Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/774 E. 2020/608 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/774 Esas
KARAR NO: 2020/608
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/06/2018
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkil şirkette——- tarihinde işe başladığını, kendisiyle ——– tarihinde, —— akdedildiğini ve sorumluluk gereklerinin belirlendiğini, davalının bu iş tanımına uygun olarak daha çok satış bölümünde yetkilendirdiğini ve sahada satış yapmak üzere görevlendirildiğini, buna göre davalının, hem mevcut müşterilere gidip takip ve satış yapacağını hem de aktif olarak başka firmalara yönelerek satış yapmak suretiyle müvekkil firmaya yeni müşteriler kazandıracağını, davalının, müşterilere ait iletişim —– konularında yetkin bir bilgiye ulaştığını, davalının ———- tarihinde kendi isteğiyle müvekkil firmadan istifa suretiyle ayrıldığını, hemen ardından, müvekkil şirket ile aynı konuda,—– adresinde faaliyet gösteren ————- çalışmaya başladığını, bu şirkete, yeni firması adına verecekleri hizmeti daha ucuza yapacağını beyanla müvekkil firmanın ürünleri kimden, nereden ve ne kadar fiyatla tedarik ettiğini, müşterilere ne kadar pahalı sattığını söyleyerek hem müvekkil firmayı müşterileri nezdinde karaladığını, hem de ticari sırlarını ifşa ettiğini, böyle hareket etmekle müvekkil şirketin müşteri portföyünü elde etme fiilinde bulunduğunu, bu hususun davalıya——- yevmiye sayılı ihtarnameyle bildirildiğini, ayrıca davalının çalıştığı bu firmaya ———- sayılı ihtarname keşide edilerek durumun anlatıldığını ve rekabet yasağı hükmü hatırlatılarak müvekkil şirketin zararını sebep olacak bu fiillerden kaçınılmasının ihtar edildiğini, ancak gerek davalı ve gerekse çalıştığı şirketi olan —– ihtarnamelere cevap vermediğini, davalının ise haksız rekabete yol açan fiillerine devam ettiğini, nitekim —- tarihinde müvekkil firmanın ikamet ettiği ——— müşteri firma çalışanlarına bir eğitim verildiğini, bu eğitime katılanlardan birinin de——- sorumlusu olarak çalışan—– olduğunu, eğitim devam ederken şirket çalışanlarından ————- davalının kendi kullandığı aracı müvekkil şirkete ait binanın —– ettiğini gördüğünü, bu arada eğitime katılanlardan biri olan ——– eğitimden dışarı çıktığını ve davalı ile görüştüğünü gördüğünü, daha sonra davalının kendi aracından çıkardığı bir adet — sürücüyü çıkararak yine —– içerisinde park halinde oları ———- ait aracın içerisine yerleştirdiğine şahit olduğunu, bu durum —– de tespit edildiğini,—– beyanının alındığını, fotoğraf çıktıları ile birlikte tutanak tanzim edildiğini, davalının hareketlerinin sadece bununla da sınırlı olmadığını, müvekkil şirketin hizmet verdiği —– tarihli maili ile—— çalışmasına rağmen hiç tanımadığı ve —- halinde bulunmadığı bir firmadan mail aldığını ve durumun çok manidar olduğunu belirterek —— ——- tarafından atıldığı ve tanıtım amaçlı gönderildiğinin tespit edildiğini, atılan bu mail ile müvekkil firmanın hizmet verdiği —— kendileri ile çalışması yönünde ikna edilmeye çalışıldığını öne sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——- cezai şart bedelinin tazminini, davalının TT md.54 uyarınca fiillerine son verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davalı cevabında; müvekkilinin davacı şirkete ——– tarihinde işe girdiğini, sözleşmeler belirsiz süreli olmasına rağmen iş akdinin başlatılmayacağı söylenerek imzalanmak zorunda kaldığını, sonraki yıllarda da sözleşme yeniden düzenlenerek işten atılma tehdidi ile imzalattırıldığını, müvekkilinin serbest iradesi ile imzalanan bir sözleşme olmadığını, müvekkilinin davacının işyerinden —– tarihinde istifa etmiş gibi görünse—- zorunda bırakıldığını, iş akdini, hakiı fesih yaptığını, müvekkilinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra ——- göreve başladığını, buradan da işten çıkartıldığını, davacının iddia ettiği —— tarihinde işe girdiğini, bu sürenin —–olduğunu. Bu yerde işe başlamanın haksız rekabet oluşturmayacağını, müvekkilinin, davacının sırlarını bir yıl —- tutmasının mümkün olmadığını, haksız rekabet gibi bir durumun bulunmadığını,—– firmasının ise daha önce kurulan bir şirket olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava haksız rekabetten kaynaklanan kazanç kaybı ve cezai şart bedelinin, tahsil istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu, “davacı ve davalı arasında geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davalının rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı, aykırı davranmış alması halinde davacının maddi zarara uğrayıp uğramadığı ve cezai şart olacağına hak kazanıp kazanmadığı bulunması halinde maddi zarar miktarının ve cezai şart alacağının ne kadar olduğuna ilişkindir.
—– davalının çalıştığı iş yerlerini gösterir hizmet dökümü istenilmiş, dosyaya sunulan işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerine göre, davalının—- tarihinde davacı şirkette göreve başladığı ve —– tarihinde de kendi isteğiyle işten ayrıldığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında tarafların bildikleri tanıklar dinlenilmiştir.
Davacı tanığı ——– ayından beri davacı şirkette çalıştığını, davalıyı da pazarlama bölümünde çalışması nedeniyle tanıdığını, davalının işyerinden ayrıldıktan sonra işyerinin bahçesinde davalının aracını gördüğünü, kendisi ile merhabalaşıp konuştuğunu, sonrasında davacı şirketin müşterilerinden olan firma çalışanı —– isimli kişinin geldiğini, kendi aracının bagajını açtığını, davalı kendi aracının bagajından — marka sürücüyü çıkararak——- arabasına yerleştirdiğini, bu konuda düzenlenen tutanağı imzaladığını beyan etmiştir.
Davacı tanığı —– davacı firmada çalıştığını, davalının —- ayrıldığını, ayrıldıktan sonra da müşterilerden birçok geri bildirim aldıklarını, duyduklarına göre davalının, davacının firmanın küçülmeye gittiğini söylediğini, davalının işten ayrıldıktan sonra girdiği —– pazarlama yaptığını kendisine bu şekilde ——duyduklarını beyan etmiştir.
Davalı tanığı —- beyanında; kendisinin ——firmasında çalıştığını, davalının bu firmada hatırladığı kadarıyla —— yılında çalışmaya başladığını, kendisinin satış pazarlama görevini yaptığını—— tanıtım mailini kendisinin gönderdiğini, davalının bu mailden haberinin olmadığını beyan etmiştir.
Tanık —– beyanında; kendisinin ——- çalıştığını, davacı firma ile davalının çalıştığı —– olduğunu, davacı firma tarafından kendilerine verilen eğitime katıldığını, eğitimin 3.gününde davalıyı aradığını ve kendisiyle buluşmak istediğini söylediğini, davalının kendisini, eğitim veren davacının işyerinden aldığını, yemek yediklerini ve aynı yere kendisini bıraktığını, kendisine ——- göndereceği bir mal olduğunu, oraya gidip bırakacağını söylediğini, kendisine buna gerek olmadığını, kendisinin bunu götürebileceğini söylemesi üzerine davalının aracındaki malı alıp kendi aracına aktardığını beyan etmiştir.
Tanık —- davacı firmada hiç çalışmadığını, kendisinin ——firmasında çalıştığını, çalıştığı firmalarda davacı firma arasında ticari ilişki olduğunu, davacı firmanın ilerleyen zamanlarda yüksek fiyatlar vermeye başladığını gördüklerini, bu durumu davalıdan sorduğunu, devam eden süreçte de davacı ile olan iş münasebetini kestiklerini, davalı ile görüşmeye devam ettiğini, beyan etmiştir.
