Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/79 E. 2019/560 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/79 Esas
KARAR NO : 2019/560
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 28/09/2010
BİRLEŞEN DOSYA Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi ——- K.
DAVA :İtirazın İptali
B.DAVA TARİHİ: 27/10/2010
KARAR TARİHİ: 21/05/2019
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin———- Karar numaralı bozma ilamı ile verilen bozma kararı üzerine yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde özetle:müvekkilinin davalı bankanın —–şubesinden kredi çeken —— TL bedelli nakit destek kredisi için kefil olduğunu, müvekkilinin asıl borçluya olan kefaletinin sadece —- tarih ———TL bedelli krediye ilişkin olup bunun dışında hiçbir borç ve krediye kefaletinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla kefalet limitini aşan talebin tamamına itirazla müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istediklerini, davalı banka tarafından — noterliğinin — y.nolu ———- tarihli ihtarnamesinde müvekkilinin kefil olduğu krediden bakiye ——- TL borç kaldığının bildirildiğini, bu kredinin icra takibine konu olmakla beraber açtıkları davanın konusu olmadığını, müvekkilinin davalı bankaya çek yaprak bedellerinden dolayı bir borcu ve kefaleti bulunmadığını, davalı bankanın bunu bilmesine rağmen müvekkilinden çek yaprak bedeli istemesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca çeklerin tamamının basılma tarihlerinden sonra çıkan Çek Yasası nedeniyle hukuken kullanılmalarının da mümkün olmadığını, gönderilen12/05/2010 tarihli ihtarnamede sadece 5 adet çekin parasının ödendiği belirtilmiş olmasına karşı icra takibinde bu 5 çek dışında 60 adet daha çek yaprağı parasının istendiğini, bunun ihtarname ile de bağdaşmadığını, maddi ve manevi tazminat davası açma haklarını saklı tuttuklarını, yürütülen Kadıköy 5.İcra müdürlüğünün ——- sayılı takip dosyasında ——–TL borçlu olmadıklarının tespiti ile davalı bankanın ağır kusurlu olması nedeniyle %100 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve eşitlik ilkesi gereği bulunacak icra inkar tazminatı rakamına takip tarihinden itibaren icra dosyasına talep edilen yıllık % 99 oraranında faiz uygulanmasını talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı ve kefili olduğu ——- müvekkili bankanın —– şubesi müşterileri olduğunu, asıl borçlu——– ile 25/12/2008 tarihinde 100.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden aynı gün 21.000,00 TL bedelli 24 ay vadeli aylık ödemeli kredi kullandırıldığını, davacının genel kredi sözleşmesini ve kullanılan kredinin ödeme planını imzalayarak borçlunun söz konusu kredisi ile diğer kredi ve taahhütlerine de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 2.maddesi doğrultusunda bütün kredilere ve bankacılık işlemlerine kefil olmayı kabul ettiğini, davacının genel kredi sözleşmesi kapsamında nakit krediyi kabul ediyorum .Gayri nakti çek kredisini kabul etmiyorum tarzındaki iddiasının sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olup dayanaktan yoksun olduğunu, asıl borçlu——- davalı banka —- şubesinden çek karnelerini alıp, piyasaya verdiği çeklerin bir kısmının ödendiğini bir kısmının arkasının yazılarak bankanın sorumlu olduğu her çek yaprağı karşılığında 2009 yılı için garanti tutarı olan 470 ve 500 TL lik tutarların çeklerin bankaya ibraz edildiği 2010 yılı içinde bankaca ödenip ve çek keşidecisi ile onun kefili olan davacıya borç olarak kaydedildiğini, genel kredi sözleşmesi limitinin 100.000,00 TL olup takibe konu alacağın bu limit içinde kaldığını,sözleşmenin 48.maddesi gereği banka kayıtlarının esas olup çeklerin tümünün borçlu hesaplarında kayıtlı olduğunu, takip talebinde belirtilen 65 adet çekin hala borçlunun elinde veya piyasada olup borçlu ve kefilin bu çeklerin bankaya yüklemiş olduğu riskten sorumlu olacaklarını, kredinin ödenmemesinden kaynaklanan gecikmeden dolayı uygulanan temerrüt faizinin yüksek olduğu iddiasının da sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkilinin ağır kusurlu olduğu iddiasıyla % 100 inkar tazminatı talebinin de dayanaksız olduğunu belirterek açılan davanın reddi ile davacının % 40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Birleşen Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin—— K sayılı dosyasında:
