Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/119 E. 2019/631 K. 12.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/119 Esas
KARAR NO : 2019/631
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 29/03/2019
KARAR TARİHİ: 12/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı ——— İsimli şirketten taşınmaz satın aldığını, ancak davalı şirketin tapuda ferağ vermediğini, bu nedenle davalı şirkete karşı İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dava dosyasında dava açtıklarını, ancak davalı şirketin ——- tarihinde resen terkin edildiğini öğrendiklerini, Mahkemece kendilerini şirketin ihyası için dava açma görevi verildiğini, bu nedenle ——– ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle,———– ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan davalı ———- dosyasında yapılan incelemede, şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “Adresinin tespit edilemediği” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğinin anlaşıldığını, ———- mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, davalı ———— yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorulu tutulamayacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı ——— TK 35. Maddeye göre yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ticaret sicilinden TTK’nin geçici 7. Maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davaya konu şirketin davalı ————– terkin edilmemesi gerektiği halde davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından usule aykırı olarak terkin edilip edilmediği,
b-Davacının açtığı dava nedeniyle davalı şirketin ihyasının gerekip gerekmediği,
c-İhyası istenen şirketin pasif husumet ehliyetinin olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama: TTK’nin geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye ——– Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece ticaret sicil memurluğuna yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez. Eğer, şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir. Yapılan yargılama sonucunda ticaret sicil memurluğu TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olarak bir şirketi terkin ettirmiş ise bu durumda yasal hasım olmadığından, kendi hatalı eylemi ile şirket terkin edildiğinden oluşacak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumludur. Fakat, şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Bu tip davalarda ticaret sicil memurluğu yasal hasım olup, aleyhine yargılama giderine hükmedilemez. Her halükarda TTK’nın 547/2. maddesine göre şirketin ihyasına karar verilirse ek tasfiye memuru atanır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: İşbu davada, davacı, davalı ———– karşı İst. Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin ——— esas sayılı dosyasında dava açmış olup, ilgili Mahkemece, davalı şirketin ihyası için davacı tarafa süre ve yetki verilmiş ve bu nedenle davacı vekili işbu davayı açmıştır.
İhyası istenilen şirketle ilgili yapılan işlem dosyası ticaret sicilinden celp edilmiştir. Celp edilen belgelere göre, şirketin TTK geçici 7.maddesi kapsamında kaldığının belirlenmesi üzerine sicil kayıtlarında da devam eden davasının bulunduğu yönünde bildirim bulunmadığı anlaşıldığıldan 18.2.2015 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır.
TTK’nin geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. Davaya konu şirketin sicil kaydı 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiğinden, dava bu kapsamda süresi içinde açılmıştır.
Buna göre, davalı ——-Yasaya ve yukarıda anılan tebliğ hükümlerine uygun işlem yaptığı, ihyası istenen şirketin sicilden terkin edildiği tarihte, davacı şirketin ihya istemine konu Tüketici Mahkemesindeki davanın açıldığının davalı ——-bildirilmemiş olduğu, davalı —–Müdürlüğünün de bu davadan haberdar olmasının mümkün olmadığı, davacının terkin işleminden sonra haklı bir neden ileri sürerek işbu şirketin ihyasını talep ettiği anlaşılmakla——sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan ——— İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin ——– esas sayılı dosyasının görülmesi ve infazı işlemleriyle ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar vermek gerekmiştir.
Şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek yoktur. Ancak, şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların işbu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde, gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından bu tip davalarda TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekir. (Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin ———– esas, —— karar sayılı ilamı). Bu nedenle TTK’nin 547/2. maddesine göre şirketin ortağı ve yetkilisi olan ———- ek tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir.
Dava her ne kadar ihyası istenen şirkete yöneltilmiş ise de, TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumetin sadece terkine karar veren Ticaret Sicil Memurluğuna yöneltilmesi gerektiği, şirket ortaklarına, şirkete veya tasfiye memurlarına husumet yöneltilemeyeceği—————anlaşılmakla, şirketin tasfiye memurlarına karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu kapsamda emsal alınan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin ———– karar sayılı ilamındaki gibi şirket yetkilisi hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu değil de, HMK’nin 114/1-d maddesindeki husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi düşünübilir ise de, Mahkememizce bu görüşe katılmak mümkün değildir.
Şöyle ki; dava şartları HMK m. 114’te düzenlenmiştir. Buna göre tarafların dava ve taraf ehliyetinin bulunması HMK’nin 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği halde, taraf sıfatının bulunması dava şartı olarak düzenlenmemiştir.
HMK. m. 50 uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine sahiptir. Buna göre, taraf ehliyeti, bir davada taraf olarak bulunabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki hak ehliyeti kavramının medeni usul hukukundaki yansımasıdır. Bu nedenle, yaşayan her insanın (gerçek kişinin) taraf ehliyeti vardır ————– Tüm gerçek kişiler hak ehliyetine sahip olduğuna göre, davacı gerçek kişinin taraf ehliyetine sahip olduğu açıktır.
HMK. m. 51’de dava ehliyeti düzenlenmiştir. Buna göre, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Yani dava ehliyeti, bir davada davacı veya davalı olarak işlem yapabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki fiil ehliyetinin medeni usul hukukundaki yansımasıdır. TMK. m. 10 uyarınca, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti ve bunun sonucu olarak dava ehliyeti vardır————-Somut olayda davalının ergin, mümeyyiz ve kısıtlanmamış bir gerçek kişi olmasına göre, dava ehliyetine sahip olduğu açıktır.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin ————–karar sayılı ilamında davalı tasfiye memurlarının davalı sıfatının bulunmadığı, bunun dava şartı olduğu belirtilmiş ise de, taraf sıfatının bulunması dava şartı değildir. Taraf sıfatı husumetle ilgili bur konudur. Yüksek Yargıtay’ın kararlarında davacı sıfatı yerine “aktif husumet ehliyeti”, davalı sıfatı yerine “pasif husumet ehliyeti” kavramlarının kullanılması nedeniyle uygulamada istisnai de olsa, bu kavramlar, dava şartı niteliğindeki dava ve taraf ehliyeti kavramlarıyla karıştırılmaktadır. Bu kavramların birbirinden nasıl ayrılacağı konusunda Kuru, şu tanımlamayı yapmıştır:
“Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir… . Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatlarının kime ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur” ———
Bu hukuki açıklama ışığında; Mahkememizce davanın esası hakkında emsal alınan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin—- esas,————- karar sayılı ilamındaki dava şartı kavramının yanlış değerlendirildiği ve davalı şirkete karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, davalı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmadığını bildirdiğinden davalı ———— harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu olup olmadığı hususunda inceleme yapılmamış aşağıdaki şekilde hükümkurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK geçici 7.maddesinin 15.fıkrası uyarınca davanın KABULÜ ile,
a)———– sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nin geçici 7.maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan ———- İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin ———— esas sayılı dosyasının görülmesi ve infazı işlemleriyle ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
b)TTK’nın 547/2. maddesine göre———- ek tasfiye memuru olarak atanmasına,
2-Davalı ———- karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Alınması gereken harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı ———- vekili ve davalı şirketin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/06/2019