Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/685 E. 2020/172 K. 28.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
(KABUL)
ESAS NO : 2018/685 Esas
KARAR NO : 2020/172

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/06/2018
KARAR TARİHİ : 28/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı —- İle davacı —– arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalılar ——– müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıklarını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara kat ihtarının tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle İst. Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün ——– esas sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilamsız takibe geçildiğini, davalı borçluların haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazları nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, borcu kabul etmediklerini, borcu kabul etseler bile faiz oranının yasaya ve hukuka aykırı olduğunu beyan etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla asıl borçlu ve kefil aleyhine başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında “davalılarla davacı arasında davaya konu sözleşmenin imzalandığı” hususunda uyuşmazlık bulunmamakta olup, ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
A-Davalıların davaya konu kredi borcunu davacı bankaya ödeyip ödemedikleri, davalıların davacı bankaya borcu olup olmadığı,
B-İcra takibindeki asıl borç dışında hesaplanan faiz miktarı, faiz oranları, gelir vergisi, işlemiş faiz ve buna ilişkin oranların doğru olup olup olmadığı,
C-Davacı bankanın, davalılardan isteyebileceği alacak miktarının ne kadar olduğu,
Ç-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Genel Kredi Sözleşmeleri: Dava dosyasına sunulan Genel Kredi Sözleşmeleri ve diğerlerinin tetkikinden; davacı Banka ile davalı asıl borçlu ——– Arasında çerçeve niteliğinde ——tutarında, —- tutarında,—- tarihinde — tutarında olmak üzere toplam ——imzalandığı, diğer davalıların da ——–kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, bu Genel Kredi Sözleşmelerinin dışında ——- tutarında kredi kartı sözleşmesinin imzalandığı, davalıların da sözleşmede 165.00.,- TL üzerinden kefalet imzalarının bulunduğu görülmüştür.
Kefalet sözleşmelerinde; Kefalet türünün müteselsil kefil, kefalet tutarının rakam ve yazı ile davalı tarafından elle yazıldığı, tarih ve davalıya atfen atılı imzalara haiz olduğu görülmüştür.
Sözleşme hükümlerinin davamızla ilgili olanları şöyledir:
“10. Muacceliyet ve Temerrüt Halleri İle Uygulanacak Temerrüt Faiz Oranı:
10.5 Müşterinin kredi borcunu (taksitlendirilmiş kredilerde taksitlerden herhangi birini), masraf komisyon yada her türlü ad altındaki ücreti ödeme tarihinde vadesinde ödememesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; Müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren Bankaca Borçlu Cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder. “
11.1 Banka’nın Her zaman Takibe Geçme, tedbir İsteme Hakkı
11.1.1. Banka, alacağının kısmen veya tamamen muacceliyet kazanması halinde yasaların getirdiği ayrık hükümlere uyarak her zaman Müşteriye karşı her türlü icre ve iflas yolu ile takibe geçebilir. Ayrıca Banka muaccel olsun veya olmasın, her türlü alacağı için ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı alabilir ve uygulayabilir.
14.2 Müşteri, İşbu Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin tamamını okuduğunu, anladığını, müzakere etmek suretiyle kabul ettiğini, Sözleşmenin taraflarca imzalanmış bir örneğinin kendisine teslim edildiğini, tüm sözleşme hükümlerinin hakkında geçerli olacağını, her sayfayı paraf etmeye gerek olmadığını, ayrıca Banka ile imzalamış bulunduğu ……… tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin bu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul, beyan ve tahhüt eder.
14.3 Müteselsil kefil/kefiller, İşbu Genel Nakdi ve Gayri nakdi Kredi Sözleşmesini kefalete ilişkin 9.11. kefalet bölümü ile 12.5 maddesinin tamamını okuduğunu. Banka yetkililerince bu yükümlülükler hakkında bilgilendirildiğini, bu yükümlülükleri anladığını ve müzakere etmek suretiyle kabul ettiğini beyan ve tahhüt ederler.”
3-Hesap Kat İhtarnamesi: Davacı Bankanın, muhataplar ——-. ile diğer muhataplara Üsküdar —-.Noterliği kanalıyla ——–ihtarnamesini keşide ettiği, ihtarnamede özetle; “Bankaları ile akdetilen Sözleşmeler uyarınca asıl borçlu Şirkete kullandırılan Taksitli ticari kredilerden oluşan borçların —– tarihi itibariyle kat edildiği, Anpara, faiz, kur farkı, KKDF ve sözl. gereğince ödenmesi gereken diğer kalemlerden oluşan toplam 2.458.086,41 TL ile işbu ihtarnameye ilişkin masrafların 7 gün içinde ödenmesi, 94.000,- TL tutarındaki teminat mektuplarından oluşan bedelin 7 gün içinde depo edilmesini, Bankaları tarafından verilen çek karnelerinin iade edilmesini, aksi takdirde 5.830,- TL çek sorumluluk tutarını 3 gün içinde depo edilmesini, kat edilen kredi hesabından kaynaklanan borç tutarlarının 7 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde alacaklarının tahsili için haklarında yasal yollara başvurulacağını, bu durumda yukarıda belirtilen borç tutarlarına ihtarname tarihi ile ödeme yapılacak tarih arasında geçecek her gün için gecikme faizi ve gider vergisi tahakkuk ettirileceğini, ayrıca sarfına mecbur kalınacak masraflar ile avukatlık ücreti ve icra ve yargılama giderlerinin taraflarına yükleneceği” ihtarında bulunduğu görülmüştür. Sözkonusu ihtarnamelerin tebliğ şerhinden; ihtarnamenin davalı borçlu Şirketin gösterilen adreste başka şirketin olması nedeniyle evrakın tebliğ edilemediği, 08.03.2018 tarihinde iade edildiği, diğer davalı muhatapların da “Gösterilen adresten ayrıldıkları, yeni adreslerinin belirlenemediği, mahalle Muhtarlık kayıtlarının bulunamadığı gerekçesiyle —– tarihinde iade edildikleri“ kaydını içerdiği görülmüş olup, sözleşmenin—- maddeleri ve yasal mevzuat uyarınca davalılara ihtarnamenin tebliğ edildiği verilen 7 günlük mehil süresinin hitamı olan 16.03.2018 tarihinde temerrüde düştükleri kanaatina varılmıştır.
4-İcra Takibi: İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı Banka tarafından ——– emri ile; asıl borçlu şirketin İst. Anadolu——.İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyalarından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmış olduğundan kalan———– tüm borçlardan sorumlu olduğu, kefil ——– de icra takibindeki 4 numaralı borç haricinde kalan 1,2,3,5,6 Numaralı borçlardan sorumlu olduğu, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak, tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla, şimdilik 1.000.000,- TL’nin temerrüt faizi, faizin % 5 gider vergisi, avukatlık ücreti, icra harç ve masraflarıyla birlikte tahsili talebiyle , Gayri nakdi Çek Kredisi Riskinden dolayı, 5.830.-TL’nin depo edilmesi, söz konusu çeklerin çek sorumluluk tutarlarının bankalarınca ödenmesi, Ayrıca 94.000,- TL’lik teminat mektubu riski bulunduğundan, bu tutarın işleyecek komisyonu ile birlikte depo edilmesi, tazmin olması halinde halinde asıl alacağa takip tarihinden işleyecek % 46 oranında temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi, avukatlık ücreti, icra harç ve masraflarıyla birlikte tahsili talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
5-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda birinci bentte belirtilen uyuşmazlık konuları ile ilgili olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre; dava dosyasında bulunan Genel Kredi Sözleşmeleri ve diğer evraklardan, davacı Banka ile davalı asıl borçlu ————. Arasında çerçeve niteliğinde——- tarihinde 500.000 TL tutarında,—– tutarında olmak üzere toplam 4.000.000 TL tutarında —– imzalandığı, diğer davalıların da —- tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, bu Genel Kredi Sözleşmelerinin dışında ——- tutarında kredi kartı sözleşmesinin imzalandığı, davalıların da sözleşmede 165.00.,- TL üzerinden kefalet imzalarının bulunduğu, kefalet sözleşmelerinde; kefalet türünün müteselsil kefil, kefalet tutarının rakam ve yazı ile davalı tarafından elle yazıldığı, tarih ve davalıya atfen atılı imzalara haiz olduğu görüldüğünden kefaletin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
Sözleşme hükümlerinin davamızla ilgili olanları yukarıda 2 numaralı bentte gösterilmiştir.
