Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/122 E. 2020/276 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
(KABUL)
ESAS NO : 2019/122 Esas
KARAR NO : 2020/276

DAVA : Maddi tazminat(ihracat kredi sigorta poliçesinden doğan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2018
KARAR TARİHİ : 01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Maddi tazminat(ihracat kredi sigorta poliçesinden doğan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili yetkisizlik kararı veren Ankara —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —esas sayılı dosyasına tevzi edilen dava dilekçelerinde özetle, davacı şirketle davalı ———- sigorta poliçesi uyarınca, müvekkili şirketin tahsil edemediği ihracat bedellerini tazmin etme yükümlülüğü altına girdiğini, davalı tarafından düzenlenen —— belgesi ile —– yerleşik——-tarihleri arasında yapılan sevkiyatlarda geçerli olmak üzere —- ——- alıcı limiti onayı tahsis edildiğini, müvekkilinin davalı sigorta firmasına primini ödediğini, ancak toplam —- tutarındaki sevkiyat bedelini tahsil edemediğini, söz konusu sevkiyatların ödenmesi talebi ile davalıya müracaat edildiğini, davalının, ——- firmasına yapılan sevkiyatların vade tarihlerinin 27/09/2016 ve 17/10/2016 olduğunu, bu nedenle alacak bildiriminin gecikmeli yapıldığı gerekçesiyle tazminat talebini reddettiğini, ancak rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılmasının, sigortacının tazminat ödeme borcunu ortadan kaldırmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik —–ödeme günündeki TL karşığı tutarındaki sigorta tazminatının, temerrüt tarihinden itibaren —–ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafla akdedilen sigorta poliçesinin 36. Maddesinde, poliçe kaynaklı uyuşmazlıklarda yargılama yetkisinin İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemelerine ait olduğunun belirtildiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını belirterek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: Davanın açıldığı Ankara —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyasında verilen yetkisizlik kararı üzerine dosya Mahkememize tevzi edilmiş ve Mahkememizce yargılamaya yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ihracat kredi sigorta poliçesi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, ——uyarınca, davalı tarafından tahsis edilen alıcı limiti onayı nedeniyle sigorta bedelinin tahsilini talep etmektedir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında “taraflar arasında kısa vadeli ihracat kredi sigortası genel poliçesi imzalandığı” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davacının sigorta poliçe hükümlerine riayet edip etmediği,
b-Davaya konu alacağa ilişkin sevkiyatı kapsayan geçerli bir alıcı limiti onayı olup olmadığı, yani davacı alacağının sigorta kapsamı dışında kalıp kalmadığı,
c-Davacı sigorta poliçe hükümlerine riayet etmiş ise davacının alması gereken tazminat miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda birinci bentte belirtilen uyuşmazlık konuları ile ilgili olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından davacı firma tarafından, dava dışı —– —- firmasına yapılan ihracata ilişkin bilgiler tablo halinde 13/09/2019 tarihli bilirkişi raporunun 3. Sayfasının son bendinde gösterilmiş olup, fatura bedeli toplam —- olarak hesaplanmıştır.
Taraflar arasında 01.02.2015 düzenlenme tarihli —— akdedildiği, 27.02.2015 tarihli düzenlenen zeyilname ile vade tarihi 01.02.2015 ve sonrası olan sevkiyatlar için poliçenin 8/e -9/b-9/c ve 9/d maddelerinin yeniden düzenlendiği görülmektedir.
Buna göre;
Madde 9: Aksi kararlaştırılmadıkça sigortalı, sigorta kapsamında sevkiyatlar ile ilgili vade tarihinde kısmen veya tamamen ödenmemiş olan meblağları vade tarihini takip eden —–belirlediği usuller çerçevesinde —- bildirilecektir.
“…İş bu poliçede bahsi geçen “vade tarihi” ibaresi, sevkiyat bedellerinin ödenmesi için Alıcı ile sigortalı/satıcı arasında kararlaştırılan ilk (orijinal) tarihtir. Alıcı limiti onayında belirtilen “ödeme vadesi” ibaresi ise ilgili Alıcıya gerçekleştirilen sevkiyatların sigorta kapsamına alınabilmesini teminen sigortacı /satıcı tarafından ilk vade olarak Alıcı’ya tanınan azami ödeme vadesini ifade eder…”
“…Alıcı ile sigortalı/satıcı arasında kararlaştırılan ilk ödeme vadesi sigortalının talebi halinde —- yazılı ön izni ile uzatılabilir ve uzatılmış vadeye ilişkin ilave prim tahakkuk ettirilir…”
TTK m.1446 uyarınca;
(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir.