Tanık — davacı firmada —- süreyle çalıştığını, davalıyı bu iş yerinde tanıdığını, davacı şirketin sırlarını 3.kişiye ifşa ettiğine, davacının müşterilerini ayarttığına dair bir bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Dosya haksız rekabet konusunda uzman bilirkişi ile mali bilirkişiye tevdi edilmiştir.
—– tarihli bilirkişi raporunda ;
Davacı şirket ile davalı arasında — tarihli belirsiz süreli, ———düzenlediği,
Sözleşmenin——-çalışanın, sözleşmenin sona ermesinden itibaren işveren ile ilişki halinde bulunan müşteri firmalar ile doğrudan ya da dolaylı olarak rekabet halinde olan ve işveren ile aynı iş kolu üzerinde ve —– ile —– gösteren bir firmada —–boyunca çalışmamayı kabul ve taahhüt edildiği, çalışanın ——- sürenin bitiminden sonra dahi firmaya ait —— ifşa edilmeyeceği ve kullanılmayacağı, firma bilgilerin gizli tutulacağı hususlarının kabul ve taahhüt edildiği, hükümlerin ihlali halinde —– cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt edildiği, davacı şirketin — davalıya gönderdiği —- yevmiye sayılı ve ayrıca dava dışı —-Şirketine gönderdiği ——- müvekkil şirketle akdettiği ——– hükme rağmen, muhatabın, müvekkil şirketten ayrıldıktan sonra—- müvekkil şirket ile bire bir aynı iş kolunda faaliyet gösteren——– başladığı, müvekkil şirkete ait bilgilerin kullanıldığı, bu durumun iş sözleşmesine ve TTK hükümlerine aykırı olduğu, ihtarnamenin tebliğinden itibaren hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı faaliyetlerine son verilmesi, aksi takdirde hukuki ve cezai sürece başvurulacağı hususlarının bildirildiği, ihtarnamelerin —– tarihinde muhataplara tebliğ edildiği,
Davalının, dava dışı —- şirketinde işe başlaması ile ilgili olarak;
Buna ilişkin—beyanı dosyaya sunulmadığından, davacı vekilinin, davalının —tarihinde — işe başladığını beyan ettiği. Davalı vekili ise, işten ayrıldıktan sonra —- göreve başladığını, bu yerden de ayrılıp — şirketinde işe başladığım öne sürmektedir. Dolayısıyla da davalının, hangi tarihte ——- göreve başladığı tespit edilemediği,
Davacının, davadaki alacağının irdelenmesinde:
Davacı, davalının, haksız rekabet içerisinde bulunduğunu, müvekkil şirketin portföyündeki müşterilerle ilişki kurarak, çalışmaya başladığı dava dışı ——– müşteri kazandığını, bu durumun, müvekkil şirketin kazanç kaybına yol açtığını ileri sürerek, şimdilik —– müspet zararını talep ettiği,
Davacı şirketin ticari defterleri, mahallinde incelenmiş ve bu arada şirket yetkililerine. Davacı şirket portföyünde olup da, bu portföydeki hangi müşterilerin dava dışı ———- katıldığı sorulmuş,
Davacı şirket yetkilisi ve avukatı tarafından, müşteri listesi bilirkişiliğe verilmiş ve dosyaya konulmuştur.