Genel olarak belirtmek gerekirse; kefil, borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından da sorumludur. Doktrinde çoğunlukla benimsenen görüşe göre, kefilin sorumluluğu kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktar oranında kabul edilmelidir. Bir başka ifade ile, asıl borcun yanı sıra, ana para faizi, temerrüt faizi, mahkeme masrafları gibi başka borçların toplamının kefalet sözleşmesinde belirtilen kefilin sorumlu olduğu azami miktarı geçmemesi gerekmektedir. Yeni TBK.md. 583/f.1’de kefilin azami sorumluluğunun açıkça belirlenmesi şartı getirilmiş, yeni TBK.md.589/f.1’de de, kefilin sorumluluğunun sınırının her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktarı aşamayacağı düzenlenmiştir.
Kefilin kendi temerrüdünden dolayı ortaya çıkan temerrüt faizleri veya kefilin şahsına yönelik dava ve takip masrafları sorumluluk sınırının dışında kalır. Kefalet belgesinde gösterilen azamî miktarı aşsa bile, kendi temerrüdünün yasal sonucu olarak işlemiş olan temerrüt faizi ve kefile karşı açılan dava ve takip masrafları, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan kefilden talep edilebilir. Esas borçlunun sorumluluğu kapsamındaki faiz ve dava masraflarının yalnızca azamî sınır içerisinde talebi mümkünken; kefil kendi temerrüdünün sonuçlarından ve kendisine yönelik dava masraflarından sınırlamaya bağlı kalmadan sorumludur.
Kredi sözleşmesi karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Yüksek Yargıtay —-.HD. ——– karar sayılı ilâmı ile yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun,—– karar sayılı ilâmına göre, Yasada aksi öngörülmedikçe kefilin kendisini korumak amacıyla öngörülmüş olan haklarından önceden feragat etmesinin geçersiz olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi ——- tarafından davacı Banka şubesinde yapılan inceleme sonucunda, davalı asıl borçlu Şirkete 13.02.2017 tarihinde —– tutarında 36 ay vadeli taksitli ticariler kullandırıldığı, 500.000.- TL’lik taksitli, ticari kredinin taksitlerinin hiçbirisinin ödenmediği, 1.094.000.- TL’lik kredinin ise ilk 7 taksitinin ödendiği, sonrakilerin ödenmeyerek muaccel hale geldiği, iki adet borçlu cari hesap kredisinin kullandırıldığı, hesap kat tarihi bakiyesi toplamının — olduğu, davalı asıl borçlu Şirket lehine 4 adette toplam 94.000.- TL’lik teminat mektubu düzenenerek verildiği ve yürürlükte oldukları, bunun dışında asıl borçlu Şirket ve ortaklarına ticari kredi kartı ve çek karnesi tahsis edilerek kullandırıldığı, davalıların kullanmış bulundukları bütün bu kredi hesaplarının 15.01.2018 Hesap Kat Tarihi itibariyle anapara, faiz ve faiz üzerinden tahakkuk etmiş BSMV dahil bakiyelerinin bilirkişi raporunun 6. Sayfasında tablo halinde denetime elverişli şekilde gösterildiği anlaşılmıştır.
