Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/727 E. 2021/334 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/727 Esas
KARAR NO: 2021/334
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2018
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacı aleyhine davalı tarafından ——– sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, dayanak olarak iki ayrı senet belirtildiğini, icra müdürlüğü dosyasından yapılan takipte usulsüz tebligat yapıldığından müvekkilinin takiplere itiraz edemediğini, takiplere dayanak senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, davacının davalıyı tanımadığını, davalı hakkında —- Sayılı dosyasında belgede sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunduklarını, bu nedenlerle —— sayılı dosyasından davacının borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, davacının adli yardım talebinin reddi talepli — tarihli dilekçesinde, özetle; davacının amacının —– sayılı dosyalarında ikame edilen tasarrufun iptali davalarını sürüncemede bırakmak olduğunu, imzaların davacıya ait olduğunu beyan etmiş,—— tarihli duruşmada cevap dilekçelerinin bu dilekçe olduğunu beyan etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı İİK’nin 72. Maddesidir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında “davaya konu bonolarla ilgili olarak davalının davacı ve dava dışı ——- aleyhine iki ayrı dosyada icra takibi yaptığı” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davaya konu iki ayrı icra takibine konu bonolardaki imzaların davacıya ait olup olmadığı,
b-Davacının bu bonolardan dolayı davalıya borcu bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu,
c-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde davacının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığının tespiti bakımından davalının icra takibi yapmakta kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller:
a-İcra takipleri:
a-1)Davaya konu —- dosyasının incelenmesinde, davalı-alacaklı— — — bedelli —– dayalı olarak —- işlemiş avans faizi olmak üzere toplam — avans faizi ile birlikte tahsili talebiyle kambiyo senetlerine — takibine başladığı, borçlu ——— ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edilmediği” gerekçesiyle icra memur muamelesinin şikayeti ile ödeme emrinin ve takibin iptali talepli dava açıldığı,——- kısmen kabulüne ve “ödeme emrinde yer alan takip hesabı başlığı altında takip tutarı, harçlar ve giderler toplamı, tahsil harcı, peşin harç ve vekalet ücreti adı altında masraflarla birlikte ödenecek toplam tutar ibarelerinin ödeme emrinden çıkarılmasına, davacının tebliğ zarfında dayanak senet sureti bulunmadığına yönelik şikayetinin reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
a-2)Davaya konu—- dosyasının incelenmesinde, davalı-alacaklı —- —düzenleme tarihli—- olmak üzere toplam —– avans faizi ile birlikte tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlatıldığı anlaşılmıştır.
b)Soruşturma dosyası:—– soruşturma numaralı dosyasında, şikayetçi——– aleyhine—- edilerek sahte şekilde atıldığı” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu, şüpheli—– ifadesinde, davamızla ilgili kısımlarda—- tanıdığını, ancak samimiyeti olmadığını, her ikisinin —yılında borç talebinde bulunduğunu ve — yılında farklı zamanlarda bu kişilere —- borç verdiğini, ancak borcun ödenmemesi üzerine — belge istediğini, ———- ettiğini, bonolarun üzerinde — — imzaları olduğunu, — getirdiğinde yanında—, imzaların yanında atılmadığını” beyan etmiştir.
Şüpheli —- tarihli — ifadesinde, özetle; müşteki —ortak iş yaptıklarını, ——- olması– — aldıklarını, borcu alırken—- yanında olduğunu, borcu ödeyemeyince——- senet istediğini, bunun üzerine —- tutarındaki iki senedi imzaladıklarını, sonra bu senetleri —— teslim ettiğini” beyan etmiştir.