Davacı —– yılı ticari defterlerden, zorunlu kapanış tasdikine tabi Yevmiye defterlerinin, süresinde noter kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerin Kanuna uygun tutulduğu görülmüş,
Dava dışı —– defterlerini sunmuş , noter kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı görülmüş ise de bu defterlerle birlikte tutulması ve ibrazı gereken —– defterlerinin ibraz edilmediği, bu nedenle sunulan ticari defterlerin Kanuna uygun tutulduğunun kabul edilemeyeceği, yüce mahkemenin takdirinde bulunduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın ticari defterleri; davacının portföyündeki müşterilerin, davalı —– dava dışı ——– sonra, bu şirketin müşteri portföyüne katılıp katılmadığı, katılmış ise bu şirketlerden ne kadar kazanç elde ettiği hususları yönünden incelenmiş,
Davacı şirketin ana faaliyet konusunun,—– ilişkin olduğu, dava dışı —– şirketinin de aynı alanında faaliyet gösterdiği,
Dava dış: —— defterlerinde, müşteri listesinde adı şirketin isminin bulunup bulunmadığı, isimleri varsa, davalının işe girdikten sonra mı ticari ilişkilerinin bulunduğu hususlarında inceleme yapılmış,
Dava dışı şirketin —– yıllarında ticari ilişkisi var ise de —- ilişkisinin bulunmadığı, önceki yıllardan bu yana bu firmalarla çalışmış olması sebebiyle davalı —- ilgisinin olmayacağı,
Dava dışı şirketin —— ticari ilişkisinin bulunduğu, dava dışı şirketin, önceki yıllardan bu yana bu firmalarla çalışmış olması sebebiyle davalı —- olmayacağı,
Dava dışı şirketin —- yıllarında çalışıldığı, —– yılında ise çalışamadığı, davalı —– ile bir ilgisinin olmayacağı,Dava dışı şirketin sıradaki —– yıllarında bir ticari ilişkisinin olmadığı, ——- bulunduğu,
Dava——- yıllarında ticari ilişkisi olduğu, —-yılında olmadığı, bu nedenle davalı —– olamayacağı,
—— yılında ticari ilişkinin olmadığı, — yılında ticari ilişkinin olduğu, —- ticari ilişkinin olmadığı, bu nedenle davalı —– bulunmayacağı,
Deva —– yıllarında dava dışı şirketin ticari ilişkisi olduğu, bu nedenle davalı ——– olmayacağı,
—- yılında ticari ilişkisi olmadığı,—- ilişkisinin olduğu, bu nedenle davalı—– ilintisinin olmayacağı,
—– yılında ise çaîışılmadığı, davalı —– bir ilgisinin olmayacağı,
——– yıllarında çaîışılmadığı—-yılında çalışıldığı,——– yılında çalışıldığı, davalı —– olmayacağı,
——- yıllarında ticari ilişki olmadığı, ——- verişinin bulunduğunun görüldüğü,
Bu defa davacı şirketin ——– incelendiğinde;
Dava dışı —- yıllarında ticari ilişkisi olmayıp,—– şirketiyle, davacı şirketin ——- olduğu, ———– ticari ilişkisi —- davacı şirketin — alışverişin olduğu,—– olmadığı,———— olduğunun görüldüğü,
Bu durumda, söz konusu iki şirketin müşterilerinin, davalı —– ayartıldığı ispatlandığı takdirde davacının gelir kaybı ———kabul edilebileceği,
Rekabet yasağının değerlendirilmesi;
Rekabet yasağına aykırılık iddiası değerlendirmeden önce davalı vekilinin bu iddiası değerlendirilerek ortada geçerli bir sözleşmenin bulunup bulunmadığı noktasında bir sonuca varmak gerektiği, TBK m.20’ye göre genel işlem koşulları, ——— yapılırken, düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullamak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğu,
Bir sözleşmenin genel işlem koşulları içermesinin sonucu davalı vekili tarafından ileri sürüldüğü gibi bu hükümlerin yazılmamış sayılması değil; bunların genel işlem koşullarına özgü denetim mekanizmasına tabi tutulması olduğu, her ne kadar davacı tarafından kullanılan sözleşme metninin matbu bir metin olup olmadığı ile ilgili dosyada yeterli bilgi bulunmasa dahi- davacı tarafından davalıya imzalatılan sözleşmenin genel işlem koşullarına özgü yürürlük denetiminden geçeceği ve sözleşmenin geçerli olduğu kanaatine varıldığı
belirtilmiştir.
Rekabet Yasağı Kaydına İlişkin Değerlendirme;
Bir işçinin, iş ilişkisi içerisinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarını öğrenmesi nedeniyle iş sözleşmesi sona erdikten sonra, belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmelere rekabet yasağı sözleşmesi denir.