Temerrüt faizi ile ilgili ———-tarihinde yürürlüğe giren —– sayılı Kararname ve bu Kararnameye ilişkin ——– Resmi Gazete.de yayımlanan 91/1 no.lu Bankamız Tebliği.nin 2 ve 4 üncü maddeleri, 07.03.2002 tarihinde yürürlüğe giren 04.02.2002 tarih, 2002/3707 sayılı Kararnameye ilişkin 29.03.2002 tarih, 24710 sayılı Resmi Gazete.de yayımlanan 2002/1 sayılı Bankamız Tebliği.nin 2, 3 ve 4 üncü maddeleri ile 22.11.2006 tarihinde yürürlüğe giren ——– sayılı Kararnameye ilişkin —— sayılı Resmi Gazete.de yayımlanan—–sayılı Bankamız Tebliğinin 3 ve 4′ üncü maddelerinde, bankaların mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını vade ve türlerine göre serbestçe tespit etmeleri ve bu faiz oranlarını Bankamıza bildirmeleri esası getirilmiştir.” şeklindedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda gösterilen “10.5” Madde hükmüne göre; Bankanın borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan ve TCMB’ye bildirilen azami faiz oranları genelgelerinde kısa, orta ve uzun vadeli ticari kredilere uygulanan faiz oranının yıllık % 23 oranında olduğu, sözleşmenin bu hükmüne göre davacı Bankanın temerrüt tarihi itibariyle talep edebileceği temerrüt faizi oranının yıllık (% 23×2 =) % 46 olarak hesaplandığı, öte yandan, gerek eski, gerekse yeni Ticaret Kanunu’nun 3. Maddesi uyarınca “bankaların taraf olduğu” tüm sözleşmelerin “ticari iş” olduğu, taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayıldığı, yine Türk Ticaret Kanunu’nun 8/1. maddesine göre “Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirleceği”, Ticari Kredi Kartı ve Kredili Mevduat Hesabı —- Azami faiz oranları doğrultusunda, —– yayınlanan faiz oranlarını geçemeyeceğinden bu doğrultuda aşmayacak şekilde faiz oranı talep edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Buna göre, davacı Bankanın takip talebinde ———- için yıllık % 46 oranında, Kredili Mevduat Hesabı ve Ticari Kredi Kartı alacağı için —-Faiz oranları genelgeleri doğrultusunda yıllık % 28,08 oranında temerrüt faizi talep ettiği görülmüş olup, talebin sözleşme ve yukarıda açıklandığı üzere mevzuata uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi tarafından nakdi alacaklar yönünden hesap kat tarihinden takip tarihine kadar her bir kredi türü için ayrı ayrı olmak üzere, akdi faiz oranları üzerinden her bir kredi türü bazında faiz yürütülmek suretiyle hesaplama yapılmış olup, bu hesaplama raporun 7. Sayfasında denetime elverişli şekilde gösterilmiştir. Buna göre takip tarihi itibariyle Kredi hesaplarından dolayı davacı Bankanın, davalı borçludan olan nakdi alacağı; 2.299.957,99 TL asıl alacak, (144.973,36+118.718,54=) 263.691,90 TL işlemiş faiz, (13.173,28 TL+ 5.936,43 TL=) 19.109,71 TL faizin % 5‘ten hesap gider vergisi olmak üzere toplam 2.582.769,60 TL olarak hesaplanmıştır.
Ancak, davacı Banka icra takibinde; 2.302.044,78 TL asıl alacak, 247.216,07 TL işlemiş faiz, 12.360,81 TL faizin %5‘ten hesap gider vergisi olmak üzere toplam 2.570.335,19 TL olmak üzere bilirkişinin tespit ettiği miktardan daha az alacak talebinde bulunduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereği talebiyle bağlı olduğundan, daha az talep edilen tutarlar esas alınarak yapılan hesaplamaya göre, takip tarihi itibariyle kredi hesaplarından dolayı davacı Bankanın, davalı borçludan olan nakdi alacağı 2.299.957,99 TL asıl alacak, 247.216,07 TL karşılarında gösterilen oranlardan işlemiş faiz, 12.360,81 TL faizin % 5‘ten hesap gider vergisi olmak üzere toplam 2.559.534,87 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı alacaklı banka tarafından icra takibinde alacağın ipotekle teminat alınan kısmı olan —- İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyalarından icra takibi başlatıldığından, 1500.000,00 TL ipotekle teminat altına alınan bedel düşülerek toplam bakiye 1.000.000,00 TL alacak için takip başlatılmış, yine itirazın iptali davası da bu değer üzerinden açılmıştır.