Bu dosya üzerinden —– üzerine bilirkişi — tarafından düzenlenen —- tarihli bilirkişi raporunda şikayete ve davamıza konu her iki bonodaki imzaların—— olmadığı, bu kişilerin adı altındaki imzaların şüpheli —- olmadığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Yapılan soruşturma sonucunda —— tarihli raporunda soruşturmaya konu her iki senet altındaki imzaların kuvvetle muhtemel müşteki—– olduğunun tespit edilmesi nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verildiği anlaşılmıştır.
c)Bilirkişi raporları: Dosyanın gönderildiği —– uzman tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporunda; İnceleme konusu senetlerde — atılı basit tersimli imzalar —–mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, ——— benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel —- ürünü olduğu hususlarını bildirir kanaat raporudur.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
—- ——- tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporunda; — esas sayılı yazı ile — şubemize verilen dosya içerisinde; —- arasında çelişkinin giderilmesi hususunda — olup; —— incelemeye alınmaz. —- birinin raporu ile diğer bir bilirkişi raporu arasında çelişki varsa, mahkeme veya — — gerekçesi belirtilmek suretiyle—– —– katılımıyla rapor hazırlar. Bu raporda daha önceki raporda imzası bulunan uzmanların, ——– görevi devam ettiği sürece, katılımı zorunludur. ” hükmü gereğince, inceleme konusu belgenin genişletilmiş uzmanlar kurulunca yapılan incelemesinde; inceleme konusu senetlerde —- atılı basit tersimli imzalar —-mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar,——— baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel —- ürünü olduğu hususlarını bildirir kanaat raporudur.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Her iki bilirkişi raporunda da, kesin kanaat bildirilmediğinden,— olup, — — tarihli cevabi yazısında —- açıklanmadığından,—– sayılı ilamı da göz önüne alınarak,——- olduğu, imzaların davacıya ait olup olmadığının kesin olarak saptanamadığı mı, yoksa uzmanlar arasında görüş ayrılığı mı olduğu hususlarının karar vermeye elverişli ve denetlenebilir şekilde açıklanmasının istenmesine karar verilmiş olup, karar gereği ivedilikle Mahkemenize bilgi verilmesi istenildiği anlaşılmakla;
Kurumumuz— sonucunda;— yazı ve imza incelemeleri mukayeseye dayalı olarak yapılmaktadır. Bir imza ya da yazının aidiyet yönünden değerlendirilebilmesi için yazıyı yazan ya da imzayı atan kişinin yazı ve imza alışkanlıklarını inceleme konusu yazı ve/veya imzaya yansıtması gerekir. Belge inceleme uzmanı, inceleme konusu yazı veya imzayı mukayese yazı ve imzalarla———— ve alışkanlıklar gibi temel inceleme parametreleri üzerinden değerlendirerek aidiyet hususunda bir kanaate varmaktadır.
” Eli ürünü olduğu” inceleme konusu imza ile mukayese imzaların aynı şahıs tarafından imzalandığı konusunda şüphe oluşturacak herhangi bir bulgu saptanmadığı, söz konusu imzanın aynı şahsa ait olduğu yönünde kesin kanaate varıldığı durumları tanımlar.
———-ise inceleme konusu imza ile mukayese imzalar arasında ileri derecede uygunluk ve benzerlikler bulunmakla birlikte; inceleme konusu imzanın basit tersimli, kesin teşhise götürecek karakteristik materyal ve yazı unsuru içermemesi nedeniyle kesinlik sınırının dışında kaldığı durumları tanımlar.
——– raporumuzda incelenen imzaların basit tersimli olmaları nedeniyle kesinlik sınırının dışında kaldığı değerlendirilerek kuvvetle muhtemel ilgili şahsın eli ürünü olduğu kanaatine uzmanlar arasında görüş ayrılığı olmadan varıldığı” şeklinde cevap verilmiştir.
ç)—– karar sayılı ilâmının ilgili bölümleri;
— müvekkilinin kardeşi olan davalı — karşılığında anlaştıklarını, —- yevmiye sayılı —– aralarında düzenlediklerini, müvekkilinin şirket ortaklığının devri karşılığı olarak bir araç ve alacağı paraya karşılık— aldığını, davalı — ödeyemeyeceğini belirtmesi üzerine senetlerin davalı aleyhine—- dosyası ile icra takibine konulduğunu, buna karşılık davalınında —— dosyası ile dava açtığını, söz konusu icra takibine konu olan müvekkilinin alacaklı olduğu senetleri ödendiğini iddia ederek iki adet belge sunduğunu, bu belgelerde “senetleri teslim aldım—– aldım.Alacağım kalmamıştır” şeklinde yazılı ve sağ yan tarafında müvekkiline ait olduğu iddia edilen imza atıldığını, bu yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, senet altındaki fotokopilerin altındaki yazının bir bütün olarak incelendiğinde yazının hayatın olağan akışına ve ticari hayat ilkelerine aykırı olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek — davalılardan müştereken ve müteselsilen icra takip tarihi olan—- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili,— tarihli bonolardan —— —bonoların davalı tarafça ödendiğini, davanın ödeme nedeniyle yersiz olduğunu, bu hususta —— takibine itiraz edildiğini, imza örneklerinin tetkik edilmesi için dava süresince iki defa adli tıptan rapor alındığını ve raporlarda da imzanın davacıya ait olduğu kanaatine varıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
— tüm dosya kapsam, alınan bilirkişi kurulu raporuna göre, tersim biçim ve yönleri,— ———- imzalardaki—— vurgusu, —— bitiminde, —- —– el ürünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
—, dosya içerisinde bulunan—– tarihli bilirkişi raporunda —-belgeleri olduğu iddia edilen belgelerdeki imzanın davacının elinden çıktığının kuvvetle mümkün ve muhtemel olduğu”nun belirtildiği,————–davacı eli ürünü olduğu”nun belirtildiği ve mahkemece her iki rapor arasında çelişki bulunması nedeniyle —– verilen bilirkişi kurulu raporunda—- anlaşmadaki imzaların kuvvetle ihtimal—— olduğu”nun belirtildiği, davalılar tarafından sunulan ve ibra belgeleri olduğu iddia edilen fotokopi belgelerindeki imzanın hiç tereddüte yer vermeyecek şekilde davacının eli ürünü olduğunun ispatı gerektiği, ihtimal üzerine verilen rapora dayanılarak ibra belgelerindeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, ayrıca ibra belgesi olduğu iddia edilen belgede bono asıllarını elinde bulunduran ve takip yapan davacı-alacaklının “senetleri teslim aldım” şeklinde bir belge vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalıların alacak ve miktarına herhangi itirazda bulunmadıkları, ödeme savunmasında bulunduklarına göre; bu konudaki ispat yükünün ibra belgesini sunan davalılara ait olduğu, davalıların bu iddialarını yazılı delil ile ispatlayamadıkları, ayrıca yemin deliline de dayanmadıkları, dolayısıyla mevcut dosya kapsamına göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile—– kararının kaldırılmasına ve dava tarihi itibariyle —– olmasına rağmen taleple bağlı kalınarak davacının davasının kabulüne,—- alacağın temerrüt tarihi olan—– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde— verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca– — esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından —–kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile ——- verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının — gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye — temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan müteselsilen alınmasına, —- tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.” şeklindedir.
Bu karara muhalif kalan —- üyesi, muhalefet şerhinde “Somut uyuşmazlıkta,
Bilirkişi — tarafından düzenlenen —- günlü raporda “tetkike konu belgelerdeki imzaların —elinden çıktığının kuvvetle mümkün ve muhtemel olduğu” bildirilmiş,
İtiraz üzerine — düzenlenen —- mütalaa edilmiş.
Raporlar arasındaki çelişki nedeniyle eldeki davada alınan ve bilirkişiler— tarafından düzenlenen — raporda da imzaların kuvvetle muhtemel —- ürünü olduğu açıklanmış,
Mahkemece belgelerdeki imzaların davacı eli ürünü olduğu kesinlikle saptanamadığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
——- alınamayacağı,—- birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme ve —– gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporların, ilgili ihtisas dairesinin—– uzmanının katılım ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağı…” düzenlenmiştir.
İmza incelemesine konu belgedeki imzanın davacı eli ürünü olduğu——- kuvvetle muhtemel davacı eli ürünü olduğu konusunda görüş bildirmiş, İstinaf Mahkemesince imzaların davacı eli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir
Oysa —- ile diğer raporlar arasındaki çelişkinin —– gereğince kesin olarak giderilmesi gerekmektedir.
—- kararının açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalılar vekilinin temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Oy çokluğuyla onana——– bölümleri;
“….DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; müvekkilinin ———- —- olarak çalıştığını, davalılardan —kardeş olduğunu, davalı —– müvekkilinden yüklü miktarda borç para istediğini, müvekkilinin daha önce de birçok borcunu kapattığını, borç paralar verdiğini, bu paraların kendisine ödenmediğini, müvekkilinin davalı —– kuracağı şirkete kendisini ortak ederse ve şirketin içinde kendisi de yer alırsa istediği parayı vereceğini söylediğini, bu nedenle —– kurduklarını ve faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkilinin sermaye olarak koyduğu paralar ile ithalat yapıldığını, şirket kurulurken sermaye anlamında para ödeyen müvekkili —- para yatırdığını, davalılardan —– bulunduğu diğer iki ortağın şirkete para anlamında bir katkısının olmadığını, şirket kurulduktan yaklaşık ilk — ayrıldığını, iki ortağın şirketten ayrılma gerekçesinin davalılardan— olumsuz güven vermeyen davranışlarının olduğunu, müvekkilinin de davalı—- verilmesi karşılığında davalı — ortaklığından çıkma konusunda anlaştıklarını,—– düzenlediklerini, müvekkilinin şirket ortaklığının devri karşılığı olarak bir araç ve alacağı paraya karşılık — aldığını, senetlerin ilkinin vade tarihinin yakın bir tarihte——— borcu ödemesini talep ettiğini, davalının da — ödeyemeyeceğim” anlamına yakın ifadeler kullanarak cevap verdiğini, davalı aleyhine—– takibine konulduğunu, buna karşılık davalınında —– dava açıldığını, söz konusu icra takibine konu olan müvekkilinin alacaklı olduğu senetleri ödendiğini iddia ederek iki adet belge sunduğunu, bu belgelerde “senetleri teslim aldım.Her iki senet — tarihinde elden aldım.Alacağım kalmamıştır” şeklinde yazılı ve sağ yan tarafında müvekkiline ait olduğu idda edilen imza atıldığını, bu yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, senet altındaki fotokopilerin altındaki yazının bir bütün olarak incelendiğinde yazının hayatın olağan akışına ve ticari hayat ilkelerine aykırı olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek bu nedenlerle davalıların her ikisinin malları üzerine devrini önleyici şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davanın kabulü ile — davalılardan müştereken ve müteselsilen icra takip tarihi olan ————tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili; – tarihli bonolardan— bedelli bonoların davalı tarafça ödendiğini, davanın ödeme nedeniyle yersiz olduğunu, bu hususta —— takibine itiraz edildiğini, imza örneklerinin tetkik edilmesi için dava süresince iki defa adli tıptan rapor alındığını ve raporlarda da imzanın davacıya ait olduğu kanaatine varıldığını, ayrıca; —- Sayılı dosyasının henüz—– dönmemiş olduğunu, dosyanın kesinleşmediğini, bu nedenle aynı hususta iki defa dava açılmış olması nedeniyle derdestlik itirazlarınıda sunduklarını, tanık dinletilmesine muvafakatlerinin olmadığını savunarak davacının davasının reddine, tüm yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; Mahkemece talimatla alınan bilirkişi kurulu raporuna göre; tersim biçim ve yönleri, —- başlangıç hareketindeki karakteristik eliptik yapı, imzalardaki yatay hareketlerin belirgin ——- ürünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin icra hukuk mahkemesi gibi sadece imza incelemesi yaptığı, —– tarihli delil dilekçesinde yer alan delillerin toplanmadığı, dava dilekçesinde birden fazla hukuki gerekçeye dayanılmasına rağmen bunların irdelenmediği, ibra belgesindeki imzanın ve yazıların davacıya ait olmadığı istinaf sebepleri olarak belirtilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR : Davaya ve karara esas teşkil eden ve davalı tarafından sunulan ibra belgesindeki yazı ve imzaların davacıya ait olup almadığı, bu konudaki ispat külfetinin kime ait olduğu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLER :
1-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
2—–
3—-
4—
5—-
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava—— talebine ilişkindir.