Davacı banka vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından asıl borçlu —–kullandırılan kredinin zamanında ödenmediğini, bu nedenle davalı ve asıl borçluya —Noterliğinin —— y.nolu ihtarnamenin gönderilerek hesabın kat edildiğini, ödeme olmaması üzerine Kadıköy 5. İcra müdürlüğünün ——- E sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, asıl borçlu tarafından borca itiraz edilmediğini ancak kefil durumunda bulunan davalının takibe itirazı ile takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : Kadıköy 5. İcra müdürlüğünün ——- E sayılı dosyasında müvekkiline gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle Kadıköy 1 İcra Hukuk mahkemesinin ——— K sayılı dosyasında açtıkları davada ödeme emrinin usulsüz olduğuna karar verildiğini, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu bu nedenle usul hukuku açısından itirazın iptali davası açılamayacağını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuş, esasa ilişkin olarak da müvekkilinin asıl borçluya kullandırılan 21.000,00 TL bedelli nakit destek kredisine kefil olduğunu, icra dosyasına yaptıkları itirazı tekrar ettiklerini, davacı bankanın nakit destek kredisi taksitlerini, müvekkilinin hesabında para olmasına rağmen çekmeyip ihtar keşide ederek müvekkilini temerrüde düşürmesinin hukuka aykırı olduğunu takip dosyasından önce yapılan ödemelerin davacı tarafça beyan edilmediğini — Noterliğinin ——– y.nolu ihtarnamesi ile müvekkilinden nakit destek kredisi bakiyesi olarak 12.384,13 TL talep edildiğini, bu rakamın tamamının ferileri ile birlikte ödendiğini, davacının icra takibine Küçükçekmece İcra müdürlüğünde başlattığını dosyanın yetki itirazı ile Kadıköy 5 İcra Müdürlüğü ——– E sayılı dosyası ile 21/07/2010 tarihinde işlem görmeye başladığını bu tarihe kadar olan ödemelerin alacaktan mahsubu ile davacının yeni bir takip talebi vermesi gerekirken davacının önceki takip talebindeki tutarlar üzerinden takibe devam ettiğini bu şekilde gereksiz yere harç masraf ve vekalet ücreti oluşturulmasına sebebiyet vermekle %100 oranında kusurlu olduğunu, davacının aynı zamanda 65 adet çek yaprağına ilişkin para talep ettiğini, müvekkilinin buna dair kefaleti olmadığını, 65 adet çek yaprağının davacı tarafça üçüncü şahıslara ödenmediğinden talep hakkı doğmayıp, gerçekleşmiş bir zarar da bulunmadığından müvekkilinden talep edilemeyeceğini, 65 adet çek yaprağının dava dışı asıl borçlu adına ——-tarihlerinde basıldığını ancak borçluya teslim edilmeyip banka zimmetinde kaldığını dolayısıyla üçüncü şahısların elinde olamayacağını, aradan geçen 15 yıllık süre içinde çeklerin hukuki yapısının değiştiğini, yeni çek düzenlemeleri nedeniyle –yıllarında basılan ve asıl borçluya teslim edilmeyen çeklerin kullanımının da mümkün olmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulan genel kredi sözleşmesinin 51.sayfası 57.maddesinde kefil olunan tutar kısmının boş bırakıldığını, Borçlar Kanunu 484.maddesine aykırı hareket edildiğini belirterek öncelikle takip dosyasındaki usulsüz tebligat nedeniyle işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesini, açılan davanın mahkememizin ——- Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, müvekkilinin kefaletinin bulunduğu nakit destek kredisi yönünden borç ödenmekle davanın konusunun bulunmaması nedeniyle davanın reddini, davacının çek yaprak bedellerine ilişkin itirazın iptali talebinin de müvekkilinin çek yaprak bedellerine ilişkin kefaletinin bulunmaması, bankanın çek yaprak bedelleri için ödeme yapmaması nedeniyle yasal bir talep hakkının bulunmaması, çek yapraklarının dava dışı borçluya teslim edilmemesi, çeklerdeki yasal unsurların değişmesi nedeniyle yok hükmünde olmalarından dolayı talep edilmeleri mümkün olmadığından davanın reddi ile kötü niyetli davranan, yapılan ödemeleri icra dosyasına bildirmeyen davacının takip rakamının %100 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve savunmuştur.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE : Asıl dava icra takibine konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklı kredi alacağı ve bankaca ödemekle yükümlü olan çek bedellerinin depo edilmesine ilişkin istemden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti, birleşen dava ise aynı icra takibinden dolayı takibe yapılan itirazın iptaline ilişkindir
Davacı birleşen dava dosyası davalısı —— asıl dava davalısı banka tarafından dava dışı borçluya kullandırılan kredi ve çekler nedeniyle borcun ödenmemesinden dolayı başlattığı takip nedeniyle imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca müteselsil kefil durumunda bulunduğu ve—— borçluya kullandırılan taksitli ticari krediye kefil olduğu, bunun dışında çeklerle ilgili herhangi bir kefaleti bulunmadığını belirterek takipte talep edilen tazmin edilen bu nedenle nakde dönüşen çek tutarları ile çek karnesi depo bedeli tutarları yönünden borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, birleşen dosyada ise davacı bankanın aynı genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı asıl borçlu ile müteselsil kefil durumunda bulunan davalı —- hakkında yürüttüğü takibe davalı ———– itirazı nedeniyle itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce 20/12/2011 tarihli kararla toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında düzenlenen genel kredi ve teminat sözleşmesi içerisinde bu hususlara dair açık bir hüküm bulunmadığı, genel nitelikli kredi sözleşmesinde çek hesabı açılmasına ilişkin açık bir hüküm bulunmaması karşısında bankanın tanzim edilen çek yapraklarından nakde dönüşen alacağı ile çek yaprağı depo tutarını davacı karşı davalı —– talep edemeyeceği, müteselsil kefil — takip tarihinden dava tarihine kadar yaptığı ödemelerin de dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile davacının açtığı menfi tespit davasında Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü’nün —– sayılı takip dosyasından takip konusu toplam 4.139,28 TL dışında borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat talebinin reddine, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin —- Esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında, davalı borçlu tarafından takip tarihinden dava tarihine kadar yapıldığı saptanan 14.800 TL’lik ödeme yönünden davacının dava açmakta hukuki menfaati olmadığından, bu kısma yönelik talebin reddine, davalının Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı takip dosyasında itirazının kısmen iptali ile davalının takip tarihi ile dava tarihi arasında yaptığı ödemeler de dikkate alınmak suretiyle toplam 4.139.28 TL’ye yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, %40 oranında (633.81 TL) inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, mahkememiz hükmü taraf vekillerinin temyizi üzerine Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin —–günlü ilamıyla kararın gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olduğu, öte yandan hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine imkan verecek ve sonuca varacak açıklıkta olmadığı, konusunda uzman bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp, asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozma sonrası bozma ilamına mahkememizce uyma kararı verilmiş ve toplanan deliller, bilirkişi raporlarına göre, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- Esas sayılı itirazın iptali davasının esas davadan sonra açılmış olduğu, her iki davada tarafların kötüniyetleri saptanamadığı gerekçeleriyle, davacının açtığı menfi tespit davasında 12.453,96 TL asıl alacağı icra takip tarihinden sonra dava tarihinden önce ödemeler yaptığı Borçlar Kanunu’nun madde 100’e göre yapılan hesaplamalar neticesinde 28.09.2010 dava tarihi itibariyle davacı- karşı davalının 650.95 TL fazla ödeme yapmış olduğundan borçlu olmadığının tespitine, dava tarihinden sonra 14.05.2012 tarihine kadar 13.346.04 TL daha fazla ödendiğinden davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya istirdadına, tazminat talebinin