Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/945 E. 2019/886 K. 24.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/211
KARAR NO : 2019/901

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 03/04/2017
KARAR TARİHİ : 26/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul Anadolu ——. icra Müdürlüğünün —– sayılı dosyasıyla ödenmeyen kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili için davalı borçlu … aleyhine 08.12.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu ise, 08.03.2017 havale tarihli dilekçesi ile iş bu icra takibi açısından borca ve tüm ferilerine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı kaçak olarak tükettiği elektrik bedelini ödemediği gibi yapılan icra takibine de itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiini, borçlunun haksız itirazının iptali ile alenen kötü niyetli olan borçlundan% 20 den az olmamak üzere tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddini istemiştir.
Bilirkişi ——–11/06/2018 tarihli raporunda özetle,Dosyada ayrıntılı hesaplama yapabilmem için yeterli belgenin temin edilmediğinden dolayı kaçak kulanım miktarının hesaplanması da mümkün değildir. Kaçak kullanımının tarihinin 08.10.2016 olduğu, Davalının davalı kurumdan abonelik iptali tarihinin 12.05.2015 olduğu, davacı kurum tarafından aynı adreste kaçak elektrik tespit tutanağından önce ——— isimli şahıslar ile abonelik sözleşmesi yapıldığı ve aynı şahıslar ile aynı adreste işyeri sahibince de kira kontratı yapıldığı tespit edildiğinden davalı …’in tutanak tutulduğu tarihte işyerini terk ettiği tespit edilmiş, davalı işyerini tutanak tarihinden önce terk etiğinden dolayı davacıya bir borcu olmadığı kanaati ileraporunu mahkememize sunmuştur.
Dava, elektrik kullanım bedelinin tahsili amacıyla başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün 2016/26721 E. sayılı dosyasıyla ödenmeyen kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili için davalı borçlu ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve tüm ferilerine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı kaçak olarak tükettiği elektrik bedelini ödemediği gibi yapılan icra takibine de itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini beyanla, borçlunun haksız itirazının iptali ile alenen kötü niyetli olan borçlundan %20’den az olmamak üzere tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddini istemiştir. Mahkememizce; davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ———. Hukuk Dairesi’nin ——-sayılı ilamı ile Davada, dava konusu dükkanı işleten davalının, tacir mi esnaf mı olduğu saptanmadan, buna dair araştırma yapılmadan, işletmesinin esnaf işletmesi kapsamında kalıp kalmadığı, vergi kayıtları, vergi matrahları, ticaret sicil ve esnaf oda kayıtları getirilmeden, hangi usule göre defter tuttuğu araştırılmadan, Bakanlar Kurulu’nca çıkartılan, esnaf-tacir arası ayırıma dair, kararnamedeki gelir sınırı dosyaya alınmadan ve bu deliller toplanıp karar yerinde tartışılmadan karar verilmesi nedeniyle mahkememizin kararının kaldırılmasına karar verilmiş, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
TTK 4/2 maddesinde mutlak ticari davalar sayılmış olup, dava sayılan ticari davalar kapsamında değildir. Ancak, TTK 4/1 maddesine göre ticari dava sayılması için de, davanın her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Eğer taraflardan biri, tacir değil, esnaf niteliğinde ise, davayı ticari dava olarak kabul etmek mümkün değildir.
———-Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre davalının ticaret sicilinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı’na yazılan müzekkere cevabında ise, davalının 26/01/2007 – 12/01/2016 tarihleri arasında faaliyette bulunduğu, faaliyette bulunduğu dönem içerisinde işletme usulüne göre defter tuttuğu, gerçek usulde vergilendirildiği, Vergi Usul Kanunu’nun 177. Maddesinin 1. Bendinde yer alan yazılı limitleri aşmadığının belirtildiği, bu durumda davalının tacir sıfatına haiz olmadığı, esnaf sınırını aşmadığı, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi nispi ticari dava da olmadığı anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.