Yapılan yargılamada davacı bankanın davalılardan olan alacağı 2.559.534,87 TL olarak tespit edilmiştir. İpotekle teminat altına alınan 1.500.000,00 TL düşüldükten sonra davacının davalıdan 1.059.534,87 TL alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı davalılardan 1.000.000,00 TL talep ettiğine göre ve takibe konu edilen krediler farklı faiz oranlarına sahip olmaları nedeniyle talep edilen alacağa takipten sonra hangi oranda faiz uygulanacağı bakımından yapılan değerlendirmede; davacının ipotek bedelini öncelikle alacakların ferilerinden (faiz ve BSMV’lerden) düştüğü, davacı bankanın davalılardan 2.299.957,99 TL asıl alacak, 247.216,07 TL işlemiş faiz, 12.360,81 TL BSMV alacağı bulunduğu, ipotek bedelinin düşümü sonrasında bakiye kalan 1.059.534,87 TL alacağın asıl alacak niteliğinde olduğu, davacı bankanın gerek takipte gerekse dava ile 1.000.000,00 TL alacak talebinde bulunmakla, bu defa 59.534,87 TL lik alacak ile ilgili talepte bulunmadığı, gerek ipotek bedeli 1.500.000,00 TL gerekse 59.534,87 TL talep edilmeyen alacağın öncelikle davacı lehine olan en düşük faizli alacaklardan en yüksek faizli alacaklara göre sırayla düşülmesi gerektiği, yapılan bu işlem sonrasında takip talebinde 4 no ile gösterilen ve % 46 oranında temerrüt faiz oranı öngörülen taksitli ticari krediden kaynaklanan alacaktan davacının talebi gibi 1.000.000,00 TL alacak bakiyesi kaldığı, bu durumda davacı tarafından talep edilen 1.000.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren % 46 oranında faiz uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Talebe konu gayri nakdi krediler yönünden ise, davacı tarafın teminat mektubu depo talebiyle ilgili olarak, depo talebi —— imzalayan müteselsil kefillere karşı da ileri sürülebilir. Bir kişinin kefil olarak, kredi müşterisinin bankaya teminat mektubu meblağını depo etme taahhüdüne kefil olması hukuken mümkün ve geçerli olup, müteselsil kefilin, talep halinde mektup meblağını depo etmesi gerekebilecektir. Davacı Bankaca, davalı asıl borçlu şirket lehine, İstanbul—–. İcra Müdürlüğü’ne hitaben dökümü bilirkişi raporunun 9. Sayfasında yazılı şekilde ——– ———– numaralı 5 adet toplam 94.000 TL tutarında kesin ve süresiz teminat mektuplarını düzenleyerek verdiği anlaşıldığından, söz konusu 5 adet teminat mektubundan kaynaklanan 94.000.- TL yükümlülüğün faiz getirmeyen bir hesaba deposunu talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Gayri nakdi çek kredisi riskinden dolayı, 5.830.- TL’nin depo talebiyle ilgili olarak yapılan incelemede; davacı Bankanın, davalı borçlu —— kapsamında çek kredisi tahsis ederek çek karnesi verdiği, bunlardan beş adedinin “ karşılıksızdır “ işlemine tabi tutularak iade edilmediği görülmüştür. —– sayılı Resmi Gazetede(Mükerrer) yayınlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanunla yeni tip çek yaprağı başına bankaların ödemekle yükümlü oldukları garanti tutarlarının —– Tebliği ile garanti tutarının—- yükseltildiği, yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun —– sayılı kararının “…..davacı bankanın Çekle işleyecek hesap açarken ve çek karnesi verilirken gerekli basiret ve itinayı göstermek zorunda olduğu da gözetilerek, haciz tarihi itibarıyla davacı bankanın takip borçlusuna verdiği ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çekler ile bankanın yasal sorumluluk miktarı kadar riski bulunduğundan ibraz edilmeyen çeklerden kaynaklanan tüm riskin tesbiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” şeklinde olduğu, yine aynı mahiyette yüksek Yargıtay —-.Hukuk Dairesi’nin — esas sayılı kararının bulunduğu, buna göre ilgili madde hükmü ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği; davacı Bankanın, davalıdan çek karnelerinin iade edilmesini, çek karnelerinin iade edilmemesi halinde çek karneleri yasal sorumluluk bedelinin depo edilmesini isteyebileceği kanaatine varılmıştır.