reddine, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —— Esas sayılı itirazın iptali davası esas davadan sonra açılmış olduğundan esas dava tarihi itibariyle davalı-karşı davacının alacaklı olmadığı tespit edildiğinden bu davanın reddine, Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü’nün ——– takip sayılı dosyasının B.K. dikkate alınarak yapılan hesaplamalar icra takip tarihinden dava tarihine ve dava tarihinden sonraki ödemeler de dikkate alındığında 16.02.2011 tarihi itibariyle 118.58 TL davacı-karşı davalıya borçlu kaldığı dikkate alındığında bu davanın reddine, inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, mahkememizce verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi tarafından mahkememiz kararının Davacı-birleşen davada davalı vekilinin düzelterek onama talepli dilekçesinin temyiz defterlerine kaydedildiğine ve ayrıca temyiz harcının yatırıldığına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir belgeye rastlanılmamakla temyiz isteminin reddine, ayrıca önceki bozma sonrası yapılan yargılama sırasında bilirkişi kurulundan alınan asıl ve ek raporların Yargıtay denetimine elverişli olmadması her bir raporda da takip konusu alacakla ilgili farklı miktarlar belirtilmesi nedeni ile mahkememizce hükme esas alınan tek kişilik mali müşavir bilirkişi raporunda ise önceki rapor ve ek raporlardan farklı bir miktar ve görüşlere yer verilmiş olması ayrıca alınan raporda banka kayıtları ve defterleri incelenmeksizin düzenlenmiş bulunmakta bulunuşu nedeni ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesi doğru bulunmamış ve bankacılık konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile banka kayıtları ve defterleri de incelettirilmek suretiyle daha önce alınan bilirkişi raporları ve ek raporları arasındaki çelişkiler de irdelenmek suretiyle çelişkileri giderici ve denetime elverişli rapor alınarak ayrıca davacı ve birleşen dava davalısı kefilin bankaca verilen çek karnelerindeki çekler nedeniyle bankanın ödemekle yükümlü olduğu meblağdan sorumlu tutulabilmesi için genel kredi sözleşmesinde kefiller hakkında özel bir hüküm bulunması gerektiği gözetilerek karar verilmesini teminen mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce de Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin — Esas ve——– Karar sayılı kararına 06/03/2018 tarihli celse de uyulmasına karar verilmiş ve dava dosyası bankacılık alanında uzman 3 kişilik bilir kişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilir kişiler tarafıdan ibraz edilen raporda —- tarihinde taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince çek karnelerinden davacının sorumlu bulunacağına dair bir hüküm bulunmadığı,ihtarnamenin davacıya —– tarihinde tebliğ edilmediği ve davacının temerütten doğan sorumluluğunun bu nedenle —- takip tarihinde başlayacağı rapor edilmiş ve davacının —– tarihi itibari ile davalıdan alacağının — TL olduğu —- tarihli ek raporda belirtilmiş , —- tarihli —- tarihli —TL, — tarihli— olmak üzere —- TL lik ödemenin ise dava dışı asıl borçlunun kredi kartı borcuna istinaden yapıldığı için bu tutarın davacının borçluları arasında bulunduğu Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı takip dosyası kapsamında yapılmış ödeme addedilemeyeceği rapor edilmiştir.Ancak mahkememizce dosya kapsamına alınan İstanbul 23.İcra Müdürlüğü ödeme emrinin tetkik ve incelenmesi ile Davacının İstanbul 23.İcra Müdürlüğünün —– Esas sayılı takip dosyasının tarafı olmadığı ve davacının ——– numaralı kredi kartı için her hangi bir kefaletinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yine bu kapsamda davalı bankaya yazılan müzekkere cevabında davacının bu kredi kartı sözleşmesi kapsamında kefaletinin bulunduğu yönünde her hangi bir cevap ibraz edilmemiştir. Bu nedenle bilir kişi heyeti tarafından dava dosyasında yukarıda tarihleri belirtilen ödemelerin kredi kartı borcuna mahsup edilmesinde davalı bankanın insiyatif hakkını kullandığı yönünde kabullenişine iştirak edilmemiş ve bu ödemenin de davacı kefil tarafından imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında yapılan ödeme olduğu anlaşılmıştır.