(2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
(3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.
TTK m.1452/III uyarınca;
… 1433 ilâ 1449 uncu madde hükümleri, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine değiştirilemez; değiştirilirse bu Kanun hükümleri uygulanır.
Davalı taraf TTK m.1446’da yer alan “rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir” hükmünün, taraflar arasındaki Sözleşmenin 9. maddesinde getirilen 60 günlük süre ile davacı lehine iyileştirildiğini, bu sebeple TTK m.1452/III uyarınca sigortalı aleyhine bir düzenlemenin bulunmadığını iddia etmektedir.
Taraflar arasındaki Sözleşmenin 18. Maddesi uyarınca; sigortalının 9. Maddedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde ——— poliçe kapsamındaki her türlü yükümlülüğü ortadan kalmaktadır.
Poliçede yer alan 18. Maddedeki bu hükmün TTK m.1452/III anlamında, TTK m.1446/II’deki düzenlemedeki hükmü ortadan kaldıran, sigortalı aleyhine bir düzenleme olduğu düşünülmektedir.
Ancak, yukarıda alıntılanan kanun maddelerinden anlaşıldığı üzere, Kanun açık şekilde rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin geç yapılması halinde, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidileceğini ifade etmektedir. Bu hükme aykırı şekilde sigortalının hiçbir şarta bağlanmaksızın talep hakkının ortadan kalktığının düzenlenmesi TTK m.1452/III’e aykırılık teşkil etmektedir. Bu sebeple somut olay bakımından TTK m.1452/III’ün uygulama bularak TTK m. 1446/II’deki düzenlemenin somut olay bakımından uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
TTK m. 1446/II’de ortaya konan şartların ispatlanması halinde, sigortalıya yapılacak ödemede indirime gidilebileceği gibi, ödeme yapılmaması da gündeme gelebilecektir. Ancak, davalı tarafından bildirimin geç yapılmasından kaynaklı bir zararın oluştuğuna dair bir delil sunulmamıştır. Bu şartlar altında TTK m. 1446/II uyarınca tazminattan indirim şartlarının oluşmadığı ve davalının dava konusu sigorta tazminatından sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının talep edebileceği miktarın hesaplanmasında; poliçenin 13. maddesi uyarınca sigortacının, zararın % 90’ını tazmin edeceği, bu itibarla ödenmesi gereken tazminat tutarının ———Dolarının ödeme günündeki —– efektif satış kurundan bulunacak TL karşılığı olduğu, davacının dava dışı satıcı firmadan tahsil edilemeyen sevkiyat alacağını, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte poliçe kapsamında talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Temerrüt tarihi ile ilgili yapılan incelemede, davacının bilirkişi raporuna karşı sunduğu dilekçesinde sigortacı —- — tarihinde tazminat ödemeyi reddettiğini, dolayısı ile temerrüt tarihinin 25.11.2016 olduğunu iddia etmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sigorta poliçesinin 25. Maddesi “Tazminatın Ödenmesi İşlemleri” başlığı altında davalı tarafın tazminat ödemesine ilişkin süreci düzenlemektedir. Madde incelendiğinde tazminatın ödenme tarihi bakımından net bir ifade içermediği görülmektedir. Maddede —– tarafından tazminat ödemesi yapılmadan önce Sigortalı tarafından kendisine teslim edilmesi gerek evrak sayılmaktadır. 25. Maddenin “e” bendinde sevkiyat belgelerinin bu kapsamda— edileceği ifade edilmektedir. Bu hükümden, belirtilen evrakın davalıya teslim edilmesinden sonra tazminat ödemesinin yapılacağı anlamı çıkarılabilmektedir.
Davalı taraf —- tarihli yazısında davacı tarafa tazminat ödemesinde bulunmayacağını ifade etmektedir. Davalı tarafından davacının sunduğu sevkiyat evrakının incelenip nihai kararının oluştuğu tarih olması sebebiyle, bu tarih itibariyle davasının tazminat alacağı bakımından temerrüt şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, yukarıda belirtilen nedenlerle davanın kabulü ile; —- tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre —–olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki—– efektif satış kuru TL karşılığı eklenmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile; ——- tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre — olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki ——efektif satış kuru TL karşılığı eklenmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar yasasına göre alınması gerekli 50.227,20 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 12.556,81 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 37.670,39 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 12.556,81 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından sarf edilen toplam 3.640,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Kabul edilen dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 53.814,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.