve sözleşmenin kurulmamış olduğu, dolayısıyla davacının sözleşmeye göre alacak talep etmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında bir çerçeve sözleşme kurulmuş olsaydı dahi bu sözleşmenin edim yükümü içeren bir sözleşme olmadığı, çerçeve sözleşmesi sonrası taraflar arasında münferit sözleşmenin kurulmasının gerektiği, çerçeve sözleşmenin hüküm doğurmasının münferit sözleşmeye bağlı olduğu, diğer yandan, mahkeme, taraflar arasında hukuken geçerli bir Risk Paylaşım Çerçeve Sözleşmesi ve bu Sözleşmede belirtildiği şekilde Protokol’ün bulunduğu kanaatindeyse, yukarıdaki ekran görüntüsünde yer alan —– rakamlarının da gerçekten oluşmuş olduğunun gösterilmesi durumunda, 04.01.2019 tarihli proforma faturada gösterilen KDV dahil 726.531,19 rakamının talep edilebileceği” sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
—– firması tarafından gönderilen müzekkere cevabı da dikkate alınarak —– firmasının taraflar arasındaki ilişkideki rolü, taraflar arasındaki sözleşmeye konu hususların piyasa teamülleri dikkate alınarak davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itirazların tartışılarak ek rapor alınması için dosyanın bilirkişi heyetine tevdine, bilirkişi heyetine resen seçilecek bir nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişinin eklenmesine karar verilmiştir.Bilirkişiler ——- tarafından sunulan 09/12/2022 tarihli ek raporda özetle; dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; taraflar arasında dava konusu işlemin gerçekleştiği ve bunun sonucu olarak da davalının simsarlık ödemesini yaptığı ve işlemin gerçekleşmediğine yönelik bir beyanının olmadığı, bu sebeple dava konusu bedelden sorumlu olduğu, bu kapsamda 04.01.2019 tarihli proforma faturada gösterilen KDV dahil 726.531,19 rakamının talep edilebileceği” sonucuna varıldığı bildirilmiştir.

ISLAH: Davacı vekili 13/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL üzerinden kısmi olarak açtıkları davayı 9 Aralık 2022 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda talep miktarını 726.531,19 TL’ye yükseltmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre;6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Sözleşmenin kurulması, İrade açıklaması başlıklı 1 nci maddesinin “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.”, Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı başlıklı 11 nci maddesinin “Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler, kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur. Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.”, Sözleşmelerin şekli I. Genel kural başlıklı 12 nci maddesinin “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” ve Sözleşmenin içeriği, Sözleşme özgürlüğü başlıklı 26 ncı maddesinin “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükümlerini düzenlemiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Belge başlıklı 199 ncu maddesinin “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” hükmünü düzenlediği, bu düzenleme ile mail yazışmaları da belge olarak kabul edilmiştir (Yargıtay (Kapatılan) —–. Hukuk Dairesinin——Karar sayılı ilamı).HMK’nun “Belge” başlığı altında düzenlenen 199. maddesinde mail yazışmaları belge olarak kabul edilmiştir. Bir önceki paragrafta geçen Yargıtay ilamı uyarınca da taraflarca mail yazışmalarına yargılamada bir delil olarak dayanılabilecek olup mail yazışmalarının değerlendirilmesi gerekmektedir.Somut olayda, davacı taraf davalı taraf ile mail yazışmalarıyla anlaştıklarını iddia etmektedir. Davacı tarafça dosyaya sunulan Risk Paylaşım Çerçeve Sözleşmesi imzasız olup, davacı taraf ta sözleşmede taraf olarak gözükmemektedir. Davalı şirket çalışanı tarafından mail yoluyla gönderilen taslak sözleşmenin 16 ncı maddesinde sözleşmenin imza tarihinde yürürlüğe gireceğinin belirtildiği yine davacı tarafça uzlaşıldığı iddia edilen miktar ve fiyat bilgisinin sözleşmede bulunmadığı görülmüştür. Bundan başka davalı şirket çalışanı taslak sözleşmeyi gönderdiği mailde “Ekte taslak sözleşmeyi yorum ve görüşlerinize sunuyorum” ifadesini kullanmıştır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıkladıkları bir sözleşmeden bahsedilemez ancak sözleşme öncesi hazırlık görüşmelerinden bahsedilebilir. Taraflar tacir olup basiretli iş adamı gibi hareket etmeleri kendilerinden beklenmektedir. Taraflar arasında geçerli bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğinden davacı tarafın işbu sözleşmeye dayalı tazminat talebinin de reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 179,90-TL. maktu karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harç ve 12.395,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 12.439,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 12.259,5‬0 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 4.445,5‬0 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 97.918,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —— Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.