Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/946 E. 2019/773 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1223 Esas
KARAR NO : 2019/712

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2018
KARAR TARİHİ : 02/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, yük ve yolcu taşıma araçlarının satışı, tedariki, bakımı vc onarımı ile iştigal etmekte olduğunu, müvekkilinin davalıya ait—- plakalı aracın tamir ve bakımının gerçekleşmesi için 5.970.01-TL bedelle faturayı keşide ettiğini ancak davalı ödemeyince icra takibi başlatıldığını ve davalı yan borca iriraz ettiğini ve takibin durduğunu, borca yapılan itirazın, haksız olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla haksız ve kötü nitetli itirazın iptali ile takibin devamına, asil alacağın % 20’sınden daha aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete karşı edimlerini tam olarak gereği gibi yerine getirmemiş eksik ve kusurlu hizmet sunmuş olup, takibe konu alacağı oluşmadığını, müvekkili şirkete ait —plakalı araç 25.02.2018 tarihinde gece sevkıyat için İzmit otobanında seyir halinde iken teklemeye başlayarak arıza vererek stop etmiştir. Bunun üzerine aracın şoförü tarafından yetkili servis aranmış vc enjektör sorunu olduğu belirtilerek araç çekici ile davacı yetkili ise getirildiğini, davacı şirket tarafından yapılan incelemede, mazotta su olduğu için arıza oluştuğu belirtildiğini, taraflarınca da bu tespitin kabul edilmediğini ve araçlarda taşıt tanıma programı olduğu, — harici hiçbir yerden alım yapılmadığını ifade ettiklerini, 28.02.2018 tarihinde araç davacı servisten teslim alındığını, ancak 02.03.2018 tarihinde 2 gün sonra aynı arızayı tekrar yaptığını, bu sefer araç dava dışı —- götürüldüğünü, burada yapılan incelemede oluşan arızanın aynı arıza olduğu ve tekrarladığı tespit edildiğini, avrıca yakıt deposunda sorun olduğu ve şamandıranın değiştirilmesi gerekirken değiştirilmediği ve bu şekilde bu işlemler yapılmadan çıkar ise aynı arızanın tekrarlanmasının kaçınılmaz olduğunun belirtildiğini, müvekkili şirket tarafından davacının mazotta su olduğu iddialarına dair — başvurularak, akaryakıt ve depo da analiz yapılması istenmiş ve yapılan analizlerde ürün kalitesinde sorun olmadığı tespit edildiğini, diğer yandan aracın 2. kez aynı arızayı vermesi nedeni ile bakıma girdiği dava dışı İstanbul —- yapılan inceleme ve işlemler ile davacının yaptığı işlemler karşılaştırıldığında da eksik ve kusurlu hizmet verdiği, gereğinin yerine getirilmediği açıkça anlaşıldığını, müvekkili şirket tarafından aracm 2. Kez arızalanmasından hemen sonra davacı ilgili ve yetkililerine durumu bildirdiğini ve hizmetlerinin gereği gibi yerine getirmediği bu sebeple de verdiği hizmetin kabul edilmesinin mümkün olmadığı birçok defa ifade edilerek bildirildiğini, bu nedenlerle de müvekkil şirket aleyhine başlatılan icra takibine itiraz etme zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, haksız icra inkar tazminatı talebinin reddini karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline dair başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Dosya içerisine alınan İAA —–. İcra Müdürlüğü 2018/19877 Esas Sayılı icra dosyasının incelemesinde, davacı tarafın, 31/07/2018 tarihinde 28/02/2018 tarih, 5.970,01 TL tutarlı, faturaya istinaden davalı aleyhine takip başlattığı, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğu, davacının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı taraf ile ticari ilişkisi olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin davalıya ait— plakalı aracın tamir ve bakımının gerçekleşmesi için 5.970.01-TL’lik fatura konusu hizmeti verdiğini ancak davalının hizmet bedelini ödemediğini iddia etmekte, davalı taraf ise davacı tarafından müvekkiline verilen hizmetin ayıplı olduğunu, davacının kendi edimini eksiksiz bir şekilde ifa etmediğini, bu hususun defalarca davacı tarafa bildirildiğini, bu nedenle davacının haksız olduğunu savunmaktadır.
Taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu, bu kapsamda davacı şirketin davalıya hizmet verdiği konularında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafın davalı şirkete vermiş olduğu hizmetin ayıplı olup olmadığı, ayıbın gizli ayıp mı, açık ayıp mı olduğu, davalı tarafın ayıp savunmasının dinlenebilir olup olmadığı, bu kapsamda davalının davacı tarafa usulüne uygun bir ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacının takip ve dava konusu alacağı talep etmekte haklı olup olmadığı, davacının dava konusu alacağı talep etmekte haklı olduğunun tespiti halinde alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle davalının ayıp savunmasının tartışmakta fayda var. Davalı taraf tacir olup, iddia ve savunmaları TTK kapsamında değerlendirilmilidir.
Davalı tarafından TTK’nın 23/c maddesinin “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmü yollaması ile Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. ” düzenlemesi uyarınca ortaya çıkan ayıbın davacılara hemen bildirilmesi gerekirken bu bildirimde bulunulmamıştır.
Davalı taraf ayıp hususunun müteaddit defa davacıya bildirildiğini savunmaktadır. Ancak davalı vekili 02/07/2019 tarihli celsede, ayıp ihbarının herhangi bir yazışma ile değil telefon görüşmeleri ile yapıldığını beyan etmiştir.
Bilindiği üzere TTK tacirlere bir takım yükümlülükler getirmiştir. Bu açıdan tacirler için getirilen en temel yükümlülük, faliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüdür.( TTK 18/2). Bu kapsamda Türk Ticaret Kanunu, tacirlere tüketicilerden farklı olarak ayıp ihbarı için de ayrıca bir takım şekil şartlarına uyma yükümlülüğü getirmiş olup, Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması zorunluluğu getirmiştir. Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının ayıp hususunda tanık dinletme talebinin kabul edilmesi ve ayıp savunmasının dinlenilmesi mümkün değildir (Yargıtay — HD, 03.05.2010 T., E: 2009/7414, K: 2010/5367)
Bu nedenlerle ayıp hususunun incelenmesi için ayrıca bir teknik bir bilirkişi görevlendirilmemiş, davacı tarafın, takip konusu fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti için SMM marifetiyle taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar vermiştir.
Yapılan incelemeye göre; Davacı ….–nin ibraz edilen 2018 yılına ilişkin licari defterlerinin; T.T.K. 64 ve 66 Maddeleri ile V.U.K. 220-226. Maddelerine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından –Mad, Hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu, sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu,
Davalı, —— ibraz edilen 2018 yılına ilişkin ticari defterlerinin; T.T.K, 64 ve 66. Maddeleri ile V.U.K.. 220-226. Maddelerine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. 215-219. Mad. Hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğunu, sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu,
Davalı firmanın, dava konusu 28.02.2108 gün ve — seri numaralı faturayı herhangi bir itirazi kayıt olmadan defterlerine kaydettiği, kayıtların davacı kayıtları ile uyumlu olduğu, davacının davalı firmadan takip tarihi itibari ile 5.970.01-TL alacağının olduğu tespit edilmiştir.
Bu kapsamda taraf ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu ve sahibinin lehine delil niteliği taşıdığı, incelenen ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalıdan 5.970,01 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafın ayıp def’i nedeniyle dava konusu alacağın, çekişmeli olduğu, davalı borçlu acısından likit olmadığı düşünülerek icra inkar tazminatına hükmedilmemiş ise de, davalı tarafın herhangi bir ayıp ihtarında bulunmadığı, davaya konu faturayı ihtirazı kayıt koymadan ticari defterlerine kaydettiği, bu açıdan alacağın likit olduğu, davacının icra inkar tazminatını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmıştır. Ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratmamak adına hüküm fıkrasında bir değişikliğe gidilmemiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı borçlunun İAA.——. İcra Müdürlüğünün 2018/19877 esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın davaya esas değer yönünden iptali ile, takibin 5.970,01 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihi itibariyle avans faizi uygulanmasına,
2-Alacağın likid olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 407,81 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 101,96 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 305,85 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 101,96 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, posta, müzekkere ve bilirkişi gideri olarak sarf edilen 634,10 TL yargılma giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul edilen dava yönünden —– tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair karar gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı okundu, usulen anlatıldı.