Birleşen davalının genel kredi sözleşmesinde kefil olarak imzası bulunmaktadır. Buna karşın davacı bankanın kefilden çek sorumluluk bedeline ilişkin depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede bu meyanda açık hüküm bulunması gerekir. Ancak sözleşmede davacı bankanın kefilden çek sorumluluk bedelinin depo edilmesini talep edebileceğine dair açık hüküm bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle davalı kefilin çek sorumluluk bedeline ilişkin depo bedelinden sorumlu tutulmaması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu şekilde davacının çeklerden ötürü sorumlu bulunmadığı ve davacı ——- tarafından davanın devamında (bilirkişi raporunda belirlenen 5.201,94 TL ve toplam 4.000 TL lik ödeme ile )9201,94 TL fazla ödeme yapıldığı saptanmıştır.
Davacının yapmış olduğu ödemelerin sorumlu bulunmadığı kredi kartı borcuna ilişkin yapılmış sayılamayacağı anlaşıldığından bilir kişilerin bu noktada davalı bankanın Metin’in hangi borcuna mahsup yapılacağı yönünde davalı bankanın insiyatif hakkının bulunduğu yönündeki kabullenişe iştirak edilmemiş ve ödemelerin itirazın iptali davasına konu borç için davacı tarafından yapıldığı anlaşıldığından(aksinin banka tarafından ispat edilemediği gözetilerek) itirazın iptali dava tarihi itibari ile bu durumda davacının itirazının haklı olduğu anlaşıldığından birlşen davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Nitekim bilir kişiler tarafından ibraz edilen kök raporda davacının 4000 TL lik ödemenin 3000 TL sinin itirazın iptali davası(27/10/2010) öncesine isabet eden ödeme olduğu ve bu ödemelerin tarihi nazara alındığı artık bu kısmın itirazın iptali davası evvelie ait olduğu, davacının bu nedenle itirazın iptali tarihi itibari ile birleşen davalıya borcunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yüksek yargıtay bozması kapsamında dosya bankacı bilir kişi heyetine tevdi edilmiş ancak bilir kişilerin kök ve ek raporu gözönüne alındığında raporun 4.000 TL’lik ödemeler itibari ile yanılgı arz ettiği diğer yönlerden ise bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılması nedeni ile hukuki değerlendirmenin mahkememize ait bulunması nedeni ile davanın ikame tarihi taraf vekillerinin talepleri ve dava dosyasında tahkikat aşamasının geçirdiği aşamaya göre usul ekonomisi ilkeri bir arada değerlendirilerek yeniden rapor alınmasının sonuca etkili olamadığı anlaşılarak rapor kapsamındaki eksiklikler mahkememizce değerlendirilerek dava karara bağlanmıştır.
Nihai olarak davacı tarafından istirdat istemine konu miktar için faiz talebi bulunmakta ise de önceki karar davacı tarafından temyiz edilmemiş ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmekle mahkememizin önceki 02/07/2015 tarihli kararı davalı lehine usulü müktesap hak teşkil ettiğinden davacının bu talebi yönünden her hangi bir değerlendirme yapılmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl Davanın KISMEN KABULÜ ile
1a-) Davacının Davalıya Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü’nün——- Esas sayılı takip dosyasından ötürü borçlu olmadığının tespitine,
1b-)Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalıya 9.201,94 TL fazla ödeme yapıldığı anlaşıldığından bu tutarın davalıdan tahsili ile davacıya istirdaten ÖDENMESİNE,
1c-)Davacının kötüniyet Tazminatı talebinin şartları bulunmaması nedeni ile REDDİNE,
1d-)Tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile;
-Karar tarihinde alınması gerekli 2.546,66 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 553,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.993,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.854,50 TL yargılama gideri ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 553,65 TL harç gideri toplamı 4.407,65 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 4.450,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2a-)Birleşen Kadıköy 1. ATM ‘sinin ——- esas sayılı itirazın iptali davasının ikame edildiği 27/10/2010 tarihi itibarı ile davalı-birleşen davacının davacı birleşen dava davalısından alacaklı olmadığı tespit edildiğinden itirazın iptali davasının REDDİNE,
2b-)Birleşen dava da davalı vekili vekilinin Kötüniyet Tazminatı talebinin şartları bulunmaması nedeni ile REDDİNE,
2c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
2d-)Karar tarihinde alınması gerekli 44,40 TL harcın davacı tarafça yatırılan harçtan mahsubu ile kalan harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
2e-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2f-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.813,23 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-)Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/05/2019