Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/895 E. 2019/817 K. 10.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/895 Esas
KARAR NO : 2019/817

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2018
KARAR TARİHİ : 10/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirkete ait emtiaların uluslararası taşınmasını çeşitli zamanlarda üstlenmiş olup davalıya verilen taşıma işlemi karşılığında navlun ücreti faturaları düzenlendiğini, müvekkili şirket davalı taraf ile olan ticari ilişkisi nedeniyle olan 15.065,53 Euro cari hesap alacağını ödemekten imtina etmesi üzerine, alacağı tahsil amacıyla şirketin İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’ nün 2018/14738 E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine takip davalının borca yapmış olduğu itiraz ile durdurulduğunu, itiraz nedeni ile müvekkilin haklı alacağının tahsilinin engellenmesine karar verilmesini cari hesap ekstresi ve müvekkil şirketin ticari kayıtları ile de sabit olduğu üzere, davalı şirkete hizmet vermiş olan müvekkil şirketin bu hizmet karşılığında navlun ücreti faturaları düzenlendiğini, davalı tarafça takibe itiraz edilmekle müvekkil şirketin alacağının tahsili engellendiğini, davalı borçlunun itirazı haksız ve kötü niyetli olduğunu, yapılan itirazın iptali ile icranın devamına karar verilmesi ile birlikte, davada navlun ücreti alacağı likit ve davalı borçlu şirketin icra takibine vaki itirazı açıkça haksız ve kötü niyetli olduğundan değerin %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, davalı borçlunun İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğü’ nün 2018/14738 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu yetkili itirazının reddine ve borca itirazının iptali ile icra takibinin devamına, İtirazın haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olduğundan, değerin %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle İİK 50/2, HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususlar, yasal dayanaktan yoksun somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olup bu beyanlara itibar edilmesi hukuken mümkün olmadığını, davacı taraf iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olup dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiçbiri usul kuralları çerçevesinde iddia edilen vakıayı ispata elverişli araç olmadğını, vekil edilen şirketin ticari defterleri incelendiğinde görülecektir ki davacı yan ile müvekkil şirket arasında yapılan iş ve işlemlerden ötürü davacının müvekkil şirketten herhangi bir alacak konusu bulunmadığını, vekil eden şirket ticari ticari ilişkilerinde saygınlığa önem veren çevresinde saygın bir şirket olarak bilindiğini, davalı yanla yapılan ticari emtialara ilişkin her türlü sorumluluğu yerine getirmiş hiçbir şekilde davalı yanı veyahut bir başka şirketi mağdur etmediğini, davacının ileri sürmüş olduğu talep ve hususlar tamamen karşılıksız maddi menfaat temin etmek üzere dile getirildiğini, davacı yanın müvekkile karşı yaptığı ve sonuçlandırdığı herhangi bir ticari iş bulunmadığını, tanzim edildiği iddia edilen faturalarda yazılı ürün ve mallar vekil eden şirkete ulaştırılmamış/teslim edilmediğini, dolayısıyla taraflar arasında iddia edilenin aksine bir ticari ilişki gerçekleştirilmediğini, tek taraflı olarak salt vekil edeni zarara uğratma gayesi ile düzenlenen navlun veya bir başka faturalara ilişkin bir borcu kesinlikle söz konusu olmadığını, ticari defter ve kayıtları incelendiğinde vekil eden şirketin davacı taraftan bu konuya ilişkin bir hizmet alımı gerçekleşmediğini, diğer yandan vekil eden şirketin teslim edilmesi gereken ürünleri ve yapılacak hizmete karşılık yapılan ödemeler karşılıksız çıkmış ve müvekkilimiz bu yolla mağdur olduğunu, bu bağlamda alacaklı olan taraf aslında davacı yan değil, aksine ödeme yaptığı halde gerekli hizmetin sağlanmadığı ve ürünlerin kendisine teslim edilmediği vekil eden şirket olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile %20 si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş,
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava; açık hesabın konusu teşkil eden faturalara dayalı borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul Anadolu ———– İcra Müdürlüğü’nün2018/14738 Esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın niteliği gereği öncelikli olarak dava şartlarının incelenmesine geçilmiş, HMK 114/1 de sayılı bulunan dava şartlarının bulunduğu anlaşılmış, ava da bunun yanı sıra İİK 67 ve HMK 114/2 gereğince özel dava şartlarının bulunması gerektiği anlaşılarak icra dosyası celp edilerek incelenmiş, icra dosyasının tetkik ve incelenmesi ile davacı tarafından davalı aleyhine icra takibine girişildiği, davalıya çıkartılan — ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı borçlunun itiraz süresi içersinde takibe karşı itirazlarını sunmuş bulunduğu görülmüş, bu nedenle dava da İİK 67 gereğince özel dava şartlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık öninceleme celsesinde belirlenmiş,taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmış çekişmeli hususun takibe konu açık hesap ilişkini teşkil eden faturalara dayalı davacının davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı noktasında toparlandığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davacı icra takibine konu faturalarda yazılı olan taşıma hizmetinin davalıya verildiğini bu nedenle navlun alacağının doğduğunu ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi kabul etmeyerek borcunun bulunmadığından bahisle takibe itiraz etmiş ve davanın devamında da bu meyandaki savunmalarını tekrar etmiştir.
