Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/986 E. 2019/535 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/986 Esas
KARAR NO : 2019/535
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/08/2018
KARAR TARİHİ: 14/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili davalı şirkete medikal sağlık malzemeleri sattığını, müvekkil ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiye dayanan takibe konu cari hesap alacağına ilişkin davalının muhasebe işleriyle ilgili personeli olan———– adresi üzerinden mutabakat sağlanmış buna rağmen davalı (borçlu ) borcunu ödemediğini, ödenmeyen borç için davalıya icra takibine başlanmış ve Davalı (Borçlu ) aleyhine İstanbul Anadolu 15. İcra Dairesi’nin ——— E. Sayılı dosyası ile takibe geçilmiş ve davalı ( Borçlu ) bu takibe haksız olarak itiraz etmiş olup itiraz sebebiyle icra takibi durdurulduğunu, duran bu icra takibinin devamı için davalı ( Borçlu )nun haksız itirazının iptali ve takibin kaldığı yerden devamı için iş bu huzurdaki davayı ikame etmek hasıl olduğunu, davacı(Alacaklı)müvekkil ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki gereği müvekkil tarafından düzenlenen ——-numaralı ve —— tarihli——TL , ——— numaralı ve —– tarihli —–TL , —- numaralı ve —– tarihli — TL ve —— numaralı ve—— tarihli ——- TL toplamda ——- TL Fatura alacağına istinaden, ——– tarihinde İstanbul Anadolu 15. İcra Dairesi’nin ——— E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, işbu takibe davalı şirket tarafından ———– tarihinde haksız ve yersiz olarak itiraz edildiğini, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davamızın kabulü ile İstanbul Anadolu 15. İcra Dairesi’nin ——-E. Sayılı İcra takibine borçlunun yapmış olduğu itiraz haksız ve yersiz olduğundan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan dava haksız ve hukuka aykırı olup, aşağıda sıraladığımız nedenlerle reddi gerektiğini, fatura düzenlenmesi taraflar arasında akdi ilişkinin (alım-satım ve alım satıma konu malın teslimi olgusu, imalatın yapılıp malul malın teslim edildiğini, bir iş görüldüğünü veya bir menfaat sağlandığını) varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2010/1965 Esas, 2011/4317 Karar sayılı kararında; “somut olayda davalı akdi ilişkiyi inkar ettiğine göre davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekir. Fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli değildir” denilerek, bir önceki cümlede belirttiğimiz gibi, faturanın borç kaynağı olmadığını ve taraflar yarasında borç doğuran hukuki ilişkinin iddia eden tarafından ispatlanmasının zorunlu olduğu belirtildiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. Maddesinde ise; “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamayacağını, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacı taraf, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını beyan ettiğinden ve fatura da başlı başına borç kaynağı olmayacağından ispatlanamayan davanın reddi gerektiğini, gerek eski 818 sayılı Borçlar Kanununda gerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda borç kaynaklarının sınırlı sayıda olduğu belirtilmiştir. Buna göre yasanın tanımladığı borç kaynakları; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve kanunun düzenlemesidir. Fatura, başlı başına sözleşme olmadığı gibi, yasanın tadat ettiği borç kaynakları arasında da tanımlanmadığından borç kaynağıymış gibi değerlendirilmesi mümkün olmadığını, fatura akdi ilişki olmayıp, akdin ifasını gösteren bir belge olduğundan verilmesi ya da düzenlenmesi; ticari işletmesi bağlamında bir mal satılması, üretilmesi, bir iş görülmesi veya bir menfaat sağlanması gibi bir sözleşmenin yani muteber bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğunu, fatura tanzim eden ve faturayı alan kimse arasında böyle bir temel borç ilişkisinin bulunmadığı hallerde faturanın hukuki bir sonuç doğurması da söz konusu olmadığını, geçersiz bir sözleşmeye 8 gün içinde itiraz etmeme, muteber olmayan sözleşmeye geçerlilik de sağlamaz. Buna dayalı bir faturaya itiraz edilip edilmemesinin de bir kıymet olmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delillerinin ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alındığı anlaşıldı.
İNCELEME VE GEREKÇE :Dava; taraflar arasında satım sözleşmesinden kaynaklanan açık hesap alacağına dayalı borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul1Anadolu 15. İcra Müdürlüğü’nün ———- Esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK. 89. maddesine göre; iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı madde de; cari hesap sözleşmeleri yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir.
Buna göre; taraflar arasında, yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından TTK.’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi ise; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir ————-
Somut olayda da taraflar arasında açık hesap ilişkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. maddesinde;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
TTK.’nın 21/2. maddesi uyarınca; tebliğe rağmen süresinde itiraz edilemeyerek faturayı ticari defterlerine borç kaydeden tacir faturanın münderecatını kabul etmiş, faturayı gönderen taraf faturaya dayalı alacağını TTK.’nın 84. ve 85. (HMK.’nın 222.) maddeleri uyarınca ispat etmiş sayılır.
Tarafların TTK. hükümlerine uygun ve sahibi lehine ve aleyhine delil niteliği taşıyan ticari defter ve kayıtları itibari ile davacının davalıdan 3.304,00 TL alacaklı bulunduğu SMM bilirkişinin teknik raporu ile anlaşılmış, bilir kişi tarafından ibraz edilen teknik raporun bu yönü itibari ile denetime elverişli bulunduğu objektif ve bilimsel olduğu anlaşılmakla raporun hüküm kurmaya elverişli bulunduğu anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce; inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit  bir alacaktan söz edilemez ————
Takibe konu alacak;açık hesap ilişkisinden kaynaklandığından ve tarafların defter ve kayıtları ile alacağın varlığı davalı tarafından önceden belirlenebilir, likit nitelikteki alacak yönünden icra inkâr tazminatı şartlarının oluştuğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si nispetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Nihai olarak davacı tarafından davalı aleyhine girişilen icra takibi ile açık hesap ilişkinin devamında davalının temerrüte düşürülmüş bulunduğu,öncesinde davacı tarafından davalının temerrüte düşürüldüğü ispat edilmediğinden takip öncesi istenilen işlemiş faiz alacağının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ittıhaz olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile
İAA 15.İcra Müdürlüğünün ———- Esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 3.304,00 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,İşlemiş faize yönelik itirazın iptali isteminin REDDİNE,
Takip de asıl alacak likit nitelikte bulunduğundan 3.304,00 TL nin %20 si (660,80 TL )nispetinde icra inkar tazminatının İİK 67/2 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Karar tarihinde alınması gerekli 225,69 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 42,82 TL harçtan mahsubu ile bakiye 182,87 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 869,50 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 808,63 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 42,82 TL harç gideri toplamı 851,45 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 240,94 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı.14/05/2019