Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/988 E. 2019/308 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/988
KARAR NO : 2019/308

DAVA : ÜÇÜNCÜ KİŞİ TARAFINDAN AÇILAN MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 14/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —————– Şti tarafından 6.800 TL bedelli çeke dayalı olarak, borçlular ———– aleyhine İstanbul Anadolu ————-. İcra Müdürlüğü ———– Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibine girildiğini, bahse konu icra dosyasından müvekkili adına 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri hazırlanmış ve müvekkili … adına usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebligat usulsüz yapıldığından ihbarnamelere itiraz edilemediğini ve borcun kesinleştiğini, müvekkilinin icra dosyası borçlusu olmadığını, icra takibine konu çekin keşideci veya cirantası da olmadığını, bu nedenlerle, müvekkilinin İstanbul Anadolu ———-. İcra Müdürlüğü 2014/18254 Esas sayılı ilamsız takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine, hacizlerin kaldırılmasına ve müvekkil yönünden icra takibinin iptaline, davalı kötü niyetli olduğundan takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafa yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapıldığını, davacının 89/1, 89/2 ve 89/3 maddesi gereğince kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulsüz şekilde tebliğ edildiğine dair itirazı ise geçerli kabul edilecek olursa davacının mefi tespit davası açmak açısından hukuki yararı bulunmadığını, eğer söz konusu tebligatlar usulsüz ise davacının tebligatları usulsüz yapıldığına dair İcra Mahkemesi nezdinde dava açması ve tebligatların usulsüzlüğünün tespitini talep ederek öğrenme tarihine göre itirazlarını icra dosyasına sunmuş olması gerektiğini, bu nedenlerle davanın süre yönünden reddine, davanın hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, müvekkil şirketin yasadan kaynaklanan hakkını kullanması kötü niyetli olmasının mümkün olamayacağı, tebligatların davacının mernis adresine tebliğ edilmesi ayrıca davacının dilekçesinde borçlu olmadığının ispatına yönelik herhangi bir delil ibraz etmemesi göz önünde bulundurularak davanın reddine, davacının kötü niyet tazminat taleplerinin reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İcra İflas Kanunu’nun 89’ncu maddesindeki haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. İcra İflas Kanunu’nun 89’ncu maddesindeki haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit davalarının, tarafları tacir olsa bile ticari işletmelerinden kaynaklanmamaktadır (İST. B.A.M. ——-.H.D. 14/09/2017 T. 2017/1081 E. 2017/928 K.; G.ANTEP B.A.M. ——. H.D. 04/05/2017 T. 2017/290 E. 2017/280 K.)
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Somut olayda taraflar arasındaki ilişki veya uyuşmazlığın bahsi geçen üç grup içerisinde yer almadığı ve bu nedenle de taraflar arasında ticaret mahkemelerinin görev alanına giren bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemeleri tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir (Aynı yöndeki içtihat: Yarg. ———— HD. 05/10/2017 T. 2016/12337 E. 2017/6651 K.; 17/05/2017 T. 2016/13561 E. 2017/3877 K.; 23/10/2017 T. 2016/13176 E. 2017/7168 K.; 12/04/2016 T. 2016/3568 E. 2016/6425).
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.