Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/958 E. 2021/262 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/958 Esas
KARAR NO: 2021/262
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/08/2018
KARAR TARİHİ: 06/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalı firmaya bir takım vinç hizmetleri verdiğini ve bu hizmetler karşılığında şirkete —— bedelli fatura düzenlendiğini, düzenlenen bu fatura karşılığında davalı firmadan ödeme talep edilmiş ise de davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödeme yapılmaması nedeni ile de fatura bedeli taraflarına ——— dosyasından icra takibine konu edildiğini, takibe konu edilen alacağa da davalı şirket tarafından borca itiraz olmak üzere itiraz edildiğini ve takibin icra müdürlüğünce durdurulduğunu, iş bu davayı açarak itirazın iptali ile takibe devam edilmesini, davacı firma vinç hizmeti verdiğini, davalı firmaya ekteki vinç çalışma tutanaklarında belirtilen günlerde vinç hizmeti verildiğini, vinç hizmetleri bazen asıl firmaya bazen de asıl firmanın gösterdiği diğer firmalara verildiğini, işlerin tamamı —— olduğunu, davalı firma buradaki vinç işlerini davacı şirkete yaptırmış ve karşılığında herhangi bir bedel ödemediğini, bu vinç hizmetleri karşılığında da toplamda ——–tutarında fatura kesildiğini, davacı şirket bu hizmetler karşılığında düzenlemiş olduğu faturayı ticari işletme defterine kaydettirdiğini ve vergilerini devlete ödediğini, bu nedenlerle takibe konu alacakların yapılan kötü niyetli itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında iddia edildiği üzere fatura kesilmesini gerektirecek yazılı veya sözlü herhangi bir sözleşme bulunmadığını, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünü taşıyan davacı firmanın yazılı bir sözleşme yapmadan, yazılı birtakım taahhütler almadan ——- gibi yüksek bedelde bir hizmeti vermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu bedelde bir hizmeti verecek tedbirli, basiretli bir tacir muhakkak ki karşı tarafın imzasını içeren bir işleme dayanacağını oysaki davalıya ait ne ıslak imza, ne de güvenli elektronik imzaya dayanan bir talimat karşı tarafça mahkemeye sunulmadığını, sözlü birtakım iddialarla davalının borçlandırılmasının kabul edilmemesi gerektiğini, faturanın düzenlenebilmesi için taraflar arasında temel bir borç ilişkisinin bulunması gerektiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki yazılı bir sözleşmeye dayanıyor ise faturanın bu sözleşmeye uygun olarak düzenlenmiş olması gerektiğini, bahsi geçen fatura davalı Firmaya usulüne uygun, iyiniyetli bir şekilde gönderilmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKILAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1—–
2—–
3—–
4—-
5—–
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava; faturaya dayalı girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada ;davacı tarafından davalı aleyhine—- sayılı takip dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibine girişildiği, davalıya ödeme emrinin —- tarihinde tebliğ edildiği,——– tarihinde davalı borçlunun takibe karşı itirazlarını ileri sürdüğü ve davacıya itirazın tebliğ edilmediği,takibin durdurulması nedeni ile eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davada taraflar arasında uyuşmazlık noktasının davacının icra takibine konu ettiği faturadaki yazılı hizmeti davalıya verip vermediği, davacının takibe konu edilen faturadan dolayı alacaklı bulunup bulunmadığı yönlerinde çekişmenin toparlandığı anlaşımıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Davalı tarafından da gerek icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde gerekse mahkememize sunulan davaya karşı cevap dilekçesinde davacı tarafından her hangi bir hizmet verilmediği ileri sürüldüğünden faturaya konu hizmetin verildiğini ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ———
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin ve faturaların delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemeye göre;
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için,diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Diğer tarafın 2.fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (HMK 222/3)
Bu noktada taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş yine davalının ticari defter ve kayıtlarının uzantısını niteliğindeki BA formları mahkememiz dava dosyası kapsamına alınmıştır.
Davalının incelenen ticari defter ve kayıtlarında ise icra takibinin dayanağı teşkil eden faturanın davalı kayıtlarında bulunmadığı ve bu noktada davalı kayıtlarının hiçbir kayıt içermediği anlaşılmış ve artık HMK 222/3 gereğince davacının ticari defter ve kayıtlarının kendisi lehine delil olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Öte yandan davacının davalı adına düzenlediği —- açıklamalı —— tutarlı faturanın irsaliyeli fatura olduğu, faturanın teslim alan bölümünün boş olduğu, verilen vinç hizmeti ile ilgili fatura ekinde ve/veya fatura muhteviyatında hangi tarihlerde ne kadar hizmet verildiğine dair açıklayıcı bir bilginin olmadığı, irsaliyeli faturaların özelliği gereği, fatura ve irsaliyede bulunana tüm bilgilerin bulunması gerektiği dolayısı ile Malın ya da hizmetin miktarı, cinsi, tutarı ya da fiyatının ayrıntılı bir biçimde belirtilmesi veya tevsik edici belgelerinde irsaliyeli fatura tesliminde, irsaliyeli fatura ile birlikte muhataba imza karşılığı teslim edilmesi gerektiği halde teslim alanın irsaliye üzerinde bulunmadığı, davacının dayanak olarak sunduğu ——-okunan firma isminin —- isminin olduğu tutanakların silik ve okunaksız olmasından dolayı imzalı olduğunun söylenemeyeceği, davalının ——— alt işvereni olduğuna dair bir delilin olmadığı yine davacının dava konusu faturayı davalıya tebliğ ettiğine dair bir delilin olmadığı, vinç çalışma tutanaklarının okunaksız ve hizmetin kime verildiğinin belli olmadığı, dolayısı ile davacının, davalıya verdiğini iddia ettiği vinç hizmetini tahkikat yargılaması devamında ispat edememesine göre davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1a-Davanın REDDİNE,
1b-Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından REDDİNE,
2-Karar tarihi itibari ile harçlar yasasına göre alınması gerekli 59,30 TL harcın, davacı tarafından ödenen 128,98 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 69,68 TL harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2021 yılı AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ——–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/04/2021