6102 sayılı TTK. 89. maddesine göre; iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı madde de; cari hesap sözleşmeleri yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir.
Buna göre; taraflar arasında, yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından TTK.’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi ise; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. ————- Esas – — Karar sayılı ilamı).
Somut olayda da taraflar arasında açık hesap ilişkinin bulunduğu ve bu açık hesabı konusunu teşkil eden faturalardan doğan alacağın tahsilinin talep ve dava edildiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. maddesinde;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
TTK.’nın 21/2. maddesi uyarınca da; tebliğe rağmen süresinde itiraz edilemeyerek faturayı ticari defterlerine borç kaydeden tacir faturanın münderecatını kabul etmiş, faturayı gönderen taraf faturaya dayalı alacağını TTK.’nın 84. ve 85. (HMK.’nın 222.) maddeleri uyarınca ispat etmiş sayılır.
Somut olayda bu kapsamda tarafların tacir bulunuşu nedeni ile ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi cihetine gidilmiştir.
Bilir kişi tarafından ibraz edilen raporun mahkememizce denetim ile davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olduğu, davacı lehine delil olma vasfına haiz olduğu muavin defterine göre davacının talep ettiği nispette davalıdan alacaklı olduğu davalının serbest dolaşıma giriş beyannamesi ekinde ibraz ettiği —-dolaşım belgesi ve menşei ispat belgelerinin sıhhati konusunda herhangi bir itirazda bulunulmayışı, yine havayolu taşıma senedinin (——–) davalı tarafından düzenlendiği ve belgeler ile uyuşmazlık konusu hizmetin verildiğine dair eşleştirilmenin yapılışı, bu belgeler ile yapılan eşleştirmede taraf defter ve kayıtları arasındaki farklılığın davalı tarafından fatura konusu taşıma hizmetinin davalıya verilmiş bulunmasına rağmen davalı defterlerine bu hizmetin kaydedilmemi nedenine dayandığı, davalı defterlerinde ise davacıya yapılan ödemelerin ise davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, davalı defterlerinde ise yer alan ödeme kayıtlarının davacı defter ve kayıtlarında bulunmaması yanı sıra davalı tarafından bu kayıtların her hangi bir ödeme belgesi ile ortaya da konamadığı anlaşılmıştır.
Takibe konu alacağın varlığı ve miktarı açık hesaba konu teşkil eden hizmetin davalıya verildiği ve davalı tarafından tertip edilen belgeler içeriği ile alacağın varlık ve miktarı davalı tarafından önceden belirlenebilir olduğundan alacağın likit nitelikte alacak bulunduğu anlaşılmış ve icra inkâr tazminatı şartlarının oluştuğu anlaşılmakla takip konusu asıl alacağın takip tarihinde efektif satış kuru cinsinden TL karşılığının %20 si nispetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm ittihaz olunmuştur
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-)Davalının İ.A.A ———–.İcra Dairesinin —– Esas sayılı takip dosyasında vaki itirazının İPTALİNE,Takibin 15.065,53 Euro anapara üzerinden DEVAMINA,
Takipte, takip tarihinden itibaren devlet bankalarının bir yıl vadeli ———- hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranın 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre UYGULANMASINA,
İİK 67/2 gereğince 16,288.54 TL(takip tarihi itibari ile 15.065,53 Euro’nun efektif satış kuru TL karşılığının %20 si) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-)Karar tarihinde alınması gerekli (dava tarihi itibari ile 15.065,53 Euro’nun TL cinsinden efektif satış kuru karşılığı) 5.543,18 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 976,07 TL (icra müd yatırılan 409,73 TL) toplamı 1.385,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.496,50 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 976,07 TL harç toplamı 2.472,57TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–. deki esaslara göre belirlenen 9.241,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.