Davacı taraf, —- sözleşmesine ve bu sözleşmeye istinaden davalılar tarafından verilen bonolara dayanarak alacak talebinde bulunmuş, davalı taraf ise sözleşme ve bonolara herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, bono bedellerinin ödendiğini, buna ilişkin davacının imzasını taşıyan ibra belgeleri sunduklarını savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporuna göre; davalı tarafından sunulan ibra belgelerindeki imzasının kuvvetle muhtemel davacı eli ürünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; dosya içerisinde bulunan —— tarihli bilirkişi raporunda “..ibra belgeleri olduğu iddia edilen belgelerdeki imzanın davacının elinden çıktığının kuvvetle mümkün ve muhtemel olduğu”nun belirtildiği, —- nolu raporunda ——- davacı eli ürünü olduğu”nun belirtildiği ve mahkemece her iki rapor arasında çelişki bulunması nedeniyle —- verilen bilirkişi kurulu raporunda — anlaşmadaki imzaların kuvvetle ihtimal—— olduğu”nun belirtildiği, davalılar tarafından sunulan ve ibra belgeleri olduğu iddia edilen fotokopi belgelerindeki imzanın hiç tereddüte yer vermeyecek şekilde davacının eli ürünü olduğunun ispatı gerektiği, ihtimal üzerine verilen rapora dayanılarak ibra belgelerindeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, ayrıca ibra belgesi olduğu iddia edilen belgede bono asıllarını elinde bulunduran ve takip yapan davacı-alacaklının “senetleri teslim aldım” şeklinde bir belge vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalıların alacak ve miktarına herhangi itirazda bulunmadıkları, ödeme savunmasında bulunduklarına göre; bu konudaki ispat yükünün ibra belgesini sunan davalılara ait olduğu, davalıların bu iddialarını yazılı delil ile ispatlayamadıkları, ayrıca yemin deliline de dayanmadıkları, dolayısıyla mevcut dosya kapsamına göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. ——–
Ancak kararda hata edilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince —- kararının kaldırılmasına ve dava tarihi itibariyle —- olmasına rağmen taleple bağlı kalınarak davacının davasının kabulüne, — alacağın temerrüt tarihi olan —- işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince —— KARARININ KALDIRILMASINA,
a)-Davacının davasının KABULÜNE,
b)- — alacağın temerrüt tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE” şeklindedir.
2—— sayılı ilâmının ilgili bölümleri;
–Davacı vekili, davalıların murisi —-vermiş olduğu borç karşılığında, muris tarafından müvekkiline — vade tarihli ve — bedelli bir adet senet verildiğini, senet bedelinin vadesinde ödemediğini, —- tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmış ise de, davalıların şikayeti üzerine takibin iptal edildiğini, senedin kambiyo vasfını kaybetse dahi yazılı adi senet niteliğinde olup, borcun yazılı belge ile sabit olduğunu belirterek senetteki yazılı bedelden şimdilik——- faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davaya dayanak bononun zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğramış bononun adi belge niteliğine dönüşmeyeceğini, bonodaki imzanın murislerine ait olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
—- tarafından verilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, icra takibinin yapıldığı—– zamanaşımının kesildiği ve kesilme tarihinden itibaren yeni bir süre işlemeye başladığı gerekçesiyle davacılar vekilinin zamanaşımı def’inin reddine; davaya konu bononun zamanaşımına uğramış olsa da alacağın ispatına yönelik belge niteliğinin devam ettiği ve— davaları yönünden zamanaşımı süresinin — olarak düzenlendiği,—- raporunda bono üzerindeki imzanın kuvvetle muhtemel muris —ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, temel ilişkiye dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı taraf temel ilişkiyi ispatlayan herhangi bir delil ileri sürememiş, sadece adi senet niteliğinde kabul edilen senet ibraz etmiş ancak senet niteliğindeki belgeye muris— tarafından atıldığı iddia edilen imzanın davalılarca inkar edilmesi üzerine — —- alınan raporda, imzanın davalıların murisine ait olup olmadığı hususunda kesin bir kanaat edinilememiş, senet üzerindeki imzanın kuvvetle muhtemel muris —– ait olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece ispata yarar başkaca delil sunulmadan, imzasının dahi davalılar murisine ait olduğu kesin olarak tespit edilemeyen bir senede dayalı olarak davacının alacağını ispatladığına dair yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
3-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, kambiyo taahhüdü mücerrettir. Mücerretlikten anlaşılması gereken hakkında farklı görüşler mevcut olmakla birlikte ortak fikir şudur ki; bu mücerretlik kavramı farklı iki anlam ihtiva etmektedir. Kambiyo senedi düzenlemek suretiyle oluşturulan alacak hakkı temel alacak hakkından tamamen bağımsız bir alacak hakkıdır ve bu hak temel alacak hakkından ayrı olarak devredilir. Bilindiği gibi bir borç ikrarı, sorumluluğu gerektirecek sebep belirtilmemiş olsa dahi geçerlidir(TBK m.17). Kambiyo taahhüdünde bulunmak için alt bir hukuki ilişkinin bulunması mümkündür ama gerekli değildir. Kambiyo taahhüdü ifa yerine yüklenilmişse borç yenilemesinden söz etmek gerekir. Yani temel borç ilişkisi düşer; onun yerini kambiyo ilişkisi alır.
Kambiyo senetlerinin mücerretliği kambiyo senetlerinin tedavül kabiliyetinin artmasına zemin hazırlayan bir unsurdur. Asıl borç ilişkisindeki herhangi bir eksikliğin veya savunma vasıtasının ciro görmüş olan kambiyo senetlerinde cirantalar için nasıl bir tehlike yaratacağı ve bu sebeple ticari hayatın tıkanma noktasına geleceği açıktır. Bu ilke sayesinde kambiyo senetlerinin “kamu itimadına mazhar olması” mümkün hale gelebilmektedir.
Kambiyo senedi bir adi senettir. Adi senetlerin ise içerdiği hususlar yönünden kesin delil teşkil edeceği açıktır. Durum böyle olunca senet üzerinde yer alan açıklamalar —- senedi elinde bulunduran kimse tarafından kesin delille ispat edilmiş olmaktadır (HMK m.200). Esas olarak bu sonuç, kambiyo senedinin kamu güvenine mazhar olması ilkesi ile de uyum içindedir.
HMK m.200’deki senetle ispat kuralının bir anlam ifade etmesi, anılan hükme göre senetle ispat edilmiş olan bir vakıanın aksinin de yazılı olarak ispat edilmesi gereğini zorunlu kılar. Aksi halde, kesin delille ispat edilen vakıanın aksini ispat için tanık delili de dahil olmak üzere her tür delile müracaat imkanını tanımak senetle ispat kuralının anlamını ortadan kaldırır. Bu nedenle senede karşı senetle ispat kuralı, senetle ispat kuralının tamamlayıcısı niteliğindedir.
Kesin delille ispat edilen bir vakıanın aksinin ispatı ya da bu kesin delilin hüküm ve kuvvetini azaltmaya yönelik her tür iddianın yine kesin delillerle ispat edilmesi gerektiğine ilişkin kural HMK m.201’de yer almaktadır. HMK m.201’e göre, senede bağlı olan her çeşit iddiaya def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyetteki hukuki işlemler ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz———- senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat  hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir. 1086 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince; yazılı bir belgeye bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Senet sebepten mücerret olmakla, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir” ifadelerine yer verilmiştir———–
Müsnet davada, davacı, davaya konu iki bono üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığını iddia etmektedir.
Davalı ise, imzaların davacıya ait olduğunu savunmaktadır.
Taraflar arasında, davaya konu bonolarla ilgili yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Mahkememizce yapılacak işin “davaya konu her iki bono üzerinde davacı —- adı altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığının saptanması” olduğu anlaşılmıştır.
Senetteki imzaların davacıya ait olduğunun ispat yükü davalıya aittir.
Bu nedenle, imza incelemesine esas olmak üzere, duruşmada davacının ıslak imza örnekleri alınmış, tarafların bildirdikleri yerlerden davacının ıslak imzalarının bulunduğu belgeler toplanmış ve dosya —-gönderilmiştir.
—-tarafından düzenlenen ve yukarıda deliller kısmında gösterilen her iki imza incelemesinde de, imzaların davacıya ait olduğu kesin olarak saptanamamış, —- ifadesine yer verilmiştir. Bu hususta —- tarihli cevabi yazıda —– hususunun, inceleme konusu imza ile mukayese imzalar arasında ileri derecede uygunluk ve benzerlikler bulunmakla birlikte; inceleme konusu imzanın basit tersimli, kesin teşhise götürecek karakteristik materyal ve yazı unsuru içermemesi nedeniyle kesinlik sınırının dışında kaldığı durumları tanımladığı,—– raporumuzda incelenen imzaların basit tersimli olmaları nedeniyle kesinlik sınırının dışında kaldığının değerlendirildiği bildirilmiştir.
—— dosya kapsamına uygun bulunmuş ve davacının incelenen imzalarının basit tersimli, kesin teşhise götürecek karakteristik materyal ve yazı unsuru içermemesi nedeniyle imzaların kesin olarak davacıya ait olduğunun imza incelemesi ile tespit edilemeyeceği kanaatine varılmış, bu nedenle gereksiz olduğundan davacı vekilinin başka —— rapor alınması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davaya konu bonolardaki imzaların davacıya ait olduğuna ilişkin olarak davalı tarafça başka kesin delil ileri sürülmemiştir.
Davacı, soruşturma ifadesinde senetlerdeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiştir.
Davalı ise, ———— ifadesinde, senetlerin yanında imzalanmadığını, senetleri imzalı olarak — getirdiğini, senetleri teslim alırken—– de yanlarında olmadığını beyan etmiştir. Yani davalı da bonoları davacının imzalayıp imzalamadığını bilmemektedir.
Bu nedenlerle, yukarıda gösterilen deliller ve emsal kararlar ışığında sonuç olarak; davaya konu bonolardaki imzaların hiç tereddüte yer vermeyecek şekilde davacının eli ürünü olduğunun ispatlanması gerektiği halde, davalının bu hususu geçerli delillerle ispatlayamadığı, ayrıca yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla; davanın kabulüne ve davacı—— icra dosyasındaki borçlardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
4-Davacının kötü niyet tazminatı istemi ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı, kötü niyet tazminatı talep etmiştir.
Kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için alacaklı-davalının, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Yani davacının, davalının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığını veya dava açtığını ispatlaması gerekir.
Olayımızda, icra takibi başlatan davalı, davacıya borç para verdiğini iddia etmekte olup, dava dışı diğer borçlu ——- bonolardaki imzaların davacının eli ürünü olduğunu iddia etmektedir. Keza davalı da, —— samimi bir şekilde —– ikrar etmiştir.
Buna göre, davalının icra takiplerini başlatmakta kötüniyetli olmadığı kanaatine varıldığından davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile, davacı – dosyasındaki ve——sayılı icra dosyasındaki borçlardan dolayı borçlu olmadığının tespitine,
2- Davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3- Harçlar Kanununa göre alınması gereken 683.100,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından sarf edilen 55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6- Mahkememiz dava dosyasında adli yardım talebi kabul olduğundan suç üstü ödeneğinden karşılanan 201 TL tebligat gideri, 84 TL müzekkere gideri ile 1.095 TL ATK ücreti olmak üzere toplam 1.380 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 188.625,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- HMK’nin 333. Maddesi uyarınca bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ———— Mahkemesi’nin ilgili ——– kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28.04.2021