İşçinin çalışması esnasında elde ettiği bazı bilgileri iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra kullanması işverenin menfaatlerine zarar verebilir. Buna karşılık. Anayasamızın 48. maddesi; işçinin çalışma ve sözleşme hürriyetini güvence altına almaktadır. Rekabet yasağı sözleşmelerinde bu iki menfaat arasındaki dengenin gözetilmesi gerekir. Bu denge TBK m.444 vd. hükümleri ile sağlanmaktadır.
TBK m.444 vd. hükümlere göre rekabet yasağı sözleşmesi belli koşullar altında yapılması kaydıyla geçerli olacaktır. Bu koşullar temelde iki başlık altında toplanabilir: (1) İşverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunması ve (2) işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemesi
İşverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin olduğundan söz edebilmek için, hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyor olması ve bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikle olması gerekir.
Üretim (iş) sırrı, iş ve iş yeri ile ilgili oları, üçüncü kişilerce bilinmeyen, kamuya mal olmamış ve aleniyet kazanmamış, ancak iş yerinde çalışan kişilerce bilinen, işverenin de başkaları tarafından öğrenilmesini istemediği, saklı kalmasında haklı bir menfaatinin bulunduğu, basitçe ve kolaylıkla öğrenilemeyecek her türlü bilgi şeklide tarif edilebilir. Ancak rekabet yasağına aykırılıktan söz edebilmek için bu bilgilerin kullanıldığının ispatlanması gerekmez. İşveren tarafından ispatlanması gereken, haklı menfaatin varlığıdır. Yanı işçinin edindiği bilgilerin işverenin zararına kullanılması ihtimalinin ispatlanması gerekir
Sözleşmenin işçi tarafı açısından bakıldığında ise, rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içerememesi gerekir. Burada süre bakımından -özel durum ve koşullar dışında- 2 yıllık üst sınır öngörülmüştür.
Bu koşulların sağlaması ve yazılı şekilde yapılması kaydıyla rekabet yasağı sözleşmesi hükümlerini doğurur. Ancak TBK m.445/2 gereği, ”Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşullan serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.
Somut olayın şartları içerisinde değerlendirme yapılacak olursa, öncelikle davacı ve davalı arasındaki iş sözleşmesinde bir rekabet yasağı kaydı bulunduğunu, dolayısıyla rekabet yasağı sözleşmeleri açısından aranan şekil şartına uyulmuş olduğunu söylemek gerekir.
Rekabet yasağı kaydı gereği, davalı — ile doğrudan ve dolaylı olarak rekabet ————— çalışmamayı taahhüt etmiştir.
Bu rekabet yasağı kaydının işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye sokacağını söylemek güçtür. Şöyle ki, süre unsuru yönünden TBK m.44S/l’e aykırılık bulunmamaktadır. İşin türü bakımından getirilen sınırlama ise davacının rekabet halinde olduğu ve aynı iş kolunda faaliyet gösteren firmalarla sınırlı bir yasak getirilmiştir. Davacı şirkette satış personeli olarak çalışan davalının mesleki bilgi ve tecrübesini başka alanlarda da kullanabileceğinin kabulü gerekir. Son olarak ————— gibi bir coğrafi sınırlamaların aşırı sınırlama niteliğinde olmadığını, Bu konuda nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu,. Değerlendirilmesi gereken bir diğer hususun işverenin ——- korunmaya değer bir menfaatinin bulunup bulunmadığıdır. Davalı, davacı şirkette satış personeli olarak çalışmış ve işi gereği davacının müşterileri ile ilgili bilgilere vakıf olmuştur. bu sebeple işverenin davalıya bir rekabet yasağı getirmekte korunması gereken haklı bir menfaati bulunduğu,
Sonuç olarak, taraflar arasındaki rekabet yasağı kaydının Anayasa’mızın 48. maddesinde düzenlenen çalışma hürriyetine ve TBK m.444 vd. düzenlenen koşullara aykırılık oluşturmadığı kanaatine ulaşıldığı, Hal böyleyken, davalının, davacı ile aralarındaki iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki 2 yıl içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışması taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık oluşturduğu,
TBK m.l79’da cezai şart talebi ile borcun ifası arasındaki ilişki düzenlendiği, hükme göre, bir borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu ceza kararlaştırılmışa, alacaklı ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir (TBK m.179/1). Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştır ilmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir (TBK m.179/2). Ancak hemen ifade etmek gerekir ki, bunlar tamamlayıcı hukuk kurallarıdır ve sözleşmede aksi kararlaştırılabilir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin —– başlıklı 9. maddesinin son cümlesi şu şekildedir: “Hükümlerin ihlali halinde çalışan —- cezai şart ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder. Ayrıca iş akdi tazminatsız ve ihbarsız fesih edilecektir
Sözleşmede yer alan cezai şart borcun hiç ifa edilmemesini konu almaktadır. Sözleşmede TBK m.l79’da düzenlenen kuralın aksine bir hüküm de getirilmediği için burada ifa verine istenebilecek bir cezai şart bulunmaktadır (TBK m.179/1).
