Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/112 E. 2021/101 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/112 Esas
KARAR NO: 2021/101
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin gıda ve pazarlama işi yapmakta olduğu, borçlu —- arasında yapılan ticaret sonucu — borcu bulunduğu, bu borca dayanarak ———- davalı tarafa icra takibi başlatıldığı, davalı taraf iş bu icra takibinde borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğinden dolayı takibin haksız bir şekilde durduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davalı hakkında yapılan icra takibinin devamına, borçlunun takibe, asıl alacağa ve ferilerine ilişkin haksız itirazlarının iptaline, davalı borçlunun yerinde olmayan itirazları ile icrayı geciktirmek amacında olmasından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
davanın yetkisiz mahkemeye açıldığını, davalıya ödeme emri ekinde gönderilen—— tarih, seri ve sıra olarak belirtilen faturalar davalı tarafından teslim alınmadığını, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmaması nedeni ile geçerli olmayan bir yazıya dayalı olarak davalıdan tahsilat sağlanmaya çalışılması mümkün olmadığını, davalı tarafından davacıya ödeme yapıldığını, daalı tarafından ödemenin davacı çalışanına peşin olarak yapılması ve faturanın üzerinde ödemenin peşin yapıldığı ibaresinin yazılması nedeni ile davalı tarafından dosya kapsamında yer alan 2. adet faturaya ilişkin ödemenin yapıldığı ispatlı olduğunu, ancak davacı taraf takip talebinde ve ödeme emrinde bu iki adet fatura alacağına dayalı olarak takip yapmamış, takip talebinde ödeme emrinde bu fatura seri ve sıra numaralarından bahsetmediğini, alacağın konusu ——– tarihli cari hesaba dayandırıldığını, cari hesabın geçersiz olması nedeni ile davalının icra takibine konu yani cari hesaba konu bir borcu bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz hukuki dayanaktan yoksun davanın usulden ve esastan reddine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,muhtelif tarihli faturalar gereğince girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine —— sayılı takip dosyası ile icra takibine girişildiği icra takip dosyasının tetkikinde; davacının davalı aleyhine faturaların konusu teşkil eden açık hesap hesap ilişkisinden ötürü genel haciz yolu ile icra takibine giriştiği,davalıya ödeme emrinin —- tarihinde tebliğ edildiği, ———-tarihinde davalı borçlunun takibe karşı itirazlarını ileri sürdüğü ve davacıya itirazın tebliğ edilmediği,takibin durdurulması nedeni ile eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davada taraflar arasında uyuşmazlık noktasının, cari hesap sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, bulunmuyor ise açık hesap ilişisinin olup olmadığı,açık hesap ilişkisi bulunuyor ise davacının davalıdan açık hesap ilişki kapsamında tanzim eylediği faturalardan dolayı alacaklı bulunup bulunmadığı yönlerinde çekişmenin toparlandığı anlaşımıştır.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesi irdelendiğinde faturalar konusu teşkil eden malların tesliminden ötürü davalıya borçlu olmadığının belirtildiği, yine rapora itiraz dilekçesi ile de anlaşıldığı üzere malların teslim edildiği hususunun inkar edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir.—–
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ———–
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi ise; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda yukarıda değinilen yasal düzenlemelere göre dava dosyasının tevdi edildiği mali müşavir bilirkişiler tarafından tertip edilen raporların denetimi ile ——– numaralı faturaların üzerinde davalının kaşe ve imzasının bulunduğu bu kaşe ve imzanın davalı tarafından inkar edilmediği söz konusu faturalar için davalının borca itiraz ve ve davaya cevap dilekçesinde teslim alınmadığı savunmasının gerçeklikle bağdaşmadığının anlaşıldığı davalının rapor sonrasında aynı faturalar için bedelinin davacıya peşin olarak ödendiğinin savunulduğu ancak bu faturaların davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davalı defterlerinde mal alımı olarak dahi rastlanılmadığının rapor edilmesi sonrasında davalının bu faturalar için peşin ödeme savunmasında bulunması karşısında fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin kabulünün gerektiği nitekim söz konusu faturaların davacı ticari defter ve kayıtlarında da bulunduğunun bilirkişi tarafından rapor edildiği artık davacının fatura konusu malların davalıya teslim ettiği yönündeki iddiasını ispat ettiği anlaşıldığından savunmasını değiştiren davalıda ödeme noktasında ispatın bulunduğu ancak davalının ödeme hususunda her hangi bir delil ibraz edemediği anlaşılmıştır.
Oysa ödeme defi bir hukuki muamele olup bu hukuki muamelenin ispatı ödeme definde tarafa ait iken davalı tarafından bu definin ispatına yönelik her hangi bir delil ibraz edilemediği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan davacı tarafın dosya kapsamına ibraz ettiği ticari defter ve kayıtlarında aleyhe hususlarında HMK 222 gereğince kesin delil teşkil ettiği anlaşılmış ve davacı tarafından bu noktada iade faturasının tertip edildiği anlaşılmış ve bu iade faturası nedeni ile davalıdan —– değerinde malların iade alındığı anlaşılmış ve neticeten davalının davacıya açık hesap ilişkisinden ötürü ——- borçlu olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının——– icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin —— asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-)Takipte, taraflar arasında uyuşmazlığın ticari hizmet sözleşmesinden doğması nedeni ile 3095 sayılı yasa 2/2.maddesi gereğince takip tarihinden tahsil tarihine değin değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA,
3-)Kabule Konu asıl alacağın mevcutiyeti ve miktarı evvelde davalı tarafından bilinip,belirlenebilir nitelikte olmakla İİK 68/2 gereğince asıl alacak likit bulunduğundan asıl alacağın %20’si 108,75 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-) Alınması gerekli 59,30 TL harçtan 44,40 TL’si peşin olarak yatırılmış olduğundan bakiye 19,90 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
5-)Davacı tarafça yargılama gideri olarak sarf edilen toplam 1.180 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 543,79 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-)Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
8-)Arabuluculuk gideri için sarf edilen 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda HMK 341 gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar okunup ana hatlarıyla anlatıldı. 11/02/2021