Henüz ibraz edilmemiş çekler için davalının çek yaprağı başına ödemekle yükümlü olduğu tutarın tespiti ile ilgili yapılan incelemede ise, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un 10. maddesi ve 5941 Sayılı Kanunun 3.Maddesi uyarınca banka tarafından çek yaprağı başına belirtilen ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, 19.01.2018 tarihli ve 30306 sayılı Resmi Gazete’de TCMB tarafından yayımlanan “Çek Defterlerinin Baskı Şekline ve Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktarın Belirlenmesine İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2018/1)” ile 29 Ocak 2018 tarihinden itibaren bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının bulunmaması halinde ödemekle yükümlü oldukları tutar 1.410 TL’den 1.600 TL’ye artırılmış olduğu, dosyada yer alan çek alındı makbuzları, beyanname ve talep üzerine davacı Bankaca sunulan çek raporu ve çek fotokopilerine göre yardımcı defter kayıtlarında iade edilmeyen 5 adet çek için davacı Bankanın çek sorumluluk tutarının 5.830.- TL olduğu, buna göre davacı Bankanın davalılardan 5.830.- TL yasal sorumluluk tutarını talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davanın kabulü ile; davalı-borçluların İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra dosyasına yaptıkları itirazın iptaline ve takibin; tahsilde tekerrüre neden olmamak şartıyla; toplam 1.000.000,00 TL nakdi alacak ile işleyecek faiz yönünden bu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla % 46 oranında temerrüt faizi işletilmek ve bu işlemiş ve işleyecek faize %5 oranında BSMV uygulanmak suretiyle devamına, teminat mektubundan kaynaklanan 94.000,00 TL gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafça depo edilmek suretiyle devamına, iade edilmeyen çeklerden kaynaklanan 5.830,00 TL gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafça depo edilmek suretiyle devamına karar vermek gerekmiştir.
6-İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup likit olduğundan, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacağın toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 200.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
7-Sonuç: Sonuç olarak, davacı Bankanın takip talebindeki istemi ile bağlı kalınarak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı-borçluların İstanbul Anadolu —– İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı icra dosyasına yaptıkları itirazın iptaline ve takibin; tahsilde tekerrüre neden olmamak şartıyla;
a)Toplam 1.000.000,00 TL nakdi alacak ile işleyecek faiz yönünden bu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla % 46 oranında temerrüt faizi işletilmek ve bu işlemiş ve işleyecek faize %5 oranında BSMV uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
b)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacağın toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 200.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
c)Teminat mektubundan kaynaklanan 94.000,00 TL gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafça depo edilmek suretiyle devamına,
d)İade edilmeyen çeklerden kaynaklanan 5.830,00 TL gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafça depo edilmek suretiyle devamına,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 68.310,00 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 12.077,50 TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 5.000 TL harçtan mahsubu ile bakiye 51.232,50 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 12.077,50 TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 5.000 TL harç olmak üzere toplam 17.07750 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.107,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——.maddesi uyarınca 67.050,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.