Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/698 E. 2020/577 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/698 Esas
KARAR NO : 2020/577
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA ——- ESAS YÖNÜNDEN :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin icra dosyasına dayanak belgelerde görüleceği üzere davalı taraftan olan alacaklarının tahsili için —————dosyasıyla icra takibine geçildiğini, davalının borçlu olmadığından bahisle borcun tamamına itiraz ettiğini, davalının faiz hakkındaki itirazlarını kabul ettiklerini ve dosyanın faiz miktarı olan —– feragat ettiklerini belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davalının itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesi için verilen sürenin hitamından sonra ibraz ettiği beyan dilekçesinden özetle; “Dava dilekçesini tebliğ almadıklarını, mahkemenin ——— dosyası için geldiklerinde bu davadan haberdar olduklarını, tebligat yapılan —- müvekkilinin çalışanı olup olmadığını bilmediklerini, diğer ——– sayılı dosyasındaki cevap dilekçelerinin işbu dava dosyası içinde geçerli olduklarını ancak davacının cevap dilekçesini bu dava için de kabul etmiyorlarsa araştırıp cevap vermek için süre istediklerini”’ şeklinde belirttiği görülmüştür.
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ————- SAYILI DAVA YÖNÜNDEN :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin icra dosyasına dayanak belgelerde görüleceği üzere davalı taraftan olan alacaklarının tahsili için ——–dosyasıyla icra takibine geçildiğin, davalı borçlu olmadığından bahisle borcun tamamına itiraz ettiğini, davalının faiz hakkındaki itirazlarını kabul ettiklerini ve dosyanın faiz miktarı olan —— feragat ettiklerini belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davalının itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Taraflar arasında —— tarihinde işbirliği sözleşmesi imzalanmış olup işbu sözleşme gereği davacı yan sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimleri gereği gibi ifa etmemiş, süresinde mal teslimi yapmadığını, gecikmiş olarak yapılan teslimatlardaki ürünlerin ise ayıplı ve hatalı olduğunu, davacının akde muhalif bir hareket tarzının açık olduğunu, kesinlikle davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını, icra takibine konu faturaların tek taraflı düzenlendiğini, usulüne uygun olarak müvekkili tarafından şirkete tebliğ edilmediğini, faturaların usulüne uygun olarak müvekkiline tebliğ edilmediği gibi takibe konu faturaların içerik olarak da kabul etmediklerini bildirdiklerini, daha öncede fahiş fiyat üzerinden faturalar kesildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından fiyat farkı faturası kesildiğini, bu nedenle huzurdaki davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince geç mal teslimi nedeniyle ödemesi gereken cezai şart bedellerini, ayıplı mal nedeniyle yapılması gereken indirimi ve kambiyo senedinden doğan borçlarını işbu davanın ikamesinden önce muaccel olmasına rağmen tek kuruş ödeme yapmadığını, taraflar arasında imzalanan ——– tarihli sözleşmenin 8.maddesinde mal tesliminin zamanında yapılmaması halinde fatura bedelinin %0,5 oranında cezai şart ödeneceği kararlaştırıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşme gereği davacının sözleşme ile üstlendiği edimleri gereği gibi ifa etmediğini, süresinde mal teslimi yapmadığını, bu nedenle fatura bedeli üzerinden ödemesi gereken %,0,5 oranındaki cezai şart bedeli muaccel olmasına rağmen müvekkiline ödemediğini, davacının da alacağına dayanak ettiği sözleşme gereğince yüklendiği edimi eksik ve kusursuz olarak teslim edeceğinin kararlaştırıldığını, davacının bu edime de aykırı davranarak edimini ayıplı olarak ifa ettiğini, bu hususun davacı tarafından da bilindiğini, müvekkilinin kanundan doğan ayıplı ifa hükümlerinin yararlanacağı hususundan taraflar arasında mutabakat sağlandığını, ayrıca davacı tarafından —-düzenleme tarihli ————-bedelli senedin keşide edildiğini, işbu senedin hala müvekkili şirket nezdinde olduğunu, söz konusu senet alacağının da halen muaccel hale gelmiş olmasına rağmen davacı tarafından müvekkiline ödeme yapılmadığını belirtmiş olup açıklanan nedenlerle davanın reddine ile davacı hakkında %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava, davalıya ait işyerinin zemininde yapılan epoksi uygulamasına ilişkin eser sözleşmesi kapsamındaki bakiye cari hesap alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Birleşen dava ise cari hesap kapsamındaki fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
—— tarihli celsede keşif ücreti için davacı vekiline süre verilmiş ancak davacı vekili verilen sürede keşif ücreti yatırmadığı için davalı vekili yatırmıştır. Ancak bunu rağmen mahkememizce yeniden keşif kararı alarak davacı tarafa keşif ücreti yatırması için süre verilmiştir.
Yapılan keşfe rağmen yeniden keşif yapılması gerektiği kanaatiyle keşif kararı verilmiş ve keşif ücreti için davacı vekiline ücreti yatırması için süre verilmiştir. Zira keşif yapılması taraflarca istenebileceği gibi mahkemece resen de keşif yapılmasına karar verilebilir.
Davalı vekilinin davacı asilin keşif sırasında işin bir kısmının yapıldığını bir kısmının ise yapılmadığını ikrar ettiği şeklindeki savunması ise, zaten taraf ve vekillerinin hazır bulunduğu keşif sırasında davacı tarafın yapmış olduğu alan bilirkişiler tarafından ölçülerek, ölçülen alan üzerinden davacı tarafından işin yapılıp yapılmadığı, sözleşme konusu işin teslim edilip edilmediği, eksik veya ayıplı ifanın söz konusu olup olmadığı, ayıplı bir ifanın tespit edilmesi halinde davalı tarafın süresinde herhangi bir ayıp ihtar veya ihbarında bulunup bulunmadığı konularında rapor tanzim edilmiştir.
İşin teslimi ile ilgili olarak; taraf ticari defterleri birbirine uygun olduğu ve gerek asıl dava da gerek ise da birleşen davada takibe konu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura içeriğine süresinde itiraz edildiğine dair herhangi bir delil ibraz edilmediği , dolayısıyla yüklenici davacının davalı işsahibine işi teslim etmiş olduğunu kabul etmek gerekmiştir.
İşin ayıplı olduğu iddiası; TBK’nın 474. Maddesine göre, İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir sürede yükleniciye bildirmek zorundadır. Yani eser sözleşmelerinde işin teslimi konusunda ispat külfeti yüklenicinin üstünde ise de işin ayıplı olduğu iddiası işsahibi tarafından ispat edilmelidir.
Bu kapsamda davalı işsahibi tarafından ileri sürülen ayıp iddiasının ispat edilmesi gerekir.
İlk bilirkişi raporunda asıl davaya konu edilen kısım için ayıplı yapıldığı gerekçesiyle %40 kusur indirimi yapılarak ———— olarak hesaplanmış ise de davalı tarafın bu hususa ilişkin herhangi bir savunması olmadığı gibi herhangi, cevap dilekçesi sunmadan tanık veya başka bir delil ibraz etmesi de mümkün değildir. Zira cevap dilekçesinin sunulmamış olması davalı tarafı münkir kılar ve davacının bütün iddiaların reddetmiş sayılır. Bu doğrultuda davalı taraf davacının teslim iddiasını reddetmiştir. Ancak söz konusu işin tesliminin davacı tarafından ispatı gerekse de ayıplı teslim savunmasının davalı tarafından ileri sürülmesi ve ispatlanması gerekir.
Bu doğrultuda gerek kök raporda gerekse ek raporlarda birleşen davada davacının takibe konu alacağı talep etmekte haklı olduğu tespit edilmiştir. Ancak asıl davada kök rapor ile birinci ek raporda davacının epoksi uygulamasının kusurlu olduğu gerekçesiyle %40 oranında indirim yapılması gerektiği mütaala edilmiştir. Fakat davalı tarafın söz konusu faturaları defterlerine kaydettiği ve faturalara ilişkin süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığı ve faturayı kabul ettiği, herhangi bir ayıp ihbarında da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından birleşen dosya için verilen cevap dilekçesinin asıl dava için de verilmiş olduğu kabul edilmiş ise de süresinden sonra bildirilen delillere ilişkin olarak davacı vekilinin açık bir şekilde muvafakat vermediği, bu nedenle cevap dilekçesi ile birlikte dayanılan delillerin de kabul edilmiş olduğu sonucuna varmak mümkün değildir. Kaldı ki birleşen dava konusu fatura içeriğinin teslimi ve bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iken asıl dava epoksi uygulamasına ilişkin işin teslim edilip edilmediği, ayıplı ifanın söz konusu olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla davalının tanık dinletme talebinin de kabul etmenin mümkün olmadığı anlaşılmış olup ayıplı ifanın davacı tarafa ihbar edildiğine ilişkin davalı savunmalarına itibar edilmemiştir. Kaldı ki davalı tarafından ileri sürülen —— söküp yeniden yaptırdık savunmasına ilişkin olarak sunulan faturaların epoksi uygulamasına ilişkin olmadığı , sadece malzemelere ilişkin olduğu göz önünde bulundurulduğunda , davalının bu yöndeki savunmasının kabulü mümkün olmamıştır.
Birleşen Davada Davalının Takas Mahsup Talebi Yönünden; davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacı tarafından kendilerine verilen —–düzenleme tarihli ———– bedelli senedin keşide edildiğini, senedin halen müvekkili şirkette olduğunu, senet alacağının da muaccel hale gelmiş olmasına rağmen davacı tarafından müvekkiline ödeme yapılmadığını belirtmiş ve takas mahsup talebinde bulunmuştur. Ancak taraf defter ve kayıtlarının incelenmesinde, tarafların dava konusu alacaktan başka ticari ilişkinin bulunmadığı ve ticari defterlerde söz konusu senedin kayıtlı olmadığı anlaşılmış olup söz konusu talep kabul edilmemiştir.
Dolayısıyla yapılan bütün açıklamalar çerçevesinde davacı tarafın asıl ve birleşen davaya konu edilen fatura içeriklerini teslim etmiş olduğu ve asıl ile birleşen davaya konu edilen alacağını talep etmekte haklı olduğu ve bu kapsamda da davalının cezai şart talebinin de kabulünün mümkün olmadığı, kaldı ki böyle bir talep için ayrı bir dava veya karşı davanın açılması gerektiği anlaşılmış olup asıl ve birleşen davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl davanın KABULÜNE,
DAVALI vekilinin ——-yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
Asıla Alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına,
2-alacağın likit olmaması nedeniyle İcra İnkar Tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 2.473,01 TL harçtan peşin alınan 618,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.854,75 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 618,26 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3- Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen 2.670,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 5.430,42 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ —— DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı vekilinin ———yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına,
2-Alacağın likit olmaması nedeniyle İcra İnkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 939,48 TL harçtan peşin alınan 234,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 704,60 TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 234,88 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———-Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2020