Davalı, rekabet yasağına aykırı davranmak suretiyle borcun ifasını kendi kusuru ile imkansız hale getirmiştir. İfa yerine istenebilen cezai şart düzenlemesinin bulunduğu hallerde, borcun ifası borçlunun kusuru ile imkansızlaşırsa, alacaklı ya cezai şartı ya da müspet zararın tazminini talep edebilir .Somut olayda davacı hem kazanç kaybının tazminini hem de cezai şartı talep etmektedir. Ancak yukarıda açıklanan nedenlerle bunlardan yalnızca birinin talep edilmesi mümkün olduğu,
Gizli Bilgi ve Ticari Sırların Korunması;
Taraflar arasındaki ———– gizli bilgi ve ticari sır olarak kabul edilmiş ve sözleşmenin 8. hükmü uyarınca korumaya almıştır. Davacı vekili, davalının bu hükmü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Yukarıda da ifade edildiği üzere, rekabet yasağına aykırılıktan söz edebilmek için bu bilgilerin kullanıldığının ispatlanması gerekmez. İşçinin edindiği bilgilerin işverenin zararına kullanılması ihtimalinin ispatlanması yeterlidir. Ancak gizli bilgi ve ticari sırların ifşa edildiğini kabul edebilmek için ihtimalin ötesinde bu bilgilerin kullanılmış olduğunun ispatı gerekir. Davacı vekili, davalının sözleşmedeki gizlilik yükümlülüğüne aykırı hareket ederek davacının ticari sırlarını ifşa ettiğini iddia etmektedir. Ancak dosya kapsamında iddiayı değerlendirmeye yetecek bilgi ve belgenin yer almadığı bu konuda nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, sonuç olarak Davacı ile davalı arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağı kaydının geçerli olduğu, Davalının, davacı ile aralarındaki iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki 2 yıl içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmasının taraftar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağı kaydına aykırı olduğu, Sözleşmede yer alan cezai şart düzenlemesi ve somut olayın şartları gereği davacının müspet zararının tazmini veya cezai şartın kendisine ödenmesini talep edebileceği, her ikisinin birden talep edemeyeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ olmuş, davacı vekilince ——- ye yükseltildiğine ilişkin talep artırım dilekçesi sunulmuştur.
Dava konusu olayda davacı ile davalı arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağı kaydının geçerli olduğu, davalının, davacı ile aralarındaki iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki—- yıl içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmasının taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağı kaydına aykırı olacağı ancak davalı tarafından davacı şirket bilgilerinin kullanıldığı, davacının gizli bilgi ve ticari sırlarının ifşa edildiği, şirketin müşterilerinin davalı tarafından ayartıldığının ve bu nedenlerle şirketin zarara uğratılarak davacı şirketin kazanç kaybına davalı tarafından sebebiyet verildiğinin ispatlanamadığı değerlendirilerek, kazanç kaybı ve cezai şart alacağı yönünden davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 54,40 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 35,90 TL harç ile dava esnasında yatırılan 2.800,00 TL ıslah harcından mahsubu ile fazladan yatırılan 2.781,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekili lehine 2020 yılı AAÜT göre hesaplanan 19.075,66 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ——–Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/11/2020