Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/926 E. 2019/529 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
(GÖNDERME)
ESAS NO : 2018/46 Esas
KARAR NO : 2019/545

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/07/2011
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU ——–. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ —–ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVA : Cezai Şarttan Kaynaklanan Kira Tazminatı (Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2011
KARAR TARİHİ : 15/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı arsa sahibi müvekkiline düşecek 32 dairenin davalı yüklenici ve taşeron tarafça 8 sene 2 ay 11 gün gecikme ile tesliminden dolayı cezai şart mahiyetinde kira alacağı ve dairelerin geç tesliminden dolayı uğranılan yıllık kira artış farkı toplamı olan 460.800,00 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, teslim süresinin 15.09.2003 tarihi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, binalara ait iskan izninin alınmasından itibaren 8 sene geçtikten sonra dava açılmasının kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın sözleşmede belirtilen kendi yükümlülüklerini yerine getirmediği için teslim süresinin uzadığını, davacının 74 adet ipotekli bağımsız bölümden sadece 14 tanesini çözdüğünü, 60 tanesinin ise ipoteğini çözmediğini, Kadıköy——. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/1117 esas sayılı dosyasında açtıkları ekstra yapılan imalatlarla ilgili alacak davasının lehlerine sonuçlandığını, fazla işlerin teslim süresine etkisinin bilirkişi aracılığıyla saptanarak bu sürenin teslim süresine eklenmesi gerektiği yönünde Yargıtayca bozma kararı verildiğini, sözleşmenin asıl tarafının diğer davalı kooperatif olduğunu, bu açıdan müvekkile açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğini, 2003 yılında davacı … ‘nın torununun biten inşaattaki bağımsız bölümleri teslim alıp kullanmaya başladığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU—-. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2011/424 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile …’nın birlikte yarı yarıya malik oldukları—- parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak arsa malikle ile davalı şirket arasında gayri menkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, şirketin ek mukabele ile inşaatın yapımını davalı kooperatife devrettiğini, 01/06/2001 de anahtar teslimi olarak inşaatların teslim edilmesi kararlaştırılmış iken otuz iki dairenin anahtarını 16/04/2010 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, Kadıköy —-. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/239 Esas sayılı dosyasında 05/06/2001 ile 05/06/2003 tarihleri arası için cezai şart maiyetinde kira alacaklarını dava konusu yaptıklarını, Kadıköy —–. ATM’nin 2009/1117 esas sayılı dosyasında davalı kooperatifin açtığı alacak davasının kabul edildiğini, ilk iki yıl için açtıkları davanın kabulüne karar verildikten sonra temyiz aşamasında bulunduğunu bildirmiş, kalan altı yıl için oluşan 395.199,00 TL kira alacağının ihtarname tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; sözleşmede tanınan devir hakkına dayalı olarak sözleşmedeki işin kooperatife devredildiğini, müvekkili yönünden davanın husumetten reddinin gerektiğini, ruhsatın yenilenmesi nedeniyle otuz altı aylık sürenin 14/09/2000 tarihinde başladığını, davacı tarafın kendi yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve kusurlu olması nedeniyle teslim süresinin uzadığını, talep üzerine sözleşme dışı birçok imalatın yapılmasına rağmen davacı tarafın ödeme yapmadığını, açılan davanın davacı aleyhinde sonuçlandığını, taşımazın diğer paydaşı …’nın kendine düşen otuz iki daireyi teslim aldığını ve bu daireleri kiraya verdiğini, davacının uzun süre bekleyerek varsa zarara razı olduğunu sözleşmede kararlaştırılan ipotekleri zamanında kaldırmayarak zararın oluşmasına veya artmasına bizzat kendisinin neden olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, İNCELEME ve GEREKÇE:
Birleşen dava, “taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacının yarı oranda paydaşı olduğu inşaatın yapılacağı arsada yapının teslim süresi için ön görülen süreden daha geç bir sürede teslim edilmesi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart niteliğindeki kira tazminatının tahsili istemine” ilişkindir.
Mahkememizin —— dosyasındaki dava ise; birleşen dava ile aynı sözleşmeden kaynaklanan aynı hükme dayalı olarak aynı nitelikte tazminat alacağı için taşınmazın yarı orandaki diğer paydaşı … tarafından aynı davalılar hakkında açılmış olup, dava tarihi 04/07/2011’dir.
Her ne kadar her iki dava dosyasındaki dava tarihi uzun yıllar öncesine ait olup davalar arasında HMK’nun 166. Maddesinde belirtilen nitelikte bağlantı bulunması nedeniyle yargılama sürecinde birleştirme kararı verilmemiş ise de, her iki davanın davalıları dava konusunun davaya dayanak sözleşmenin ve dava sebepleri ile isteme konu kira tazminatı dönemlerinin bire bir örtüşmese de bir bölümünün aynı döneme ilişkin olarak talep edildiği, her iki dosyadaki davacılar farklı kişiler ise de sözleşmenin tarafı olan yarı paylı arsa malikleri sıfatıyla sözleşmede imzalarının bulunduğu dikkate alınarak HMK’nun 166(4) maddesinde belirtilen şekilde davaların aynı nedenlerden doğduğu ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve bir biri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu, yüksek Yargıtay’ın emsal kararlarında da bu tür davaların birlikte görülmesinin zorunlu olduğunun vurgulandığı, yani sonuç olarak İst. Anadolu —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/424 esas sayılı dosyasının Mahkememiz dosyasıyla birleştirilmesine dair gerekçeli karardaki, Mahkememiz dosyasının dava tarihi dışındaki tüm belirlemelerin doğru olduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nın 166. Maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfataki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer Mahkemeyi bağlar.
Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde davalar arasında bağlantı bulunduğu varsayılır (HMK Mad. 166/4). 14.02.1992 gün, 1999/3 Es. Ve 992/2 Karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı gereğince; bir yargı çevresinde kurulmuş aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından “aynı mahkeme” sayılır.
Dosyaların dava tarihlerinin incelenmesinde, ilk davanın İst. Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin——- esas sayılı dosyasındaki dava olup 17/05/2011 tarihinde açıldığı, Mahkememizin işbu dosyasındaki davanın ise 04/07/2011 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre, yukarıda anlatılan nedenlerle her iki davanın birlikte görülmesi gerekmekte ise de, HMK’nin 166/1. Maddesindeki amir hüküm gereğince sonraki davanın ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesi ve davaların ilk açılan mahkemede görülmesi gerektiğinden dosyaların ilk açılan İ. Anadolu ——. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ve yargılamanın bu mahkeme tarafından yürütülmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İşbu Mahkememizin —- esas sayılı dosyası ile birleşen İstanbul Anadolu —– Asliye Ticaret Mahkemesi —– Esas sayılı dosyasının İstanbul Anadolu ———–. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Her iki dosyanın yargılamasının ilk açılan İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– esas sayılı dosyası üzerinden sürdürülmesine,
Dair, HMK’nın 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte istinaf kanun yolu açık olmak üzere, asıl dava davacıları … varisleri vekili-birleşen dava davacısı … vekili — … ile asıl ve birleşen dava davalısı —————–ve asıl ve birleşen dava davalıları vekili ————————– yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı.